Thread Rating:
  • 5 Vote(s) - 3.4 Average
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
ORTA VE GÜNEY AMERİKA
#1
Oku-1 
   

ORTA VE GÜNEY AMERİKA

Orta Amerika ayrı bir coğrafi bölge midir? Bazı coğrafyacılar Orta ve Güney Amerika’yı tek bir bölge olarak ele almakta ve egemen İberyalı (İspanya ve Portekiz) mirası ile Katolik dininin yaygınlığını yansıtan “Latin” Amerika olarak adlandırmayı tercih etmektedirler. Fakat bu kriter daha çok Güney Amerika’ya uygundur. Orta Amerika’da nüfusun çoğunun ataları Afrikalı, Asyalı ve Avrupalı’dır. Bundan dolayı, Orta Amerika kültürel-coğrafi çeşitlilik kavramları için çok güçlü bir örnek oluşturmaktadır.

Güney Amerika bütün kıtalar içinde biçimi en çok bilinendir; dev bir üçgen biçimindeki kıta, Orta Amerika’nın anakarasının oluşturduğu ince bir kara köprüsü ile Kuzey Amerika’ya bağlanmaktadır. Güney Amerika 12 bağımsız ülke (Venezüella, Guyana, Surinam, Kolombiya, Ekvador, Peru, Bolivya, Brezilya, Paraguay, Uruguay, Arjantin ve Şili) ile Fransa’nın bir denizaşırı ili (départemént) Fransız Guyanası’ndan oluşmaktadır.

8.1. Orta Amerika: Genel Özellikler

Orta Amerika bölünmüş ve parçalara ayrılmış bir bölgedir. Kuzey ve Güney Amerika gibi dev büyüklükte iki bölgeyi birbirine bağlayan, Meksika’nın güneyinde ince bir kara şeridi hâlinde 6.000 km boyunca uzanan huni biçimli anakarası, Panama’da yalnızca 65 km genişliğe sahiptir. Diğer yandan, dağ sıraları, volkanlar, bataklık kıyılar ve yoğun yağmur ormanları teması ve bağlantıyı güçleştirir. Karayip Denizi’ndeki adalar, denizin tabanından yükselen dağ zincirlerinin zirveleridir. Bu zirvelerin bir kısmı nispeten durağandır, diğerleri ise aktif volkanlardan ibarettir. Hemen hemen her yerde sık sık depremler gerçekleşir. Bu doğal felaketlere mevsimlik şiddetli fırtınaların da eklendiği düşünülürse, Orta Amerika’nın çevre koşulları açısından dünyanın en güç ve tehlikeli bölgelerinden birisi olduğu açıktır.

Orta Amerika’nın genel özelliklerini şu maddeler altında toplamak mümkündür:

Orta Amerika Meksika’dan Panama’ya uzanan anakara ülkelerinin tümü ile doğuda Karayip Denizi’ndeki adaların tümünü kapsamaktadır.
Orta Amerika’nın anakarası Atlantik ve Pasifik suları arasında çok önemli ve kesin bir sınır oluşturur; burası kıtalararası bir kara köprüsüdür.
Orta Amerika’da tropikal koşullar yükseltiye bağlı olarak değişikliğe uğrar ve doğal çevre koşulları açısından düşey kuşaklar ortaya çıkar.
Orta Amerika kültürel ve politik açılardan parçalanmış bir bölgedir; günümüzde istikrarsızlık tüm zamanlardan daha fazladır.
Orta Amerika kültürel açıdan karmaşık bir bölgedir. Anakarada Indian (yerli) gelenekleri hâlâ sürmekteyken, Karayipler’de Afrikalı etkiler egemendir.
Orta Amerika’nın tarihi coğrafyası, güçlü komşusunun –ABD’nin- müdahaleleri ile tıka basa doludur.
Orta Amerika’nın çoğu az gelişmiştir. Bölge Amerikaların en az gelişmiş ülkelerini içerir.
Meksika, kapladığı alan, nüfus ve ekonomik güç açısından, bölgenin en büyük devletidir.
Ekonomik ve politik nedenlerle nüfusun bölgeden dışarıya yönelik göçler devam etmektedir.
Bölge (özellikle Meksika) bilinen ve potansiyel yeraltı kaynakları açısından zengindir.

8.2. Orta Amerika’nın Bölgesel Kalıbı

Orta Amerika’nın doğu kıyıları ve ABD’nin güney kıyısı, denizsel bölgenin sınırlarını oluştururlar. Denizin kuzey kesimi Meksika Körfezi olurken, güney yarısı da Karayipler Denizi’dir. Florida Yarımadası ve buna ek olarak Karayip adalarının oluşturduğu yay denizin doğu sınırını işaret eder. Orta Amerika bir bütün olarak “anakara” ve “adalar” olmak üzere iki bölgeye ayrılarak incelenebilmektedir:

8.2.1. Orta Amerika Anakarası

Meksika hem anakaranın hem de tüm bölgenin en büyük ülkesidir. Meksika uzun Indian (yerli) tarihe sahiptir. Maya, Toltek ve Aztek, İspanyolların burayı sömürgeleştirmesinden önce varolan medeniyetlerden yalnızca üçüdür. 1821’de Meksika’nın bağımsızlığına kadar buradaki dil, kültür ve mimariye bir de İspanyol boyutu eklenmiştir. Meksika, yarıdan fazlasının 1.000 m’nin üzerinde kaldığı dağlık bir ülkedir. Kuzey Amerika’nın batı kıyısı boyunca uzanan Kayalık Dağlar güneye doğru Meksika içinde de devam eder ve “Sierra Madre” adıyla ülkenin belkemiğini oluşturur. Düz olan tek yer Meksika Körfezi çevresidir ve bu alan genişleyerek Yucatan Yarımadası’nın büyük kısmını şekillendirir. Meksika’nın 111.2 milyon nüfusunun büyük kısmı (yaklaşık ¼’ünden fazlası) başkent Mexico City çevresindeki yüksek plato üzerinde toplanmıştır.

