Thread Rating:
  • 10 Vote(s) - 3 Average
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Safa Tepesi ile Merve Tepesi Arasındaki Sa'y
#1
Oku-1 


Safa Tepesi ile Merve Tepesi Arasındaki Sa'y


Say nedir nasıl yapılır?

“Sa’y” kelimesi; koşmak, hızlı yürümek anlamına gelmektedir. Hac ve umrede Kâbe’nin doğu tarafındaki “Safa” tepesinden başlayarak “Merve” ye dört gidiş, Merve’den Safa’ya üç dönüş olmak üzere bu iki tepe arasındaki gidiş-gelişe denir.

Safa’dan Merve’ye her bir gidişe ve Merve’den Safa’ya her bir dönüşe “şavt” denir. Safa ile Merve arasındaki yaklaşık 400 metre uzunluğundaki yürüme alanına “Mes’a” denir.

Sa’y yapmak vaciptir. Sa’yin aslı, Hz. Hacer’in henüz kendisini emmekte olan oğlu Hz. ısmail için su ararken bu iki tepe arasında koşması hatırasına dayanmaktadır.

Hacer-i Esved istilam edilerek Safa tepesine çıkılır. “Allah’ım! Senin rızan için umre sa’yini yapmak istiyorum. Bunu kolaylaştır ve kabul eyle.” diye niyet edildikten sonra Kâbe’ye dönülerek tekbir, tehlil, salavat okunur ve içtenlikle dua edilir. Sonra Merve tepesine doğru yürünür. Sa’y esnasında herkes içinden geldiği şekilde dua eder. ısteyenler dua kitabındaki sa’y dualarını okuyabilirler.

Yeşil ışıklı direklerin arasında, erkekler koşar adımlarla yürürler. Buna “Hervele” denir. Yeşil direkler arasında her gidiş ve gelişte: “Rabbim! Günahlarımızı bağışla. Bize merhamet et. Bize ikram et. Bizim bildiğimiz ve bilmediğimiz bütün kusurlarımızı biliyorsun, bunları affet. çünkü Sen mutlak güç, kerem ve ihsan sahibi olansın.” diye dua edilmesi güzel olur. Merve’ye varınca bir şavt tamamlanmış olur.

Burada da yine Kâbe’ye yönelerek tekbir, tehlil ve salavat-ı şerife getirilip dua edilir. Sonra Merve’den Safa’ya doğru yürünür. Safa’ya varınca ikinci şavt tamamlanmış olur. Diğer şavtlar da aynı şekilde yapılır. Yedinci şavt tamamlandıktan sonra Merve’de Kâbe’ye karşı dönülerek dua edilir. ısteyen dua kitabında yer alan Sa’y bittikten sonra Merve’de okunabilecek duayı okuyabilirler. Fakat en güzeli, içe doğan duaların yapılmasıdır. Bundan sonra tıraş olup ihramdan çıkılır.

Sa’y'i Anlamak:

    “Şüphesiz Safâ ve Merve, Allah’ın sembollerindendir.” (Bakara, 2/158)

Önce, yalçın kayalarla dolu, sert ve yüksek birçok dağa nispetle hayli mütevazı olan iki küçük kaya tepeciğinin, yani Safâ ve Merve’nin “Allah’ın sembolleri” olduğu gerçeğini hatırlatmamız gerekiyor. “Ne özelliği var? Niçin bu iki küçük kayalık seçilmiş?” denilmemeli, Safâ ile Merve’yi Kur’an’da “Şeâirullah” yani “Allah’ın sembolleri” olarak adlandıran ilahî iradeye teslim olunmalı.

Koşmak, hızlı yürümek anlamına gelen “sa’y”, bir arayıştır. Terim olarak, hac ve umrede Kâbe’nin doğu tarafındaki Safâ Tepesi’nden başlayarak Merve’ye dört gidiş, Merve’den de Safâ’ya üç dönüş olmak üzere bu iki tepe arasındaki gidişgelişe denir. Sa’y esnasında Safâ ile Merve arasında vadinin en derin kısmında (iki yeşil direk arasında) daha canlı ve hızlı yürümeye ise, “hervele” denilmektedir.

