Thread Rating:
  • 17 Vote(s) - 3.06 Average
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Bülent Ecevit Kimdir?
#1
Oku-1 
   
Bülent Ecevit Kimdir?

Mustafa Bülent Ecevit[1] (28 Mayıs 1925, İstanbul – 5 Kasım 2006, Ankara); Türk gazeteci, şair, yazar, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı, Devlet Bakanı, başbakan yardımcısı ve Türkiye Başbakanı. 1974–2002 yılları arasında beş kez Türkiye başbakanlığı görevini üstlenmiştir. 1972–1980 yılları arasında Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanlığında, 1987–2004 yılları arasında ise Demokratik Sol Parti Genel Başkanlığında bulunmuştur. 1961–1965 yılları arasında İsmet İnönü tarafından kurulan hükümetlerde Çalışma Bakanı olarak yer almış olan Ecevit, düşünceleri ve uygulamalarıyla, 20. yüzyıl Türk siyasal yaşamının en önemli isimlerden biri olmuştur.

Siyasi kariyerine CHP'de başlayan Ecevit, ilk defa 1961 genel seçimlerinde CHP Ankara milletvekili olarak meclise girmiştir. 1972 yılında istifa eden İsmet İnönü'nün yerine genel başkanlığa seçilmiştir. Genel başkanlığı sırasında partisi 1973 Türkiye genel seçimlerinde  %33,3 oy almıştır. 1974 yılında genel başkanlığını Necmettin Erbakan'ın yaptığı Millî Selamet Partisi ile kurduğu koalisyon hükümetinde ilk defa başbakanlık görevini almıştır. Başbakanlık dönemine 1974 yılında Kıbrıs Harekâtı yapılmıştır. 10 ay süren bu koalisyon hükümeti Ecevit'in istifasıyla dağılmıştır. 1977 Türkiye yerel seçimlerinde parti oy oranını %41.4'e çıkarmıştır. Bu oy oranı sol görüşlü bir partinin çok partili siyasal yaşamda kazandığı en yüksek oy oranı olarak tarihe geçmiştir. 1978 yılında yeni bir hükûmet kurarak tekrar başbakan olmuştur. 1979 yılında ara seçimlerde başarısızlığa uğrayınca görevden çekilmiştir.

Ecevit 12 Eylül Darbesi sonrası diğer bütün partilerin ileri gelenleriyle birlikte 10 yıl siyaset yasaklıları kapsamına alınmıştır. Siyasal yasağı devam ederken eşi Rahşan Ecevit'in başkanlığında Demokratik Sol Parti kurulmuştur. 1987 yılında yapılan referandumla siyasal yasağı kaldırılınca DSP'nin başına geçmiştir. 1987 Türkiye genel seçimlerinde partisinin milletvekili çıkaramaması üzerine aktif siyasetten ve genel başkanlıktan ayrılacağını açıklamıştır. Ancak 1989'da aktif siyasete dönmüştür. 1999’da kurulan DSP-MHP-ANAP koalisyonunda yeniden başbakanlık koltuğuna oturmuştur. 2000 yılındaki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde üniversite mezunu olmaması nedeniyle Cumhurbaşkanlığı'na aday olamamış, koalisyon partilerinin bu hükmü değiştirme teklifini ve kendisine cumhurbaşkanlığı teklifi getirmesini ise teşekkür ederek reddetmiştir. 2004 yılında yapılan 6. Olağan Kurultay ile aktif siyaseti bırakmıştır. 5 Kasım 2006 pazar günü dolaşım ve solunum yetmezliği sonucu vefat etmiştir.

Özel yaşamı Ailesi


Bülent Ecevit, 28 Mayıs 1925 tarihinde İstanbul'da doğdu. Mustafa ismi, Huzur-u Hümayun hocalarından dedesi Kürdizade Mustafa Şükrü Efendi'den kaynaklanmaktadır.[2][3][4] Babası Kürdizade Mustafa Şükrü Efendi'nin Oğlu Kastamonu doğumlu Fahri Ecevit Ankara Hukuk Fakültesi'nde adli tıp profesörüydü. (5 Mayıs 1951 tarihli Bülent Ecevit'in AÜ DTCF öğrenci kimlik cüzdanındaki nüfus cüzdan suretine göre baba adı Mehmet Fahrettin, gene 15 Ocak 1945 tarihli AÜ DTCF talebe hüviyet cüzdanındaki nüfus cüzdan suretine göre baba adı Fahrettin, öte yandan babasının 31 Ekim 1951 tarihli Yeni Sabah gazetesindeki ölüm ilanında Prof. Dr. Fahri Ecevit, ayrıca kullandığı kartvizitte Pr. Dr. Fahri Ecevit [kaynak belirtilmeli]) Fahri Ecevit daha sonra siyasete girerek 1943-1950 yılları arasında CHP'den Kastamonu milletvekilliği yaptı. İstanbul doğumlu olan annesi Fatma Nazlı ise ressamdı.

Eğitimi

Bülent Ecevit, 1944 yılında Robert Kolej'inden mezun oldu. Önce Ankara Hukuk Fakültesi sonra da Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi İngiliz Filolojisi bölümüne kayıt yaptırmasına rağmen yüksek öğrenimine devam etmedi.

Çalışma hayatı

1944'te çalışma hayatına Basın Yayın Genel Müdürlüğü'nde çevirmenlik yaparak başladı. 1946-1950 yılları arasında Londra Elçiliğinin Basın Ataşeliği'nde kâtip olarak çalıştı. 1950 yılında Cumhuriyet Halk Partisi'nin yayın organı olan Ulus gazetesinde çalışmaya başladı. 1951-52'de yedeksubay olarak askerliğini yaptıktan sonra yeniden gazeteye döndü. Ulus gazetesi Demokrat Parti tarafından kapatılınca Yeni Ulus ve Halkçı gazetelerinde yazar ve yazı işleri müdürü olarak görev yaptı. 1955 yılında Amerika Birleşik Devletleri'nin Kuzey Karolina eyaletinin Winston-Salem kentinde, The Journal and Sentinel'de konuk gazeteci olarak çalıştı. 1957'de Rockefeller Foundation Fellowship Bursu ile yeniden ABD'ye gitti, Harvard Üniversitesi'nde sekiz ay sosyal psikoloji ve Orta Doğu tarihi üzerine incelemeler yaptı. Bu sırada Ecevit'in "Hocam" diye bahsettiği [kaynak belirtilmeli] Henry A. Kissinger Harvard Üniversitesi rektörü idi. Harvard'da 1957 yılında, 1950-1960 arasında verilen antikomünizm seminerlerine Olof Palme, Bertrand Russell gibi kişilerle birlikte katıldı. [kaynak belirtilmeli]

