Thread Rating:
  • 22 Vote(s) - 3.09 Average
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Tesbih Hakkinda Merak Ettiğiniz Herşey
#1
Oku-1 
   

TESBİH HAKKINDA MERAK ETTİĞİNİZ HERŞEY

Tesbih Nedir?
İnce bir ipe yan yana dizilmiş 33 ya da 99 boncuk tanesinden öte bir anlam taşıyan tesbih, hem İslami ibadetin bir parçası, hem kültürel bir motif hem de estetik özellikleriyle çok özel bir aksesuar.

Kimisi bir dua ve yaratıcıyı zikretme aracı olarak kullanıyor, bazısı delikanlılığın ve külhanbeyliğin simgesi olarak görüyor, kimi stres atma aracı olarak kullanırken, kimisi de belli başlı özellikleriyle kıymetli bir aksesuar ve koleksiyon parçası kabul ediyor.

Anlamı, simgesi ve değeri değişse de değişmeyen gerçek şu ki; tesbih yüzyıllardır hayatımızda.

Ortaya çıkışından beri öncelikli olarak ibadet amaçlı kullanılan tesbih, İslamiyet’te yaygın olarak 33 ve 99 taneli olarak kullanılıyor. Bunun yanında tekke ve dergahlarda, 500 ya da 1000 taneli tesbihler karşımıza çıkıyor. Farklı ülke ve kültürlerde, din ve inanışlarda ise tane sayısı değişiyor.

Tane, nişane, durak, imame, pul, hatime, çivi gibi değişik ad ve işlevleri olan parçalardan oluşan tesbih, işlenebilen her türlü malzemeden üretilebiliyor. İşlenebilen malzemeler ise büyük çeşitlilik gösteriyor. Ağaçtan, fosilden, değerli ve yarı değerli taşların yanı sıra hayvansal malzemelerden de yapılabiliyor. Kullanılan malzeme de tesbihi yapan ustanın sanatı, el işlemeleri ya da özgünlüğü kadar tesbihin değerinin belirlenmesinde önemli rol oynuyor.

Günümüzde birçok kişinin ibadet aracı olarak gördüğü tesbih; aynı zamanda yapımı, alım-satımı, kullanımı ve koleksiyonculuğu olmak üzere birçok alanda kendi uzmanlarını yaratmış, değerli bir sanat eseri ve aksesuar olarak kültürümüzde yerini alıyor.



Tesbihi Oluşturan Parçalar
İlk bakışta sadece bir araya getirilmiş boncuklar görünse de tesbihler, bazısı detaylarında gizli bazısı da dikkatli bakınca görülebilecek belli başlı parçalardan oluşur. Hemen hemen tüm tesbihlerde bulunması genel kabul görmüş ve tesbih dünyasına özgü isimler almış öğeler söyledir:

Tane (habbe): Tesbihi tesbih yapan asıl unsurlardan biri olan ve yapımı büyük ustalık isteyen tanelerin çapı genellikle 4-10 mm arasındadır. Bunun yanında iri taneli tesbihler de mevcuttur ancak genellikle süs amaçlı ya da koleksiyonerlere özeldir. Küçük taneli tesbihlere ise halk arasında “Zenne-Kadın Tesbihi” denir.
Tesbih taneleri değişik biçimlerde yapılabilir. Şekline ve kesim biçimine göre farklı isimler alan taneler şöyle isimlendirilir: Yassıca yuvarlak (yumurta), beyzi (söbe), dolgun beyzi, yarım beyzi, şalgami (iki tarafı basık), kürevi (tam toparlak), kürevi üstüvane, fıçı, kesme (iki tarafı düz), armudi, sığırcık, arpa, ucu toparlak, fasetalı (elmas gibi tıraşlanmış). Çekim zevkine göre değişkenlik gösterse de, beyzi kesimin daha çok tercih edildiği söylenebilir.

Nişane (işaret/durak): 99’luk tesbihlerde, birinci ve ikinci 33’lük gruplardan sonra konulan tanedir. 99’luk tesbihlerde 2 adet nişane bulunur. 33’lük tesbihlerde ise nişanenin yerini, pul olarak tabir edilen küçük yassı, mercimeğe benzer iki tane alır. Pul, 11 tanede bir kullanıldığı gibi, imameden itibaren her iki tarafta da 5’le 6. taneler arasına da konulabilir.

İmame ve düğüm tanesi: İmame, tesbihin iki ucunu birleştiren yassıca taneye verilen addır. İki yandan gelen ipler imameye, ya ortadaki tek delikten ya da alt yanlarda açılmış iki ayrı delikten sokulur ve yukarı uçta tek bir delikten çıkarılır. Bazen imamenin alt ucuna yakın boğum üzerinde torna sırasında yapılmış hareketli bir halka da bulunur. İmameden çıkan ipler düğümlenerek düğüm tanesi (takoz, kilit, fren) denilen küçük parçanın içine sıkıştırılır. Düğüm, imamenin hemen üzerinde bulunur ve yukarı kaymasını engeller.
Tesbihin hammaddesi ile aynı maddeden yapılması esas olan imame boyunun, tesbihi oluşturan tanelerin 4-7 tanesinin boyunda olması alışılmış bir kabuldür. Tesbih ustalarının ustalıklarını gösterdikleri temel parçalardan biri olan imame, koleksiyon tesbihlerinde üzerlerindeki işlemelerin anlaşılabilir olması için daha uzun olabilir. 
Tepelik (Hatime): Tesbihin ucunda püskül değil de kordon kamçı varsa, bu kamçının en üst ucunda tesbih ustasının zevkine göre yapılmış bir parça bulunur. Bu parçaya tepelik ya da hatime denir. Tepeliğin en üst ucuna çivi adı verilen bir parça ilave edilir. Kordonun ucu bu çiviye bağlanarak tepeliğe sıkıştırılır. Çivi hem tesbihin dizilmesini tamamlar hem de tepelik parçasının en üstünü zarif şekilde tamamlar. 
Kamçı (Püskül): İmamenin üst ucuna bağlanan ibrişimden, ipekten, gümüş ya da altın tellerden yapılmış püsküllerdir. İmame uzadıkça, tesbihler güzelleşir. Genel olarak kamçı üzerinde 3-4 adet tane bulunur. Bu taneler, tespih taneleriyle aynı formatta olmakla birlikte genellikle daha küçük çapta olurlar.



Tesbihin Tarihçesi
İnsanlık tarihinde ipe dizilmiş boncuklara, ibadet aracı olarak kullanılmadan çok önce de çeşitli “anlamlar” yüklenmişti. Yaşanılan dönemin koşullarına göre avda şans getirmesi, savaşta düşmandan koruması, zaman zaman hastalıktan korunmak için muska ya da nazarlık niyetiyle kullanıldığı bilinmekteydi. Ancak, tesbihlerin en kalıcı şekilde insan hayatına girişi din aracılığıyla oldu.

Ortaya çıkışı ve yaygınlaşması konusunda çok çeşitli kaynaklarda muhtelif bilgiler yer alsa da, ilk tesbihlerin Budizm ve Hinduzim inancında kullanıldığı genel kabul görmüş bir bilgidir. Tesbih kullanımı Hindistan’dan doğuya, oradan Ortadoğu’ya, en sonunda da Avrupa’ya yayılmıştır. Ve yayılım gösterdiği her coğrafyanın dinlerinde; Müslümanlık, Hıristiyanlık (Katolik), Hinduizm ve Budizm’de duaları ve dualar arası bölümleri saymak amacıyla kullanılmıştır.
Tesbih Nasıl Çekilir?

Tesbih çekmek, yaygın anlamıyla namaz ibadeti sonrasında Allah’ın adını zikretmek amacıyla taneleri çekmektir. Baş ve işaret parmaklarının orta parmak üzerine yerleştirilen tesbih tanelerinin, bileğe doğru hareket ettirilirken, bununla eş zamanlı olarak da sesli ya da içten, Allah’ın adını her bir tanede tekrar etmektir.

Toplumsal hayatın farklı alanlarında çeşitli şekillerde karşımıza çıksa da, dini ibadet esnasında tesbih, bu esasa uygun olarak çekiliyor.

Bunun yanında, çeşitli parçalarının tornada çekilerek yapılmasından dolayı, tesbihin üretim sürecine de “tesbih çekmek” deniyor.

İnanç ve Tesbih
Resim
Çok çeşitli özel maddelerden yapılmış belirli sayıda boncukların, ipe dizilip ibadet ederken kullanılması; tesbihin ortaya çıkış noktasının ve insanoğlunun inanış biçimleri ile sıkı ilişkisinin en önemli göstergesi.

Kaynaklara göre, ilk olarak Hindu inanışında görülse de hemen hemen tüm dinlerde ibadetin bir parçası olan tesbih, İslamiyet, Hıristiyanlık, Musevilik, Hinduzim ve Budizm inançlarında önemli bir yere sahip. Hemen hemen tüm dinlerde temel olarak yaratıcı ile bağ kurma ve ona ulaşmanın bir aracı. Yüzyıllar içerisinde ve günümüzde, ibadet dışında farklı amaçlar için kullanılsa, kültürel anlamlar yüklense de inanç dünyasındaki yeri değişmez şekilde varlığını koruyor.

İslamiyet’te Tesbih 
İslamiyet’te, namaz ibadetinden sonra tesbih çekilir. Namaz sonrası dua ederken çekilen tesbih, ibadetin tamamlayıcısıdır. Aynı zamanda ibadet edenin şaşırmasını önleyen önemli bir aracıdır. Çünkü Namazdan sonra okunan dualar sırasında 33’er kez “Sübhanallah”, “Elhamdülillah” ve “Allahüekber” denir. Tespih öncesinde Müslümanlar dualarını okurken şaşırmamak için ellerindeki boğumları sayma yolunu denemişlerdir. Normal bir insan elinde 14 boğum olduğu kabul edilerek dua sırasında başparmak iki kez bu boğumlar üzerinde dolaştırılmış, ardından küçük parmağın üç, yanındakinin iki boğumu da işaretlenince 33 sayısı hesaplanmıştır.

Farklı kaynaklarda ise ibadet esnasında 33 küçük taş parçası ya da benzer maddelerin bir tarafa konduğu; dua sırasında bunların sayılarak diğer tarafa aktarıldığı ve bu şekilde ibadetin tamamlandığı bilgisi yer almıştır. Bu gibi farklı yolların denenmesi sonrasında yuvarlak boncukların ipe dizilip sayılması ile ilk tesbihler de ortaya çıkmıştır.