Orta Amerika anakarasının geri kalan kısmında ise Orta Amerika Cumhuriyetleri olarak bilinen yedi küçük devlet -Belize, Kosta Rika, El Salvador, Guatemala, Honduras, Nikaragua ve Panama- yer alır. Bölgenin dar parçasına sıkışmış olan bu cumhuriyetlerin toprakları (Nikaragua dışında) oldukça küçüktür, nüfusları da birbirinden oldukça farklıdır: Guatemala 14.6 milyon nüfusa sahipken, altı Hispanik cumhuriyetten Panama’da 3 milyona ve tek eski İngiliz sömürgesi olan Belize’de (1981’e kadar İngiliz Hondurası olarak biliniyordu) yalnızca 280.000’e düşer. Orta Amerika’da nüfusun etnik bileşimi de çeşitlidir; Indian’lar ve beyazlar azınlıktayken, mestizo’lar çoğunluktadır. Bu cumhuriyetler, daralan kara köprüsünün hem Pasifik hem de Karayip tarafında, kıyı ovaları ile kuşatılmış olan yüksek kuşakta yer almaktadırlar. Günümüzde Guatemala (Guatemala City), Belize (Belmopan), Honduras (Tegucigalpa), El Salvador (San Salvador), Nikaragua (Managua) ve Kosta Rika’nın (San José) başkentleri iç kısımlarda ve 1.060 m ya da daha üzerinde bulunmaktadırlar. Tüm Orta Amerika anakarasında, kıyıda yer alan tek başkent Panama City’dir. Ortalama nüfusları 4 milyon dolayında olan ülkelerde bu şehirlerin büyüklüğü, Mexico City’nin Meksika’nın gri kalanı üzerindeki egemenliğine benzer bir şekilde, onların üstünlüğünü yansıtmaktadır.

Belize Orta Amerika’nın en küçük ülkelerinden ve dünyanın en az nüfuslu ülkelerinden birisidir. Ülke düzdür ve yoğun ormanlarla kaplıdır. Karayip Denizi’nin sığ kesimlerinde kıyıya paralel uzanan mercan resifi, (Avustralya’dakinin ardından) dünyanın ikinci büyük set resifidir. Turizm, yakın zamanlarda ülkenin ikinci önemli döviz kaynağı hâlini alacak kadar gelişmiş, gelen ziyaretçi sayısı ülke nüfusunu aşmıştır.

Kosta Rika tropikal iklim bölgesinde yer alır. Toprakları ancak 119-282 km genişliktedir. Komşularının tersine, kahve ve muz ülkesi Kosta Rika’nın oldukça sakin geçen, yüzyıllık demokrasiye dayanan bir geçmişi olmuştur. Anayasası bir ulusal ordu kurulmasına izin vermeyen dünyadaki tek ülkedir. Orta Amerika’daki en dinamik turizm endüstrisi de bu ülkede yer alır. Başarısının nedeni ABD pazarına dayanan “ekoturizm” kampanyasından kaynaklanmaktadır.

Panama, Karayip Denizi’yle Pasifik Okyanusu’nu birbirine bağlayan Panama Kanalı ile büyük bir stratejik öneme sahiptir. Diğer dört Orta Amerika Cumhuriyeti -Guatemala, Honduras, El Salvador ve Nikaragua- iç savaşlar ve siyasal istikrarsızlıklarla boğuşmaktadırlar. Bu ülkeler arasında Honduras en yoksuludur; hatta Haiti’den sonra Batı Yarımküresi’ndeki en yoksul ülkedir. Büyük Amerikan yardımlarıyla açlıktan kurtulmuştur (buna rağmen nüfusunun % 46.5’i günde 1 $’dan daha azla geçinmek zorundadır). Nikaragua, uzun dönemli bir iç savaş geçirmiştir. Yeni girdiği istikrar döneminin ise ne kadar süreceği belirsizdir. Guatemala, 33 yıllık iç savaştan sonra gelişme süreci içine girmiştir. Kahve üretiminden sonra turizm ikinci sırada yer almaktadır.

8.2.2. Karayip Adaları

Karayip Denizi’ndeki adalar, Küba’dan Trinidad’a kadar yaklaşık 4.000 km boyunca geniş bir yay hâlinde uzanırlar. Adaları oldukça sığ sayılan Karayip Denizi çevreler. Karayip adaları fiziksel, siyasal, kültürel ve ekonomik özellikleri açısından çeşitlilik gösterirler. Sömürge geçmişleri ve şimdiki siyasal yakınlaşmaları adaların kültürel çeşitlilikleri üzerinde etkili olmuştur. Yetiştirilen şeker kamışı yüzünden “Şeker Adaları” olarak tanınan Karayipler 125 yıl boyunca bir “İspanyol Gölü” olarak kabul edilmişti. 17. ve 18. yüzyıllarda bu kez Fransız, İngiliz, Danimarkalı ve Hollandalılar geldiler ve Karayipler’de sömürgeler kurdular; bu arada bazı adalar ticari rekabet içinde el de değiştirmişlerdi. Daha sonra, ABD bazı adaları satın almış –örneğin Danimarka’dan Virjin Adaları’nı 1917’de- ve bazı adalar da 20. yüzyıl içinde egemenliklerine kavuşmuşlardı. Her bir adanın dili, mimari tarzı, siyasal örgütlenmesi sömürge geçmişinin bir sonucudur.