1950’lerde Forum Dergisi’nin yazı işleri kadrosunda yer aldı. 1965’te Milliyet gazetesinde günlük yazılar yazdı. 1972’de aylık Özgür İnsan, 1981’de haftalık Arayış, 1988’de aylık Güvercin dergilerini çıkarttı.
Evliliği
1946 yılında okuldan arkadaşı Rahşan Aral ile evlendi.

Siyasal yaşamı
Cumhuriyet Halk Partisi


1953 yılında CHP'ye kaydolan Ecevit, ilk olarak Gençlik Kolları Merkez Yönetim Kurulu'nda görev aldı. 32 yaşında, İsmet İnönü'nün damadı Metin Toker'in adaylığını devretmesiyle, 27 Ekim 1957 seçimlerinde CHP'den milletvekili oldu. Milletvekili olarak siyasi yaşamına başlayan Bülent Ecevit, 12 Ocak 1959 günü toplanan CHP 14. Olağan Kurultayı'nda Parti Meclisi'ne giren isimler arasında yer aldı. 27 Mayıs 1960 Askerî Müdahalesi'nden sonra, CHP kontenjanından, Kurucu Meclis üyesi oldu. 1961 genel seçimlerinde Zonguldak milletvekili seçildi. 1961-65 arasında görev yapan İsmet İnönü başkanlığındaki üç koalisyon hükûmetinde de çalışma bakanı olarak yer aldı. Bu dönemde Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu'nun çıkarılması (24 Temmuz 1963), sosyal güvenlik haklarının genişletilmesi için çaba harcadı.

Süleyman Demirel'in başkanlığındaki Adalet Partisi'nin (AP) kazandığı 1965 genel seçimlerinde Zonguldak'tan yeniden milletvekili seçildi. Bülent Ecevit bu tarihten sonra muhalefete dönen CHP'nin içinde Ortanın Solu görüşünün öncülüğünü yapmaya başladı. Aynı dönemde parti içinde Ortanın Solu'na karşı çıkan bir klik ortaya çıktı. 18 Ekim 1966'da toplanan 18. Kurultay'da 43 yıllık CHP'nin genel sekreterliğine seçildi. CHP tarihinde ilk defa bir genel sekreter ilçelerden köylere bütün CHP örgütlerini tek tek gezerek partililer ve delegelerle tanıştı. Ecevit çalışkanlığı, hitabet gücü ve parti içinde demokratik sol duruşuyla giderek sivrildi. Ortanın Solu partinin temel ilkesi olarak kabul edildi. Ecevit, Ortanın Solu hareketiyle CHP'nin aşırı sola bir duvar çektiğini, AP'nin de aşırı sağa karşı bir duvar çekmesiyle demokrasinin sürekli yaşama olanağı bulacağını savundu.[5]

1967'de "Ortanın Solu" politikasına karşı çıkan Turhan Feyzioğlu ile Ecevit arasındaki çatışma tırmandı. Genel başkan İnönü, Ecevit'i desteklerken meclis grubu Feyzioğlu'nu tutuyordu. 28 Nisan 1967 tarihinde düzenlenen 4. Olağanüstü Kurultay'dan sonra Feyzioğlu önderliğindeki 47 milletvekili ve senatör partiden ayrılarak Güven Partisi'ni kurdu. Kemal Satır önderliğindeki bir grup ise parti içinde kalarak Ortanın Solu politikasına karşı mücadeleyi sürdürdü. Genel sekreter Ecevit köyleri kalkındırma planını açıklayarak "Toprak işleyenin, su kullananındır" sloganını ortaya attı (11 Ağustos 1969).[6]

Türk Silahlı Kuvvetleri'nin 12 Mart 1971 muhtırasından sonra, CHP'nin tutumu konusunda parti içinde önemli görüş ayrılıkları belirdi. İsmet İnönü, müdahaleye açıkça karşı çıkılmasını onaylamıyordu, Ecevit ise 12 Mart muhtırasının CHP içindeki "Ortanın Solu" hareketine karşı verildiğini söyleyerek, partisinin askeri yönetimce oluşturulan hükûmete katkıda bulunmasına karşı çıktı ve genel sekreterlikten istifa etti (21 Mart 1971). Ecevit'le yoğun bir mücadeleye giren İnönü, 4 Mayıs 1972'de toplanan 5. Olağanüstü Kurultay'da, "Ya Ben, Ya Bülent" sözleriyle siyasetinin partisince onaylanmaması durumunda istifa edeceğini açıkladı.[7] Kurultay'da parti meclisi için yapılan güvenoylamasında Ecevit yanlılarının 507'ye karşılık 709 oy ile güvenoyu alması üzerine, 8 Mayıs 1972'de istifa eden İsmet İnönü'nün yerine 14 Mayıs 1972 tarihinde genel başkanlığa seçildi. Böylece İsmet İnönü Türk siyasal yaşamında parti içi mücadele sonucunda değişen ilk genel başkan oldu. Kurultayın ardından Kemal Satır ve grubu partiden ayrılarak önce Cumhuriyetçi Parti'yi kurdu, kısa süre sonra da Millî Güven Partisi'yle birleşerek Cumhuriyetçi Güven Partisi'ne (CGP) katıldı.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanlığı ve başbakanlığı

1973 cumhurbaşkanlığı seçiminde askerlerin desteklediği Faruk Gürler'in seçilmesine AP lideri Süleyman Demirel'le birlikte karşı çıktı. Cumhurbaşkanlığı krizi 6 Nisan 1973'te 6. Cumhurbaşkanlığına, Ecevit ve Demirel'in üzerinde anlaştıkları Fahri Korutürk'ün seçilmesiyle son buldu. Ancak, Ecevit'in Faruk Gürler'in aday olduğu seçimlere katılmama kararı almasına rağmen Gürler'e oy vermiş olan CHP Genel Sekreteri Kamil Kırıkoğlu ve arkadaşları partiden istifa ettiler.