İsamiyet’te dinsel amaçlı olarak kullanılan tesbihler, yaygın olarak 99’luk tesbihlerdir. Esma’ül Hüsna’da geçen Allah’ın 99 güzel adını zikretmeye dayanan bu tesbihlerin yanı sıra, 33’lük tespihler de kullanılmaktadır. 99’luk tesbihlerde, her 33 tanenin arasında takılan ve bunları birbirinden ayıran taneye “nişane”, ipin iki ucunu bir araya getiren uzun yassı taneye ise “imame” denir. İmamenin tepesine takılan ve nişane’ye benzeyen fakat deliği ikili olan parçaya ise “tepecik” adı verilir. Bunun yanında 500 ve 1000 taneli tesbihler, daha çok tekke ve dergahlarda “zikir tesbihi” olarak kullanılmıştır.

Her kültürde farklı sayıda taneler 
Tesbih; Hıristiyanlık, Hinduizm, Bahailik ve Yahudilik’te de ibadet aracı olarak kullanılır. Yapımında kullanılan malzeme gibi, tesbihi oluşturan tanelerin sayısı da dinlere, ülkelere ve mezheplere göre değişkenlik gösterir.

İslami inanışta yaygın olarak 99’luk ve 33’lük tespihler kullanılırken Budizm ve Hinduizm’de tesbihler 108 ya da 27 tanelidir. Yine Hindistan’da yaygın olan Sih inanışında da tane sayısı 108’dir. “Dünya vatandaşlığı” idealine sahip Bahailik inanışında ise 95 taneli tesbihler kullanılır. Yunanlıların tespihlerindeki tane sayısı ise 17 ve 21’dir. 45 taneli tesbihler, İran’da ve Arap ülkelerinde yaşayan Şiiler’de kullanılır.



Değerli Taş Tesbihler (GEM)
Değerli taşlar (GEM), hem kendilerine has estetik güzellikleri hem de şifalı özellikleriyle ilk çağlardan bu yana insanlık tarihinde yer bulmuştur. Taşların kutsallığına, büyüsüne ve kişileri etkileme gücüne her daim inanmış olan insanoğlu, günümüze kadar da bu inanışı sürdürmüştür.

Değerli doğal taşlar, özellikle insan vücuduyla yakın temas haline bulunabilecek alanlarda kullanılmış, başta çeşitli zıynet eşyaları olmak üzere takılarda, aksesuarlarda ve süs eşyalarının yapımında kullanılmıştır. İşlenmeye uygun özellikleri ve yaygınlıklarına göre kendi içlerinde gruplandırılabilen taşlar, tesbih yapımı için de vazgeçilmez malzemelerden biridir. Değerli taş malzemeler, sertlik derecelerine ve doğada bulunabilme özelliklerine göre yapıldıkları tesbihin de değerini belirlerler.

İşte, tesbih üretiminde kullanılan değerli naturel taşlar:
Akik Taşı Tesbih
Oniks Taşı Tesbih
Zebercet Tesbih
Necef Tesbih
Yakut Tesbih
Zümrüt Tesbih
Topaz Tesbih
Akuamarin Tesbih
Aleksandrit Tesbih
Ametist Tesbih
Anjelit Tesbih
Aventurin (Yıldız Taşı) Tesbih
Aytaşı Tesbih
Azurit Tesbih
Çeroit Tesbih
Jasper Tesbih
Kalsedon Tesbih
Kantaşı Tesbih
Kaplangözü Tesbih
Kuvars Tesbih
Labradorit Tesbih
Lal Taşı Tesbih
Lapis Tesbih
Malahit Tesbih
Opal Tesbih
Sedef Tesbih
Sitrin Tesbih
Sodalit Tesbih
Turkuaz (Firuze Taşı) Tesbih
Turmalin Tesbih
Yeşim Taşı Tesbih

Fosil Tesbihler
Bir tesbihin yapımında kullanılan ve tesbihin değerini de belirleyen en önemli özelliklerden biri işlenen malzemedir.
Bu anlamda, oluşumu uzun yıllar süren ve nadir bulunan fosillerden yapılmış kehribar tesbih, oltu taşı tesbih ve lüle taşı tesbihler oldukça değerli kabul edilir.

Tesbih yapımında yaygın olarak kullanılan fosil grubu malzemeleri ve özellikleri ise şöyledir:

Kehribar / Amber
Kehribar, Çamgiller ailesinden bir çam türü olan Pinus succinifera ağaçlarının fosilleşmiş reçinesidir. Genellikle bazı süs eşya yapımında kullanılan yarı saydam ve kolay kırılabilen bir fosildir.

Kehribarın Özellikleri:
Turuncu, sarı, kırmızı, kahverengi, konyak rengi, bal rengi, altın rengi, kemik rengi, siyah, renksiz, mavi ve yeşil renklerde bulunabilir.

Kehribara, oluşumu sırasında yapışan fosilleşmiş böcek, yaprak ve çiçek kalıntıları diğer taşlarda görülmeyen önemli bir özelliktir. Bu tür kehribardan yapılmış tesbihler de oldukça değerlidir.

Kehribar Nasıl Oluşur?
Kehribar çoğunlukla kozalaklı ağaçların reçinesinden oluşmasının yanı sıra, tropik çiçekli ağaçların reçinesinden de üretilebilir.

Kehribar Nerelerde Bulunur?
Kehribar, ortalama 25 ile 40 m arasında değişen bir derinlikte ve eski devirlerde meydana gelen denizaltı çökeltilerinin iki tabakası arasında, damarlar şeklinde bulunmaktadır. Buna mavi toprak denilmektedir. Bu kehribarın ikinci vatanıdır.

Birinci vatanı ise bugünkü İskandinav ve Polonya Baltık Denizi’nin büyük bir kısmını içine alan sahalardır.

Avrupa’da kehribar yatakları en çok Ukrayna, Romanya, İsveç, İngiltere, Hollanda ve Sicilya’da görülmektedir.

Kehribar Türleri Nelerdir?

Damla Kehribar
Sıkma Kehribar 
Ateş Kehribar
Zar Kehribar
Oltu Taşı

Kolay işlenebilme özelliğine sahip yarı değerli bir taştır. Oltu taşı genellikle siyah, koyu kahve, sarı, nadiren de gri-yeşilimsi renktedir. Çoğunlukla siyah renkli olanı tercih edilir.

Oltu Taşının Özellikleri:
Oltu taşının en dikkat çekici özelliği, yer kabuğundan çıkarıldığında çok yumuşak olması hava ile temas ettiğinde ise giderek sertleşmesidir. Bu özelliğinden dolayı işlenmesi kolay bir cevherdir.

Genellikle siyah, bazen koyu kahverengi, nadiren gri ve yeşilimsi renklerde de bulunur.

Ayrıca taş, işlendikçe sertleşir, kullanıldıkça parlar ve sürtünme ile elektriklenme suretiyle hafif cisimleri kendine çekebilir.

Madenin çıkarılması ve işlenmesi oldukça zor koşullar altında gerçekleştirilebilmektedir. Bu da madenin kıymetini daha da arttırır.

Oltu Taşı Nasıl Oluşur?
Ardıç ağacının fosilleşmiş hali olan Oltu taşı, hem fosil grubuna ait olması hem de kehribara benzerliği dolayısıyla “siyah kehribar” olarak da tanımlanır. Maden yataklarından çıkarılan oltu cevheri, 3-5 cm kalınlığında ve kırılmış damarlar halindedir.

Oltu Taşı Nerelerde Bulunur?
Erzurum ilinin Oltu ilçesinde üç yüzden fazla maden ocağından çıkarılmaktadır. Oltu Taşı madeni genellikle Oltu’nun kuzey doğusundaki köylerden çıkar. Dutlu, Güllüce, Yeşilbaşlar, Taşlıköy, Sülünkaya, Alatarla, Hankaskışla ve Çataksu gibi köyler başlıca yerlerdir.

Bunun yanında, Gürcistan ve çevresinde de çıkarılmaktadır.

Ancak Erzurum oltu taşı 1. Kalite, Gürcistan’dan çıkartılan taş ise 2. Kalite kabul edilir.

Lüle Taşı

Magnezyum ve silisyum esaslı ana kaya parçalarının yerin muhtelif derinliklerindeki başkalaşım katmanları içinde çeşitli kimyasal etkenler sonucunda oluşmuş kayaçtır. Beyaz altın, deniz köpüğü ve Eskişehir taşı, taşın diğer adlarıdır.

Lüle Taşının Özellikleri
Çok ince gözenekli yumuşak bir dokuya sahip olan taşın, beyaz ve beyaza yakın tonlarda bir rengi vardır.

İnsanoğlunun hayatında 5 bin yıllık bir geçmişe sahip olan taş, genellikle pipo yapımında ve çeşitli aksesuar yapımlarında da kullanılır.

Bunun yanında, çıkarılmasındaki ve işlenmesindeki zorluklar onu daha değerli hale getirmiştir. Lüle taşından işlenmiş tesbihler de bu nedenle oldukça değerli kabul edilir.

Lüle Taşı Nasıl Oluşur?
Oluşumunu sağlayan tepkimeler dolayısıyla, yeraltında ıslak halde bulunan Lüle Taşı’nı çıkartmak için, yüzeyden itibaren dik inen kuyular kazılır. Toprak içinde kolayca ayırt edilen başkalaşım katmanlarına ulaşıldığında, bu katmanı takip eden yatay tüneller açılarak lületaşı yumruları aranır.

Çıkartılmasında büyük oranda insan gücünden ve uzun yıllar sonucunda kazanılmış kişisel tecrübelerden yararlanılan cevher, çıkarıldıktan sonra temizlenir, işlemeye elverişli hale geldikten sonra da el ile ustalarca işlenir.

Lüle Taşı Nerelerde Bulunur?
Eskişehir’in tanınmasında önemli rolü olan lületaşı yatakları şehre değişik uzaklıktaki Sarısu, Yenişehir, Türkmentokat, Gökçeoğlu, Karaçay, Söğütçük, Kozlubel (Margı), Sepetçi, Nemli, Kümbet, Yeniköy, Yörükçayır, Kepeztepe, Başören, Karatepe ve Karahöyük köylerinde bulunmaktadır.

