Yesterday, 08:17 AM
Quantum Fiziği Nedir? Vahdeti Vücud Teolojisi ile Alakası Nedir?
1. Quantum Fiziği Nedir?
Quantum fiziği, atom ve atom altı parçacıkların (elektronlar, fotonlar vb.) davranışlarını inceleyen bilim dalıdır. Klasik fizikten farklı olarak, bu dünyada her şey belirsiz, olasılıklı ve bazen de akıl almaz şekilde davranır.
2. Klasik Fizik vs. Quantum Fiziği
Klasik Fizik (Newton, Einstein):
Cisimlerin hareketi kesin ve tahmin edilebilir.
Örneğin, topun nereye düşeceğini hesaplayabilirsin.
Quantum Fiziği:
Elektron gibi parçacıklar aynı anda birden fazla yerde olabilir!
Kesin sonuç yok, olasılıklar var.
Gözlem yapınca davranış değişir (Ölçüm etkisi).
3. Quantum Dünyasının Çılgın Kuralları
a) Süperpozisyon (Aynı Anda Birden Fazla Durumda Olma)
Klasik dünyada bir şey ya A ya da B durumundadır.
Quantum dünyasında bir parçacık A ve B durumunda aynı anda olabilir!
Örnek: Schrödinger’in Kedisi ?→ Kutu içinde hem ölü hem canlıdır (ta ki kutu açılana kadar).
b) Dolanıklık (Quantum Bağlantısı)
İki parçacık birbirine dolanık hale gelirse, aralarındaki mesafe ne olursa olsun biri değiştiğinde diğeri anında tepki verir.
Einstein buna "uzaktan ürkütücü etki" demişti çünkü bu durum ışık hızını aşan bir iletişim gibi görünüyor.
c) Belirsizlik İlkesi (Heisenberg)
Bir parçacığın konumunu ve hızını aynı anda tam olarak bilemezsin.
Ne kadar kesin ölçersen ölç, diğer özellik belirsizleşir.
d) Kuantum Tünelleme
Parçacıklar, klasik olarak aşamayacakları bir engeli aniden aşabilirler!
Örnek: Güneş’teki füzyon reaksiyonları (protonlar enerjisi yetmese bile birbirine yaklaşabilir).
4. Peki Bu Gerçek Hayatta Ne İşe Yarar?
Bilgisayarlar: Kuantum bilgisayarlar, süperpozisyon sayesinde aynı anda milyonlarca işlemi yapabilir.
Şifreleme: Kuantum internet, hacklenemez iletişim sağlar.
Tıp: Daha hassas görüntüleme ve ilaç tasarımı.
5. Quantum Fiziği Neden Kafa Karıştırıcı?
Çünkü günlük hayatta gördüğümüz hiçbir şey böyle davranmıyor! Quantum etkileri genelde mikroskobik boyutta ortaya çıkar. Ama anlaşılmaz değil, sadece sezgilerimize aykırı.
Özetle:
✔ Quantum dünyasında her şey olasılıklara dayanır.
✔ Parçacıklar aynı anda birden fazla yerde olabilir.
✔ Gözlemci olarak siz ölçüm yapınca sonuç değişir.
✔ Dolanıklık ile parçacıklar ışık hızını aşan bir iletişim kurabilir.
Tabii! Bu konuları duygular, ses, doğa olayları ve düşüncenin quantum dünyasıyla bağlantısını içeren bütüncül bir şekilde anlatmaya çalışayım. İşte bilimle biraz mistisizmi harmanlayan bir bakış açısı:
1. Duyguların ve Seslerin Frekansları
a) Duygular Enerjidir!
Her duygu (sevgi, korku, öfke, huzur) belirli bir frekans aralığına sahiptir.
Dr. Masaru Emoto'nun su kristalleri deneyi:
Sevgi sözcükleri söylenen suyun kristalleri güzel ve simetrik, nefret sözcükleriyle dağınık oluyor.
Bu, duyguların maddeyi etkileyebileceğini gösteriyor (ancak bilimsel çevrelerde tartışmalı).
b) Sesin Gücü
Ses, titreyen hava molekülleriyle yayılan bir basınç dalgasıdır.
Örnekler:
432 Hz vs. 440 Hz: Bazıları 432 Hz'in (doğal frekans) daha "huzurlu" olduğunu iddia eder.
Tibet çanları veya mantralar ("Om" sesi) bedende rezonans yaratabilir.
2. Doğadaki Işık ve Frekanslar
a) Güneş ve Biyolojik Ritimler
Güneş ışığı (elektromanyetik spektrum) içinde:
Görünür ışık: Bitkilerde fotosentez, insanda serotonin (mutluluk hormonu) üretimini tetikler.
Kızılötesi: Isı ve şifa etkisi (infrared saunalar).