CHP Ecevit liderliğinde girdiği ilk genel seçim olan 14 Ekim 1973 genel seçimlerinde yüzde 33,3'lük oy oranıyla 185 milletvekili çıkardı. CHP'nin oy oranı bir önceki seçime göre yüzde 5.9 arttı; partinin oy oranı kırsal alanda gerilerken kentlerde arttı. Ancak Ecevit'in başkanlığındaki CHP en fazla oyu almasına rağmen çoğunluğu kazanamadı. 26 Ocak 1974 tarihinde Millî Selamet Partisi (MSP) ile kurduğu koalisyon hükûmetinde ilk defa başbakanlık görevini aldı. Ecevit hükûmetinin en önemli uygulamalarından biri, Haziran 1971'de Amerika Birleşik Devletleri'nin baskısıyla yasaklanan haşhaş ekiminin 1 Temmuz 1974'te serbest bırakılmasıydı.

Bu arada ilk kez 1970'te CHP gençlik kollarının düzenlediği bir forumda kullanılan "demokratik sol" kavramı, 28 Haziran 1974'te toplanan CHP tüzük kurultayında parti tüzüğünün ilkeleri arasına alındı. Ecevit bu ilkeyi, ülkenin nesnel koşullarına dayanan, dogmaya ve özentiye kapılmayan yerli bir sol düşünce akımı olarak niteledi.
Kıbrıs Harekâtı
Temmuz 1974'te, Bülent Ecevit başbakanken, Yunanistan'daki askeri cuntanın desteklediği EOKA yanlısı Rumlar Kıbrıs’ta Makarios’a karşı darbe yaptı. Darbe nedeniyle Ada’da yaşayan Türkler’in yaşamlarının tehlikeye girmesi nedeniyle ordu alarma geçirildi. Londra'ya giden Ecevit, Türkiye gibi Kıbrıs anlaşmalarına garantör devlet olarak imza koymuş Britanya hükûmetinin yetkilileriyle görüştüyse de Kıbrıs'taki duruma bir ortak çözüm bulunamadı. Ecevit’in başında olduğu hükûmet askerî müdahale kararı aldı.

20 Temmuz'da başlayan Kıbrıs Barış Harekatı'nı, 14 Ağustos'ta II. Barış Harekatı izledi. Kıbrıs Harekâtı’ndan sonra Ecevit, “Kıbrıs fatihi” olarak anılmaya başladı.

Milliyetçi Cephe ve azınlık hükûmetleri


Kıbrıs Harekatının başarıya ulaşması ve büyük kamuoyu desteğine rağmen, tarihi bir laik-dindar uzlaşısı olarak görülen CHP-MSP koalisyon hükûmeti içindeki çelişkiler, siyasal mahkûmların da genel af kapsamına alınması ve Kıbrıs konusundaki anlaşmazlığın da etkisiyle gittikçe büyüdü. 10 ay süren bu koalisyon hükûmeti, 18 Eylül 1974'te Ecevit'in istifasıyla sona erdi. Bu hükûmetin dağılması üzerine Süleyman Demirel'in başbakan olarak görev yaptığı AP-MSP-MHP-CGP partilerinden oluşan I. Millî Cephe Hükûmeti kuruldu.

1977 genel seçimlerinde Cumhuriyet Halk Partisi oyunu yüzde 41,4'e çıkarmayı başardı. Bu oy oranı Türkiye Cumhuriyeti tarihinde sol görüşlü bir partinin çok partili siyasal yaşamda kazandığı en yüksek oy oranı olarak tarihe geçti. Aynı zamanda bu oy oranı 1950'den sonra Cumhuriyet Halk Partisi'nin aldığı en yüksek oy oranı olarak tarihe geçti.

Ecevit oy oranını artırmakla birlikte o zamanki seçim sistemine (nisbi seçim sistemi) göre çoğunluğu kazanamadığı için bir azınlık hükûmeti kurmaya karar verdi. Bu azınlık hükûmetinin güven oyu alamaması nedeniyle Süleyman Demirel'in başbakanlığında II. Millî Cephe hükûmeti (AP-MSP-MHP) kuruldu. Ecevit, "Kumar borcu olmayan 11 milletvekili arıyorum" sözüyle AP'den ayrılan 11 milletvekiline (Güneş Motel Olayı) ek olarak Demokratik Parti ve Cumhuriyetçi Güven Partisi'nin de desteğiyle II. Milliyetçi Hükûmeti'ni devirip, 5 Ocak 1978 tarihinde yeni bir hükûmet kurarak tekrar başbakan oldu.

Ancak Ecevit seçim propagandası sırasında ve muhalefet önderi olarak ileri sürdüğü düzen değişikliğini, vaatlerini gerçekleştiremedi. Daha da hızlanan terör, etnik ve dinsel kışkırtmalarla Malatya ve Maraş gibi kentlerde katliam boyutlarına ulaştı. Enflasyon hızı da yüzde 100'ü geçti, grevler yayıldı. TÜSİAD gazetelere tam sayfa eleştiri ilanları vererek hükûmetin istifasını istedi. Bunlara ek olarak AP'den gelen ve bakan yapılan 11 milletvekilinin (Tuncay Mataracı, Hilmi İşgüzar, Orhan Alp, Oğuz Atalay, Mete Tan, Güneş Öngüt, Mustafa Kılıç, Şerafettin Elçi, Ahmet Karaaslan, Enver Akova, Ali Rıza Septioğlu) desteğini kazanmak için verdiği tavizler ve haklarında çıkan yolsuzluk söylentileri, Ecevit'e zarar verdi.

14 Ekim 1979'da yapılan ara seçimlerde başarısızlığa uğrayan Ecevit görevden çekildi ve Süleyman Demirel 25 Kasım 1979 tarihinde MSP ve MHP'nin desteğiyle bir azınlık hükûmeti kurdu.