Ağaç Tesbihler
Tesbih yapımında yaygın olarak kullanılan malzemelerden biri de ağaçlardır. Dünyanın çeşitli yerlerinde yetişen, kimi nadir kimi yaygın bulunan ağaçlardan elde edilen malzemeden yapılan ahşap tesbihler, ağaçların birer “canlı” olması dolayısıyla özel kabul edilirler.

Kimi ağaçların kokusu, dokusu kimilerinin ise çeşitli şifalı özellikleri, onlardan elde edilen tesbihlere yansır. Bunun yanında malzemenin doğal ve “canlı” ağaçlardan elde edilmesi nedeniyle, hem canlılığın tesbihlerde devam ettiğine hem de tesbihi kullanan insanı iyi hissettirdiğine inanılır.



Abanoz Tesbih
Azobe Tesbih
Bocote Tesbih
Ceviz Tesbih
Demirhindi Tesbih
Elma Ağacı Tesbih
Gül Ağacı Tesbih
Kan Ağacı Tesbih
Kiraz Ağacı Tesbih
Kuka Tesbih
Maun Tesbih
Narçıl Tesbih
Öd Ağacı Tesbih
Palmiye Tesbih
Sandal Ağacı Tesbih
Yılan Ağacı Tesbih
Zeytin Ağacı Tesbih

Abanoz

Abanoz, tropikal bölgelerde yetişen bazı ağaçlardan elde edilen odundur. Oldukça sert yapıdadır ve çok iyi cila tutar. En içteki öz bölümünün simsiyah olması nedeniyle birçok ülkede siyah renk anlamında kullanılır.

Abanozun Özellikleri
Geniş gövdesi ve simsiyah rengi ile tanınan abanoz ağacından elde edilen malzemenin, siyaha yakın renkte ve ağır olanı “en iyi” kabul edilir. Tesbih yapımında kullanılan malzeme ise ağacın orta bölümünden 30 – 100 cm çapında kütüklerden elde edilir.

Eski çağlardan bu yana değerli kabul edilen abanoz, pek çok kralın asa ve tahtının yapımında ve çeşitli heykellerde kullanılmıştır. Bu özellikleriyle öbür odunlara hiç benzemediği için eski çağlardan beri çok değerli sayılmıştır. Rengi, dayanıklılığı, sertliği ve iyi cila tutma özelliği dolayısıyla, uzun yıllar önce başlayan abanozdan tesbih yapımı ise günümüzde de yaygındır.

Abanozun Bulunduğu Yerler
Abanoz tropik ve subtropik bölgelerin odunlu bitkileridir. Vatanı Japonya, Asya, Malezya, Amerika, Afrika, Hindistan, Sri Lanka, Doğu ve Batı Hint Adaları’dır. Bunun yanında pek çok çeşidi bulunmaktadır.
Azobe

Afrika’nın bilinen en sert ağaçlarından bir tanesi ve çok kıymetli olan Azobe, temin etmesi güç bir ağaçtır. Türkiye’de de nadir görülen bir ağaç türüdür. Doğal yaşama ortamı, subtropikal veya tropikal nemli ova ormanlarıdır. Gana’da, Kaku adıyla bilinen azobe, yaygın olarak köprü ve demiryolu yapımında kullanılır. Tesbih yapımında ise yaygın olarak ağacın gövde kısmına ihtiyaç duyulur.

Azobenin Özellikleri
Azobe ağacının gövdesi genellikle düzdür. Yaklaşık 2 cm kalınlığındaki kabuk kısmı kırmızı-kahverengi renkte olan ağacın, kabul altındaki iç kısmı ise parlak sarıdır. Genç ağaçlar altında dört metre yüksekliğindeki yeşilimsi-gri tabaka, ağaç geliştikçe pembe veya açık kahverengi olur.

Azobenin Bulunduğu Yerler
Azobe genellikle Kamerun, Kongo Cumhuriyeti, Kongo, Fildişi Sahili, Ekvator Ginesi, Gabon, Gana, Liberya, Nijerya, Sierra Leone, Sudan ve Uganda Demokratik Cumhuriyeti içinde bulunur.
Bocote

Tropikal iklimlerde görülür ve dokusu düzgün yapıdadır. İşlenmesi zordur. Bu nedenle bocote malzemenin tesbihe dönüştürülmesi de yoğun emek ister.

Bocotenin Özellikleri
Çok yoğun sıkı bir ağaçtır. Güçlü ve dayanıklıdır. Set bir ağaç türüdür. Açık altın kahverengiden siyaha doğru değişken renklerden oluşur. Kabuğunda gri veya sarı ağırlıklı renkler bulunur. Dört köşeden kesildiği zaman benekli çizgili dokusu vardır.
Bocotenin Bulunduğu Yerler
Tropikal Amerika, Batı Meksika, Guatemala, Honduras Nikaragua, Kolombiya, Küba, Dominik Cumhuriyeti, Haiti ve Jamaika.
Ceviz Ağacı
Ceviz, cevizgiller familyasından tek tüysü yaprakları karşılıklı dizilmiş ve aromatik kokulu ağaç türlerinin ortak adıdır. Kışın yapraklarını döken cevizin özü koyu, dış kısmı açık renkli, ağır ve güzel cila kabul eden odunları vardır.

Ceviz Ağacının Özellikleri
Uzun ömürlü, gövdesi kalın, kerestesi ve meyvesi değerli bir ağaçtır. Diri odun grimsi beyaz ile kırmızımsı beyaz renkte, öz odun ağaç yaşı ve yetişme yeri ile ilgili olarak çok değişken olarak gri ile koyu kahverengi ve koyu şeritli olabilir. Öz odun orta derecede dayanıklıdır. Kalın ve sert bir tür olduğu için tesbihte işçiliği zordur.
Ceviz Ağacının Bulunduğu Yerler
Doğu Amerika’da Güney Minnesota, Pensilvania, New Jersey, ve New York ve Güney Carolinas, Georgia, Florida, ve Alabama ilaveten Texas ve Kuzey Oklshoma, Kansas, Nebraska, ve Güney Dakota’ta bulunur.
Demirhindi
Adı, Arapça’da “hint hurması” olarak bilinen tamr-i hindi’den gelen Demirhindi, 10-25 m boyunda büyük bir ağaçtır. Eski Yunanlılar ve Mısırlılar’ın Milattan Önce 4. yy’da kullanmaya başladıkları ağaç, Osmanlı tıbbı ve mutfağında da kullanılmıştır. Yaygın olarak meyvesinden faydalanılmış ve baharat yapımında kullanılmıştır. Dayanıklı ve sert yapısıyla tesbih yapımında da çokça kullanılmaktadır.

Demirhindinin Özellikleri
Ortalama 2,5-3,5 cm genişlikte, keçiboynuzuna benzeyen koyu kestane renginde meyveler verir. Ortalama ömrü 150 yıldır. Ağaçtan elde edilen malzeme açık sarıdan kemik rengine kadar çeşitli renk tonlarında olabilir. Damarlı ve desenli bir yapı gösterir. Gövdesi kalın ve sert olduğu için tesbih yapımında işçiliği zordur.

Demirhindinin Bulunduğu Yerler
Özellikle Mısır ve Hindistan’da yetişen ağaç, Afrika, Hint Asya, Latin Amerika ve Türkiye’nin güneydoğu bölgelerinde görülür.
Elma Ağacı

Gülgillerden, insan vücuduna faydalı meyveler veren Elma ağacının anavatanı Asya’dır. Dünyada en çok tüketilen meyve türü olan elmanın 25 türü ve 6 bin kadar çeşidi vardır. Türkiye’de de pek çok bölgede bulunmaktadır.

Elma Ağacının Özellikleri
Boyu 7-8 m’ye kadar çıkan elma ağaçlarının, türe göre, koyu griden çok pembe renge kadar değişen silindirik muntazam gövdeleri vardır. Dalları, odun ve meyve dalı ile obur dallar olmak üzere üç gruba ayrılır.

Kabuğu türlerine göre kalın ya da ince ve farklı renklerdedir. Meyve türlerinin ayırt edilmesini sağlayan en belirgin özellik, kabuğun rengidir. Tesbih yapımında, ağacın gövdesi ve dalları kullanılabilir.

Elma Ağacının Bulunduğu Yerler
Elmanın ilk olarak Kuzey Anadolu’da, Güney Kafkaslar, Rusya’nın güneybatısında kalan bölgeler ve Orta Asya dolaylarında ortaya çıktığı sanılmaktadır. Tüm dünyaya da buradan yayıldığı düşünülür. Türkiye’de ise Amasya, Orta Karadeniz çevresi başta olmak üzere Niğde, Nevşehir, Konya, Isparta ve Burdur illerinde yetişir.
Gül Ağacı

Yaygın olarak bilinen ve insanoğlunun yaşamında özel bir anlamı olan güller ile karıştırılmaması gereken bu ağaç, tropikal iklimlere özgü farklı bir ağaçtır. 19. yüzyılda işlenmeye başlanan ağaç, ilk olarak İngilizler tarafından mobilya üretiminde kullanılmıştır.

Gül Ağacının Özellikleri
30 metre boyunda, yaklaşık 2 metre eninde büyük bir ağaç olan gül ağacı, her daim yeşil yapraklara sahiptir. Kırmızı, pembe, mor ve kahverengi renklerde bulunabilir. Hafif bir türdür. Ahşap tesbihlere özgü olan “ip kesmeme” özelliği nedeniyle tesbih yapımında da tercih edilen bir malzemedir.

Gül Ağacının Bulunduğu Yerler
Güney Amerika, Brezilya Kolombiya, Ekvador, Guyana, Peru, Surinam ve Venezuela’da yaygın olarak bulunur.
Kan Ağacı/Paduk

Afrika kökenli, sert bir ağaç türüdür. Griden kırmızıya doğru koyulaşan renkte koyu kırmızıdır. Dokusu oldukça güzel ve düzgündür.

Kan Ağacının Özellikleri
Ağacın kabuk ile öz kısmı arasında kalan 6-10 cm genişliğindeki diri odun beyazımsı ve krem renginde, iç kısmı ise kırmızımsı renktedir. Bu kısım, ağaç kesildikten sonra morumsu kahverengiye dönüşür.

Kan ağacı dayanıklı ve uzun ömürlüdür. Genellikle ipeksi dokuda, damarları düz sadedir. Yaygın olarak bilinen, yaşlı ağaçların daha iyi cila tuttuğudur. Bu nedenle tesbih yapımında da yaşlanma aşamasındaki ağaçlar tercih edilir.



