Thread Rating:
  • 23 Vote(s) - 2.87 Average
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Kablo Nedir - icadi ve Tarihçesi Kablo Çeşitleri ve Kullanım Alanları
#1
Oku-1 
   

Kablo Nedir - icadi ve Tarihçesi Kablo Çeşitleri ve Kullanım Alanları

Kablo, elektrik akımı iletiminde kullanılan üzeri yalıtkan bir madde ile kaplı metalik bir iletken tel. Bir veya daha fazla tel, yalıtıcı bir maddeyle kaplanmıştır. İletkenler bakır veya alüminyumdan bir tek tel veya daha ince tellerden örülmüş, örgü tel olabilir. Aynı miktarda akımı taşıyabilmesi için alüminyum kabloların bakıra nispeten 1/2 çap daha büyük olmasını gerektirir. Dolayısıyla yer problemi olan yerlerde bakır kablo kullanılır. Alüminyum esasen fazla ağır olmayan havadaki hatlarda tercih edilir. Kabloların daha güçlü olması isteniyorsa, çelik örgülerle kuvvetlendirilir. Bunlar esas itibarıyla, ülke çapındaki yüksek gerilim hatları gibi havada yüksek geçen uzun hatlarda kullanılır. Kablodan istenilen güç, hem kendi ağırlığını hem de ek olarak, üzerinde donacak buzun veya yağacak karın ağırlığını taşımasıyla ilgilidir. Ayrıca rüzgarın sebep olacağı gerilim bu kuvvetin belirlenmesinde muhakkak hesaba katılmalıdır.

Yeraltında kullanılan kablolar

Yeraltı kabloları, kanal sistemiyle döşendiğinden daima aşırı nemle karşı karşıyadır. Genellikle kurşun muhafaza içinde olup, bunun içerisindeki ayrı olarak yalıtılmış iletkenlerin sayısına göre çok veya tek iletkenli olarak sınıflandırılırlar. Tek iletkenli kablolar, büyük çaplı kablo isteyen yüksek gerilim devrelerinde kullanılır. Bu durumda kanala birden fazla kablo döşenemez. Bu yüzden yekpare tek iletkenli kablolar ayrı kanallara döşenir. Çok iletkenli kablolar nispeten düşük gerilimdeki elketrik enerjisinin dağıtımında kullanılır. Tek bir kanala yerleştirilebilirler. Maliyetleri düşüktür. Fakat akım taşıma kapasiteleri sınırlıdır. Yeraltı kablolarında temel olarak 3 tip yalıtkan kullanılır: Lastik, cilalanmış patiska (varnished cambric) ve yağlı kâğıt (impregrated paper), 15.000 volta kadar enerji taşıyan kablolar lastikle yalıtılır. Eğer kablo kimyasal maddelerin veya yağların tesirlerine maruzsa, genellikle lastik yalıtkan üzerine neoprene gibi sentetik maddeyle kaplanır. Çok sıcak bölgelerde kullanım için kablolar asbest veya yanmaz plastik maddelerle korunur. Eğer kablonun aşınma veya içine su sızma ihtimali varsa, kablo üzerine kurşun muhafaza yerleştirilir.

Cilalı patiskayla yalıtınca lastik veya kağıda göre daha fazla kat yapılır ve kablo bükülmez hale gelir. Bu yüzden esas olarak santrallerde ve benzeri yardımcı ünitelerde kısa bağlantı kablolarını yalıtmada kullanılır. Cilalı patiska 15.000 volta kadar varan gerilimde kullanılan her ebattaki kablo için tesirlidir.

Yağlı kâğıtla yalıtma, elektrik enerjisi kaybını azalttığı ve maliyeti düşük olduğu için tercih edilir. Böyle yalıtılmış kablolar 300.000 volta kadar kullanılır. Fakat 69.000 voltun üzerine aşıldığında, kablonun bulunduğu kanalın basıncı yağ veya azot gazıyla arttırılır. Basınçtan maksat boşlukları veya kağıdın birbirinden ayrıldığı yerleri ortadan kaldırmak ve boşluklarda gazın iyonlaşmasını önlemektir. Kabloyu yalıtırken boşluklara mani olmak hem yalıtkanın kabloya sarımı hem de kablonun döşenmesi sırasında imkânsızdır. Kablodaki kıvrımlar, yalıtkan madde tabakalarının ayrılmasına sebep olur. Yüksek gerilimde iyonlaşmayı önlemek için 3,5 kg/cm²'ye kadar varan basınç gereklidir. Cilalı patiska ve yağlı kâğıtla yalıtılmış olan kablolar genellikle koruyucu bir kurşun tabaka ile örtülüdür. Aynı zamanda neme karşı kesin tedbir alınmış olur. Toprağın kimyasal yapısıyla bağlantılı olarak elektroliz veya korozyon (paslanma) ihtimali olduğundan kurşun plastikle kaplanır. Sentetik maddeler de, yalıtıcı olarak kullanılmaktadır