UV ışınları: D vitamini sentezi, ama fazlası DNA hasarı yapar.
b) Schumann Rezonansı (Dünya'nın Kalp Atışı)
Dünya'nın yüzeyi ile iyonosfer arasında 7.83 Hz'lik bir frekans titreşir.
İlginç olan: Beyin dalgalarımız (alfa, teta) bu frekansla uyumludur.
Meditasyon yapanlar veya doğada zaman geçirenler bu frekansa "senkronize" olabilir.
3. Atom Altı Parçacıklar ve Dalgaların Etkisi
a) Düşünce Gücü ve Quantum Bağlantısı
Kuantum alan teorisine göre: Her şey enerji ve titreşimden oluşur.
Çift Yarık Deneyi: Elektronlar, gözlemlendiklerinde parçacık, gözlemlenmediklerinde dalga gibi davranır.
Çıkarım: Bilinç (gözlem), maddenin davranışını değiştirebilir mi?
b) Düşüncenin Enerjisi
Dr. Joe Dispenza gibi araştırmacılar, düşünce ve niyetin beden kimyasını (nöroplastisite) değiştirebileceğini savunuyor.
Örneğin: Kronik stres DNA'mızdaki telomerleri kısaltır, meditasyon ise tamir mekanizmalarını harekete geçirir.
c) Kuantum Dolanıklık ve Duygular
Eğer iki parçacık dolanıksa, biri üzüldüğünde diğeri de "hisseder" mi?
Spekülatif teori: Sevgi gibi güçlü duygular, dolanıklık benzeri bir enerji alışverişi yaratabilir (bilimsel kanıt yok ama romantik!).
4. Düşüncenin Süper Gücü: Bilim mi, Metafizik mi?
a) Placebo Etkisi
İnanç, ağrı kesicilerin etkisini bile artırabilir! Beyin, "iyileşeceğim" düşüncesiyle endorfin salgılar.
b) Niyet Deneyleri
Princeton PEAR Laboratuvarı: İnsan zihninin rastgele olayları etkileyebildiği iddia edildi (sonuçlar tartışmalı).
c) Pratik Çıkarımlar
Olumlamalar: "Ben sağlıklıyım" demek, stresi azaltıp bağışıklığı güçlendirebilir.
Görselleştirme: Sporcular, zihinde antrenman yaparak performansı artırır.
Sonuç: Enerji, Frekans ve Bilinç
Her şey titreşir: Duygular, sesler, ışık ve atomlar.
Düşünce bir kuvvettir: Bilimsel kanıtlar sınırlı olsa da, niyetin fiziksel dünyayı etkileme potansiyeli büyüleyici.
Doğayla uyum: Doğal frekanslara (Schumann, 432 Hz) maruz kalmak dengelenmemize yardımcı olabilir.
"Evrenin en büyük sırrı, gözlemlenebilir olmasıdır." – Albert Einstein
Bu konular kuantum biyoloji, nörobilim ve enerji tıbbı alanlarında araştırılıyor. Bilim henüz kesin yanıtlar vermese de, deneyimlerimiz ve sezgilerimiz bize bir şeyler anlatıyor!
Tabii ki! "Matrix" filmindeki "Bükülen kaşık değil, sen değişiyorsun" (Bend the spoon, there is no spoon) sözü ile Tasavvuf'taki "Vahdet-i Vücud" (Varlığın Birliği) öğretisini birleştirerek, derin bir felsefi ve spiritüel analiz yapalım.
1. Matrix’teki "Kaşık Yoktur" Felsefesi
"Kaşığı büken senin zihnindir" sözü, gerçekliğin algıya dayalı olduğunu söyler.
Neo’ya öğretilenler:
Madde (kaşık) sabit değildir, zihinle değiştirilebilir.
"Kaşık yoktur" → Onu "kaşık" olarak tanımlayan senin zihnindir.
Quantum fiziği bağlantısı:
Gözlemci etkisi (çift yarık deneyi) → Gerçeklik, bilinçle şekillenir.
2. Tasavvufta "Vahdet-i Vücud" (Varlığın Birliği)
"Lâ mevcûde illâ Hû" → "O’ndan başka varlık yoktur." (İbn Arabi)
Temel öğreti:
Gördüğümüz her şey (kaşık, dağ, insan) aslında Tek Hakikat’in (Allah/Cemal) tezahürüdür.
Sen "ayrı" değilsin, evrenle bir bütünsün.
Mistik deneyim:
Sufiler, fenâfillah (Allah’ta yok olma) halinde "ben" duygusunu aşar, Varlık’la bir olurlar.