Karayip Adaları içinde büyük olanlar (Küba, Hispanyola, Jamaika ve Porto Riko) Büyük Antiller, küçük olanları ise Küçük Antiller olarak adlandırılırlar. Büyük Antiller’in en büyüğü Küba’dır. 1959’da gerçekleşen Küba devrimi bu adayı sosyalist bir devlet yapmış ve Batı dünyasından izole etmişti. Günümüzde, bunca yıldır turizm güzergâhı dışında kalmış olmanın yarattığı merak ve ABD’deki Kübalıların ülkelerine olan özlemleri nedeniyle, yönetimin kuralları kısmen gevşetmesiyle birdenbire büyük miktarda turist almaya başlamıştır. Hispanyola’nın doğu yarısında Dominik Cumhuriyeti (küçük volkanik bir Karayip adası olan Dominika ile karıştırılmamalıdır), batı yarısında Haiti yer alır. Diğer adalardan daha çok nüfusludur, ancak nüfus yoksuldur ve ülke yüksek düzeyde dış borç yükü altındadır. Burada turizm diğer adalardan biraz daha değişik yapıdadır: daha geç başlamıştır; parasal bakımdan uluslararası değil, iç kaynaklardan desteklenmiştir; Karayipler’deki en ucuz destinasyon olmasına yol açan en düşük harcama yapacak turiste hitap eder. Hem Karayipler’in hem de Büyük Antiller’in üçüncü büyük adası olan Jamaika bölgenin kuzeyinde kalır. 1950’lerde zengin İngiliz ve Amerikalıların kışı geçirmek üzere geldikleri Jamaika, çok çeşitli turizm kaynaklarına sahip olduğu hâlde, siyasal sorunları ve dış dünyada geçmişte yarattığı imaj (1985’deki ayaklanma, Hurricane Gilbert’in 1988’deki tahribatı, uyuşturucu konusundaki kötü ünü ve bununla bağlantılı şiddet olayları) yüzünden gelen turist sayısı giderek azalmıştır. Porto Riko Karayipler’deki dördüncü büyük adadır. Önceleri bir İspanyol sömürgesi olan ada 1898’de ABD’ye geçmişti. Adada kıyı ovaları şeker kamışı ve ananas üretim alanlarıdır. Başkent San Juan Karayipler’in ana iletişim merkezidir.

Küçük Antiller (ya da Diğer Karayip Adaları) içinde yer alan Bahamalar, 22 tanesi yerleşilmemiş 700 kadar adadan oluşmaktadır. Bahamalar, turizmin yalnızca 300 bin dolayında nüfusa sahip küçük bir Karayip ülkesine nasıl zenginlik getirebileceğine iyi bir örnek oluşturur. Hollanda Antilleri denilen 6 ada Venezüella kıyısına daha yakın olarak dağılmışlardır. Bunlardan Aruba 1986’da bağımsızlığını ilan etmiş ve Hollanda ile resmî bağlarını kesmiştir. Bu dümdüz, çöl gibi adada yönetim kalkınmada çözüm olarak turizmi görmeye başlamıştır. Curaçao hâlen sahip olduğu, çoğu iyi eğitim görmüş nüfusunun Karayipler’deki en yüksek yaşam standardını sürdürebilmesi için turizme sarılmıştır. St Eustatius’da da Hollanda hükümeti turizmi geliştirmeye (eski şehir merkezinin restore edilmesi gibi) çabalamaktadır. St Maarten ise kuzeyde yer almaktadır. Bu ada siyasal bakımdan ikiye ayrılmıştır: Kuzeydeki 2/3’lük kesim Fransa’nın, geri kalan da Hollanda’nındır. Amerikan Virjin Adaları yaklaşık 50 küçük adadan oluşmaktadır; bu grupta en büyük adalar St Croix, St Thomas ve St John’dur. Daha önce Danimarka sömürgesi olan adalar 1917’de ABD tarafından satın alınmışlardır. Adalar turizm amaçlı olarak yoğun kullanıma sahne olmaktadırlar. Batı Hint Adaları’ndan Barbados, bir zamanlar “İngiliz tacındaki en parlak taş”lardan biri olarak kabul ediliyordu. Ada yetiştirdiği şeker kamışına dayanan “rhum” üretimiyle ünlüdür, ayrıca kendi nüfusu kadar turist alır. Fransız Batı Hint Adaları’ndan Guadalup ve Martinique turizme bel bağlamışlardır. Antigua’nın da gelişme umudunu turizmdedir. Cayman Adaları ise çok az olan nüfuslarıyla (20 bin dolayında) iki geçim kaynağına sahiptirler: Parasal işlemler ve turizm. Grenada adını 1983’deki Amerikan işgaliyle duyurmuştur. Amerikan yatırımları bütün altyapısını geliştirmiştir, aynı zamanda “Baharat Adası” olarak anılmasına yol açan, minik hindistan cevizi (nutmeg) üretimiyle Endonezya’dan sonra dünyanın ikinci büyük baharat üreticisi durumundadır. Trinidad ve Tobago, Güney Amerika’ya en yakın adalar arasındadırlar. Her iki ada da önemli turizm çekiciliklerine sahiptir; fakat Trinidad’da ekonomide petrolün de önemli rolü vardır. Bermuda ise Karayip Adaları içinde turizmin en uzun geçmişe (yaklaşık 100 yıl) sahip olduğu adalardan birisidir. Ancak dünyanın yakın zamanlı mali değişimleri sürecinde kendisine önemli bir yer kapmıştır. Kara para aklama işinin bu adaya kayması ve tek odalı tek memurlu bankaların çoğalması, Bermuda’yı dünyanın kişi başına ortalama geliri en yüksek ülkelerinden birisi yapmıştır.

