Thread Rating:
  • 7 Vote(s) - 3.57 Average
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Lokman Hekim (حکیم لقمان) Kimdir -Sözleri Hekimin İksirleri İlaç Olacak
#1
Oku-1 
   

Lokman Hekim (حکیم لقمان) Kimdir -Sözleri - Efsaneleri -Lokman Hekimin İksirleri İlaç Olacak


Lokman veya Lokman Hekim (حکیم لقمان), Kur'an'da ve halk efsanelerinde bahsi geçen, hikmet sahibi olduğuna inanılan kişi.

Lokman Hekim'in İslam'a göre peygamber olduğuna dair iddialar bulunmakla beraber İslam alimlerinin genel görüşü peygamber olmadığı yönündedir [1]. Kur'an'da Lokman Hekim'den Lokman Suresi'nde bahsedilir. Allah tarafından Lokman'a hikmet verildiği belirtilir. Oğluna verdiği öğütler anlatılır.

LOKMAN HEKİM KİMDİR?


Lokman Aleyhisselâm Hazret-i Davud (as) devrinde yaşamış bir ulu ve bilge kişidir. Bir rivayete göre Hazret-i Davud’dan (as) ilim ve hikmet öğrenmiş ve Hazret-i Davud’un (as) vezirliğini yapmıştır. Kur’ân-ı Kerim’de adı ve oğluna verdiği nasihatler bulunmakla beraber, peygamber olup olmadığı konusunda kesin bir bilgi yoktur. Kur’ân’da adı bir sûreye ad olarak verilmiştir. Babasının adı Baure olduğu ve Hazret-i Eyyub’ün kız kardeşi veya teyzesinin oğlu olduğu rivayet edilir.
Lokman Aleyhisselâm terzi ve marangoz idi. Halkın giydiği elbiseyi diker ve halkın kullandığı ev âletlerini tahtadan yapardı. Kısa boylu, yassı ve çökük burunlu, simsiyah tenli, kalın dudaklı, enli ve yarık ayaklı idi. Çok düşünür, az konuşurdu. Keskin görüşlüydü. Bir defa konuşur, hikmet gereği olmadıkça sözünü tekrarlamazdı.


Beni İsrail’de kadılık yaptığı da rivayet edilen Lokman Aleyhisselâma peygamberlik mi, krallık mı, hikmet mi istediği sorulmuş, o hikmeti tercih (bilgiyi) etmiştir. Bundan dolayı kendisine ilim ve hikmet verilmiştir. Kur’ân’da bu hususta Cenâb-ı Allah şöyle buyurur: “And olsun ki, Biz Lokman’a Allah’a şükretsin diye hikmeti verdik.”1 Hikmet; doğru bilgi, ilim, dinde derin görüş ve isabetli fikir demektir. Lokman Aleyhisselâm Beytülmakdis yakınlarındaki Remle şehrinde oturur, yanına gelenlere vaaz ve nasihat eder, hikmetli sözler söylerdi. Lokman Aleyhisselâm yeryüzündeki bitkilerden her derde deva araştırır, Allah’ın izniyle bulur ve hastalara Allah’ın Şafi isminin tecellisine vesile olurdu, şifa dağıtırdı.

Lokman’ın kimliği
Efsanevi bir kişilik olan Lokman’ın kimliği ile ilgili tefsir kitaplarında çok farklı anlatımlar tefsir yazarlarının değişik kaynaklardan duyumsadıkları görüşlerini yansıtır ve birbirlerinden farklı kimlik ve soy bilgileri bu kaynaklarda yer alır. İslami düşünür Muhammed Esed'e göre Lokman tıpkı Hızır gibi kurgusal bir kişiliktir ve prototip bir derlemedir.

Efsaneler


Lokman'ın ölümsüzlük iksirini bulduğu ancak formülünü kaybettiğine dair efsaneler mevcuttur. Formülü nasıl kaybettiği ise değişik kaynaklarda değişik şekillerde anlatılır. Bir efsaneye göre içinde ölümsüzlük iksiri bulunan şişeyi köprüden geçerken düşürüp kaybetmiş, bir başka efsaneye göre ise eline yazdığı ölümsüzlük formülü yağmurda silinmiştir. Bir rivayete göre de iksir, Allah'ın emriyle Cebrail tarafından yok edilmiştir.

