Rasit Tunca Net

Tam Versiyon: Tefsir ve Meal Arasındaki Farklar - Tevil ve Tefsir Arasındaki Farklar
Şu anda arşiv modunu görüntülemektesiniz. Tam versiyonu görüntülemek için buraya tıklayınız.
Tefsir ve Meal Arasındaki Farklar

Birbirlerine anlamca yakın kavramlar, çok sık şekilde karıştırılır hatta bazen biri diğerinin yerine kullanılır. Kimi zaman da her iki kavramın da esas muhtevası bilinmediği için sözgelimi aynı olduğu varsayılır. Günümüzde büyük bir kitle tarafından meal kitapları ile tefsir kitapları karıştırılmakta, çoğu zaman da aynı olduğu düşünülmektedir. Fakat meal de tefsir de birbirlerine yakın olsa da bambaşka amaçlara hizmet eden ve çok farklı manalara muhtevi kelimelerdir. Aralarındaki farkları maddeler halinde izah edecek olursak şunları söyleyebiliriz:

1-Öncelikle tefsir kelime anlamı itibariyle “bir şeyi izah etmek, açıklığa kavuşturmak” demektir. Meal ise “bir şeyi eksik ifade etmek” şeklinde tanımlanmaktadır. Kelimelerin anlamlarına bakıldığında dahi aralarındaki tezat kendini göstermektedir.

2-Gayeleri açısından değerlendirilecek olursa; tefsir, bir şeyi en iyi şekilde izah etmektedir. Yani kapalı ve anlaşılmayan noktayı, imkân çerçevesinde anlaşılır kılmak ve en doğru anlamı iletmektir. Mealin ise gayesi daha başkadır. Meal bir anlamı karşı tarafa en doğru şekilde iletmeyi amaçlamaz, bilakis tahmini bir ölçekte doğruluğa sahip olarak aktarmayı hedefler.

3-Tefsir, haddi zatında tek bir dil içerisinde yapılmaktadır. Yani tefsirde bir dilden diğerine aktarım söz konusu değildir. Mealde ise bir dilden diğerine iletilmek esas gayedir. Noksan tercüme olarak tanımlanması da bunun göstergesidir.

4-Tefsirde izah edilmek istenen söz, sayfalarca açıklamalara tabi tutulabilir. Muhtelif kaynaklardan yararlanılarak geniş betimler ve anlatımlar yapılabilir. Fakat mealde iletilmek yani aktarılmak istenen sözün sınırları bellidir. Her ne kadar ekleme çıkarma yapılabilirse de sayfalar sürecek bir izahattan bahsedilemez. Çünkü bu durum mealin gayesinin dışındadır.

5-Tefsir iddialı bir eylemdir. Yani yapılan açıklamaların doğruluğu noktasında müfessirin kesin bir görüş içerisinde olması beklenir. Fakat mealcinin böyle bir iddiası yoktur. Dolayısıyla iddiası olmayan, yanlış olabileceği daha baştan kabul edilebilen bir eylemdir.

6-Tefsir, en temelde bir yorumlama türüdür. Müfessir, tefsir edeceği ayetleri anladığı gibi aktarır. Bu noktada yapacağı yanlış tefsir yani yorum da onu okuyan kimseleri yanlış yönlendirebilir. Mealde bu sorun daha azdır. Bu sebeple ahiret açısından kıyas edilecek olursa, tefsirin ameli yükümlülüğü, meale nazaran daha fazladır.

Görüldüğü üzere tefsir ve meal arasında ciddi farklar bulunmaktadır. Bu farklar kendilerini iki kitap türünün hacminde de gösterir. Tefsir kitapları genellikle ciltlerden oluşan eserler olurken, mealler bir Kur’an boyutunda olan kitaplardır. Her ne kadar tefsir sayılan hacimsiz eserler olsa da hiçbiri bir meal kadar hacimsiz olmayacaktır.

Tevil ve Tefsir Arasındaki Farklar

İlk zamanlarda tefsir ve tevil kelimeleri birbirlerinin yerine kullanılmaktaydı. Tevilden kasıt tefsir, tefsirden kasıt da tevildi. Fakat sonraları her iki kavramın da muhtevaları netleşmeye birbirlerinden ayrılmaya başladılar. Temel olarak tefsir ve tevil arasındaki farkları gözden geçirecek olursak, şunları söyleyebiliriz:

Tevil ve tefsir arasındaki en temel ayrım onların netlikleriyle ilgilidir. Tevilde, güçlü bir delile dayalı olarak lafzın muhtemel manalarından bir tanesi tercih edilir. Bu tercih de hiçbir surette kesinlik ifade etmez. Yani redde açıktır. Bağlayıcılığı yoktur. Fakat tefsire konu olan naslarda tek bir anlam vardır. Bu anlam inkâr edilemez bağlayıcılığa sahiptir.

Tevil ve tefsirin yönelimleri de onların diğer bir farklılığıdır. Tevil nassın ya da lafzın içsel manasına yoğunlaşır. Fakat tefsir lafzın zahiri ile ilgilenir. Tevil, nassın zahirini bir kenara bırakarak onun batıni manasına eğilir ve gizli anlamları keşfetmeye, ortaya çıkarmaya çalışır. Tefsir, lafzın sözlük anlamının dışına çıkmadan hareket eder.

Tevilin hareket noktası akıldır. Tefsirin hareket noktası ile rivayetlerdir. Fakat tevilin aklı merkeze alması, rivayetlerden tamamen kopuk olduğunu göstermez. Şayet rivayet bağıntısı olmazsa müfessir keyfi hareket edebilir, kendi hevasına yenilebilir. Rivayet tevilin sağlıklı ve tutarlı bir noktada bulunmasını sağlar. Şayet kişi ideolojik yönelimleriyle hareket etmiş ve şahsi istekleri doğrultusunda bir tevil yapmışsa buna mezmun yani “sakıncalı tevil” adı verilmektedir.

Görüldüğü üzere tevil ve tefsir arasındaki en temel farklar üç tanedir. Fakat tevili gerçekleşebilmesi için bazı şartların da gerçekleşmesi gerekmektedir. Yani tevil ve tefsir arasındaki ayrımı gerçekleştiren bir başka unsur tevilin şartlarıdır.

Kaynaklar

emedrese