Hacda yapılmakta olan sa’yin aslı, Hz. Hacer’in henüz süt emen oğlu İsmail için su ararken bu iki tepe arasında koşması hadisesine dayanır. Dolayısıyla Safâ ve Merve arasındaki sa’y, Allah’ın rahmetinin en büyük tecellilerinden biri olan anne şefkatinin Hz. Hacer validemizde kendini gösteren şeklinin yâd edilmesidir. Annelik şefkatine ve sevgisine İslam’ın verdiği değeri simgeleyen temsilî bir harekettir.

Safâ ile Merve arasındaki gelip gitmelerde, işte bu düşünceden kaynaklanan bir duygu seli yaşanır. İnsan, sa’y alanındaki koşuşturmasıyla, Hz. Hacer’e uzanan ilahî rahmetten bir nebze de olsa elde edebilme arzusundadır.

Sa’y, Müslümanların hac görevleri arasında yer aldığı ve sırf hac niyetiyle yapıldığı için, ibadet anlamı taşıyan bir yürüyüştür. Müslüman bu sayede kendisi ile aynı yola giren, aynı niyet ve duyguları taşıyan diğer Müslümanlarla beraber koşmanın ne demek olduğunu fark eder.

Hacı, sa’y ederken manen kurtuluşu aramak için tıpkı Hz. Hacer validemiz gibi koşar. Beşerî olandan ilahî rahmete koşar. Nefes nefese bütün uzaklıkları yakınlaştırarak, Yüce Yaratıcı’nın kendisine ne derece yakın olduğunu hissederek koşar. Hz. Hacer validemizin telâşıyla umuda, zemzeme koşar, sonunda ona kavuşur ve kana kana içer. Birlik içinde yok olarak susuzluğunu gidermeye çalışır.

Sa’y, tıpkı Hacer validemizin kızgın güneşin altında susuzluktan kıvranan biricik İsmail’ine hayat verecek suyu arayışı gibi bir arayıştır. Ve orada hacı, Hacer rolünü canlandıracaktır. Yedi defa canla başla, telaşla, heyecanla arayacaktır kendi İsmaillerini kurtaracak olan o mana suyunu, eskilerin tabiriyle âb-ı hayatı. Memleketinde bıraktığı ciğerparelerinin açlığını, susuzluğunu giderecek olan o hayat suyunu arayacaktır. Aylardır bir damla su görmediğinden çatlayıp paramparça olmuş toprak misali, kafalarda, kalplerde açılan yarıkları kapatacak; orada ahlakı, maneviyatı, ilmi, hayrı, hakikati ve hizmeti yeşertecek, kısaca nesillerimize hayat verecek manevî zemzemi arayacaktır. Şayet o âb-ı hayatı bulamaz, İsmaillerine acilen bu suyu tedarik edemezse, bedenleri yaşamaya devam etse bile çoğunun ruhu ölecektir.

Hz. Hacer’in İsmail’i, Cebrail’in yerden çıkardığı su ile kurtulmuştu. Aynı şekilde bizim İsmaillerimiz de Cebrail’in getirdiği su ile ama bu defa yerden değil, semadan getirdiği âb-ı hayat ile yani Kur’an ile kurtulacaktır. O hakikat pınarından ne kadar içebilirse, Kur’an ahlakından ne kadar nasiplenebilirse, Kur’anî öğretiyi ne kadar yaşayabilirse, susuzluğunu Allah’ın âyetleriyle ne kadar giderebilirse, o oranda hayat bulacaktır insan.

İşte bu duygu ve düşüncelerle yapılan bir sa’y, sembolize ettiği arayışın amacını gerçekleştirecektir. Orada bu arayışın ne kadar çok yapılması gerektiğinin ifadesi olarak yedi defa koşsa da aslında nesillerinin muhtaç olduğu o kurtuluş suyu yetmiş defa, hatta yedi yüz defa koşacak, arayacak, soracaktır. Buluncaya kadar, tatmin oluncaya kadar, ciğerpareleri kurtuluncaya kadar arayışını sürdürecektir.

   

   

   






Signing of RasitTunca
[Image: attachment.php?aid=107929]
Kar©glan Başağaçlı Raşit Tunca
Smileys-2
Reply


Forum Jump:


Users browsing this thread: 1 Guest(s)