8.3. Güney Amerika: Genel Özellikler

Genel hatları ile Güney Amerika’nın yüzey şekilleri birbirinden çok farklı üç üniteden meydana gelmektedir: Batıdaki And kıvrımları, iç kesimlerde ve kıyılarda yer alan düzlükler ve ovalar, platolar. Güney Amerika, coğrafi konumu, kısa mesafelerde büyük yükselti basamaklarının yer alması ve her yönden denizlerle çevrili oluşuyla, çok çeşitli iklim bölgelerini bir arada bulunduran bir kıta olma özelliğine sahiptir. Kıtanın büyük kısmı (1/3’ünden fazlası) tropikal kuşak içinde kalmakla birlikte, ılıman ve soğuk iklim özelliklerini gösteren bölgeleri de görmek mümkündür. Bölgedeki tüm bitki türleri ve kökenleri ise günümüzde bile tam olarak belirlenememiştir. Bir yandan Amazon Havzası’ndaki türlerin tamamına erişildiğini söyleyebilmek güçtür, diğer yandan da büyük coğrafi bölgeler ve iklim kuşakları içinde yer almakta olan binlerce türün ayrımı henüz tam olarak yapılamamıştır. Bununla birlikte, kıtadaki bitki toplulukları üç genel gruba ayrılmaktadır: Ekvatoral-tropikal bitki toplulukları, nemli kurak tropikal bitki toplulukları ve Andlar üzerinde görülen topluluklar.

Güney Amerika’da nüfus kıyılar boyunca ve yüksek alanlarda toplanma eğilimde olmuştur. Bölge ülkelerinin çoğu nüfus dağılış düzenlerinde bir başka ortak özellik daha taşımaktadırlar: Bir ya da iki büyük şehirde merkezileşmiş çok büyük bir nüfus toplanmasına karşılık, ülkenin gri kalan kısımlarının az yerleşilmiş olması. Çok nüfuslanmış alan ulusal çekirdek olarak hizmet görürken, seyrek nüfuslanmış alanlar ülkenin komşularıyla bitişik topraklarına denk düşer. Bu özellikleri ortaya koyan başlıca ülkeler Brezilya, Venezüella, Arjantin ve Şili’dir. Ayrıca, nüfus dağılışında belli başlı etnik gruplar toplanma göstermektedir (Amerindianlar’ınAnd Dağları’nın bazı kısımlarıyla kıtanın uzak iç kesimlerinde, Avrupa kökenlilerin güneydeki orta enlemlere denk düşen alanlarda ve Afrika kökenlilerin de kuzeyde ve doğudaki tropikal kıyılar boyunca toplanmış olmaları gibi).

Güney Amerika günümüzde dünyanın en hızlı şehirleşen bölgeleri arasında yer almaktadır ve en büyük şehirlerin bir kısmı da bu bölgede yer almaktadır. Bu şehirleşme süreci özellikle 1950’den sonra giderek yoğunlaşmıştır. Bölgenin nüfusu yüksek bir artış oranına sahiptir, fakat bu artış hiçbir yerde kasaba ve şehirlerde olduğu kadar hızlı ve yüksek değildir. 1950’den beri, kırsal nüfus yılda yalnızca yaklaşık % 1 oranında artarken, şehirsel nüfus yılda % 5 oranında artmaktadır. Bölgenin başlıca metropoliten alanlarının üçü –Brezilya’da Sao Paulo ve Rio de Janeiro ile Arjantin’de Buenos Aires- günümüzde dünyanın en büyük şehirleri arasında yer almaktadırlar.

8.4. Güney Amerika’nın Bölgeleri

Güney Amerika’nın bölgesel coğrafyasına bakıldığında, kuşkusuz çeşitli bölge ayırımları yapılabilmektedir. Bu ayırımlardan birisi de kıta ülkelerini çeşitli bölgesel üniteler içinde toplamaktır. Böyle bir ayırımda, kıtanın en kuzeyinde yer alan Karayip ülkeleri, And ülkeleri ve güneyde orta enlemlerde yer alan ülkeler birer bölgesel ünite oluşturmaktadırlar. Brezilya ise, kıtanın toplam alanının ve toplam nüfusunun yaklaşık yarısını oluşturduğu için, ayrı bir coğrafi bölge oluşturmaktadır.

8.4.1. Kuzey: Karayip Güney Amerikası

Güney Amerika’nın kuzey kıyısında yer alan Venezüella ve Kolombiya, aynı zamanda komşuları Guyana, Surinam ve Fransız Guyanası’nı da içerecek şekilde, bir bölgesel ünite oluştururlar. Bu ülkeler, kıyısal lokasyonlarının ötesinde bazı ortak özelliklere sahiptirler: her biri tropikal plantasyon alanlarına sahiptir; Avrupalılar tarafından kurulan ve geliştirilen bu plantasyonlar siyah işgücünü çekmiş ve bu Afrikalı unsur ülkelerin nüfusları içine kaynaşmıştır. Yalnızca çok sayıda siyah işgücü gelmemiştir; aynı zamanda, sözleşmeli işçiler olarak binlerce Asyalı da (Hindistan’dan) Güney Amerika’nın kuzey kıyılarına gelmiştir.

Venezülla ve Kolombiya “Guyanalar” da ne eksikse onlara sahiptirler: toprakları ve nüfusları çok daha fazladır, doğal çevre koşulları çok daha çeşitlidir, ekonomik fırsatları çok daha büyüktür. Her biri And Dağları’nın bir parçasına sahiptir (Kolombiya’nınki daha geniştir) ve her biri dünyanın başlıca depoları arasında yer alan adeta birbirine bitişik yataklardan petrol üretir. Bu iki ülkede nüfus dikkat çekici bir şekilde birbirinden ayrı kümeler hâlinde toplanma eğilimindedir, ikisinde de iç kısımlar nispeten boştur, ikisi de ihracat gelirlerinin asıl kısmı için çok sayıda ürüne bağımlı durumdadır. Bu ülkelerde nüfusun büyük kısmı geçim tarımı ile uğraşır ve İber Amerikası’nın çoğu için geçerli olduğu gibi sosyal ve ekonomik eşitsizliklerle boğuşur. Guyanalar bölgenin kuzey kıyısında bulunan üç küçük ülkeden -Guyana, Surinam ve Fransız Guyanası- oluşur. “Latin” Güney Amerika’da, bu topraklar olağan olmayan bir durum sergilerler: onların sömürge mirası İngiliz, Hollandalı ve Fransızdır. Daha önce İngiliz, Hollanda ve Fransız Guyanası olarak biliniyorlardı ve “üç Guyana” olarak adlandırılıyorlardı. Fakat günümüzde ikisi -Guyana ve Surinam- bağımsızlığını kazanmıştır; en doğudaki topraklarda yer alan Fransız Guyanası hâlâ sömürge yönetimindedir.
8.4.2. Indian(Yerli) Batı: And Güney Amerikası