Bir rivayete göre Davud Lokman'a bir koyun kesmesini ve kendisine en iyi yerinden iki parça et getirmesini söyler. Lokman koyunun yüreğini ve dilini getirir. Başka bir gün Davud kendisine koyunun en kötü yerinden iki parça et getirmesini söyler. Lokman yine yüreğini ve dilini getirir. Davud neden böyle yaptığını sorunca Lokman şöyle cevap verir: "İyilik için kullanıldığında yürekten ve dilden daha iyi bir şey yoktur. Kötülük için kullanıldığında da yürekten ve dilden daha kötü bir şey yoktur.


LOKMAN HEKİM’E SORMUŞLAR
“BU DÜNYADA NE ÖĞRENDİN?”



1- Namazda kalbime sahip olmayı öğrendim.
2- Misafirlikte gözüme sahip olmayı öğrendim.
3- Yemekte elime sahip olmayı öğrendim.
4- Cemiyette dilime sahip olmayı öğrendim.
5- Yaptığım iyiliği unutmayı öğrendim.
6- Bana yapılan kötülüğü unutmayı öğrendim.
7- Allah’ın kudret ve kuvvet sahibi olduğunu
öğrendim.
8- Ölümün hak olduğunu öğrendim.


Lokman Hekim'e Sormuşlar

- Bu güzel ahlakı kimden öğrendin? demiş:
- Ahlaksızlardan!


Lokman Hekim'e Sormuşlar


- Bunca bilgiyi kimden öğrendin? demiş:
- Körlerden. Onlar önce kontrol ederler, sonra adım atarlar


Lokman Hekime Sormuşlar...

-Hastalarımıza ne yedirelim, diye...
Lokman Hekim.
-Acı söz yedirmeyin de ne yedirirseniz yedirin, demiş.

En iyi en kötü şey:

Lokman Hekime Sormuşlar:

- İnsan bedeninde en zararlı ve en faydalı organ hangisidir? Dilini göstererek:

- İşte demiştir.

Anlatıldığına göre, Lokman Hekim aslında, Habeşistanlı bir köle idi. Düşünce ve hikmet alanındaki üstünlüğünü ilk gösteren olay şu olmuştu:
Bir gün efendisi ona:
"Şu koyunu kes ve etinin en temiz iki parçasını pişirip getir." dedi.
Lokman Hekim koyunun kalbini ve dilini pişirip getirdi.
Başka bir gün efendisi bu defa:
"Şu koyunu kes de, etinin en pis iki parçasını pişirip getir." dedi.
Bu defa da, yine koyunun kalbini ve dilini pişirip getirdi.
Efendisi, neden böyle yaptığını sorunca, Lokman Hekim söyle cevap verdi:
"Vücudun en temiz parçası kalp ve dil olduğu gibi, en pis iki parçası yine kalp ile dildir."

(Buradan şunu anlıyoruz ki, Allah-u Zülcelal"in yarattığı dilimiz; hem en iyi ve temiz, hem de en kötü ve pis bir organımız oluyor. Bu da insanın kendi elindedir. İyi yerlerde kullanmak istersek iyi oluyor. Kötü yerlerde kullanmak istersek, hem bu dünyada hem de ahirette başımıza dert açıyor. Onun için bizimde kalbimizi ve dilimizi daima Allah-u Zülcelal"in zikri ile meşgul edip, temiz ve güzel hale getirmeye çalışmamız gerekmektedir.)


Bir gün Lokman Hekim’e sormuşlar:

“İnsanların en zavallısı kimdir?”
Lokman Hekim demiş ki:
“İnsanların en zavallısı, işlediği günahları hatırladığında üzüntü duymayan kimsedir. Bir kimse günah işlediğinde derhal kendini toparlayıp bundan üzüntü duymalıdır. Yoksa hem günah işleyip, hem de üzüntü duymamak helâkettir.”