  Kan Ağacının Bulunduğu Yerler
Batı Afrika, Nijerya, Kamerun, Ekvator Ginesi, Gabon, Kongo, Zaire, Angola’da bulunur.
Kiraz Ağacı

Anayurdu Kuzey Anadolu olan kiraz ağacı, antik dönemde Yunanistan’a götürülmüş ve oradan Avrupa’ya yayılmıştır. 60-70 yıl kadar yaşayabilen, uzun ömürlü bir ağaç türüdür.

Kiraz Ağacının Özellikleri
Dalları düzgün olan kiraz ağacının gövdesi düz ve diktir. Yine gövde kısmı grimsi siyah ya da donuk siyah olmakla birlikte enine çizgileri vardır. Yabani türleri 20-25 m’ye kadar boynalabilir. Yaygın olarak görülen türü ise kısa boyludur. Yay ve pipo gibi aksesuarların yapımı için de kullanılan kiraz ağacı, tesbih yapımı için de kullanılan gözde malzemelerden biridir.

Kiraz Ağacının Bulunduğu Yerler
Giresun, Güney Kafkasya, Hazar Denizi ve Kuzeydoğu Anadolu’da doğal olarak bulunur. Kiraz yetiştiriciliği ve üretimi olarak Afyonkarahisar ili Sultandağı ve Çay ilçeleri Konya Ereğli yöresi de çok meşhurdur.
Kuka

Kuka, bir ağaç değil tropikal bir ağacın meyvesidir. Ve bu mevyeden yapılan tesbihlere de kuka tesbih adı verilir. Kuka, Osmanlı Devleti döneminde mikrop kırıcı özelliğinden dolayı hekimlikte sıkça kullanılmıştır.

Hindistan cevizine benzer. İçindeki öz kısmı ayıklandıktan sonra etli kısmı işlenerek tesbih elde edilir.

Kukanın Özellikleri
Kuka kaygan ve pürüzsüz yapısı ve el ile temas ettikçe renginin koyulaşması dolayısıyla tesbih yapımında kullanılan malzemeler arasında en özellikli olanlardan biridir. Ayrıca kukadan yapılmış tesbihler, oldukça hafif ve her türlü dış etkiye karşı dayanıklıdır. Bunun yanında malzemenin mikrop kırıcı özelliği de bu tesbihlerin tercih edilmesinde etkilidir.

Kukanın Bulunduğu Yerler
Tropikal iklime sahip Endonezya, Hindistan, Brezilya gibi ülkelerde bulunur.
Maun

Maun, “Swietenia Mahogani” ağacının tahtasına verilen isim olmakla beraber, çeşitli türlerden koyu renkli ağaçlara verilen genel bir addır. Çok uzun boylu bir ağaç olan maun, parlak, kırmızımsı ve sert kerestesi olan büyük orman ağacıdır. Büyük tüysü yaprakları ve salkımlar oluşturan küçük çiçekleri vardır. Dayanıklı bir ahşap türü olan maun, 18. yüzyıl başlarından bu yana çeşitli aksesuarlarla birlikte tesbih yapımında da özellikle tercih edilen bir malzemedir.

Maunun Özellikleri
Sert ve damarlı bir ağaçtır. Ham hali sarı olan ve sonradan koyulaşan maun, işlemesi zor olduğu için oymacılık işlerinde kullanılır.

Tesbih yapımında da iyi işlenebilmesi, sertliği, sağlamlığı ve rengi itibariyle aranan malzemelerdendir. İyi cila kabul eder. Maun, sadece sağlamlığından ötürü değil, zamanla biçimini değiştirmemesi özelliği ile de değerli kabul edilir. Tesbihler için koyu renklisinin daha uygun olduğu düşünülür.

Maunun Bulunduğu Yerler
İlk olarak Batı Hint Adaları’nda keşfedilen maun, Amerika, Afrika ve Hindistan’da yetişmektedir. Türkiye’de ise bulunmaz.
Narçıl

Narçıl, bir dönem, Hindistan’da bol miktarda yetişen büyük cins Hindistan cevizinin kuruyup koyulaşan sütüne verilen isimdir. Dünyada yalnızca Hint Okyanusun’da yetişen ve on yılda olgunlaşan bir tür Hindistan cevizinin katılaşmış süte benzer özüdür. Narçılı oluşturan meyve aynı zamanda dünyanın en büyük meyvesi (20-25 kilo) olarak da bilinir.

Narçılın Özellikleri
Narçıl, günümüzde nadir olarak bulunsa da özellikle çekimi çok hoş olduğundan tesbih yapımında kullanılmaktadır. İlk işlendiğinde süt beyaz renkte olan narcıl, zamanla gri tonlarına doğru renk değiştirmektedir. Malzemenin nadir bulunması, narçıl tesbihleri de özel kılar.



Natçılın Bulunduğu Yerler
Yalnızca, Hint Okyanusu’ndaki Seychelles Adalarından Praslin’in bir vadisinde yetişir.
Öd Ağacı

Tropik bölgelerde yetişen, dini törenlerde yakılan ve yanarken güzel koku veren, odunu ve kabuğu hoş kokulu bir ağaç türüdür. Sarısabır olarak da bilinir. Bitkinin yaprakları birer rozet görünümünde, topraktan yayvan bir şekille çıkarak yukarı doğru bükülürler. Çiçekleri sarı veya kırmızıdır.

Öd Ağacının Özellikleri
60 cm gövde çapına sahip ve 40 metre kadar uzayabilen ve her daim yeşil, büyük bir ağaç türüdür. Kesilmiş, esmer odun taneleri halinde satılır. Değerli kerestesi kahverengi, mor, esmer hatta vişneçürüğü olabilir. Ağacın belirgin özelliği koyu kahverengiden menekşe rengine doğru değişen damarları ve çizgileridir. Oldukça dayanıklı ve sağlamdır. Ağaçtan elde edilen ahşabın özgül ağırlığı yüksektir. Öd ağacı tesbihler, çekildikçe parlar ve rengi koyulaşır. Ahşap çok sert olduğu için, tesbih yapımında usta işçilik gerektirir. Baharlı, hafif bir kokuya sahiptir ki bu koku zencefile benzer.

Öd ağacından yapılan tesbihler, malzemenin hoş kokusuna da sahip olduğundan özelliklidir.

Öd Ağacının Bulunduğu Yerler
Daha çok Afrika, Suriye, Arabistan ve Güney Avrupa’da yayılış gösterir. Buna karşılık ılıman bölgelerde, park ve bahçelerde süs bitkisi olarak yetiştirilir. Özellikle Keşmir, Çin, Afrika, Suriye, Arabistan, Güney Avrupa’da ve Türkiye’nin Antalya şehrinde görülmektedir.
Palmiye

Tropik iklimlerde yetişen ve hoş görüntü oluşturan ağaçların ortak adıdır. Birçok türü vardır. Daha çok Akdeniz ülkelerinde bir süs bitkisi olarak yetiştirilen palmiyeler, kozmetik, içecek ve çeşitli eşya yapımında kullanılır.

Palmiyenin Özellikleri
Konik gövde yapısına sahip palmiyelerin hemen hiç dalları yoktur. En büyükleri 30 metreye kadar yükselebilmektedir. Özellikle tesbih yapımında aranılan bir malzeme olan palmiye ağacı kadifemsidir. Palmiye tesbihler eldeki mikropu temizleme özelliğine sahiptir, dezenfekten görevi görür.

Palmiyenin Bulunduğu Yerler
Yaygın olduğu yerler Asya, Amerika, Büyük Okyanus Adaları ve Afrika’dır.
Sandal Ağacı

Sandal ağacı Santalaceae familyasından tropikal, 100 yaşına kadar yaşayabilen, uzun ömürlü bir ağaçtır. Hoş bir kokuya sahiptir. Son yıllarda yoğun ağaç kesimi nedeniyle tehlike altında olduğu bilinmektedir.

Sandal Ağacının Özellikleri
Boyu 4 ila 9 metre arasında değişen sandal ağacı, oldukça uzun ömürlü olmasıyla bilinir. İnce ve mızrak biçiminde dalları vardır. Hoş kokulu yapısı nedeniyle parfümeride ve tütsü üretiminde yaygın olarak kullanılır. Tesbih yapımında ise tohumu kullanılan malzemenin, sakinleştirici kokusu özel tercih sebebidir.

[Image: inci_tesbih_8mm-720x400]  Sandal Ağacının Bulunduğu Yerler
Sandal ağacının anavatanı Hindistan yarımadası, Avustralya ve doğu Endonezya’dır. Günümüzde ise Çin, Sri Lanka, Filipinler gibi çeşitli ülkelerin ormanlarına yayılmıştır.
Yılan Ağacı

İngilizce’de ‘Snakewood’ olarak bilinen bu ağaç türü, adını yılan derisi biçimindeki deseninden alır. Sert ve dayanıklı yapıdadır. Bunun yanında kurutulması en güç ağaçlardan biri olarak bilinir.

Yılan Ağacının Özellikleri
İlk kesildiğinde kırmızımsı bir renktedir. Hava ile temas ettikçe rengi kahverendi tonlara dönüşür. Sert yapısı nedeniyle kesilmesi ve delinmesi çalışılması zor bir malzemedir. Çok iyi cila tutar. Odunu tatsız ve damarları düz olan ağacın bulunmas, işlenmesi zor ve zahmetli olduğundan, bu malzemeden yapılan tesbihler de nadir bulunur ve çok kıymetlidir.
Yılan Ağacının Bulunduğu Yerler
Güney Afrika, Fransız Guyanası ve Amazon ormanlarında yetişir.
Zeytin Ağacı

Akdeniz iklimine özgü, Nisan-Mayıs aylarında yeşilimsi-beyaz çiçekler açan, 5-15 m yüksekliğinde, kışın yapraklarını dökmeyen uzun ömürlü ağaç türüdür. 700-2000 yıl kadar yaşayabilirler. Yenilebilen meyveleri, hem beslenmede hem de çok değerli olan yağ üretiminde kullanılır.

Zeytin Ağacının Özellikleri
Odunu çürümeye karşı son derece dayanıklı olan zeytin, dayanıklılığın sembolüdür. Bu ağaçtan elde edilmiş süs eşyaları ya da tesbihler de bu yönleriyle çok değerlidir. Sert ve sık dokulu bir ahşaptır. Kendine has bir kokusu vardır. Bunun yanında tesbih yapımında zeytin çekirdeği de kullanılır.