Hava kabloları

Kurşun kaplı kablolar, şartların toprak altına tesisini imkân vermediği kutup bölgelerinde havada taşınabilir.

Kablo, rehber kablo denilen, güçlü çelik kablonun desteklediği, çelik askılar üzerinde taşınır. Bu tip hava kablosu genellikle yeraltı döşemenin ekonomik olmadığı yerleşim bölgelerinde elektrik enerjisinin dağıtımı için kullanılır. Bakımı kolay, daha ekonomik olması dolayısıyla büyük fabrikalarda da kullanılmaktadır. Hava kablolarının yalıtılması, yeraltında kullanılan kablolardaki gibidir. Neme, çürütücü atmosfere ve mesela ağaç dallarının sebep olacağı aşınmaya karşı önlem alınmalıdır.

Alçak gerilim kabloları

1000 voltu aşmayan yerlerde genel olarak 3 tip kablo kullanılır. Bunlar metalden başka maddelerle kaplı kablolar, metal kaplı kablolar ve mineralle yalıtılmış, metalik muhafazalı kablolardır. Metalden başka maddeyle kaplı kablo her biri lastikle yalıtılmış iletkenlerden meydana gelir. Yağlı kâğıt tabakasıyla kaplanmış lastik yalıtkanın etrafına kâğıt bant sarılır. Böyle yalıtılan iletkenler, neme ve ateşe dayanıklı bir bileşiğe doyurulmuş dış sargıyla sarılır. Bu tür kablolardan meşhur bir model de Romex olarak bilinmektedir.

Çelik sargılı kablolar

Her biri yağlı kâğıtla sarılmış lastikle yalıtılmış iletkenlerden meydana gelir, iletkenleri bükülebilir. Çelik örgülü olan ve olmayan her iki tip kablonun duvar veya beton içine gömülmediği oldukça kurak yerlerde kullanılması uygundur.

Çelik örgülü kablo özellikle aşınmaya karşı dayanıklıdır. Mineralle yalıtılmış metal kaplı kablolar, kablonun gizlenmesi gereken, alçak gerilimle çalışan yerlerde kullanılır. Örneğin bir yerleşim yerinden garaja veya dışardaki lambalara giden yeraltı hattı kullanıldığı gibi. Bu tip kablo, çok iyi sıkıştırmak suretiyle doldurulmuş kapalı borular içindeki yalıtılmış iletkenlerden meydana gelir.

Koaksiyel kablo

İki iletkenli elektrik kablosu genellikle yüksek frekanslı devrelerde kullanılır. İletkenlerden biri içi boş diğer iletkenin içine oturtulmuş olup, ikisinin arası sert plastikle, aralıklı olarak bırakılan boşluklarla veya basınçlı gazla yalıtılır. Dış iletken, bir noktada koruyucu olarak, metalik örgü veya bükülmez boru şeklinde olabilir. Koaksiyel (coaxial) kablolar polis araçlarında, taksilerde, hava araçlarının telsizlerinde, radarlarda, yayın istasyonlarında, kapalı devre televizyonda ve çok kanallı telefon devrelerinde kullanılır. Basit kablolardan farkı, yüksek frekansta daha iyi iletken olması ve kullanım kolaylığı sağlamasıdır. Dış iletken kablonun radyasyonuna engel olur ve devreyi dışarıdan gelecek etkilere karşı korur. Birçok sayıda koaksiyel kablo birleştirilerek bir hat halinde kullanılabilir.