Lokman Hekim’e sormuşlar:


“Uzun yaşamanın sırları nedir?” Lokman, “Beş şartı vardır, az taam, az kelam, az selam, az intikam ve çok sabır” demiş…

Birisi bir gün Lokman Aleyhisselâmın siyah yüzüne ve kalın ve çatlak dudaklarına bakıp onunla alay etmek, onu aşağılamak istemişti.
Lokman Aleyhiselaâm bu adama hiç kızmadı ve dedi ki:
“Yüzümün siyah, dudaklarımın kalın ve çatlak oluşuna bakıp alay etme. Çünkü onu siyaha ben boyamadım. Dudaklarımı da kalın ve çatlak yapan ben değilim. Benim elimde olan, o kalın dudaktan kötü söz çıkarmamak, siyah yüzü ayıp işte utandırmamaktır. Kalbim beyaz, sözüm inci gibi güzel olduktan sonra, yüzümün siyah, dudağımın kalın oluşunun ne ehemmiyeti var?”

Lokman Aleyhisselâmın bir oğlu vardı. Bir gün oğlunu yanına alarak şefkat ve muhabbetle kucakladı ve Kur’ân’da bildirildiği üzere oğluna şöyle nasihatler verdi:

“Oğulcağızım! Allah’a şirk koşma. Çünkü şirk elbette çok büyük bir zulümdür.

“Yavrucuğum! Yaptığın iş (iyilik veya kötülük), bir hardal tanesi ağırlığında bile olsa ve bu, bir kayanın içinde veya göklerde yahut yerin derinliklerinde bulunsa, yine de Allah onu (senin karşına) getirir. Doğrusu Allah, en ince işleri görüp bilmektedir ve her şeyden haberdardır. Yavrucuğum! Namazı kıl, iyiliği emret, kötülükten vazgeçirmeye çalış, başına gelenlere sabret. Doğrusu bunlar, azmedilmeye değer işlerdir. Küçümseyerek insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Zira Allah, kendini beğenmiş övünüp duran kimseleri asla sevmez. Yürüyüşünde tabiî ol, sesini alçalt. Unutma ki, seslerin en çirkini eşeklerin sesidir.”2

Yine Lokman Hekim’in oğluna şöyle nasihatler ettiği rivayet edilir:

“Yavrucuğum! Oruç tut, şehveti keser. Tövbeni sonraya bırakma. Çünkü ölüm ansızın geliverir. Allah’tan kork. Günahkâr olduğun halde, ikram etsinler diye kendini insanlara faziletli gösterme. Oğulcağızım! Ben susmamdan ötürü hiçbir zaman pişman olmadım. Fakat konuşmamdan ötürü pişman olduğum vakidir. Unutma: Konuşmak gümüş ise, susmak altındır. Âlimlerin meclislerine devam et. Hâkimlerin sözlerini iyi dinle. Çünkü Allah ölü kalpleri hikmet nuruyla diriltir. Nasıl ki, yeri yağmur suyuyla diriltiyor.”