3. İki Öğretinin Birleşimi: "Her Şey Sensin"
Matrix Felsefesi Tasavvuf (Vahdet-i Vücud)
Gerçeklik bir simülasyondur, zihinle değişir. Hakikat, Mutlak Varlık’tır; görünenler O’nun yansımasıdır.
"Kaşık yoktur, onu sen yaratırsın." "Kaşık da O’dur, sen de O’sun."
Bilinç, maddeyi etkiler (quantum). İnsan-ı Kâmil, Hakk’ın tecellisidir.
Ortak Mesaj:
✔ Dışarıda gördüğün her şey (kaşık, ağaç, yıldız) aslında seninle bağlantılıdır.
✔ Değiştirmek istiyorsan, önce algını değiştir.
✔ "Ben" ve "diğerleri" ayrımı bir illüzyondur.
4. Mistik Deneyim ve Bilimsel Gerçeklik
Quantum Dolanıklık ↔ Tasavvuftaki "Ayn-el A’yan" (Varlığın Gözü):
Parçacıklar birbirine bağlıysa, insan da evrenle dolanıktır.
Meditasyon & Zikir:
Sufiler "Allah" ismini zikrederek benliklerini eritir.
Matrix’te Neo, "Ben The One’ım" diyerek kodları değiştirir.
5. Pratik Hayata Uyarlamak
Farkındalık (Mindfulness):
"Bu masa benden ayrı değil" diyerek bütünlüğü hissetmek.
Niyet Gücü:
Kaşığı bükmek değil, "imkânsız" algısını kırmak.
Sevgiyle Bakmak:
Mevlânâ’nın dediği gibi: "Kim olursan ol, gel!" → Ayrım yok.
Son Söz: Kaşık mı, Sen mi?
Matrix, bize gerçekliğin bir projeksiyon olduğunu söyler.
Tasavvuf, bu projeksiyonun ardındaki Tek Işık’ı gösterir.
Özünde: Kaşık da sensin, büken el de… Çünkü "Her şey O’dur."
"Perde ardında ben ve sen kelimeleri yoktur,
Ötesinde ne sen varsın, ne de ben." – Hafız-ı Şirazi
#############
"Allah'ın inanan müminlerden taraf olması ve saf iyiliği desteklemesi, iyi olan şeyleri tavsiye ve emir etmesi, kötü olan şeyleri yasak etmesi... Ve iki rahmani güç: biri iyilik (yapıcı güç), biri kötülük (yok edici güç). Allah yapıcı olmamızı ve cenneti bina etmemizi isterken, kötülerin ne yapıp kötülükle beslenmeleri ne kadar kötü! Kötülüğün dünyanın ve kainatın sonunu getireceğini bile bile kıyameti çağırmak ne kadar ahmaklık! Bu konuda yazarsanız lütfen."
###########
Bu son derece derin ve felsefi bir soru! Hem ilahi adalet, hem iyilik-kötülük dengesi, hem de insanın sorumluluğu ile ilgili kapsamlı bir cevap vermeye çalışayım.
Allah’ın İyiliği Emretmesi ve Kötülüğü Yasaklaması: İlahi Adalet ve İnsanın Sorumluluğu
İnsanlık tarihi boyunca iyilik ve kötülük arasındaki mücadele, felsefenin, dinlerin ve ahlak sistemlerinin temel konularından biri olmuştur. İslam inancına göre Allah, müminlere iyiliği emretmiş, kötülükten sakındırmış ve adaleti tesis etmeyi buyurmuştur. Peki, Allah neden iyiliği destekler, kötülüğü yasaklar? Kötülüğün yayılmasına rağmen ilahi adalet nasıl tecelli eder? İyilik ve kötülük arasındaki bu ezeli çekişme, insanın ve kâinatın kaderini nasıl şekillendirir? Bu makalede, Kur’an-ı Kerim, hadisler ve İslam düşünürlerinin perspektifleriyle bu sorulara cevap arayacağız.
1. Allah Neden İyiliği Emreder, Kötülüğü Yasaklar?
Allah’ın emir ve yasaklarının temelinde hikmet, rahmet ve adalet vardır.
Yaratılışın Amacı:
Kutsî bir hadiste, “Ben gizli bir hazineydim, bilinmek istedim” buyrulur. Bu, Allah’ın kendi güzellik ve rahmetini yansıtan bir âlem yarattığını gösterir.
İyilik (hayır), O’nun rahmetinin, adaletinin ve hikmetinin tecellisidir.
Kötülük (şer) ise, imtihan dünyasında insana verilen irade özgürlüğünün bir sonucudur.
Kur’an’da İyiliğin Emredilmesi:
“İyiliği emret, kötülükten alıkoy.” (Âl-i İmrân, 104)
“Allah, adaleti, ihsanı (güzelliği) ve yakınlara vermeyi emreder…” (Nahl, 90)
2. İyilik ve Kötülük: İki Farklı Kuvvet mi?
