Thread Rating:
  • 5 Vote(s) - 3 Average
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
İsmail Hakkı Bursevî Kimdir ?
#1
Oku-1 


İsmail Hakkı Bursevî Kimdir ?

Anadolu’da yetişen büyük velilerden, müfessir ve metinler şerhi üstadı. İsmi, İsmail Hakkı olup 1650 (H. 1062) tarihinde Aydos kasabasında doğdu. Babası, salih bir zat olan Mustafa Efendi’dir. 1725(H. 1137) tarihinde Bursa’da vefat etti.

İsmail Hakkı Bursevi, küçük yaşta, babası tarafından Celvetiyye yolu büyüklerinden Seyyid Osman Fadli Efendi’ye götürüldü. Onun; dua ve iltifatına kavuştu. On yaşında Osman Fadli Efendinin Edirne’de bulunan yetişmiş talebesi Abdülbaki Efendi’nin terbiyesi altına girip, yedi sene kendisinden din ve fen bilgilerini okudu. Okuduğu eserleri kendi yazısıyla yazardı. Abdülbaki Efendi’nin emri ile İstanbul’a geldi ve Osman Fadli Efendi’nin manevi terbiyesine girdi. Kısa zamanda manevi kemale (olgunluğa) yükseldi. İnsanları irşat (doğru yolu göstermek) için Bursa’ya bir müddet sonra da Üsküp’e gönderildi. Hocasının kendisine gönderdiği mektuptaki nasihatlerle amel edip, büyük hizmetlerde bulundu.

On sene Üsküp’te kalan İsmail Efendi, hocasının manevi işaretiyle 1685 tarihinde Bursa’ya gitti. Hocasının Magosa’ya gittiğini duyunca, o da gitti.

İsmail Hakkı Bursevi hocasının vefatından sonra, Konya, Seydişehir, Söğüt, İznik ve İstanbul güzergahı ile Bursa’ya geldi. Bu yolculuk sırasında Mevlana, Sadreddin-i Konevi ve Eşrefoğlu Abdullah Rumi gibi büyüklerin kabirlerini ziyaret etti.

İsmail Hakkı Bursevi, Sultan İkinci Mustafa Hanın daveti üzerine 1695 tarihinde Edirne’ye vardı. Nemçe Seferinde cihadın sevabını ve büyüklüğünü anlatarak askeri coşturdu. Ertesi sene Edirne’den ayrılarak Belgrad’a gitti. İsmail Hakkı Efendi, sadrazam Elmas Mehmet Paşa’nın hazır bulunduğu gazaların hepsine katıldı ve birkaç yerinden yara aldı. Ordunun zaferle geri dönüşünden sonra yaralı haliyle Bursa’ya geldi, talebe yetiştirmeye ve eser yazmaya devam etti. Bir ara Şam’a gitti ise de tekrar döndü.

İsmail Hakkı Bursevi, Bursa’da dergah, mescit, semahane, çilehane ve misafir odalarından meydana gelen bir külliye yaptırarak ismini Cami-i Muhammedi koydu. Caminin kitabesini bizzat kendisi yazdı. Bursa’da vefat etti. Kabri, İsmail Hakkı Tekkesi diye anılan yaptırdığı Cami-i Muhammedi’nin mihrabı arkasındadır.

İsmail Hakkı Bursevi buyurdu ki:

“İnsana gelen bela ve sıkıntılar kalbi aydınlatır. Bela ve musibet zamanında ilahi tecelli meydana geldiği için kalp genişler.”

“Evliyayı inkar etmeyip, muhabbet beslemek lazımdır. Çünkü hadis-i şerifte; “Kişi sevdiği ile beraberdir” buyruldu. Kıyamet günü bu büyükler şefaat edeceklerinden onları sevmemek uygun değildir. Onlara düşman olmak insanın helakine sebeb olur.”

“Salih arkadaşlarından ayrılma, yoksa yolda kalırsın veya dalalete (sapıklığa) düşersin. Topluluktan ayrılan helak olur.”

Ahir zamanda tasarruf Türk’ündür;

Ruhul Beyan Tefsirinin Müfessiri İsmail Hakkı BURSEVİ (doğumu miladi 1652) Hazretleri, İstanbul Kütüphanesi’nde kayıtlı “HADİS-İ ERBAİN“ adlı eserde Bakara Suresi 31. ayetin tefsirini yaparken şöyle diyor:

“Âdem’in cennetten çıkma vakti gelince Cenab-ı Allah bunu haber vermesi için CEBRAİL’İ gönderir. Cebrail durumu Âdem’e bildirir. “Âdem tınmadı“ yani emri duyma...zlıktan geldi. Cebrail durumu Allah’a bildirince Allah Teâlâ Cebrail’e: “Git ÂDEM’E LİSAN-İ TÜRKİ ile SÖYLE“ der. Cebrail gelir ve Türkçe olarak cennetten çıkma emrini tebliğ eder. “Âdem cennetten lisan-i Türki ile ‘kalk‘ dimekle kıyam idip çıkmıştır. Zira ahir zamanda tasarruf Türk’ündür.“(İstanbul Küt. 1317 nolu kitap, s.26 )

ESERLERİ:
İsmail Hakkı Bursevi’nin 106 eseri vardır. Bunlardan bazıları şunlardır:
1)Tefsir-i Ruh-ul-Beyan;
İstanbul ve Mısır’da basılmıştır. Vaazlarda çok kullanılan bir tefsirdir.
2)Şerh-i Muhammediyye (iki cilt)
3)Şerh-i Mesnevi
4)Şerh-i Pend-i Attar
5)Şerh-i Bostan
6)Şerh-i Hadisi Erbain
7)Divan

İSMAİL HAKKI BURSEVİ (k.s ) ÇEKTİGİ ÇİLELER !

Kendisi şöyle anlatır :
Allahü Teala, adeti ilahiyyesi üzerine beni bulundugum dereceden daha yüksek bir dereceye yükseltti. Daha önce sahip olmadıgım bir meziyeti kalbime akıtarak, beni ilim ve irfan sahibi eyledi. Allahü Tealanın bu şekilde derecemi yükseltip , bana ilim ve irfan ihsan etmesi yedi senede meydana geldi. Fakat bu feyz ve yükseklige kavuşmak, başa gelen bela ve musibetlerin, meşakkatlerin acısını tatmaya baglı oldugundan, pek cok meşakkat ile karşılaştım.Bir taraftan diger tarafa, bır memleketten başka memlekete gitmek suretiyle çok meşakkat ve sıkıntılar çektim. Mihnet ve acı, insanı bulundugu mertebeden aşagı indirmez. Bilakis başa gelen bela ve musibeti kadere rıza ile karşılamak iyi akıbetlere vesile olur.
İlk önce yolculuk yaptıgım memleket Üsküp idi . Yedi sene sonra oradan Bursa’ya gittim. Yedi sene sonra Kıbrıs’a gitmem icap etti. Yedi sene sonra Harem-i şerife gittim. Yedi sene sonra Hicaz’a gittim. Orada çocuklarım vefat etti. Hac yolunda çok sıkıntılar çektim. Hatta kıymetli kitaplarım ve eşyalarımın hepsi elimden gitti. Eşkıya tamamını yaktı. Çölde ölümle yüz yüze geldim.Herşeyden ümidimi kesip ölümü beklemeye başladıgım anda Hızır Aleyhisselam geldi ve beni çölden kurtardı. Bu sırada bana manevi derecelerden tevhid-i ef’al, tevhid-i sıfat ve tevhid-i zat makamları verildiBütün bunlar karşısında ilahi emre boyun egdim. Yedi sene sonra Ebu Yümn’ün kabrini ziyaret maksadı ile dogum yerim olan Aydos’a gittim. Yedi sene sonra ikinci defa olarak hacca gittim. Yedi sene sonra Bursa’dan Şam’a gitmem emrolundu. Bütün akrabalarımdan uzak kaldım.
İşte bir çok musibet ve çilelerle geçirdigim bu yollar kırk seneyi geçiyor. Allahü Teala diledigini yapar. Kimse O’na bunu niçin böyle yaptın diye soramaz. Karşılaştıgım ve çektigim bu sıkıntılar, tamamen manevi işaretlerle meydana gelmiştir. Güzel akıbet, ancak Allahü Teala’nın fermanı üzere meydana gelendir. Resülüllah Efendimiz ; ‘’ Benim çektigim sıkıntıyı hiçbir Peygamber çekmemiştir ‘’ buyurmuştur. İnsana gelen bela ve sıkıntılar, kalbi aydınlatır. Bela ve musibet zamanında tecelli-i ilahi meydana geldigi için kalb genişler. Bütün bunlardan dolayı en şiddetli meşekkat, Peygamberler hakkında meydana gelmiştir. Onlarınkinden daha hafifi evliyada görülür. Bu itibarla büyük zatlar hep meşekkat ve sıkıntı çekmişlerdir. Resülüllah Efendimiz kendisine çok eziyet ve sıkıntı veren kavmi hakkında ; ‘’ İlahi ! Kavmime hidayet eyle. Çünkü onlar bilmiyorlar.’’ Buyurarak hidayetleri için dua ettiler.





Signing of RasitTunca
[Image: attachment.php?aid=107929]
Kar©glan Başağaçlı Raşit Tunca
Smileys-2
Reply


Forum Jump:


Users browsing this thread: 1 Guest(s)