Lokman Hekim'in İslam dinine göre Peygamber olduğuna ilişkin iddialar bulunmakla birlikte İslam büyüklerinin bütün görüşü peygamber olmadığı yönündedir. Kur'an-ı Kerimde Lokman Hekim'den Lokman Suresi'nde bahsedilir. Allah tarafından Lokman'a hikmet verildiği belirtilir oğluna verdiği nasihatlar anlatılır. Efsaneler Lokman Hekim'in ölümsüzlük iksirini bulduğu yalnız formülü kaybettiğine ilişkin efsaneler mevcuttur. Formülü nasıl kaybettiği ise değişik kaynaklarda değişik şekillerde anlatılır. Bir efsaneye göre içinde ölümsüzlük iksiri bulunan şişeyi köprüden geçerken düşürüp kaybetmiş, bir başka efsaneye göre ise eline yazdığı ölümsüzlük formülü yağmurda silinmiştir. Bir rivayete göre de iksir, Yüce Allah'ın emriyle Cebrail [a.s] tarafından yok edilmiştir. Bir rivayete göre ise Davud Peygamber Lokman'a bir koyun kesmesini vede kendisine en iyi yerinden iki parça et getirmesini söylemiş, Lokman koyunun yüreğini ve dilini getirir. Başka bir gün Davud peygamber [a.s.] kendisine koyunun en kötü yerinden 2 parça et getirmesini söyler. Lokman tekrar yüreğini ve dilini getirir. Davud [a.s] niçin böyle yaptığını sorunca Lokman hekim şöyle cevap verir: (İyilik için kullanıldığında yürekten ve dilden daha iyi bir şey yoktur Kötülük için kullanıldığında da yürekten ve dilden daha kötü bir şey yoktur.) Kur'an'da Lokman: (Andolsun biz Lokman'a: Allah'a şükret! diyerek hikmet verdik. Şükreden yalnız kendisi için şükretmiş olur. Nankörlük eden de bilsin ki, Cenab-ı Hak hiçbir şeye muhtaç değildir, her çeşit övgüye layıktır Lokman, oğluna nasihat vererek: Yavrucuğum! Yüce Allah'a şirk koşma! Doğrusu ortak koşmak, büyük bir zulümdür, demişti ) [Lokman, nasihatlarına sürekli şöyle demişti]: Yavrucuğum! Yaptığın iş [iyilik yada kötülük], bir hardal tanesi ağırlığında dahi olsa ve bu, bir kayanın içinde yada göklerde veya yerin derinliklerinde bulunsa, gene de Allah onu [senin karşına] getirir. Gerçeği Allah, en ince işleri görüp bilmektedir ve her şeyden haberdardır Yavrucuğum! Namazı kıl, iyiliği emret, kötülükten vazgeçirmeye çalış, başına gelenlere sabret doğrusu bunlar, azmedilmeye değer işlerdir küçümseyerek insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme Zira Cenab-ı Hak, kendini beğenmiş övünüp duran kimseleri asla sevmez Yürüyüşünde tabii ol, sesini alçalt unutma ki, seslerin en çirkini merkeplerin sesidir] Lokman Hekim, inanışa göre bütün hekimlerin piri, üstadıdır. Her çiçeğin, her otun özelliklerini tanıyan Lokman, ilaç yapar, derilere deva bulunmuş tüm dünyayı dolaşmış, Çukurova'ya gelince ovanın bereket ve güzelliğine hayran olarak Misis'e yerleşmiştir. Çevredeki tüm hastaları iyileştirmiş anık hastalığın ne olduğunu unutan Çukurovalılar, ölümsüz hayatın peşine düşmüşler kendileri için ölümsüzlük ilacını yapmasını istemişlerdir. Çukurova'yı Lokman Hekim adım adım dolaşmış, tüm bitkileri incelemiş bir gece dolaşmaktan yorgun düşmüş ve ulu bir çınarın altında uyuyakalmış bir ara bir ses işitmiş: "Ey Lokman, artık araman bitsin, ben ölümsüz hayatın devasıyım Bundan böyle insanlara ve hayvanlara ölüm yok" Lokman Hekim, sesin geldiği bitkiye doğru yönelerek koparmış. Bu sırada Cenab-ı Allah, Cebrail'e: "Yetiş Cebrail, Lokman ölümsüzlüğe çare bulursa bu insanların hali ne olur?" demiş Bunun üzerine Cebrail, pir-i fani kılığında Misis Havraniye tarafına bir gelmiş, Misis Köprüsü'nün üstünde Lokman Hekimle karşılaşmış Cebrail: [Selamün aleyküm] söyledikten sonra Lokman'ın elindeki kitaba bakmak istemiş, kitabı alıp coşkuyla akan Ceyhan Nehri'ne atmış. Kitabın arkasından Lokman da suya atlamış; ancak bulamamış Yaz gelip sular çekilince, ırmak boyunda aramaya devam etmiş sonunda kitabın yalnızca bir yaprağını, arpa tarlasında bulmuş, bugünkü tıp biliminin, o günkü yapraktan geliştiğine inanılır. Yörede hala, efsanenin izlerine rastlanılmaktadır. Kitabın bulunduğu arpa tarlasının toprağı kutsal sayılır. Çocukların karınları ağrıdığında bu toprağı ısıtıp, beze sararak çocuğun karnına bırakırlardı. İkinci bir