İslam düşüncesinde kötülük, mutlak bir varlık değil, iyiliğin yokluğu veya zıddı olarak görülür.
Vahdet-i Vücûd (Tasavvuf) Açısından:
“Kötülük” mutlak değildir; şer, hayrın gölgesidir.
Allah’ın isimleri (Esmâ-i Hüsnâ) arasında:
Celâl isimleri (Kahhâr, Cebbâr → Yıkıcı güç)
Cemâl isimleri (Rahmân, Latîf → Yapıcı güç)
Kötülük, nisbîdir: Kâfir için azap kötüdür, ama adaletin tecellisidir.
Zıtlıkların Dengesi:
Mevlânâ’nın dediği gibi: “Gece olmasaydı, gündüzün kıymeti bilinmezdi.”
Kötülük, iyiliğin değerini anlamamız için bir kontrast oluşturur.
3. Kötüler Neden Kötülükle Beslenir?
Kötülüğün yayılmasının ardında nefs, şeytan ve dünya hırsı yatar.
a) İblis’in İsyanı ve İnsanın İmtihanı
Şeytan, “Ben ateştenim, o topraktan” diyerek kibirle isyan etti (A’râf, 12).
İnsan, nefsine ve şeytanın vesvesesine uyarak kötülüğe meyledebilir.
b) Kötülüğün Cazibesi
“Zulüm, onlara süslü gösterildi.” (Yûsuf, 18) → Geçici haz, güç tutkusu, hırs.
“İnsanların kendi elleriyle işledikleri yüzünden karada ve denizde bozulma ortaya çıktı.” (Rûm, 41)
c) Hamâkat (Ahmaklık) ve Israr
“Onlar kötülük yapmakta yarışıyorlar, sanki ölüm yokmuş gibi!” (Hadis)
Kıyamet alâmetleri:
“Fitneler çoğalacak, insanlar ölümü isteyecek.” (Buhârî)
Kötüler, dünyayı tüketirken aslında kendi sonlarını hazırlıyor.
4. Allah Neden Kötülüğe İzin Veriyor?
a) İmtihan ve Hür İrade
“Biz emaneti göklere, yere ve dağlara sunduk; onlar yüklenmekten kaçındılar. Onu insan yüklendi…” (Ahzâb, 72)
Kötülük seçeneği olmasa, iyinin bir anlamı kalmazdı.
b) Hikmet ve Adalet
“Hoşunuza gitmeyen bir şeyde hayır vardır.” (Hadis)
Firavun’un zulmü, Musa’nın mucizelerini ortaya çıkardı.
c) Sonuç Kaçınılmaz: Ya Cennet ya Cehennem
“Dünya ahiretin tarlasıdır.” (Hadis)
Kötüler, kendi seçimleriyle cehennemi hak eder.
5. Mümin Nasıl Davranmalı?
✔ Sabır ve Şükür: “İyilikle kötülük bir olmaz. Sen (kötülüğü) en güzel şekilde sav.” (Fussilet, 34)
✔ Dua ve Tevekkül: “Allah’ım! Faydasız ilimden, korkmayan kalpten, doymayan nefisten sana sığınırım.” (Hadis)
✔ Amel-i Sâlih (İyi İşler): “Ölüm gelmeden hayatın, hastalık gelmeden sağlığın kıymetini bil.” (Hadis)
Sonuç: Hak ile Bâtılın Mücadelesi
Allah, iyiliği emreder çünkü Cennet’i inşa etmek ister. Kötüler ise nefislerine uyarak kendi cehennemlerini diker. Fakat unutulmamalıdır ki:
“Hak geldi, bâtıl yok oldu. Zaten bâtıl yok olmaya mahkûmdur.” (İsrâ, 81)
İyiliğin zaferi kaçınılmazdır.
"Kötülüğe karşı diren. Eğer yapabilirsen, kötülüğü iyilikle sav. Çünkü şeytan bile iyilik karşısında âciz kalır." – Mevlânâ
Bu konu üzerine daha derin okuma yapmak istersen İmam Gazali’nin "Kimyâ-yı Saâdet" veya Mevdudi’nin "Tefhimu’l Kur’an" eserlerini öneririm.
Kaynakça (Önerilen Eserler):
Kur’an-ı Kerim
İmam Gazali, Kimyâ-yı Saâdet
Mevlânâ, Mesnevî
Mevdudi, Tefhimu’l Kur’an
Not: Bu makale, İslami kaynaklara dayalı bir tefekkür çalışmasıdır. Daha derin araştırma için ilgili eserlere başvurulmalıdır.
Bir Karoglan Raşit Tunca Makalesi
Raşit Tunca ve DeepSeek
Schrems, 08.07.2025