Suikast girişimleri

Bülent Ecevit birçok başarısız suikast girişimine maruz kaldı. Bunlardan biri ABD'de, diğerleri ise Türkiye'de gerçekleşti.

Ecevit, 70'li yıllarda koalisyon hükümetlerinin kurulmasından itibaren çeşitli saldırılara uğradı. Bunlardan en önemlileri 23 Temmuz 1976'da New York'ta ve 29 Mayıs 1977'de o yıllarda sivil uçuşların yapıldığı Çiğli Havaalanında gerçekleşti. 1976'da Kıbrıs Harekatı sonrasında ABD'ye yapılan bir gezi sırasındaki saldırı, Ecevit'in korumalığını yapan FBI ajanı tarafından önlendi. Çiğli Havaalanı'ndaki girişimde dönemin İstanbul Belediye Başkanı Ahmet İsvan'ın kardeşi Mehmet İsvan yaralandı. Suikastte kullanılan silahın Özel Harp Dairesi'nde bulunduğu iddiaları sonraki yıllarda çeşitli tanıklıklarla tartışıldı.[8]

12 Eylül ve siyasi yasaklı dönem

12 Eylül Darbesiyle Genelkurmay Başkanı Kenan Evren'in komutasındaki silahlı kuvvetler ülkenin yönetimine el koydu. Eşi Rahşan Ecevit ile birlikte Hamzakoy'da (Gelibolu) yaklaşık bir ay gözetim altında tutulan Ecevit diğer parti başkanlarıyla beraber siyasetten uzaklaştırıldı. 28 Ekim 1980'de siyasi parti çalışmaları durdurulunca, 30 Ekim 1980'de CHP Genel Başkanlığı'ndan istifa etti. Askeri yönetime karşı verdiği yoğun demokrasi mücadelesi ve çıkışları nedeniyle önce Nisan 1981'de yurtdışına çıkması yasaklandı. 1981'de çıkarmaya başladığı Arayış dergisinde yayımlanan bir yazısı nedeniyle Aralık 1981'den Şubat 1982'ye kadar cezaevinde kaldı, Arayış dergisi de 1982'de askerî rejim tarafından kapatıldı. Daha sonra yabancı basına siyasi demeç verdiği gerekçesiyle Nisan-Haziran 1982 arasında yine tutuklu kaldı.

Ecevit, 7 Kasım 1982 halkoylamasında kabul edilen 1982 Anayasası'nın geçici 4. maddesi ile diğer bütün partilerin ileri gelenleriyle birlikte 10 yıl siyaset yasaklıları kapsamına alındı.

Demokratik Sol Parti

12 Eylül Döneminde eski CHP kadrolarından kopan Ecevit, 1983-85 arasında Demokratik Sol Parti'nin (DSP) kurulması çalışmalarını destekledi. 1985 yılında Bülent Ecevit'in siyasete girme yasağı devam ederken eşi Rahşan Ecevit'in başkanlığında DSP kuruldu. Eylül 1986 ara seçimlerinde başkanlığını Rahşan Ecevit'in yürüttüğü bu partinin propaganda gezilerine katıldı. Yaptığı konuşmalarla siyaset yasağını çiğnediği gerekçesiyle hakkında çeşitli davalar açıldı.

Bülent Ecevit, Kasım 1985'te Sosyal Demokrasi Partisi ve Halkçı Parti'nin Sosyaldemokrat Halkçı Parti adı altında birleşmelerine rağmen birleşme taleplerine karşı geldiği ve sol oyları böldüğü gerekçesiyle eleştirilere uğradı.[9]

Yine bu dönemde kamuoyunda aile partisi görüntüsü giderek yerleşen DSP'de bazı muhalif sesler parti içinde demokrasi olmadığından yakınmaya başladı. 14 Haziran 1987 tarihinde Rahşan Ecevit'e muhalif olan grubun gerçekleştirdiği 2. Kurucular Kurulu toplantısında muhalif harekete önderlik eden Celal Kürkoğlu, partiden ihraç edildiği belirtilen kurucu üyelerin katıldığı toplantıda, “Genel Başkan” ilan edildi. Bu süreçte muhalifler ve parti yönetimi karşılıklı suç duyurularında bulundu, parti içi tartışmalar, açılan davalarla mahkemelere taşındı. Yaklaşık üç ay süreyle “Genel Başkanlık” iddiasında bulunan Celal Kürkoğlu 14 Eylül 1987'de 15 arkadaşıyla birlikte SHP'ye katıldı.

Demokratik Sol Parti Başkanlığı

1987 yılında yapılan referandumla eski siyasilerin siyaset yasağı kaldırılınca Bülent Ecevit DSP'nin başına geçti (13 Eylül 1987). Aynı yılın kasım ayında yapılan genel seçimlerde DSP'nin yüzde 10'luk seçim barajını aşamayarak milletvekili çıkaramaması üzerine Ecevit ilk kongrede parti genel başkanlığından ve aktif siyasetten ayrılacağını açıkladı. Ancak 1989 yılının başlarında siyasete dönen Ecevit, partililer tarafından yeniden liderliğe getirildi.

20 Ekim 1991 seçimlerinde ulusal birliğin ve laikliğin korunması gerektiğini vurgulayan Ecevit, Türkiye'nin önder ülke durumuna gelmesini gerektiğini savundu. Sosyaldemokrat Halkçı Parti'nin (SHP) partisine karşı yürüttüğü "sosyal demokrat oyları bölmeyin" kampanyasına karşı, SHP'nin aday listelerinde Halkın Emek Partisi (HEP) üyelerine yer vermesini eleştirdi; SHP'nin "bölücülerle" işbirliği yaptığını ileri sürdü. İktidara geldiklerinde üretici, tüketici ve satıcıdan oluşan güçlü bir kooperatif düzen kuracaklarını açıkladı. Zonguldak'tan milletvekili seçilerek partisinden 6 milletvekiliyle birlikte TBMM’ye girdi. CHP'nin yeniden açılması gündeme gelince CHP kurultayının DSP'ye katılma kararı almasını önerdi. 9 Eylül 1992'de toplanan CHP kurultayına çağrıldığı halde katılmadı.