Lokman Hekim hikayesi de şöyledir: Lokman Hekim doktor ve eczacıymış, dükkanında her türlü hastalığın derman olan ilaçlar varmış. Hastalar içeri girdiklerinde, hastalıklarına iyi gelecek olan ilaç şişesi sallanırmış bir defasında, içeri bir kişi girmiş yalnız hiçbir şişe sallanmamış Lokman Hekim, bunun üzerine: "Senin hastalığının dermanı yok, öleceksin" demiş Adam ölümden kurtuluşun olmadığını duyunca çok üzülmüş. Her şeyini satmış yanına bir at tüfek ayrıca av köpeği alarak dağlara çıkmış vurduğu hayvanları yiyip, yörüklerden süt, yoğurt alarak yaşıyormuş. Bu sırada hastalığı da iyice artmış Bir ağacın dibine gelmiş, atını bağlayıp köskelmiş o sırada bir yörük kadını, bir tas sütü saylığa koymuş yılanların sütü sevdikleri bilinir tasa yaklaşan bir yılan, sütü içmiş, sonra da zehrini süte kusmuş tas, yemyeşil olmuş. Ağrıları iyice azan adam: "Gidip şu zehri içeyim de ölüp kurtulayım" diyerek zehirli sütü içmiş. Bir müddet sonra ishal olmuş ve kusmaya başlamış, yalnız oldukça hafiflediğini hissediyormuş, ölmek için içtiği zehirden sonra daha iyi olduğunu görmüş, gün geçtikçe iyileşmiş ve hastalığı tamamen geçmiş Lokman Hekim'e gidip: "Sen, bana öleceğimi belirtmiştin Ancak ölmedim" demiş. Bunun üzerine Lokman: (Ben, sana ala ineğin sütünü nereden bulayım, sütü yılana içirip, nasıl tasa kusturayım. Hastalığının çaresi vardı; ancak bu ilacı temin etmek zor olduğu için öyle dedim" diye cevap vermiş, o gün bu gündür tas ve yılanın eczacılık ve tıp biliminin simgesi olması, halk tarafından Lokman Hekim'e dayandırılmaktadır. Şahmeran ve Lokman Hekim Efsanesi Zamanında binlerce yılanın yaşadığı bir mağaraya yanlışlıkla giren bir adam yılanlar tarafından padişahları Şahmeran'a götürülür. Şahmeran adama canını bağışlayacağını yalnız kendisini misafir etmek zorunda olduğunu söyler. Yerini bilen birini özgür bırakarak kendi hayatını tehlikeye atmak istememektedir. Şahmeran ona fazla iyi davranır. Adam bir dediği iki edilmeden bütün ihtiyaçları karşılanarak yaşamakta günlerinin büyük bölümünü Şahmeran'la sohbet ederek geçirmektedir. Ne kadar rahat da olsa gerçek dünyadan uzak bir mağarada süren bu hayattan sıkılan adam bir gün yeryüzüne dönmek için Şahmeran'dan izin ister. Şahmeran adama güveninin tam olduğunu yerini kimseye söylemeyeceğine inandığını belirterek gitmesine izin verir. Yalnız kendisini gördüğü için vücudunun pul pul olacağını bu yüzden vücudunu kimseye göstermemesi gerektiğini de ikaz eder.Yeryüzünde normal hayatına dönen adam Şahmeran'ı gördüğünü hiç kimselere söylemez. Bu esnada padişahın kızı hasta olmuş tedavisi için tüm ülke seferber edilmiştir. Kızın iyileşmesini en fazla isteyenlerden biri ise vezirdir. Gerçek amacı kızla evlenip oğlu olmayan padişahın yerine ülke yönetimini ele geçirmek olan vezir tüm büyücüleri toplayarak bu hastalığa çare bulmalarını ister. Büyücülerden birisi Şahmeran'ın bulunup öldürülmesi ve vücudundan alınacak bazı parçaların kaynatılıp içirilmesi durumunda kızın iyi olacağını belirtir. Şahmeran'ı bulabilmek için de vücudu pullu kimselerin aranması gerektiğini ekler. Vezir ülkedeki herkesi zorunlu olarak hamama götürüp soydurarak Şahmeran'ı gören kişiyi bulur. Adam Şahmeran'ı öldüreceğini vaat ederek mağaraya gider. Şahmeran'a tüm gerçekleri anlattıktan sonra ne yapması gerektiğini sorar. Şahmeran: (Ölümümün senin elinden olacağını zaten anlıyordum) söyleyerek kendisini öldürmesini yalnız bunun gizli tutulmasını ister. Zira öldüğü duyulursa dünyadaki bütün yılanlar insanlardan öç almaya kalkacaklardır. Daha sonra Kuyruğumun suyunu kaynat ayrıca vezire içir ki kısa vakitte ölsün. Gövdemin suyunu kaynat ve kıza içir ki iyileşsin. “Kafamın suyunu kaynat ve iç ki Lokman Hekim olasın" diye ekler. Adam biraz da buruk bir şekilde bunları dinler. Şahmeran yılanlara adamın misafiri olarak gideceğini fazla uzun yıllar dönmeyeceğini kendisini merak etmemelerini söyler ve yeryüzüne çıkarlar. Adam Şahmeran'ın dediklerini yapar. Vezir ölür. kız iyileşir kendisi de Lokman Hekim olur.