1920'lerin başında iletişim mühendisleri, yüksek frekanslı iletim hatlarının iletişimdeki gelişmelerin başarısında önemli rol oynadığını ve sıradan kabloların bu gelişmeler için yeterli olmadığını biliyorlardı. Bell Laboratuvarlarındaki iki mühendis, Lloyd Espenschied (1889-1986) ve Herman A. Affel (1893-1972) bu sorunu çözmek için kolları sıvadı. İkili, 1929 yılında yüksek frekanslı (veya geniş bantlı) sinyalleri başarıyla taşıyabilen bir koaksiyel kablo (eksendeş kablo) icat etti. Esnek plastik bir kaplama ile örtülmüş olan tek bakır tellerini kullanmak yerine, çalışma çaplarını yalıtım ara parçası ve iletken bir kalkanı kapsayacak şekilde genişletti ve bu da kabloya benzerlerinden oldukça farklı bir kesit görüntüsü verdi.

Kablonun tam ortasından geçen, sinyal ileten iletken mevcuttur. Bunun etrafına sarılan bir iç yalıtkan ve onun etrafında sarılı olan iletken bir kalkan, herhangi bir harici kaynaktan gelebilecek olan elektromanyetik paraziti düşürür. Bu da kablodan geçen sinyalin temiz kalmasına neden olur. Kalkan, esneklik sağlayan ancak içerisinde boşluklar barındıran örgülü tel tabakalarından yapılabildiği gibi daha katı ancak daha güvenli olan bir metal boru da olabilir. Genellikle, tüm kablo bir çeşit vinil malzeme ile kaplanır.

Koaksiyel kablo (eksendeş kablo) ismi, "aynı ekseni paylaşan kablo" anlamına gelir; bu, iletken, ara bağlayıcı, kalkan ve kaplamanın tümü için geçerlidir.

Tarihce

İzole kablo - Mucit: 1846 Werner von Siemens

Gerçek bir kablo, yalnızca bir kablo koleksiyonundan ibaret değildir, etkili ve koruyucu bir yalıtım gerektirir. Alman Werner von Siemens, 1846 yılında, telleri gutta-percha malzemesine sarmak için bir yöntem yarattı. Gutta-percha, kauçuğa benzeyen (kauçuğun temel maddesi) yeni keşfedilen, kurutulmuş bir ağaç suyudur. Bu gelişme, kabloları yere ve su altına döşemeyi büyük ölçüde mümkün kılmıştır. Dünyanın elektronik ağı şimdi daha hızlı ilerleyebilirdi. Tabii ki, bugünün kabloları artık gutta-percha ile değil, her şeyden önce PVC ile izole edilmiştir.

Boru Sonrası - Mucit: 1847 Josef Ressel

Yirminci yüzyıla kadar, Paris, Londra ve Roma gibi birçok Avrupa kentinde geniş çaplı ham posta sistemleri vardı. Yüzlerce kilometre uzunluğundaki yeraltı boruları döşendi (ve bugün hala bugün) yüzlerce kilometre uzunluğunda pnömatik tüplerin basınçlı hava ile "sevk edildiği". Gerekli teknoloji, tarih kitaplarına pervanenin mucidi olarak da giren Avusturya Josef Ressel tarafından icat edildi. Dünyadaki ilk işleyen pnömatik tüp 1853'de Londra telgraf ofisinde hizmete girdi. Bugün bile, bazı büyük bina komplekslerinde karşılaştırılabilir sistemler kullanılmaktadır.

Francis Türbin - mucit: 1849 James Bicheno Francis

Bugünün su türbinlerinin çoğunun çalıştığı ilke, 1849'da Amerika Birleşik Devletleri'nde geliştirildi. İngiliz doğumlu mühendis James Francis, Fransız Fourneyron'un radyal türbinini iki ana yolla optimize etti: Jeneratörü çalıştıran kanatlar kavisli bir şekle sahipti - ve su akışını doğru şeritlere yönlendiren kanatlara merkezi bir kontrol mekanizması verildi. Yeni kanat kontrolünün yardımı ile Francis türbinleri, değişen miktarlarda su ile bile, sabit bir hız verebildiler.