DSP’nin oyları 24 Aralık 1995 tarihinde yapılan erken genel seçimde yüzde 14,64’e, milletvekili sayısı 76’ya yükseldi ve DSP solun en büyük partisi konumuna geldi. Ecevit, 30 Haziran 1997 tarihinde ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz başkanlığında kurulan ANASOL-D koalisyonunda Başbakan Yardımcısı olarak görev aldı. 25 Kasım 1998'de koalisyon hükûmetinin gensoruyla düşürülmesinin ardından, Bülent Ecevit, 11 Ocak 1999'da CHP dışındaki partilerin desteğiyle DSP azınlık hükûmetini kurarak, yaklaşık 20 yıl aradan sonra, 4. kez başbakan oldu. Ecevit'in azınlık hükûmetinin iktidarda olduğu sırada PKK lideri Abdullah Öcalan'ın Kenya'da yakalanarak Türkiye'ye getirilmesiyle (15 Şubat 1999) Ecevit, 1970’lerden sonra yeniden patlama yaptı; DSP, 18 Nisan 1999’da yapılan genel seçimlerden yüzde 22,19 oy oranıyla birinci parti olarak çıktı.

Seçimlerden sonra hükûmeti kurmakla görevlendirilen Bülent Ecevit, 28 Mayıs 1999’da kurulan DSP-MHP-ANAP koalisyonunda yeniden başbakanlık koltuğuna oturdu.

2000 yılındaki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde üniversite mezunu olmaması nedeniyle Cumhurbaşkanlığı'na aday olamadı. Koalisyon partilerinin bu hükmü değiştirme teklifini ve kendisine cumhurbaşkanlığı teklifi getirmesini ise teşekkür ederek reddetti.

Süleyman Demirel'in ardından Cumhurbaşkanı olan Ahmet Necdet Sezer ile Bülent Ecevit Hükûmeti arasında zaman zaman bazı yasaların iade edilmesi nedeniyle gerginlik yaşandı. Bu gerginlik 19 Şubat 2001 tarihinde yapılan Millî Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısında doruğa ulaştı. Cumhurbaşkanı Sezer ile yaşadığı tartışma nedeniyle Başbakan Ecevit, MGK toplantısını terk etti. Yaşanan bu kriz ekonomide zor günlerin başlangıcı oldu.

Sağlık sorunları


Sağlık sorunlarıyla ilgili söylentiler çıkan Bülent Ecevit, 4 Mayıs 2002’de rahatsızlanarak Başkent Üniversitesi Ankara Hastanesi'ne kaldırıldı. Tedavisi sırasında durumu daha da kötüleşince[10] eşi Rahşan Ecevit tarafından hastaneden çıkartılarak[11] evine getirildi. Bir süre evinde dinlenen Bülent Ecevit 17 Mayıs'ta yeniden hastanede tedavi altına alındı ve 11 gün burada kaldı. Rahşan Ecevit bu dönemdeki tedaviler konusundaki kuşkularını kamuoyuyla paylaştı. İddiaları tekzip edildi ancak konu sonraki yıllarda Ergenekon Davası sırasında da gündeme geldi.[12][13]

Ecevit’in rahatsızlığı sırasında hükûmete yönelik tartışmalar ve erken seçim talepleri gündeme geldi. Bu tartışmalar partisine de yansıdı. Kendilerini “Dokuzlar” olarak adlandıran DSP'li 9 milletvekili, 25 Haziran'da bir bildiri yayınlayarak, “Ecevitler öncülüğünde Ecevitsiz yaşama geçilmesini” istediler. 5 Temmuz 2002'de Bülent Ecevit adına basın açıklaması yapan bir grup DSP'li milletvekili, Ecevit'e en yakın isimlerden biri olan Başbakan yardımcısı Hüsamettin Özkan’ı açık bir biçimde eleştirdi. Bunun üzerine Özkan, 8 Temmuz 2002'de görevinden ve partiden istifa etti. Hüsamettin Özkan'ın istifasını 6'sı bakan olmak üzere toplam 63 milletvekilinin istifası izledi. İstifalarla koalisyon hükûmeti TBMM’deki sayısal desteğini yitirdi. Bu gelişmeler üzerine 31 Temmuz 2002'de erken seçim kararı alındı. 3 Kasım 2002’de yapılan erken genel seçimlerde DSP barajı aşamadı ve TBMM dışı kaldı.

Genel başkanlıktan ayrılma kararını, 3 Kasım seçimlerinden önce olduğu gibi, seçimlerden sonra da zaman zaman dile getiren Bülent Ecevit, 22 Mayıs 2004 tarihinde düzenlediği basın toplantısıyla halefini ilan etti ve görevi Genel Başkan Yardımcısı Zeki Sezer’e devretmek istediğini belirtti. 24 Temmuz 2004 tarihinde yapılan 6. Olağan Kurultay ile aktif siyaseti bıraktı.

Vefatı

İlerleyen yaşı, bozulan sağlığı ve doktorlarının karşı çıkmasına rağmen, Danıştay Saldırısı'nda yaşamını kaybeden Yücel Özbilgin'in 19 Mayıs 2006'daki cenazesine katıldı.[14] Törenin ardından beyin kanaması geçiren Ecevit, uzun süre Gülhane Askerî Tıp Akademisi'nde yoğun bakımda kaldı.[15] Bu dönemde kendisi için tutulan ziyaretçi defteri Kaldırım Defteri adıyla anılır. Bülent Ecevit, bitkisel hayata girdikten 172 gün sonra 5 Kasım 2006 pazar günü Türkiye saatiyle 22:40'ta (20:40 [UTC]) dolaşım ve solunum yetmezliği sonucu vefat etti.[16]

Ecevit'in Devlet Mezarlığı'na gömülebilmesi için, ölümünün hemen ardından 9 Kasım'da yapılan bir kanun değişikliğiyle bu mezarlıklara başbakanların da gömülmesi sağlandı.[17] 11 Kasım 2006'da yapılan cenaze törenine yurdun dört bir yanından ve başta Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olmak üzere pek çok ülkeden gelen büyük bir kalabalık katıldı. Cenaze törenine beş eski cumhurbaşkanı ve siyasetçiler de katıldı. Kocatepe Camii'nde kılınan cenaze namazının ardından Devlet Mezarlığı'nda toprağa verildi.[18][19][20] 11 Kasım 2006 günü Devlet Mezarlığı'na defnedilen Ecevit için anıt mezar yapılması da gündeme geldi. [21]