Güney Amerika ülkelerinin gruplandırılmalarıyla ortaya çıkan ikinci bölge, Peru, Ekvador, Bolivya ve Paraguay’ı içine alır. Bu dört ülkenin son ikisi -Bolivya ve Paraguay- tümüyle karalarla kuşatılmışlardır, dolayısıyla denizlere kıyıları bulunmamaktadır. Bölge And Dağları boyunca uzanır, bu nedenle her ülke önemli bir Indian (yerli) nüfusa sahiptir. Peru’nun nüfusunun (27.9 milyon) yarısından fazlası yerli kökenlidir, Ekvador (13.3 milyon) ve Bolivya’da (8.9 milyon) bu oran % 50’ye yakındır; Paraguay’da ise % 90’ın üzerindedir. Bununla birlikte, tüm bu yüzdeler yalnızca yaklaşık değerlerdir; çünkü tümüyle yerli ve güçlü yerli karakteri taşıyan “karışık” halklar arasında ayırım yapmak genellikle olanaksızdır. Fakat bu ülkeler arasında başka benzerliklerde mevcuttur: gelir seviyeleri düşüktür, topraklarının bir kısmı son derece verimsizdir, topraksız köylü sınıfın yoksulluğu eskiden beri süregelen önemli bir sorundur. Üstelik bunlar Güney Amerika’nın en az şehirleşmiş ülkeleridir; yalnızca Peru’nun başkenti Lima büyük bir metropolistir.

Peru, hem kapladığı alan hem de nüfus bakımından, dört cumhuriyetin en büyüğüdür. 1.3 milyon km2 alan kaplayan toprakları, hem fiziki özellikleri hem de kültürel açıdan üç bölgeye bölünmektedir:

Çöl kıyı, Avrupa-mestizo bölgesi; Başkent Lima bu kıyı bölgesinde yer alır. Peru (Humboldt) Akıntısı’nın soğuk verimli sularına dayalı balıkçılık endüstrisi giderek gelişmekte ve ülkenin ihracatında önemli yer tutmaktadır. Tümü kurak kıyı boyunca yer alan 40 kadar vahada pamuk, şeker, pirinç, buğday, çeşitli sebzeler ve meyveler yetiştirilmektedir.
And yüksek alanları ya da Sierra, Indian bölgesi; Ülkenin yaklaşık 1/3’ünü kaplar, aynı zamanda Peru’nun yerli halklarının büyük çoğunluğu bu bölgede yaşar. Bununla birlikte, topraklarının ve nüfusunun büyüklüğüne (Peruluların yaklaşık yarısı burada yaşar) rağmen, bölgenin politik etkisi ve ulusal ekonomiye katkısı (madenler dışında) küçüktür. Üretilen başlıca madenler bakır, gümüş, kurşun ve diğer çeşitli metallerdir; en büyük madencilik kompleksi Cerro de Pasco’da yer almaktadır.
Doğu yükseltileri ve bitişiğindeki Montana, seyrek nüfuslu Indian-mestizo iç bölgesi. Doğu ya da “Oriente”, Andlar’ın iç bölgeye bakan yamaçları ile Amazon’un drene ettiği yağmur ormanlarıyla kaplı “montana”dan oluşur. Son derece izole bir bölgedir; Lima’ya ve kıyıdaki sınırlı sayıda yerleşmeye uzanan tek bir demiryolu uzanır. Doğu bölgesinin odak noktası, Iquitos şehridir.

Ekvador dört cumhuriyetin en küçüğüdür. Haritalarda yalnızca Peru’nun bir köşesinde yer alan küçük bir devlet olarak görünür, fakat bölge içinde birçok farklılıklar gösterir: bir kıyı kuşağına, dar bir And kuşağına (250 km’nin altındadır) ve bir “Oriente”ye (bu doğu bölgesi, Peru’nunki gibi, hemen hemen tümüyle boştur ve az gelişmiştir) sahiptir. Ekvador’da nüfusun çoğunluğu And sıraları arasındaki havzalarda ve vadilerde yoğunlaşmıştır ve en verimli bölge kıyı kuşağıdır. Fakat benzerlikler burada sona erer. Ekvador’un kıyı kuşağı, en önemlisi güneyde tepeler ve Andlar arasında bulunan ve Guayas Nehri ve kolları tarafından drene edilen düzlük alanların kesintiye uğrattığı tepelerden oluşmaktadır. Ülkenin başkenti olmamakla birlikte en büyük şehri ve ticaret merkezi olan Guayaquil, bu alt bölgenin merkezidir. Düzlük alanlar batıdadır; bu düzlükler verimli tropikal ovalardan oluşur. Ekvador dünyanın en büyük muz ihracatçılarından birisidir; kahve, kakao diğer önemli ürünlerdir. Ekvador yoksul bir ülke değildir, özellikle kıyı bölgesi son yıllarda muazzam bir gelişme göstermektedir. Başkent Quito yüksek alanlar arasındaki havzalardan birisinde yer alır.