Çengelli iğne - Mucit: 1849 Walter Hunt

Basit ama pratik bir araç emniyet pimidir. 1849'dan bu yana, çoğunlukla tekstil ürünlerini geçici olarak (ve oldukça güvenli bir şekilde) birlikte tamir ediyordu. Karakteristik özelliği, özel bir kapak içinde kapalı bir durumda kilitlenen küçük bir yay iğnesi tarafından gerilmiş, kavisli olmasıdır. Mucidi, çengelli iğnenin yanı sıra diğer birçok icattan sorumlu olan girişimci Amerikan Walter Hunt'dı: bir dikiş makinesi öncüsünden sokak temizleme makinesine, silah teknolojisindeki çeşitli yeniliklere.

Kablo Çeşitleri ve Kullanım Alanları

Kablolar hayatımızın her yerinde: elektrikli aletlerde, bilgisayar ve telefon şarj cihazlarında- kısacası elektrik akımının iletilmesi gereken her noktada çeşit çeşit kablolar görmekteyiz. Kablo çeşitleri kullanım alanları ve taşıdıkları akımlara göre farklılık gösterir.

Bu kablolar bir noktadan başka bir noktaya elektrik akımı iletilmesini sağlayan, üzeri yalıtkan bir madde ile kaplanmış olan iletken tellerdir.

Kabloların genel olarak iki kısmı vardır. Bunlar iletken ve yalıtkan kısımlardır. İletken kısımdaki teller bağlı oldukları iki nokta arasından elektrik akımı geçmesini sağlarlar. Bu teller üzerinden geçecek elektrik akımının büyüklüğüne göre alüminyum ya da bakırdan yapılmış olabilir. Örneğin, bakır kablolar alüminyum kablolara göre daha yüksek miktarda akım taşıyabilir. Bir alüminyum telin herhangi bir bakır kabloyla aynı miktarda akım taşıyabilmesi için çapının daha büyük olması gerekir. Yalıtkan kısım ise isminden de anlaşılacağı üzere telleri elektriksel olarak korur ve dış mekândan izole eder. Bu tür bir yalıtım için kullanılan maddeler lastik, termoplastik ve kâğıt olabilir.
Kablo çeşitleri ve isimleri

Kablolar kullanım alanlarına ve şekillerine göre birbirinden farklı özelliklere ve isimlere sahiplerdir. Genel bir çeşitlendirme yapmak gerekirse sabit bir şekilde sıva üstü ve sıva altında kullanılmak üzere oluşturulmuştur. Kablolar kullanım amacına göre enerji ve sinyal kabloları olmak üzere iki çeşittir. Enerji kabloları isminden de anlaşılacağı üzere enerji iletiminde kullanılır. Bu kabloları seçerken dış mekân göz ardı edilmemelidir; diğer bir ifadeyle enerji kablolarının yer altında mı yoksa havada kullanılacağı göz önünde bulundurulmalıdır. Bunun dışında kablonun ne kadar enerji taşıyacağı, akım taşıma kapasitesi gibi teknik konular da önem arz eder. Sinyal kabloları ise enerji kabloları gibi enerji taşımazlar; bu kablolar elektriksel işaret taşırlar ve sinyal iletiminde görev alırlar.

Her bir kablo çeşidi farklı yerde kullanılır. Örneğin, seyyar kablo ya da topraklama kablosu olarak kullanılan NV-B tipi kablolar otomatik kumandalarda, elektrik panosu ve hareketli cihaz bağlantılarında yer alırken NVV tipi kablolar fabrika, atölye gibi çalışma alanlarında ya da işyerlerinde yer alır.
Kablo çeşitleri ve akım taşıma kapasiteleri

Kabloların akım taşıma kapasitesi nominal kesitleriyle doğru orantılı olarak değişir. Örneğin 3x1.5 mm2’lik bir kablonun akım taşıma kapasitesi 3x16 mm2’lik kablonun akım taşıma kapasitesinden daha düşüktür.

Kabloların toprakta ve havadaki akım taşıma kapasiteleri de değişkenlik göstermektedir. Örneğin yine 3x1.5 mm2’lik bir kabloyu ele alalım. Bu kablonun toprakta akım taşıma kapasitesi 26A iken havada akım taşıma kapasitesi 18.5A’dır. 3x1.5 mm2’lik bir kablonun toprakta akım taşıma kapasitesi 98A iken havada akım taşıma kapasitesi 80A’dır. Genele bakıldığında toprakta akım taşıma kapasitesi havadakinden daha yüksektir, diyebiliriz.