Beşiktaşlı olduğu bilinen Bülent Ecevit için, Çarşı grubunun Forzabesiktas.com adresli web sitesi karartıldı. Sitede, siyah zemin üzerine Bülent Ecevit ve eşi Rahşan Ecevit’in bir mitingde, halkı selamlarken çekilmiş fotoğrafı yer alırken; fotoğrafın altında ise, “Karaoğlan, Kara Kartal Seni Unutmayacak" yazısı yazıldı.[22]

Kişisel

1973 seçimlerinde CHP'nin seçim kampanyasında, yaşlı bir kadının "Karaoğlan nirede ha evlatlar, Karaoğlan'ı görmek istiyom." şeklindeki sorusundan sonra Karaoğlan adı CHP'liler tarafından benimsenmiş ve ilerleyen yıllarda da Türkiye'de Bülent Ecevit için kullanılmaya başlanmıştır.[23] Seçim propagandalarında "Umudumuz Karaoğlan" sloganı söylenmeye başlamıştır. Süleyman Demirel, en büyük rakibi olan Bülent Ecevit'i, darbeyle devrilen Şilili sosyalist devlet adamı Salvador Allende'ye benzetip atıfta bulunmak için "Allende-Büllende" tabirini kullanmıştır.[24][25] Ecevit, başbakanlık dönemlerinde yapılan Kıbrıs Harekâtı sonrasında "Kıbrıs Fatihi", Abdullah Öcalan'ın yakalanışı sonrasında da "Kenya Fatihi" olarak anılmıştır. Kamuoyunda mütevazı kişiliğiyle de tanınmaktadır.[26]

Mavi gömleği ve kasketi ile marka haline gelen liderlerden biri olmuş olan Ecevit, Bitlis sigarası, Meclis sigarası içer, eniştesi İsmail Hakkı Okday'ın hediyesi Erika marka daktilosuyla yazardı. Bu 70 yıllık daktiloyu, ODTÜ Bilim ve Teknoloji Müzesi'ne armağan etmiştir.

Hatırası


Zonguldak Karaelmas Üniversitesi’nin ismi 2012 yılında “Bülent Ecevit Üniversitesi” olarak değiştirilmiştir.[27] Kartal Bülent Ecevit Kültür Merkezi 2005 yılında hizmete girmiştir.

Edebî kişiliği


Bülent Ecevit, siyasi yaşamının yanı sıra yazarlık ve şairliği de birlikte yürütmüş ender siyasetçilerden birisidir. Sanskrit, Bengal ve İngilizce dillerinde çalışmalar yapmış olan Ecevit, Rabindranath Tagore, Ezra Pound, T. S. Eliot, ve Bernard Lewis'in yapıtlarını Türkçeye çevirmiş, kendi şiirlerini de kitap halinde yayımlamıştır.
Kitaplar
Şiir kitapları

   Bir Şeyler Olacak Yarın (Tüm şiirleri), Doğan Kitapçılık (2005)
   El Ele Büyüttük Sevgiyi, Tekin Yayınevi (1997)
   Işığı Taştan Oydum (1978)
   Şiirler (1976)

Siyasi kitapları

   Ortanın Solu (1966)
   Bu Düzen Değişmelidir (1968)
   Atatürk ve Devrimcilik (1970)
   Kurultaylar ve Sonrası (1972)
   Demokratik Sol ve Hükümet Bunalımı (1974)
   Demokratik Solda Temel Kavramlar ve Sorunlar (1975)
   Dış Politika (1975)
   Dünya-Türkiye-Milliyetçilik (1975)
   Toplum-Siyaset-Yönetim (1975)
   İşçi-Köylü Elele (1976)
   Türkiye / 1965-1975 (1976)
   Umut Yılı: 1977 (1977)

Hakkında yazılan kitaplar


   Faruk Bildirici, Kuzum Bülent (2000)
   Cüneyt Arcayürek, Bir Özgürlük Tutkunu Bülent Ecevit (2006)
   Aras Erdoğan, Umut Adam Ecevit (2006)
   Can Dündar ve Rıdvan Akar, Ecevit ve Gizli Arşivi (2008)
   Fikret Bila, Phoenix- Ecevit'in Yeniden Doğuşu (2001)
   Aytekin Gezici, Bülent Ecevit, Bir Karaoğlan Masalı (2006)
   Emrah Konuralp, Ecevit ve Milliyetçilik (2013)


----------------------
Kaynakca :

Wikipedia

   

   

   

   

   






Signing of RasitTunca
[Image: attachment.php?aid=107929]
Kar©glan Başağaçlı Raşit Tunca
Smileys-2
Reply
#2
Bülent Ecevit 28 Mayıs 1925 tarihinde İstanbul’da doğdu.
Bülent Ecevit’in babası Kastamonu doğumlu Ahmet Fahri Ecevit, Ankara
Hukuk Fakültesi’nde adli tıp profesörüydü.
A. Fahri Ecevit daha sonra siyasete girerek 1943-1950 yılları
arasında CHP’den Kastamonu milletvekilliği yaptı. Ecevit’in İstanbul
doğumlu olan annesi Fatma Nazlı ise ressamdı.

Çalışma Hayatına Çevirmenlikle Başladı

Bülent Ecevit, 1944 yılında Robert Koleji’nden mezun oldu ve aynı yıl
içinde çalışma hayatına Basın Yayın Genel Müdürlüğü’nde çevirmenlik
yaparak başladı.

1946 yılında okul arkadaşı Rahşan (Aral) Ecevit ile hayatını
birleştirdi. Ecevit,önce Ankara Hukuk Fakültesi sonra da Dil Tarih
Coğrafya Fakültesi’ne kayıt yaptırmasına rağmen yüksek öğrenimine devam
etmedi.