Zeytin Ağacının Bulunduğu Yerler
İspanya, İtalya, Yunanistan, Türkiye, Suriye, Tunus, Fas, Mısır, Cezayir, Portekiz ve Lübnan, zeytin ağacının yaygın olarak bulunduğu ülkelerdir.



Hayvansal Tesbihler
İşlenebilen özellikle her türlü malzemeden yapılabilen tesbihlerde, eskiden bu yana yaygın olarak kullanılan malzemelerden biri de hayvanlardan elde edilenlerdir. Çeşitli hayvanlara özgü belli uzuvlardan sağlanan bu malzemeler yaygın olarak, boynuz, diş ve kabuk olarak sıralanabilir. Daha kendine has özellikleri olan malzemeler ise inci ve mercandır.

Tesbih yapımında hayvanlardan elde edilerek kullanılan malzemeler için hiçbir hayvana zarar verilmez. Malzemeler, ömrünü doğal yollarla tamamlamış hayvanlardan sağlanır. Bir canlıya zarar vererek malzeme elde edilmesi, tesbih yapımının manevi değerine zarar veren bir unsur olarak kabul edilir.

Malzemenin bir canlıdan elde edilmesi ve ona tesbih ustası tarafından incelikle işlenerek yeniden hayat verilmesiyle, canlılık özelliğinin devam ettiğine inanılır. Bu da hayvansal ürünlerden yapılmış tesbihlere özel bir anlam verir.

Hayvansal malzemelerden elde edilen tesbih türleri:

Bağa (Kaplumbağa) Tesbih
Balina Dişi Tesbih
Boynuz Tesbih
Deve Kemiği Tesbih
Fildişi Tesbih
İnci Tesbih
Mercan Tesbih



Bağa (Kaplumbağa) Tesbih

Bağa, halk arasında kaplumbağaya verilen isimdir. Tesbihlerde de kaplumbağa kabuğundan yapılmış olanlara yaygın olarak bu isim verilir. Ancak, bu tür tesbihler bilinenden farklı olarak kara kaplumbağalarından değil nesilleri tükenmek üzere olan ve bu nedenle de çok nadir bulunan, Caretta Caretta denilen su kaplumbağalarından elde edilmektedir.

Bağa (Kaplumbağa)nın Özellikleri:
Sırt bölgesi genellikle kırmızımsı kahverengi olan su kaplumbağalarının, kabuğunu oluşturan plakların üzerinde dağınık sarımsı gri lekeler bulunabilir. Su kaplumbağalarının kabuğundan tesbih yapımı için, öncelikle kaplumbağaların kabuk kısımları presleme ya da şişirme gibi yöntemlerle kalınlaştırılır ve tesbih yapımına uygun hale getirilir. Malzemenin bu şekilde hazırlanmasının ardından, oldukça özel tesbihlerin yapımına geçilir. Hayvanları koruma işlevi de gören kabuk, oldukça sağlam yapıdadır. Hem su kaplumbağalarının neslinin tükenmekte olması, hem de malzemenin nadir bulunması bu tesbihleri oldukça özel kılar.

Bağa (Kaplumbağa)nın Bulunduğu Yerler
Atlantik, Pasifik ve Hint Okyanusu’nun ılıman sularında dağılım gösteren su kaplumbağaları, Arjantin, Floride ve Teksas kıyılarında görülür. Akdeniz kıyılarına önemli yumurtlama alanları bulunur. Özellikle Yunanistan ve Türkiye’de iki önemli merkez bulunmaktadır. Belek, Anamur, Köyceğiz ve Dalyan Türkiye’de yaygın olarak görüldükleri yerlerdir.
Balina Dişi Tesbih

Latince’de “büyük deniz hayvanı” olarak tanımlanan balinalar, 50 milyon yıllık evrim sürecinde suda yaşama tam olarak uyum sağlamış memelilerdir. İnsanoğlunun bugüne kadar pek çok alanda yararlandığı balinaların dişleri, tesbih yapımında kullanılan kıymetli malzemelerden biridir. Ancak, bu amaçla hiçbir balina öldürülmez, hayatını sonlandırmış hayvanların dişleri kullanılır.

[Image: Erkeklere-yılbaşı-günü-verilebilecek-en-güzel-hediyelik-eşya]  Balina Dişinin Özellikleri:
Balina dişi, hem bir canlıdan kalan hem de nadir bulunan bir malzeme olarak kıymetlidir. Özellikle yüzyıllar öncesinden kalma, fosilleşmiş halde bulunan balina dişleri, çok daha değerli kabul edilir. Ömrünü sonlandırmış olan balinalardan elde edilen dişlerden tesbih işleyebilmek için, balinaların dişleri öncelikle şişirme gibi yöntemlerle kalınlaştırılarak tesbih yapımına uygun kalınlığa getirilir. Oldukça sağlam ve uzun ömürlü olan bu malzemeden yapılmış tesbihlerin, özel meraklıları vardır.

Balina Dişinin Bulunduğu Yerler
Özelikle fosilleşmiş olan balina dişleri, dünyanın çeşitli yerlerinde bulunabilir. Yakın tarihte Nasca Çölü’nde dev bir balina dişi fosili bulunmuştur ve bu tür malzemeler koleksiyonluk değer taşır. Bu dişlerden elde edilen tesbihler de çok özel kabul edilir. Bunun yanında, doğal yollarla ömrü sonlanmış balinaların dişlerinden de malzeme elde edilir. 
Boynuz Tesbih

Boynuz, çeşitli hayvanların dengelerini bulmasını sağlayan, iskeletlerine bağlı olarak derilerinin dışına çıkmış dayanıklı kemiktir. Ve işlenmeye uygun yapısı nedeniyle, tesbih yapımında da kullanılabilir doğal bir malzemedir.

Boynuzun Özellikleri
Boynuza sahip olan çok çeşitli hayvan türleri arasında, tesbih yapımında özellikle tercih edilen belli başlı hayvanlar vardır. Bunlar arasında en yaygın olanları şöyle sıralanabilir:

Gergedan Boynuzu Tesbih 
Bufalo Boynuzu Tesbih 
Koç Boynuzu Tesbih
Manda Boynuzu Tesbih
Boynuzların, dibi siyah, uç tarafı şeffaf uçuk sarıdır. Gergedanların boynuzu, diğer hayvanlarınki gibi kemikten değil; saç, kıl ve tırnak yapısındaki keratin denilen lifsi bir proteinden oluşmuştur. Bu tür boynuzdan elde edilmiş tesbihlere “zergedan” adı verilir.

Bunun yanında Koç boynuzu, daha ince lifli bir yapıda olduğundan, diğerlerine göre daha az tercih edilen bir malzemedir.

Boynuzdan yapılan tesbihler, kemik yapısından dolayı sağlam ve uzun ömürlüdür. Bazı boynuz tesbihler, koleksiyonluk değer taşır.



Boynuzun Bulunduğu Yerler
Gergedan boynuzu Asya ve Afrika kıtasında, Bufalo bounuzu Amerika ve Meksika’da, Manda boynuzu Asya kıtasında, Koç boynuzu ise Asya, Amerika ve Avrupa kıtalarında bulunur.
Deve Kemiği Tesbih

İnsanoğlunun uzun yıllardır taşımacılık, hayvancılık, beslenme gibi birçok alanda faydalandığı develer, doğal tesbih malzemeleri için de önemli bir kaynaktır. Develerin dayanıklı kemikleri, tesbih yapımda yaygın olarak kullanılan ve diğer malzemelerle birlikte de işlenebilen doğal malzemelerdir.

Deve Kemiğinin Özellikleri:
Ömrünü tamamlamış olan devenin kemiğinden tesbih yapımı için, öncelikle kemikte bulunan lifli doku temizlenir. Bu amaçla kemik hafif tuzlu suda bekletildikten sonra 6 saat süreyle kaynatılır. Ardından yağından tamamen arındırılan kemik, soğutulur. Fırçalayarak yıkandıktan ve kurutulduktan sonra da işlenmeye hazır hale gelir. Deve kemiğinden yapılan tesbihler, kullanıldıkça zaman içerisinde sararır ve hoş bir çekimi vardır.

Deve Kemiğinin Bulunduğu Yerler
Deve kemiği, hayvanın doğal yaşam alanları olan Hindistan, Pakistan, Afganistan, Mısır, İran, Suriye, Arabistan gibi Güney Asya ülkeleri ile Afrika’da bulunabilir. Tesbih yapımında ise doğal yollarla hayatını tamamlamış olan develerin kemikleri kullanılır.
Fildişi Tesbih

Fil, su aygırı, mamut ve gergedan gibi hayvanların dişlerinden oyularak yapılan sert, beyaz, opak maddelere fildişi adı verilir. Birçok kullanım alanı olan fildişi, yüzyıllardır süs eşyası yapımında kullanılan temel malzemelerden biridir. Bu malzemeden işlenmiş tesbihler, koleksiyonluk değer taşır.



  Fildişinin Özellikleri:
Gösterdikleri yapısal benzerlik nedeniyle, çok değişik memeli türlerinin şekil verilebilen tüm türlerine fildişi adı verilir. Bu nedenle, çeşitli memeli hayvanlarından dişinden elde edilen tesbihler şöyle sıralanabilir:
Fildişi Tesbih
Mamut Dişi Tesbih
Mors Dişi Tesbih 
Su Gergedanı Dişi Tesbih
Hipopotamus Dişi Tesbih
Kanada Geyiği Dişi Tesbih
Bunlar arasında en nadir bulunan ve pahalı olan ise mamut dişidir.

Bu hayvanlardan elde edilen malzeme, kemiksi ve sert yapıdadır. Hayvanların beslenme şekline ve yaşam koşullarına göre bu sertlik değişkenlik gösterir. Genellikle beyaz renk olan fildişi malzeme, donuk ve mattır.

Fildişi tesbihler, hayvansal grubundaki tesbihlerin en özellerinden kabul edilir ve koleksiyoncuların da gözdesidir.

Fildişi’nin Bulunduğu Yerler
Fildişi malzeme elde edilen hayvanların doğal yaşam alanlarında bulunabilirler. Sahraaltı Afrikası, Güney ve Güneydoğu Asya, Afrika Nil Bölgesi, Ürdün, Hindistan, Malezya, Endonezya’da bulunabilir. Mamut dişine ise son olarak Kenya ve Güney Afrika’da rastlanmıştır. 
İnci Tesbih

Tüm zamanların en değerli cevherlerinden biri olarak kabul edilen inci, hayret verici oluşumunun yanı sıra eşsiz parlaklığı, göz kamaştıran sedefimsi yapısı ile her zaman takı ve aksesuar dünyasının en gözde malzemelerinden biri olmuştur. Kur’an-ı Kerim başta olmak üzere çeşitli kutsal kitaplarda da geçen bu kıymetli cevher, tesbih yapımında kullanılan en nadide malzemelerden biridir.