------



Genişbant internetin var olmadığı bir dünya hayal edin. Bu yüksek hızlı veri transferinin olmadığı bir dünyada internet, tıpkı günümüzde olduğu gibi bilginin, fotoğrafların, filmlerin ve kurumsal iş fırsatlarının merkezi olmaya devam edebilir miydi? Yüksek bağlantı hızları, kablo modem gereksinimini de beraberinde getirdi ve işte bunu 1990 yılında gerçekleştiren kişi, 1958 yılında İran'da doğmuş olan Amerikalı elektrik mühendisi Rouzbeh Yassini oldu.

Yassini, 1981 yılında General Electric için çalışıyor ve orada televizyon alıcıları üretiyordu. Televizyon sinyallerinin nasıl aktığını anlamak için Yassini, evlerde kullanılan televizyon sistemlerini aldı ve onları parçalarına ayırarak nasıl işlev gösterdiklerini öğrenmeye çalıştı. Bu süreçte öğrendikleri, 1986 yılında bir veri ağ şirketi olan ve veriyi taşımak için çift bükümlü kablo adını verdikleri bir kabloyu kullanan Proteon şirketinde oldukça işine yaradı.

Her ne kadar video ve verinin bir arada taşınamayacağı söylense de Yassini, İngilizce'de coaxial olarak bilinen ve Türkçe'ye eksendeş kablo olarak çevirebileceğimiz kablonun hem televizyon kanalallarını hem de diğer verileri taşıyabileceğinden emindi ve 1990 yılında LANcity Corp adını verdiği şirketi kurdu. Kendisi ve on üç kişilik deneyimli ekibi, veri ve kablolu televizyon ağlarını bir arada kullanabilecek bir aygıt üzerinde çalışmaya başladı ve bu çalışmalarının sonucunda ilk kablo modem icat edilmiş oldu. İlk kablo modem, 10.000 dolar gibi uçuk bir fiyata satılıyordu ve sadece kurulumu üç ay alıyordu. Bundan sadece beş yıl sonra, şirketin üçüncü nesil LANcity modemi "tak ve çalıştır" özelliğine sahipti ve sadece 500 dolara piyasaya sürüldü.

Kısa bir süre sonra LANcity şirketi 59 milyon dolara Bay Networks tarafından satın alındı. Yassini bunun üzerine kablo modemler üzerinden veri taşıma standardı olan DOCSIS'in gelişimi, implementasyonu ve sertifikasyonu üzerine çalışmaya başladı.

Türk Kablo Sanayisi Tarihçesi

Osmanlı İmparatorluğu'nun Sanayi Devrimi'ni kaçırması, zaten gerilemekte olan devleti sanayi anlamında da çok geri götürmüştür. Özellikle ağır sanayiye geçisin bir türlü olmaması elektriğin de bu topraklara gelmesini oldukça geciktirdi. Nitekim 1869 yılında kurulan PTT Fabrikası Osmanlı'nın ilk sanayi hamlelerinden biri olarak kabul edilebilir. İlk elektrik santralimiz de Tarsus'ta bir Avustralyalı tarafından 1902 yılında kurulan basit bir hidroelektrik santraliydi. Elektriğin ve iletişimin neden bu kadar önemli olduğunu Osmanlı, Mudanya Ateşkes Anlaşması'nda görme şansı buldu: "Hükümet haberleşmesi dışında, telsiz, telgraf ve kabloların denetimi, İtilaf Devletlerine geçecektir."

Osmanlı'dan kalan miras yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti için pek açıcı değildi. Elektriğe ulaşım % 10'lar seviyesindeydi. Sigorta, transformator, şalter vb. elektrik dağıtımında olmazsa olmaz cihazlar üretilemiyordu. Sadece üretim yapmaya çalışan küçük atölyelere rastlamak mümkün idi. Bunlarda standartlardan oldukça uzakta olan yerlerdi. 1929 yılında kapitülasyonların tamamen kaldırılması ile ikinci beş yıllık kalkınma planını uygulama fırsatı doğdu. Bu dönemde ülkemizin askeri ihtiyaçları temin etmek üzere İstanbul Kauçuk ve Kablo Fabrikası kuruldu. Takvimler 1932 yılını gösteriyordu.