1950′de Ulus Gazetesi’nde Çalışmaya Başladı


1946-1950 yılları arasında Londra Elçiliğinin Basın Ateşeliği’nde
kâtip olarak çalıştı. 1950 yılında Cumhuriyet Halk Partisi’nin yayın
organı olan Ulus Gazetesi’nde çalışmaya başladı. Ulus Gazetesi Demokrat
Parti tarafından kapatılınca Yeni Ulus ve Halkçı gazetelerinde yazar ve
yazı işleri müdürü olarak görev yaptı. 1954 Ocak ayında CHP Çankaya
Ocağı’na kaydoldu.

Ecevit,1955 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Kuzey Karolina
eyaletinin Winston-Salem kentinde, The Journal and Sentinel’de konuk
gazeteci olarak çalıştı. 1957′de Rockefeller Foundation Fellowship Bursu
ile yeniden ABD’ye gitti, Harvard Üniversitesi’nde sekiz ay sosyal
psikoloji ve Orta Doğu tarihi üzerine incelemeler yaptı. Bu sırada
Ecevit’in sürekli “Hocam” diye bahsettiği Henry A. Kissinger Harvard
Üniversitesi rektörü idi. Harvard’da 1957 yılında, 1950-1960 arasından
verilen antikomünizm seminerlerine sürekli Olof Palme, Bertrand Russell
gibi kişilerle katıldı.Bülent Ecevit, siyasi yaşamının yanı sıra
yazarlık ve şairliği de birlikte yürütmüş ender siyasetçilerden
birisidir.

Siyasal Yaşamı

Bülent Ecevit,32 yaşında iken 27 Ekim 1957 seçimlerinde
CHP’den milletvekili olarak siyasete girdi. Milletvekili olarak siyasi
yaşamına başlayan Bülent Ecevit, 27 Mayıs 1960 Askerî Müdahalesi’nden
sonraki seçimlerde tekrar milletvekili seçildi. 1961 yılında ise İsmet
İnönü’nün kurduğu hükümette Çalışma bakanı görevini yürüttü.

Kamuoyunda mütevazı kişiliğiyle tanınan Ecevit,1965 yılındaki
seçimlerde Zonguldak’tan yeniden milletvekili seçildi, seçimleri
Süleyman Demirel’in başkanlığındaki Adalet Partisi kazandı. Bülent
Ecevit bu tarihten sonra muhalefete geri dönen CHP’nin içinde ortanın
solu görüşünün öncülüğünü yapmaya başladı.

Ortanın solu ideolojisine karşı çıkanlarla Ecevit’in mücadelesi
başladı. 18 Ekim 1966′da yapılan oylamada 43 yıllık CHP’nin genel
sekreterliğine henüz 41 yaşındaki Bülent Ecevit seçildi. CHP tarihinde
ilk defa bir genel sekreter ilçelerden köylere bütün CHP örgütlerini tek
tek gezerek partililer ve delegelerle tanıştı.

Bülent Ecevit 14 Mayıs 1972′de CHP Genel Başkanı Seçildi

Ecevit çalışkanlığı, hitabet gücü ve parti içinde
demokratik sol duruşuyla giderek sivrildi. TSK’nın 12 Mart 1971
muhtırasından sonra, CHP’nin tutumu konusunda parti içinde önemli görüş
ayrılıkları belirdi ve İnönü parti genel sekreteri Bülent Ecevit’le
anlaşmazlığa düştü. İsmet İnönü, müdahaleye açıkça karşı çıkılmasını
onaylamıyordu. Yeni kurulacak hükümete partinin üye verip vermeyeceği
konusunda beliren anlaşmazlık sonucunda Ecevit genel sekreterlikten
istifa etti. Ecevit’le yoğun bir mücadeleye giren İnönü, 4 Mayıs 1972′de
toplanan 5. Olağanüstü Kurultay’da, siyasetinin partisince
onaylanmaması durumunda istifa edeceğini açıkladı. Kurultay’da parti
meclisi için yapılan güvenoylamasında Ecevit yanlılarının 507′ye
karşılık 709 oy ile güvenoyu alması üzerine, 8 Mayıs 1972′de istifa eden
İsmet İnönü’nün yerine 14 Mayıs 1972 tarihinde genel başkanlığa
seçildi.

1973 seçimlerinde CHP’nin seçim kampanyasında, yaşlı bir kadının
“Karaoğlan nirede ha evlatlar, Karaoğlan’ı görmek istiyom.” şeklindeki
sorusundan sonra Karaoğlan adı CHP’liler tarafından benimsenmiş ve
ilerleyen yıllarda da Türkiye’de Bülent Ecevit için kullanılmaya
başlanmıştır.

14 Ekim 1973 tarihinde yapılan seçimlerde Ecevit’in başkanlığındaki
CHP en fazla oyu almasına rağmen çoğunluğu kazanamadı. 26 Ocak 1974
tarihinde Millî Selamet Partisi (MSP) ile kurduğu koalisyon hükümetinde
ilk defa başbakanlık görevini aldı. 1974 yılında Bülent Ecevit
başbakanken, EOKA yanlısı Rumlar Kıbrıs’ta Makarios’a karşı darbe yaptı.
Darbe nedeniyle Ada’da yaşayan Türkler’in güvenliği tehlikeye girdi.
Ecevit’in başında olduğu hükümet, askerî müdahale kararı aldı. Kıbrıs
Harekâtı’ndan sonra Ecevit, “Kıbrıs fatihi” olarak anılmaya başladı.
Sadece 10 ay süren bu koalisyon hükümetinin tarihe geçen en önemli olayı
Kıbrıs Harekâtı olmuştur. Bu hükümetin dağılması üzerine Süleyman
Demirel’in başbakan olarak görev yaptığı AP-MSP-MHP-CGP partilerinden
oluşan I. Millî Cephe Hükümeti kuruldu.

Muhalefete geri dönen Bülent Ecevit seçim kampanyası için gittiği
İzmir hava meydanında 29 Mayıs 1977 cumartesi günü kontrgerilla
tarafından düzenlendiği iddia edilen suikasttan sağ kurtuldu. Bu suikast
girişiminden bir hafta sonra yapılan 5 Haziran 1977 genel seçimlerinde
Cumhuriyet Halk Partisi oyunu yüzde 41′e çıkarmayı başardı. Bu oy oranı
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde sol görüşlü bir partinin çok partili
siyasal yaşamda kazandığı en yüksek oy oranı olarak tarihe geçti.