İnci, simgelediği saflık ve masumiyet ile tesbih dünyasında da kendisine yer bulmuş, inciden yapılmış tesbihler en az incinin kendisi kadar değerli kabul edilmiştir. Adeta bir doğa harikası olan incilerden yapılmış tesbihler, doğal malzemeden yapılmış tesbihlere özel bir merak duyan koleksiyoncuların da gözdesidir. İnci, içerisinde oluştuğu suyu özünde taşıyan bir mineraldir ve bu yönüyle insan bedeninin özüne en yakın malzemelerden biri kabul edilir. Dokunuşundaki hoşluk, estetik olarak sahip olduğu parlaklık ve verdiği rahatlatıcı duygu, nadir bulunan inci tesbihleri de oldukça özel kılar.
İncinin Özellikleri: 
İnci, sıcak ve ılıman denizlerde yaşayan istiridye gibi kabuklu deniz hayvanlarının oluşturduğu organik yapılı tanelerdir. İnciler küçük, yuvarlak, yüksek değerli, sert ve sedef rengindedir. Kabuklu hayvanın vücuduna kum tanesi, parazit ya da yapay olarak bir sedef parçası girdiğinde, canlı kendini korumak amacıyla etrafını kaplayan sedefimsi bir madde salgılar. Bu salgı sayesinde tabaka üst üste gelerek küresel inci meydana gelir.



Yabancı madde kabuklu canlının içine girmeyip kabukta kalırsa meydana gelen inci, yarı küresel veya düzensiz biçimde oluşur.

Bilinen en değerli organik malzemelerden biri olan inci, yaygın olarak beyaz, krem rengi ve pembe renklerde bulunur. Gümüşi, siyah ve altın rengi inciler de günümüzde yavaş yavaş popülerleşen formlardır. İncinin koyu parlak siyah rengi ise, en nadir bulunan formudur. Devamını Okumak İçin…
Mercan Tesbih

Hayvansal grubu malzemelerinin en değerlilerinden biri de mercandır. Özü itibarıyla canlılık içeren Mercan, her ne kadar “Mercan Taşı” olarak tanımlansa da aslında denizde yaşayan omurgasız bir canlı türüdür. Yumuşak mercanlar, boynuzsu mercanlar, dikenli mercanlar, gerçek mercanlar gibi türleri vardır.

Takı ve tesbih yapımında kullanılan mercan ise, su altında yaşayan omurgasız mercan poliplerinin oluşturduğu iskelet yapıya verilen addır. Koloniler halinde yaşayan polipler, büyüyüp yayıldıkça mercan resiflerini oluştururlar. Mercan iskeletlerinin binlerce yıl boyunca belli bir bölgede toplanmasıyla da mercan kayalıkları meydana gelir.

Mercan, su içerisinde yumuşak, karaya çıkarılıp kurutulduğunda ise katı özellik gösterir. Tesbih yapımında da saf kalsiyumdan oluşmuş katılaşmış mercan kullanılır.

Doğal mercandan işlenmiş tesbih, ahşap görünümü ve sertliğine sahiptir. En ayırt edici özelliği pütürlü ve lekeli olmasıdır. Pütürsüz olanlar düzeltilmiş ya da sahte olabilir. Rengi aşırı belirgin olanlar ise boyalı olabilir. Bu nedenle, mercan tesbih seçiminde malzemenin iyi tanınması önemlidir.

Çok uzun yıllardır süs ve zıynet eşyası üretiminde kıymetli bir malzeme olarak kullanılan mercanların en gözdesi ise kırmızı mercandır. Pembe ve beyaz olanları da ilgi görmekle birlikte, kırmızı mercandan işlenmiş tesbihler, özel tercih sebebidir. Isıya ve asitlere karşı duyarlı olan mercandan yapılmış tesbihler, kullanıldıkça renk değişimine uğrayabilir. Bunun yanında, mercanın nazara karşı koruma sağlaması ve “hayat ağacı” olarak anılmasında etkili olan canlandırıcı özelliği, mercan tesbihleri günlük kullanım için ideal kılar.

Mercanın Özellikleri:
“Hayat ağacı”, “Koral” olarak da isimlendirilen mercanların renk ve görünüşleri oldukça çeşitlidir. Ağaç dalı, yelpaze ve çimen görünümünde olan türleri vardır. Kırmızı, pembe, beyaz, mor, sarı, siyah renklerde olabildiği gibi çizgili ve desenli de olabilirler. Kayalaşmış mercanlar ise kahverengimsi sarı renge sahiptirler. Parlatıldığında cama benzer bir görünüşe sahip olurlar.

Mercanlar karada taş gibidir, denizin dibinde ise bitki gibi biter ve çiçek bahçesi görünümündedirler. Suyun yüzeyinden yukarı çıkıp kuruyunca katılaşıp sertleşir. Bu sayede de işlenmeye uygun hale gelir.
Mercan Tesbih

Hayvansal grubu malzemelerinin en değerlilerinden biri de mercandır. Özü itibarıyla canlılık içeren Mercan, her ne kadar “Mercan Taşı” olarak tanımlansa da aslında denizde yaşayan omurgasız bir canlı türüdür. Yumuşak mercanlar, boynuzsu mercanlar, dikenli mercanlar, gerçek mercanlar gibi türleri vardır. Su içerisinde yumuşak, karaya çıkarılıp kurutulduğunda ise katı özellik gösterir. Tesbih yapımında da saf kalsiyumdan oluşmuş katılaşmış mercan kullanılır.

Doğal mercandan işlenmiş tesbih, ahşap görünümü ve sertliğine sahiptir. En ayırt edici özelliği pütürlü ve lekeli olmasıdır. Pütürsüz olanlar düzeltilmiş ya da sahte olabilir. Rengi aşırı belirgin olanlar ise boyalı olabilir. Bu nedenle, mercan tesbih seçiminde malzemenin iyi tanınması önemlidir.

Çok uzun yıllardır süs ve zıynet eşyası üretiminde kıymetli bir malzeme olarak kullanılan mercanların en gözdesi ise kırmızı mercandır. Pembe ve beyaz olanları da ilgi görmekle birlikte, kırmızı mercandan işlenmiş tesbihler, özel tercih sebebidir. Isıya ve asitlere karşı duyarlı olan mercandan yapılmış tesbihler, kullanıldıkça renk değişimine uğrayabilir. Bunun yanında, mercanın nazara karşı koruma sağlaması ve “hayat ağacı” olarak anılmasında etkili olan canlandırıcı özelliği, mercan tesbihleri günlük kullanım için ideal kılar.



  Mercanın Özellikleri:
“Hayat ağacı”, “Koral” olarak da isimlendirilen mercanların renk ve görünüşleri oldukça çeşitlidir. Ağaç dalı, yelpaze ve çimen görünümünde olan türleri vardır. Kırmızı, pembe, beyaz, mor, sarı, siyah renklerde olabildiği gibi çizgili ve desenli de olabilirler. Kayalaşmış mercanlar ise kahverengimsi sarı renge sahiptirler. Parlatıldığında cama benzer bir görünüşe sahip olurlar.

Mercanlar karada taş gibidir, denizin dibinde ise bitki gibi biter ve çiçek bahçesi görünümündedirler. Suyun yüzeyinden yukarı çıkıp kuruyunca katılaşıp sertleşir. Bu sayede de işlenmeye uygun hale gelir.

Kur’an-ı Kerim’de adı geçen nadir cevherlerden biridir. Rahman Suresi’nde İnci ile birlikte doğanın önemli nimetlerinden biri olarak anılır.

En belirgin özelliklerinden biri de dayanıklılığıdır.

Daha nadir bulunması nedeniyle kırmızı mercan, diğer türlerine göre daha değerli kabul edilir.

Mercan’ın Ruhsal Faydaları:
Kişinin ruhsal anlayışını güçlendirir. Ferahlık, huzur ve enerji verir.

Nazara karşı koruyucu etkisi vardır.

Kişinin sosyal ilişkilerinde saygınlığına olumlu etki sağlar.

Bilinçli ve kararlı olmayı, olumsuz yargılamalara karşı güçlü olmayı sağlar.

Konsantrasyon eksikliğini giderir.

Saflığın ve dengenin korunmasını sağlar.

Mercan’ın Fiziksel Faydaları:
Başta sedef hastalığı olmak üzere, pek çok cilt hastalığının tedavi amacıyla kullanılır.

Kalbi ve kan dolaşım sistemini sağlıklı tutar, kanla ilgili hastalıkların tedavisine yardım eder.

Dalağı kuvvetlendirir ve fonksiyonel çalışmasını sağlar.

Mide ve karaciğerdeki kan yapıcı hücrelerin daha etkin çalışmasını sağlar.

Hormonal sistemi dengeler.

Hafızayı kuvvetlendirir.

Mercan’ın Çıkarıldığı Yerler:
Dünyadaki tüm sıcak ve sığ denizlerde yaşayan mercanlar, Hint Okyanusu, Kızıldeniz, Karayipler, Filipinler, Endonezya ve Avusturalya’da daha yoğun olarak yer alır. Türkiye sularında mercan kayalıkları bulunmaz. Mercanlar, gibi sıcak deniz diplerinde bulunan büyük taşlara yapışık olarak yaşarlar.

Mercan’ın Sertlik Derecesi: 3-4

Mercan Taşı Nasıl Temizlenir: Mercan taşının kullanımı sonrası, negatif enerjiden arındırılabilmesi için ayda bir berrak tuzlu suda bekletilmesi gerekir. Doğal olması nedeniyle deniz suyu olması tercih edilmeli ve gece boyunca bu suda arındırılmalıdır.

Mercan’ın Uyumlu Olduğu Çakra: Gırtlak, Güneş Sinir Ağı

Mercan’ın Uyumlu Olduğu Burç: Balık, Boğa, Oğlak

Mercan’ın Sembolü Olduğu Unsurlar: Hayat, Kararlılık

Geçmişten Bugüne Tesbih Sanatı

Genel olarak ibadetin bir parçası olarak görülen ve çok kıymetli maddelerden yapılan tesbihler 33’lük ve 99’luk dizileriyle aynı zamanda bir sanat dalı olarak gelişmiştir. İlk bakışta “boncukların yan yana dizilmesi” olarak görünen tesbih yapımı, günler hatta haftalar alabilen ve onu yapan ustanın yoğun emek gücüne dayanan incelikli bir işçilik gerektiren bir sanat alanıdır.