Efsaneler

Lokman Hekim'in ölümsüzlük iksirini buldugu ancak formülü kaybettiğine dair efsaneler mevcuttur. Formülü nasıl kaybettiği ise değişik kaynaklarda degişik sekillerde anlatılır. Bir efsaneye göre içinde ölümsüzlük iksiri bulunan şişeyi köprüden geçerken düşürüp kaybetmiş, bir başka efsaneye göre ise eline yazdığı ölümsüzlük formülü yağmurda silinmiştir. Bir rivayete göre de iksir, Allah'ın emriyle Cebrail tarafından yokedilmiştir.

Bir rivayete göre Davud peygamber Lokman'a bir koyun kesmesini ve kendisine en iyi yerinden iki parça et getirmesini söyler. Lokman koyunun yüreğini ve dilini getirir. Başka bir gün Davud peygamber kendisine koyunun en kötü yerinden iki parça et getirmesini söyler. Lokman yine yüreğini ve dilini getirir. Davud neden böyle yaptığını sorunca Lokman şöyle cevap verir: "İyilik için kullanıldığında yürekten ve dilden daha iyi bir şey yoktur. Kötülük için kullanıldığında da yürekten ve dilden daha kötü bir şey yoktur.

Lokman Hekim Efsanesi Adana ve çevresinde yüzyıllardır yaygın olarak Lokman Hekim efsaneleri anlatılmaktadır. Bunlardan bir tanesi şöyledir:

Lokman Hekim inanışa göre bütün hekimlerin piri üstadıdır. Her çiçeğin her otun özelliklerini tanıyan Lokman ilaç yapar dertlilere deva bulurmuş. Bütün dünyayı dolaşmış. Çukurova'ya gelince ovanın bereket ve güzelliğine hayran olarak Misis'e yerleşmiş. Çevredeki bütün hastaları iyileştirmiş. Artık hastalığın ne olduğunu unutan Çukurovalılar ölümsüz hayatın peşine düşmüşler. Kendileri için ölümsüzlük ilacını yapmasını istemişler.

Lokman Hekim Çukurova'yı adım adım dolaşmış bütün Bitkileri incelemiş. Bir gece dolaşmaktan yorgun düşmüş ve ulu bir çınarın altında uyuya kalmış. Bir ara bir ses duymuş: "Ey Lokman artık araman bitsin ben ölümsüz hayatın devasıyım. Bundan böyle insanlara ve hayvanlara ölüm yok". Lokman Hekim sesin geldiği Bitkiye doğru yürüyüp koparmış.

Bu arada Tanrı Cebrail'e Yetiş Cebrail Lokman ölümsüzlüğe çare bulursa bu insanların hali ne olur?" demiş. Bunun üzerine Cebrail pir-i fani kılığında Misis Havraniye tarafına bir gelmiş. Misis Köprüsü'nün üstünde Lokman Hekimle karşılaşmış. Cebrail: "Selamün-aleyküm" dedikten sonra. Lokman'ın elindeki kitaba bakmak istemiş. Kitabı alıp coşkuyla akan Ceyhan Nehri'ne atmış. Kitabın ardından Lokman da suya atlamış ama bulamamış. Yaz gelip Sular çekilince ırmak boyunda aramaya devam etmiş. Sonunda kitabın sadece bir yaprağını Arpa tarlasında bulmuş.

Bugünkü tıp biliminin o günkü yapraktan geliştiğine inanılır. Yörede hâlâ efsanenin izlerine rastlanılmaktadır. Kitabın bulunduğu arpa tarlasının toprağı kutsal sayılır. Çocukların karınları ağrıdığında bu toprağı ısıtıp beze sararak çocuğun karnına koyarlar.