Ecevit oy oranını artırmakla birlikte o zamanki seçim sistemine
(nisbi seçim sistemi) göre çoğunluğu kazanamadığı için bir azınlık
hükümeti kurmaya karar verdi. Bu azınlık hükümetinin güven oyu alamaması
nedeniyle tekrar Süleyman Demirel’in başbakanlığında II. Millî Cephe
hükümeti (AP-MSP-MHP) kuruldu. Bu hükümetin de kısa ömürlü olması sonucu
Ecevit’in “Kumar borcu olmayan 11 milletvekili arıyorum” sözüyle AP’den
ayrılan 11 milletvekilinin desteğiyle (Güneş Motel Olayı) 5 Ocak 1978
tarihinde yeni bir hükümet kurarak tekrar başbakan oldu. Ancak bu 11
milletvekilinin (Tuncay Mataracı, Hilmi İşgüzar, Orhan Alp, Oğuz Atalay,
Mete Tan, Güneş Öngüt, Mustafa Kılıç, Şerafettin Elçi, Ahmet Karaaslan,
Enver Akova, Ali Rıza Septioğlu) desteğini kazanmak için verdiği
tavizler ve bakan yaptığı 11 milletvekili hakkında çıkan yolsuzluk
söylentileri, Ecevit’e zarar verdi. Bu arada, Türkiye’nin ekonomik
durumu gittikçe bozulmaya başlamış, sağ-sol çatışmaları sonucu işlenen
cinayetler önlenemez duruma gelmişti.

TÜSİAD gazetelere tam sayfa eleştiri ilanları verdi. 14 Ekim 1979′da
yapılan ara seçimlerde başarısızlığa uğrayan Ecevit görevden çekildi ve
Süleyman Demirel 25 Kasım 1979 tarihinde MSP ve MHP’nin desteğiyle bir
azınlık hükümeti kurdu. 12 Eylül 1980 tarihinde Genel kurmay başkanı
Kenan Evren’in komutasındaki silahlı kuvvetler ülkenin yönetimine el
koydu. Diğer parti başkanlarıyla beraber Bülent Ecevit de siyasetten
uzaklaştırıldı ve bir süre göz altında tutuldu. Daha sonra diğer bütün
partilerin ileri gelenleriyle birlikte 10 yıl süreyle siyasete girmesi
yasaklandı. Bu dönemde gazetecilik yaptı. Arayış dergisini çıkardı.
1981′de çıkan dergi 1982′de askerî rejim tarafından kapatıldı.

Demokratik Sol Parti Yılları


1985 yılında Bülent Ecevit’in siyasete girme yasağı devam
ederken eşi Rahşan Ecevit’in başkanlığında Demokratik Sol Parti kuruldu.
1987 yılında yapılan referandumla eski siyasi liderlerin siyaset yasağı
kaldırılınca Bülent Ecevit DSP’nin başına geçti. Aynı yılın Kasım
ayında yapılan seçimlerde DSP barajı aşamayınca Ecevit siyasetten
çekildi.

1989′da siyasete dönen Ecevit, 20 Ekim 1991 seçimlerinde DSP
Zonguldak milletvekili olarak TBMM’ye seçildi. DSP’nin oyları 24 Aralık
1995 tarihinde yapılan erken genel seçimde yüzde 14,64’e, milletvekili
sayısı 76’ya yükseldi ve DSP solun en büyük partisi konumuna geldi.
Ecevit, 30 Haziran 1997 tarihinde ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz
başkanlığında kurulan ANASOL-D koalisyonunda Başbakan Yardımcısı olarak
görev aldı. Koalisyon hükümetinin gensoruyla düşürülmesinin ardından,
Bülent Ecevit, 11 Ocak 1999′da DSP azınlık hükümetini kurarak 4. kez
başbakan oldu.

Partisinin, 18 Nisan 1999’da yapılan seçimlerden yüzde 22,19 oy
oranıyla birinci parti olarak çıkması üzerine, hükümeti kurmakla
görevlendirilen Bülent Ecevit, 28 Mayıs 1999’da kurulan DSP-MHP-ANAP
koalisyonunda yeniden başbakanlık koltuğuna oturdu.

Sağlık Sorunları Başladı

Bu dönemde sağlık sorunlarıyla ilgili söylentiler çıkan Bülent
Ecevit, 4 Mayıs 2002’de rahatsızlanarak Başkent Üniversitesi Ankara
Hastanesi’ne kaldırıldı. Tedavisi sırasında durumu gittikçe kötüleşince
eşi Rahşan Ecevit tarafından hastaneden çıkartılarak evine geri
getirildi. Bundan sonra sıhhati gözle görünür şekilde düzeldi ve
Başbakanlık görevine devam etti.

22 Mayıs 2004 tarihinde ise düzenlediği basın toplantısıyla halefini
ilan etti ve görevi Genel Başkan Yardımcısı Zeki Sezer’e devretmek
isteğini belirtti. 25 Temmuz 2004 tarihinde yapılan DSP kongresi ile
aktif siyaseti bıraktı.

Bülent Ecevit Vefatı

Ecevit’in ilerleyen yaşıyla birlikte sağlığı bozuldu. Doktorlarının
karşı çıkmasına rağmen Danıştay’a düzenlenen saldırıda ölen Yücel
Özbilgin’in 19 Mayıs 2006′daki cenazesine katılan Ecevit, törenin
ardından rahatsızlandı.Aynı gece fenalaştı ve beyin kanaması geçirdi.
Uzun süre yoğun bakımda kalan Ecevit,bu sırada kendisi için tutulan
ziyaretçi yazıları Kaldırım Defteri adıyla anılıyor.

Bülent Ecevit, bitkisel hayata girdikten 172 gün sonra 5 Kasım 2006
pazar günü Türkiye saatiyle saat 22:40′da Gülhane Askerî Tıp
Akademisi’nde dolaşım ve solunum yetmezliği sonucu hayata veda etti.





Signing of RasitTunca
[Image: attachment.php?aid=107929]
Kar©glan Başağaçlı Raşit Tunca
Smileys-2
Reply


Forum Jump:


Users browsing this thread: 1 Guest(s)