Osmanlı Devleti döneminde, hemen hemen tüm el sanatlarında belirgin olan dini çizgi, tesbih sanatında da kendisini gösterir. Ebru, Hat Sanatı gibi el sanatlarının ardından bu çizginin öne çıktığı sanat, tesbihçiliktir. Osmanlı’da ilk tesbihlerin hangi ustalar tarafından ve ne zaman işlendiği hakkında kesin bir bilgi yoktur. Arşivlerde, tesbih ile ilgili net bilgiler 16. yüzyılın sonlarını işaret etmektedir.

Eser-i İstanbul
Tesbih sanatı, Osmanlı Devleti döneminde ve özellikle 19. yüzyılda verilen eserlerle zirveye ulaşmıştır. Özellikle bu yıllarda İstanbul’da yapılan tesbihler, dünya çapında ün kazanmış; Osmanlı ustalarının yaptığı tesbihler Hac zamanı Hicaz’a götürülüp hediye olarak dağıtılıp satılmıştır. “Eser-i İstanbul” olarak ünlenen bu tesbihlerin ticaretini yapmak için dünyanın çeşitli yerlerinden Kapalıçarşı’ya çok sayıda tüccarın geldiği de bilinmektedir.

Bu tarihlerin, tesbih sanatının en parlak yıllarına işaret etmesinin ardında, şüphesiz dönemin sanat ahlakı ve anlayışı büyük öneme sahiptir. Zira bu dönemde, herhangi bir ustanın elinden çıkmış bir model, onun imzası olarak kabul edilir; hiçbir usta diğerinin modelini yapmazdı. Her ustanın büyük bir incelikle ortaya çıkardığı eser, bu anlayış çerçevesinde “biricik” olma özelliğini de doğal olarak gösteriyordu. Bunun yanında, “tesbih elde sallanmaz, onunla meşk edilir. Tesbih çekilirken ona verilen emeğe saygı gösterilir” düşüncesi de tesbih sanatının önemi ve saygınlığını ortaya koyan anlayışlardan biridir.

19. yüzyılda yüzlerce atölyenin ve tesbih ustasının olduğu, üretilen modellerin “Eser-i İstanbul” olarak adlandırıldığı tespihlere ilgi, 20. yüzyıl ile birlikte giderek düştü. Cumhuriyet dönemi ile birlikte ise tesbih atölyeleri ve imalathaneler, hızla kapanmaya başladı.

Ancak 1970’li yıllara gelindiğinde tesbih merakının yavaş yavaş yeniden artmasıyla imalathane ve dükkanlar da tekrar kapılarını açtı. Günümüzde ise İstanbul ve Anadolu’nun çeşitli kentlerinde imal edilen tespihler, başta Kapalıçarşı’daki dükk'nlar olmak üzere birçok yerde bulunabiliyor.

Tüm bunların yanında, üretime bilgisayar teknolojisinin dahil edilmesi, eski teşbihlerin birebir kopya edilmesi ve özgün yeni eserler üretilememesi sorununu da beraberinde getiriyor. Bu durum da tesbih sanatını olumsuz etkiliyor. Ancak buna rağmen, hem tesbihe gönül verenler hem de koleksiyonerler, elde çekilmiş eserlere rağbet gösteriyor.

Tesbih Nasıl Yapılır?

Tesbih tanelerine şekil verilirken
Osmanlı döneminde bir sanat ve ustalık işine dönüşen tesbih yapımı, mahir tesbih ustalarının “kemane” adı verilen tornalarında gerçekleşmiştir. Elle veya ayakla çalışan kemaneler ve ona eşlik eden el matkapları günümüzde artık kullanılmıyor. Değişen koşullarla birlikte tesbihler de “çekim” adı verilen modern yöntemlerle yapılır hale geliyor.

Önce tesbih taneleri yapılıyor
Tesbih yapımında ilk olarak kullanılan madde, kalınlığı en fazla bir milimetre olan testere aracılığıyla kare ya da dikdörtgen parçalara bölünüyor. Kesilen parçalar parmaklar arasında tutularak dönen bir zımparada kendi eksenleri etrafında sürülerek silindir ve yuvarlak biçimlere dönüştürülüyor. Ustalarının “yuvarlama” dediği bu işlemin ardından taneler, bir tona aynasına takılıyor ve “delme” işlemine geçiliyor. Torna aynasında taneler, dakikada 3 bin 500 devirde dönerken puntodan yaklaştırılan 0.7 milimetre çapındaki matkapla deliniyor (Tane büyüklüğüne göre bu çap artırılabiliyor ya da düşürülebiliyor).

Tesbih yapımının can alıcı noktası
Tesbih yapımının en can alıcı safhası ise bu noktada başlıyor yani tornada işleme safhası. Bu aşamada, tornanın aynasına sıkıştırılan bir çelik çubuk, eğe yardımıyla beş köşeli konik malafa şekline getiriliyor. Torna aynası dönerken bu malafanın, yalpasız, salgısız ve adeta “dönmez” gibi görünmesi ise hayati önem taşıyor. Zira malafa salgılı döner; tane, tam deliği merkez alacak şekilde işlenemez ise ipe dizildiğinde “sarhoş” diye tabir edilen şekilde kaçık duracaktır.

Ardından, malafa üzerinde sıkışmış halde dönen taneye, hava çeliğinden düz uçlu bıçaklarla şekil veriliyor. Sabitleştirilmiş ölçüdeki bir kumpasla sık sık boy kontrolü yapılırken, serbest ölçüdeki bir kumpasla da çap ölçümü yapılıyor. Böylece taneler arasında sıfır hata olması sağlanıyor.

Tesbih çekmenin her aşaması incelikli
İstenilen ölçüye getirilen taneler, duraklar, imame ve tepelik; malafadan sökülmeden önce üzerine parlatıcı dökülmüş yumuşak tüysüz bir bezle cilalandıktan sonra kendine uyan renkteki ipe diziliyor.

Tesbih dizim safhası da ince bir işçilik gerektiriyor. Tesbih ipinin iki ucunun sarmal şekilde buruluşu, uçlarının bal mumlanışı, imamenin altındaki ve üstündeki düğümlerin atılışı da ustasının maharetiyle tamamlanıyor. Aynı zamanda tesbih yapma işine, çoğumuzun elde tek tek tane çekmek olarak bildiği isim verilerek tesbih çekmek deniyor.

İdeal Tesbih Nasıl Olmalı?
Resim
Her ne kadar üzerinde uzlaşılmış genel geçer kurallar olmasa bile bir tesbihin “iyi” olarak tanımlanabilmesi için taşıması gereken belli başlı özellikler olduğunu söylemek mümkün. Malzemesinden, tanelerin şekillerine, yapan ustasından özel işlemelerine kadar her aşamasında özenle üretilen tesbih, tüm bu aşamalar sonucu kazandığı özelliklerle değerlendiriliyor. Bilhassa bu işe gönül vermiş tesbih meraklılarının ve tesbih koleksiyonerleri ideal bir tesbihte pek çok özellik arıyor.

Yaygın olarak iyi bir tesbihte olmazsa olmaz denilen özellikler ise kısaca şöyle sıralanıyor:

Tesbihin yapıldığı maddenin kıymetine, yapılışındaki güçlüğe ve ustanın sanatına göre kıymeti artar.
Tesbihin taneleri aynı büyüklükte ve aynı şekilde olmalıdır. Tanelerde bir kaçıklık olmamalıdır.
Tanelerin delikleri mümkün olduğunca ince ve konik olmalıdır.
Bir tesbihte olması gereken nişane, imame, tepelik kamçı gibi bölümlerin eksiksiz olarak tesbihte yer alması gerekir.
Tesbihin çok iyi cilalanmış olması, üzerinde torna veya zımpara izi kalmamış olması gerekir.
Tanenin boyutlarıyla imame ve kamçıdaki diğer unsurlar arasında zarif bir estetik, uyum ve tamamlayıcılık olmalıdır.
İmame yukarıdan tutularak bakıldığında taneler, her iki yanda muntazam bir sütun halinde durmalı, sağa sola eğrilen ve zikzaklı bir görünüm olmamalıdır.
Şeffaf taneli tesbihlerde, tanelerin dizilişinde ton uyumuna dikkat edilmelidir.
Tüm bu değerlendirmeyi yapabilmek için ise öncelikle malzemeyi tanımak gerekir. İkincisi, tesbihin biçimlerini ve ortaya çıkış sürecini bilmek, yani biraz olsun bu işe gönül vermek gerekir. Gönül vermek demişken, bu işe gönül veren, incelikli bir ustalıkla tesbihi hayata geçiren ustaları da tanımak gerekir.

Tesbih ve Koleksiyonculuk
Sanatın her dalında olduğu gibi, tesbih sanatında da bu işle çok yakından ilgilenen, verilen eserlerin sıkı takip eden ve özenle yapılmış nadide eserleri toplamaktan, kendi tesbih arşivine sahip olmaktan zevk duyan koleksiyonerler bulunuyor. Tesbihin yapımında kullanılan malzemeden, tesbihi işleyen ustaya ve tesbih bütünlüğünün sahip olduğu zarafete kadar çeşitli özellikleri ile öne çıkan tesbihler, ustasının el emeği ve kullanılan malzeme ölçüsünde değerleniyor. Bu nedenle, büyük emek verilerek günler süren eş işçiliği ile yapılmış ve nadir bulunan malzemelerden işlenmiş tesbihler, koleksiyonlarda her daim yer bulabiliyor.

Her şey babadan kalma bir tesbihle başlıyor
Hem bir sanat eseri hem de kıymetli bir aksesuar olarak özel koleksiyonerlerini yaratan tesbih, insanlık tarihindeki köklü geçmişinin en parlak günlerini Osmanlı Devleti döneminde yaşıyor. Bu anlamda, en özel eserler de yine bu dönemin tesbih ustalarının tezgahlarından çıkıyor. Dolayısıyla, bu dönemde çekilmiş, Lale ve İstanbul figürlü imameler ile süslenmiş el işçiliği teşbihler, koleksiyonlarının en özel parçalarından biri olarak ilk sırayı alıyor.