Lokman Hekim Efsanesi II Lokman Hekimle ilgili olarak anlatılan efsanelerden bir tanesi de şöyledir.

Lokman Hekim doktor ve eczacıymış. Dükkânında her türlü hastalığın devası olan ilaçlar varmış. Hastalar içeri girdiklerinde hastalıklarına iyi gelecek olan ilaç şişesi sallanırmış. Bir gün içeri birisi girmiş. Ancak hiçbir şişe sallanmamış. Lokman Hekim bunun üzerine: "Senin hastalığının çaresi yok öleceksin" demiş.

Adam ölümden kurtuluşun olmadığını öğrenince çok üzülmüş. Her şeyini satmış. Yanına bir at yay ile ok ve av köpeği alarak dağlara çıkmış. Vurduğu hayvanları yiyip yörüklerden yoğurt süt alarak yaşıyormuş. Bu arada hastalığı da iyice artmış. Bir Ağacın Altına gelmiş. Atını bağlayıp köskelmiş. O sırada bir yörük kadını bir tas sütü saylığa koymuş. Yılanların sütü sevdikleri bilinir. Tasa yaklaşan bir yılan sütü içmiş sonra da zehirini süte kusmuş. Tas yemyeşil olmuş. Ağrıları iyice azan adam: "Gidip şu zehiri içeyim de ölüp kurtulayım" diyerek zehirli sütü içmiş. Bir süre sonra ishal olmuş ve kusmaya başlamış. Ancak oldukça hafiflediğini hissediyormuş. Ölmek için içtiği zehirden sonra daha iyi olduğunu görmüş. Gün geçtikçe iyileşmiş ve hastalığı tamamen geçmiş.

Lokman Hekim'e gidip Sen bana öleceğimi söylemiştin. Ama ölmedim" demiş. Bunun üzerine Lokman: "Ben sana ala ineğin sütünü nereden bulayım sütü yılana içirip nasıl tasa kusturayım. Hastalığının çaresi vardı ama bu ilacı temin etmek zor olduğu için öyle dedim" diye cevap vermiş.

O gün bu gündür tas ve yılanın eczacılık ve tıp biliminin simgesi olması halk tarafından Lokman Hekim'e dayandırılır

--------------
Lokman Hekimin İksirleri İlaç Olacak
Koruyucu ve tedavi edici etkisi olduğu bilinen bitkiler, vatandaşla Geleneksel bitkisel tıbbi ürün adı altında buluşacak.

Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Başkanı Saim Kerman, 2 yıl önce yayımlanan Geleneksel Bitkisel Tıbbi Ürünler Yönetmeliği ile tıbbi etkiye sahip, özellikle ülke coğrafyasında yetişen endemiklerin ticari hayata kazandırılmasının amaçlandığını söyledi.

Yönetmeliğin, insan sağlığına olumsuz etkisi bulunmadığı kanıtlanan bu bitkisel ürünlerin, belirli formlarda ruhsatlandırılıp piyasaya sürülmesine imkân tanıdığını anlatan Kerman, şunları belirtti:

''Şimdiye kadar 19 başvuru aldık. Üretim yerlerinin kurallara uygun hale getirilmesi ve ürün dosyalarının hazırlanması zaman alıyor. Bunun dışında yeni ruhsat dosyaları bekliyoruz. Ülke içinde ya da dışında kullanılsın, tıbbi etkileri bilimsel olarak kanıtlanmış, endikasyonları olan, doktor tavsiyesine gerek duyulmadan da kullanılabilecek güvenlikte ürünler tasarladık. Bu ürünleri geleneksel bilginin ışığında ruhsatlandırmayı amaçladık. Firmaların bu alanda faaliyet göstermesi için yasal ortamı hazırladık. Bu ürünlerin, ülkemizin geniş coğrafyasında bize özgü ürün çeşitliliği dikkate alındığında faydalı olacağını düşünüyoruz.''
Dipnotlar:
-----------------

1- Lokman Sûresi: 12, 2- Lokman Sûresi: 16-19.



   

   

   

   

   

   

   

   

   

   








Signing of RasitTunca
[Image: attachment.php?aid=107929]
Kar©glan Başağaçlı Raşit Tunca
Smileys-2
Reply


Forum Jump:


Users browsing this thread: 1 Guest(s)