Andlar Ekvador’dan güneye doğru, Peru üzerinden Bolivya’ya uzanır. Peru ve Bolivya arasındaki sınırda Titikaka Gölü bulunur; deniz seviyesinden 3.700 m yükseklikteki bu göl, dünyanın en yüksekte yer alan gölüdür. Onun batısı İnka uygarlığının merkezlerinden birisi ve modern Bolivya’nın kalbidir. Başkent La Paz dünyanın en yüksekte (3.570 m’de) yer alan şehirlerinden birisidir. Modern Bolivya Avrupalıların güçlü etkisinin ürünüdür, fakat bu etki yerli nüfus kümelerinin bazılarına uğramadan geçmiştir. Kuşkusuz Bolivyalı Indianlar (Peru ve Ekvador’dakiler gibi) topraklarını kaybetmekten kurtulamamışlardır. Bununla birlkte, Bolivya’da Avrupalıların zenginleşmelerini sağlayan toprak değil madenlerdir. Doğudaki dağlarda yer alan Potosi kasabası yakınındaki gümüş yataklarıyla bir efsane olmuştur; burada bakır, çinko ve çeşitli metaller de keşfedilmiştir. Bolivya’nın kalay depoları dünyanın en zenginleri arasındadır. Fakat kalay ülkenin yıllık ihracat gelirinin yarısından fazlasını karşılarken, dünya kalay fiyatların düşmesi ve hatalı madencilik yöntemleri nedeniyle üretim büyük ölçüde düşmüştür. Buna karşılık petrol ve doğal gaz üretimi giderek artmaktadır.

Paraguay, tarım ve hayvancılıkta gelişme potansiyeline sahip olmasına rağmen, Indian Güney Amerika’nın en yoksul ülkesidir. Bunun nedenlerinden birisi izolasyon–ülkenin karanın iç kısımlarındaki konumu- olmalıdır. Paraguay’ın ihraç ettiği ürünler (et, kereste, yağlı tohumlular, pamuk ve tütün) başkent Asuncion’dan Paraguay-Parana Nehri yoluyla Arjantin’in Buenos Aires’ine uzanan uzun bir yol kat ederek gemilerle gönderilmek zorundadır. Kuzey Chaco bölgesinde hayvancılık en önemli ekonomik faaliyettir. Ülkede gelişme umutlarının odak noktasında, Brezilya ile Parana sınırında Itaipu Barajı çevresini kapsayan, verimli doğu bölgesi yer almaktadır.

8.4.3. Güney: Orta Enlem Güney Amerikası

Güneyde Arjantin, Uruguay ve Şili, kıtanın orta-enlemlerde yer alan ve en güçlü Avrupa etkisi taşıyan ülkeleri olarak, ayrı bir ortak bölgesel kimliğe sahiptirler. Arjantin, hem kapladığı alan (2.8 milyon km2) hem de nüfus (39.5 milyon) bakımından, büyük bir farkla bölgenin en büyük ülkesidir. Ülke sınırları dâhilinde büyük bir fiziksel-çevresel çeşitlilik sergiler. Nüfusun büyük çoğunluğu “Pampa” (sözcük anlamı “ova”) olarak bilinen fizyografik alt bölgede toplanmıştır; diğer altı alt bölge ise son derece seyrek nüfuslanmıştır: kuzeybatıda çalılık-ormanlık “Chaco”, batıda dağlık Andlar (Şili ile ortak sınır boyunca uzanırlar), Rio Colorado’nın güneyinde kurak Patagonya platosu, geçiş bölgesi niteliğindeki Cuyo, EntreRios (“Arjantin’in Mezopotamyası” olarak bilinir) ve Kuzey.

Arjantin’in nüfusu kümelenme eğilimdedir. Pampa alt bölgesi toplam alanın yalnızca % 20’sinden biraz fazlasını kaplar, fakat nüfusun ¾’ü burada yoğunlaşmıştır. Buenos Aires günümüzde dünyanın en büyük metropoliten alanları arasında yer almaktadır. Arjantin’in gücü ve serveti, hızlı büyüyen şehirlerinde yansımaktadır. Nüfusun % 85 kadarı şehirlerde yaşamaktadır; bu, bir Üçüncü Dünya bölgesi için son derece yüksek bir orandır. Günümüzde tüm Arjantinlilerin 1/3’ünden fazlası ve sanayi faaliyetlerinin büyük kısmı yalnızca Büyük Buenos Aires konürbasyonunda toplanmıştır. Şehrin ulusal yaşam üzerindeki bu egemenliği nedeniyle, birçok Arjantinli başkentin Buenos Aires yerine 965 km güneyde Patagonya sınırındaki Viedma’nın olması yönündeki hareketi desteklemektedirler. Cordoba sanayi faaliyetlerinin gelişmiş olduğu bir başka şehirdir. Sonuçta, Arjantin bir fırsatlar ve meydan okumalar ülkesidir: fırsatlar ülkesidir -çünkü toprakları geniştir, çevre koşulları farklıdır, kaynakları zengin ve boldur; meydan okumalar ülkesidir –çünkü politik istikrarsızlıklar ve ekonomik sorunlar bu avantajları olumsuz etkilemektedir.

Uruguay, Arjantin ve Şili’den farklı olarak, toplu, küçük ve nüfusun nispeten eşit dağıldığı bir ülkedir. Bu eski tampon devlet, küçük ölçekli bir Pampa’nın da etkisiyle, başarılı bir tarımsal ülke olmuştur. Nüfusun (3.4 milyon) % 50’si kıyısal başkent Montevideo’da yaşar; demiryolları ve karayolları buradan verimli tarımsal iç bölgelere doğru yayılırlar. Montevideo’nun hemen çevresinde, şehri besleyen Uruguay’ın en büyük tarımsal alanı bulunur. Ülkenin geri kalan alan arazisinin hemen hemen tümünde hayvancılık yapılmaktadır. Uruguay küçük (176.000 km2) bir ülkedir, bu topraklar nüfusun daha fazla kümelenmesine izin vermez. Bununla birlikte nüfus Brezilya ve Arjantin sınırlarına kadar oldukça düzgün dağılmıştır. Uruguay Güney Amerika’nın tüm ülkeleri arasında en çok Avrupalı olandır; ırksal azınlıklar Şili ve Arjantin’den bile daha azdır, fakat toplam nüfus içinde İspanyol-olmayan Avrupalılar önemli bir yüzde oluşturmaktadırlar.