Daha sonraki dönemde özellikle Etibank ve İller Bankası'nın yardımıyla gerçekleştirilen köy ve kasabalara elektrik götürme projeleri firmaları yüreklendirdi. Nitekim İstinye'de Kavel Kablo Fabrikası kurulmuştur. Ancak bu fabrika sadece bina tipi düşük kesitli kabloların üretimini yapabiliyordu.

1970'lerle Birlikte Gelen Hammadde Sıkıntısı
1970 yılının başlarına kadar ülkemiz yapılan yatırımlarla ile ithal kablolarla baş edebilir hala gelmişti. Hem enerji kablolarında hem de ile iletişim kablolarında önemli üretimler yapılıyordu. Ancak bu dönemle gelen ekonomik sıkıntılar ve planlanmayan ham madde üretimi neticesinde görülen ham madde sıkıntısı sektörün gerilemesine sebep oldu.

Seksenler ve Gelen İhracaat Hamlesi
Yetmişli yılları pek parlak geçirmeyen sektör, seksenli yıllarda gelen piyasa ekonomisi ve onun getirdiği şartlar sektöre ciddi bir dinamizim kazandırdı. Bu dönemde gelen teşvik yatırımlarıyla da birlikte sektör en önemli hamlelerinden birini bu yıllarda yaptı. İlaveten teknolojinin bu yıllarda ivme kazanmasıyla birlikte özellikle iletişim sektörüne ait kablo üretiminde büyük atılım yaşandı.

Doksanlı Yıllar ve Fiber Optik Kablolar
Doksanlı yıllar artık tamamen teknolojiye dayalı bir ekonomi ve buna dayalı sektörlerden oluşuyordu. Nitekim kablo sektörüde bundan nasibini aldı. Fiber optik kabloların icadı ve teknolojide kullanılmasıyla birlikte sektör yeni bir kablo türü ile tanıştı.
Sektörün daha verimli büyümesi için firmaların, ürün ve hizmet odaklı satış stratejileri üretmesi gerekmektedir

Türk kablo sektörü, üretim kapasitesi açısından dünyanın 10. sırasında yer almaktadır. 2001 yılına kadar ülkemizde var olan kriz ve ekonomik durgunluk nedeniyle "Kablo Sektörü"nde firmalar kendi çabaları ile ihracat yapmak zorunda kalmıştır. Enerji ve iletişim sektöründeki büyümenin yavaşlaması ile Türk Kablo Sektörü mevcut kapasitesinin üzerine çıktı. Daha sonrasında ise 2004 - 2011 yılları arasında ülkemizde kablo sektörü büyümeye devam etti ve Türkiye bir kablo üretim üssü haline geldi. Bu yıllarda gelen krizlerle birlikte yeni bir arayış içine giren sektör, çareyi bir ihracat hamlesi gerçekleştirmekte buldu. Doğru pazarları bularak başarılı olan sektör 2008 yılında toplam satışının yarısını ihracattan elde eder hale gelmeye başladı. Yine 2009 yılındaki ekonomik krize rağmen bu dönemi de Türk Kablo Sektörü minimum hasarla atlatarak başarılı bir dönem geçirmiştir.

Her yıl bir önceki yıla göre üzerine ekleyerek büyümeye devam eden Kablo Sektörü'nde 2011 yılına göre 2012 yılında yaklaşık % 8’lik bir büyüme gerçekleşti. 2012 yılında bu sektörde yaklaşık 2.1 milyar dolarlık ihracat yapılmıştır. 2013 ve 2014 yıllarında ise ihracat payı ortalama her yıl % 3-4’lük bir büyüme gerçekleştirmiştir.

Günümüzde ise Türk Kablo Sektörü, dünya kablo sektöründen yaklaşık % 3.2 pay almaktadır. Sektörün iç pazardaki toplam büyüklüğü ise 5 milyar doların üzerindedir. Önceki yıllar gibi her yıl üzerine koyarak dünya kablo sektöründe daha büyük pay elde etme amacında olan Türk Kablo Sektörü ileriki yıllarda 8 milyar dolarlık ihracat hedeflemektedi


   

   

   

   

   

   

   

   






Signing of RasitTunca
[Image: attachment.php?aid=107929]
Kar©glan Başağaçlı Raşit Tunca
Smileys-2
Reply


Forum Jump:


Users browsing this thread: 1 Guest(s)