Genel olarak “babadan kalma” ya da “hediye gelen” bir tesbihle ve sadece “hobi” olarak başlayıp yüzlerce başka esere uzanan bu tutku, her şey önce bu işe merak salmakla başlıyor. Ardından tesbih yapılan malzemeleri tanıma, ustaları ve tarzlarını öğrenmekle gelişiyor. Yani koleksiyonlar, sadece değerli olana değer biçip tesbih sayısını artırmakla oluşmuyor. Uzun yıllar süren bir bilgilenme ve uzmanlaşma süreci gerekiyor. Yıllar içerisinde kazanılan deneyim, teşbihleri ayırt etmeyi, eseri değerlendirme becerisi ve koleksiyona katmak sürecini de beraberinde getiriyor. Köklü bir geçmişe sahip tesbih alanında uzmanlaşma süreci de koleksiyonerlikle birlikte devam ediyor.

Tesbih koleksiyonerlerinin ziyaret noktaları
Tesbih sanatının bir dönem en şaşalı günlerini yaşadığı Kapalıçarşı, koleksiyoncuların en önemli ziyaret noktalarından biri. Bir de Beyazıt’taki Çınaraltı. Ancak elbette adresler bununla sınırlı değil. Zira Türkiye’nin dört bir yanında eserler üreten tesbih ustaları var. Zaten tesbih koleksiyonculuğunun yolu da asıl bu ustalarından izini sürmekten geçiyor. Kendine has uslubu ve modelleriyle bilinen ustaların el yapımı eserleri, zaman zaman oldukça yüksek rakamlarla alıcı buluyor ve koleksiyonlara dahil ediliyor. Tüm bunların yanında tesbihin değeri ustasından o kadar etkileniyor ki; ustası vefat eden eserler birden bire beş-on kat değerleniyor.

Türkiye’de, koleksiyonerleri ağırlayan önemli ziyaret noktaları arasında, tarihi İpek Yolu üzerinde, Kütahya’da bir bedesten’de kurulan “Tesbih Borsası”, Kayseri, Şanlıurfa Gümrük Hanı, Konya gibi merkezler yer alıyor.

Tesbihin malzemesi açısından bakıldığında ise mercandan yapılmış olanların yanı sıra malzemesi fildişi, safir, kehribar, bağa, mamut dişi olan eserler, koleksiyonlarda başköşeyi alıyor.

Sadece bir hobi olarak başlayıp adeta bir tutukuya dönüşen tesbih koleksiyonculuğu, son dönemde Türkiye’de oldukça revaçta. Öyle ki, son yıllarda sayıları hızla artan özel koleksiyonlar için sergiler düzenleniyor. Herkesin en iyi koleksiyonu yapmaya çalıştığı alanda, zaman zaman koleksiyonerler arasında takaslar da yapılıyor.

Bir Tesbihi Değerli Kılan Unsurlar Nelerdir?

Materyal

Tesbihler, inci, necef, yakut, akik, ametist gibi değerli taşlar; kehribar, oltu taşı gibi fosillerin yanı sıra abanoz, ceviz ve kuka gibi ağaçların da aralarında yer aldığı birçok farklı materyalden üretilebilirler. Tüm bu materyaller arasında ise değerli taşlardan üretilen tesbihler en değerlileridir. Çünkü değerli taşlar şifa özelliklerinin yanı sıra kendilerine has renkleri, dokuları, sesleri ile olağanüstü bir güzelliktedirler. Ayrıca nadir bulunurlar ve aşırı sert olduklarından işlemeleri ustalık gerektirir.

Taneler ve Boyutları

Tesbihteki tanelerin ve imamenin büyüklüğü, tesbihi değerli kılan önemli bir unsurdur. Tesbihin değeri, tanelerin boyutları büyüdükçe misli misli artar. Örneğin 8 mm çapında bir tane varsayalım 8 USD değerinde iken; (rakamlar tamamen varsayımsaldır) 16 mm çapında bir tane 50 USD olabilir. Çünkü iri taneler daha nadir bulunurlar.

Renk Uyumu
Değerli taşlardan yapılmış tesbihlerde, her bir tane; dokusu açısından diğerinden farklı ve benzersizdir. Buna karşın tesbihi bir araya getiren taneler ve imame arasında hoş bir ton uyumu olmalı, seyretmesi insana zevk vermelidir.

Ses Uyumu
Tesbihin çekilmesi esnasında tanelerin birbirine çarparken çıkardıkları ses de çok önemlidir. Özellikle değerli taşlardan yapılmış tesbihlerin çekilirken çıkardıkları ses, kuş cıvıltısını andırır ve sakinleştirici özellikleri vardır. Özellikle iri taneli tesbihlerde bu ses çok daha belirgindir ve hoş bir duygu verir.
İmame ve Boyutu

Tesbihin imamesinin, taneler ile aynı materyalden, renkten ve desenden olması, ayrıca iri olması tesbihin değerini misli misli arttırır. Çünkü bu büyüklükte parçayı bulmak, bu derece sert bir materyalin ortasından sicimin geçeceği dikine uzun bir delik açmak çok zordur. Genellikle bir imame yapmak için birkaç imame delinirken kırıldığı için kaybedilir. Bazen sadece imame, tesbihteki tüm tanelerden daha değerli olabilir. Bu yüzden sıradan tesbihlerde çoğunlukla gümüş vb. malzemelerden imameler kullanırlar.

Orjinallik

Günümüzde gelişen teknoloji ile birçok renkli cam materyal değerli taşlara benzetilebilmektedir. Bunların maliyetleri de çok düşük olmaktadır. Buna karşın, herhangi bir şifa özelliklerinin olmaması bir yana, tanelerin rengi, dokusu ve sesleri de sıradandır.

İşçilik

Temel kural olarak bir tesbihin işlenmesi ne kadar güç ise, tesbih o kadar değerlidir. Bu yüzden de son derece sert, buna karşın kırılgan oldukları için işlemesi de o derece güç olan değerli taşlar, yine yüksek değere sahiptirler. Örneğin çok yumuşak materyaller olan ve bir çakıyla bile işlenebilen oltu taşı, lüle taşı gibi materyallere karşın, sadece kendisinden daha sert yegane materyal olan elmas ile işlenebilen (aşındırılabilen, şekil verilebilen) değerli taşlardan yapılan tesbihler çok daha değerlidir.

İşçilikteki ikinci önemli unsur ise tanelerin tornada mı yoksa elde mi işlendiğidir. Düz yüzeyli (yani üstünde herhangi bir el işçiliği (desen, işleme vb. olmayan) küre, fıçı, silindir vb. formlardaki taneler, tornaya takılarak -görece- kolay işlenirler. Buna karşın tanelerin yüzeyine ayrıca çeşitli desenler işlenmişse (çiçek, hayvan gibi çeşitli şekiller vb.) veya taneler fasetalı olarak tabir edilen çok yüzeyli şekilde üretilmişse tesbihin değeri işlemenin detay seviyesi de göz önüne alınarak misli misli artar. Örneğin lüle taşından bir taneye desen işlemek birkaç dakika sürerken, çok sert değerli taşlara aynı deseni işlemek tek bir tane için günler sürebilir. Bu da tesbihin değerini arttırır.

İşçiliği değerlendirirken göz önünde tutulacak bir başka unsur da, imamesinden tutulup aşağı doğru sarkıtılan tesbihin tanelerinin ne kadar düz dizildiğidir. Yandan bakıldığında tanelerin biri dışarda, biri içerde görünüyor ise (içlerinde sarhoş tabir edilen, tam ortadan delinmemiş taneler var ise) bu görünüm tesbihin değerini işçilik açısından düşürür. Taneler ne kadar düz dizilmiş ise tesbihin işçilik açısından değeri o kadar artar.

Sadelik ve Tevazu

Tesbih aynı zamanda sahibinin kişiliğini yansıtır. Bu yüzden değerli bir tesbih sade ve makul olmalıdır. Nasıl ki alçak gönüllü ve tevazu sahibi bir insan, rüküş olmaz ise, değerli bir tesbih de fazla süslü olmamalıdır. Bir tesbih temelde taneler ve imameden oluşur. Bu yüzden de aşırı süslenmiş, üzerlerine isim yazılmış vb. tesbihler hoş karşılanmazlar.
Sonuç
Kısa bir değerlendirmeyle, bir tesbihi değerli kılan unsurlar; kullanılan materyalin nadirliği, tanelerin ve imamenin iriliği, renk ve ses uyumu, tesbihin üretiminde sarf edilen emek, işçiliğindeki ustalıktır.
Ustası da Tesbih Çeker Ama…

Tesbih çekmek, namaz ibadetinden sonra zikir esnasında tesbih tanelerinin başparmak ile işaret parmak arasında sırayla sayılması anlamına geliyor. En azından yaygın olarak bilinen şey bu.

Ancak, tesbih dünyasına biraz daha yakından bakınca, tesbih çekmenin sadece bu anlamda kullanılmadığı, başka bir anlamı da karşıladığı ortaya çıkıyor. Tesbihi, tesbihe hayat veren ustası da çekiyor. Elbette, bildiğimiz anlamıyla değil. Zira tesbihe gönül vermiş tüm ustaları, küçük yaşlarda tanıştıkları tesbihi, bu manada çekmeyi zaten biliyor.

İlginç olan, tesbih yapımının da “tesbih çekmek” olarak söylenegelmesi. Yani, ustasının tezgahında hayat bulan, el emeği ile işlenen tesbihin yapım sürecine de tesbih çekmek deniyor. Yani hem yapılırken sabır ile, hem de ibadet ederken sükun ile çekiliyor tesbih…
Bir Tesbih Hikayesi
Günün birinde bir derviş, bir kucak dolusu elmayla bayırları aşan bir genç kıza rastlamış. Bozkırın sıcağında yorgunluktan yanakları al al olmuş kızın.

“Nereye gidersin? Ne doldurdun kucağına?” diye sormuş derviş.

Uzak bir tarlayı işaret etmiş kız. “Sevdiğim çalışıyor orada. Ona elma götürüyorum.”

“Kaç tane?” diye soruvermiş birden derviş

Kız durmuş ve şaşkın şaşkın demiş ki: “İnsan sevdiğine götürdüğü şeyi sayar mı hiç?”

Usulca koparıvermiş elindeki tesbihin ipini derviş…





Signing of RasitTunca
[Image: attachment.php?aid=107929]
Kar©glan Başağaçlı Raşit Tunca
Smileys-2
Reply


Forum Jump:


Users browsing this thread: 1 Guest(s)