Andlar’ın zirveleri ile Pasifik kıyı çizgisi arasında, 4.000 km boyunca Şili Cumhuriyeti’nin dar bir şerit hâlindeki toprakları uzanır. Bu topraklar ortalama 150 km genişliğe sahiptir; genişlik yalnızca birkaç yerde 250 km’yi geçer. Şili üç alt bölgeye sahip bir ülkedir: ülkenin 16.3milyonluk nüfusunun yaklaşık % 90’ı, başkent Santiago’nun ve en büyük liman Valparaiso’nun da bulunduğu, “Orta Şili” olarak adlandırılan bölgede yoğunlaşmıştır. Orta Şili’nin Kuzeyi’nde, Peru’nun kıyısal çöllerinden daha geniş, daha kurak ve daha soğuk olan “Atacama Çölü” bulunur. Orta Şili’nin Güneyi’nde kıyı adeta gereğinden fazla fiyortlar ve adalarla bölünmüştür, topografya dağlıktır, iklim iç bölgelere göre daha kurak ve daha soğuktur. Chiloe Adası’nın bulunduğu enlemin güneyinde sürekli karayolları ve hemen hemen hiçbir yerleşme yoktur. Bu üç alt bölge aynı zamanda kültür bölgelerine de denk gelmektedirler: bir mestizo kuzey, Orta Şili’de bir Avrupalı-ticari zon ve belirli bir ayırıma sahip olmayan güney.

Kuzey-Orta Şili yazları kurak Akdeniz ikliminin görüldüğü bir bölgedir; çoğunlukla sulamalı olarak buğday, mısır, sebzeler, üzüm ve diğer Akdeniz ürünlerinin yetiştirildiği ve önemli bir tarımsal faaliyete sahne olur, hayvancılık da giderek önem kazanmaktadır. Hem kuzeyden hem de Avrupa’dan (özellikle Almanya’dan) gelen göçmenlerle sıkışmış olan Güney Orta Şili’de egemen faaliyet büyükbaş hayvancılıktır, fakat buğday ve diğer emel besin maddeleri de yetiştirilmektedir. Diğer yandan, “her 10 Şilili’nin 9’unun Orta Şili’de yaşadığı” şeklindeki tanımlamaya rağmen, kuzeyde Atacama bölgesi ülkenin dış gelirlerinin çoğunu karşılamaktadır. Atacama’da dünyanın en büyük işletilebilir nitrat depoları bulunmaktadır, bu yataklar başlangıçta ülke ekonomisinin belkemiği olmuştur. Sonradan bakır en çok ihraç edilen maden oldu (Şili dünyanın en büyük yataklarına sahiptir); bakır yatakları birkaç yerde (asıl yoğunlaşma Atacama Çölü’nün doğu kenarında) bulunmaktadır.

8.4.4. Brezilya

Uzun süredir derin bir uykuda olan Brezilya, artık hem de güçlü bir şekilde uyanmaktadır. Brezilya ekonomisi (günümüzde dünyanın en büyük ilk 15 ekonomisi arasındadır) gelişmekte olan ülkelerin çok üzerinde bir büyüme kapasitesine sahiptir. Son zamanlara kadar dünyada nüfusu en hızlı artan ülkeler arasında yer alırken günümüzde artış yavaşlamıştır. Modern başkent Brasilia’nın sembolize ettiği, geniş Amazon Havzası’nın egemen olduğu iç bölge yeni inşa edilen yollarla açılmıştır –böylece her yıl en azından yarım milyon göçmeni çekmektedir. Şehirler mantar gibi, sanayi faaliyetleri de katlanarak büyümektedir.

Brezilya bölgesel terimlere ve ölçütlere göre bir dünya devidir: hem Ekvator’u hem de Tropik’i kapsayan dünyanın tek ülkesidir; topraklarının kapladığı alan (8.5 milyon km2) ve nüfus büyüklüğü (198 milyon) bakımından dünyanın önde gelen ülkeleri arasında yer almaktadır; ekonomik açıdan tüm göstergeler hızla yükselmektedir. Brezilya’nın toprakları o kadar geniş alan kaplar ki, Ekvador ve Şili dışındaki diğer tüm Güney Amerika ülkeleri ile ortak sınırlara sahiptir. Çevresel koşullar Amazon Nehri Havzası’nın tropikal yağmur ormanlarından Arjantin Pampası’nın ılıman koşullarına kadar büyük bir çeşitlilik sunar. Maden kaynakları zengindir: demir cevheri, petrol ve doğal gaz rezervleri çok büyüktür; boksit ve manganez yaygın ve bol yataklar hâlindedir. Toprakları birçok yerde verimlidir; özellikle soya fasulyesi, kahve ve portakalın hem üretiminde hem de ihracatında dünya devidir.

Brezilya kadar büyük bir ülkede kuşkusuz çok sayıda bölge ayırımı yapılabilir. Fakat ülkenin altı alt bölgeye ayrılması şeklindeki yaklaşım en çok kabul görendir: Kuzeydoğu, Güneydoğu, Sao Paulo, Güney, İç Bölge, Amazon Kuzey. Bunlardan Kuzeydoğu, Brezilya’nın kaynak alanı, kültürel kalbidir. Plantasyon tarımı ilk burada başlamış ve Portekizlileri çekmiş, daha sonra şeker plantasyonları için çok sayıda Afrikalı köle getirilmiştir. Günümüzde bölge “Brezilya’nın büyük çelişkisi” olarak tanımlanmaktadır. Devlet, bölgenin ekonomik coğrafyasının çeşitlendirilmesine yardımcı olmak amacıyla, 1980’lerin ortalarından beri “Süper Kuzeydoğu” adlı bir projeyi sürdürmektedir. Güneydoğu, büyük şehirleri ve nüfus kümeleri ile Modern Brezilya’nın çekirdek alanıdır. Başlangıçta altın binlerce yerleşmeciyi çekmiş, daha sonra diğer madenlerin de keşfedilmesi akını daha da arttırmıştır (Rio de Janeiro’nun kendisi “Altına Hücum”un son durağı olmuştur). Fakat sonunda bölgenin tarımsal olanakları büyümesini bir nevi garantiye almıştır. İkinci Dünya Savaşı sonrasında ise bölgeyi kalkındıran demir cevheri, manganez ve kireçtaşı olmuştur. Güneydoğu bölgesinde sanayi faaliyetleri hızlı bir gelişme içindedir. Rio de Janeiro da (Sao Paulo’nun ardından) ülkenin ikinci büyük imalat şehridir. Uzun yıllar boyunca Güneydoğu bölgesinin bir parçası olan Sao Paulo eyaleti artık kendi bölgesel kimliğiyle tanınmayı hak etmektedir; çünkü Brezilya’nın sürmekte olan gelişmesinin odağıdır. Güney, Kuzeydoğu ve Güneydoğu’dan farklı olarak, hiçbir zaman bir hızlı gelişme bölgesi olmamıştır. Bununla birlikte, modern bir tarımsal ekonomiye sahiptir. Nispeten yakın yıllardaki Avrupalı göçleri bu alt bölgedeki tarım faaliyetlerinin gelişmesine katkıda bulunmuştur. İç Bölge, Merkezi Batı ya da Centro-Oeste olarak da adlandırılmaktadır. Bu bölgenin ülkenin verimli kalbinin bir parçası olması ümit edilmektedir, fakat bunun zaman alacağı açıktır. Geniş alanlar tropikal savanlarla kaplıdır, topraklar verimsizdir, temel maden kaynaklarından yoksundur ve hayvancılık hâlâ en önemli ekonomik faaliyettir. Amazon Kuzey, hem yoğun nüfus alanlarının en uzağındaki hem de en çok ve en hızlı gelişen bölgedir.

Uygulamalar

1) Orta ve Güney Amerika’nın fiziki ve beşerî haritaları incelenmelidir. Her iki bölgedeki başlıca coğrafİ unsurların lokasyonları öğrenilmelidir. Bu konuda, öğrencilerin ilgili web sitelerine (wikipedia, World Bank, World Factbook, Encyclopedica Britannica gibi), google earth’e ve çeşitli istatistikleri bulabilecekleri sitelere bakmaları yararlı olacaktır.
Bölüm Özeti

Bu bölümde, tek bir bölge olarak mı ya da ayrı ayrı mı ele alınacakları konusunda tartışmalar bulunan Orta ve Güney Amerika ele alınmıştır. İlgili tartışmalara kısaca değinildikten sonra, bu iki bölgenin genel özelliklerine kısaca değinilmiştir. Her iki bölgenin hem fiziki hem de beşerî özelliklerine bölgesel kalıpları içinde daha çarpıcı bir biçimde yer verilmiştir.

Avrupalıların yerleştikleri yeni dünyalarda nüfusun kompozisyonu son derece çeşitli olma eğilimindedir ve bu da Latin Amerika için özellikle doğrudur. Burada, Avrupalı yerleşmeciler gelmeden önce, 20-30 milyon dolayında oldukları sanılan yerli Amerikalılar (bazen Amerindler olarak anılıyor) vardı. Çoğunlukla da, atalarının yüzlerce yıl önce ileri medeniyetlere sahip oldukları, merkezi ve kuzey And Dağları ile orta ve güney Meksika ve Orta Amerika’nın buralara bitişik kesimlerinde yaşıyorlardı. İlk Avrupalı yerleşmeciler ise İspanyol ve Portekizliler olmuştur. İspanyollar Andlar ve Orta Amerika’daki geniş yerli nüfusunun yaşadığı yerlere, Portekizliler ise Brezilya’ya yerleşmişlerdi. Daha sonraki nesillerde başka bazı Avrupa ülkelerinden de Latin Amerika’ya gelenler olmuştu. Latin Amerika’nın bugünkü nüfus bileşiminde bir başka unsur da Afrika’dan geçmişte getirilmiş olan esirlerin torunları durumunda olanlardır. Japonlar, Hintliler ve başka Asya ülkelerinden gelenler de Latin Amerika’ya olan yirminci yüzyıl göçlerine katılmışlardı. Bu gruplar arasında evlilikler yoluyla karışmalar olmuştur. Çağdaş nüfus yapısında en çok Avrupalılarla Amerind karışımına rastlanmaktadır ve bunlara da mestizolar denilmektedir.

Orta ve Güney Amerika’da belli başlı etnik grupların toplandıkları görülmektedir. Örneğin Amerindler Orta Amerika, And Dağları’nın bazı kısımlarıyla Güney Amerika’nın uzak iç kesimlerinde egemen durumdadırlar. Avrupa kökenliler büyük ölçüde dağılmış olmakla birlikte, Güney Amerika’nın güneyindeki orta enlemlere düşen alanlarda ege-mendirler. Afrika kökenliler ise Güney Amerika’nın kuzeyinde ve doğusunda, Batı Hint Adaları’nda tropikal kıyılar boyunca toplanmışlardır. Bir Latin Amerika ülkesinde tek bir grubun tamamen egemenliğini yansıtan tek ülke olan Haiti’nin nüfusunun hemen tamamı zencidir.

Latin Amerika’daki çoğu ülke nüfus dağılış düzenlerinde bir ortak özellik taşırlar: Bir ya da iki büyük şehirde merkezileşmiş çok büyük bir nüfus toplanmasına karşılık, ülkenin geri kalan kısımlarının az yerleşilmiş olması. Çok nüfuslanmış alan ulusal çekirdek olarak hizmet görürken, seyrek nüfuslanmış alanlar ülkenin komşularıyla bitişik topraklarına denk düşer. Ulusal refah ve siyasal güç şehirlerde toplanmıştır; kenar alanlar ise siyasal bakımdan ihmal edilmiş, gelişme olanağı bulamamıştır.





Signing of RasitTunca
[Image: attachment.php?aid=107929]
Kar©glan Başağaçlı Raşit Tunca
Smileys-2
Reply


Forum Jump:


Users browsing this thread: 1 Guest(s)