Welcome, Guest
You have to register before you can post on our site.

Username
  

Password
  





Forum Statistics
» Members: 27
» Latest member: Fahriye
» Forum threads: 649
» Forum posts: 926

Full Statistics

 
RasitTunca-2 Tasavvuf Nedir? Dinde Vesile Varmidir? Mürşidi Kamil Kimdir?
Posted by: RasitTunca - 05-29-2018, 04:54 PM - Forum: 2016 Tasavvuf Sohbetleri Arşivi - No Replies


Tasavvuf Nedir? Dinde Vesile Varmidir? Mürşidi Kamil Kimdir?

(Kar©glanin 15 Ocak 2016 Vaazi)

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اتَّقُواْ اللّهَ وَابْتَغُواْ إِلَيهِ الْوَسِيلَةَ وَجَاهِدُواْ فِي سَبِيلِهِ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ إِنَّ الَّذِينَ كَفَرُواْ لَوْ أَنَّ لَهُم مَّا فِي الأَرْضِ جَمِيعًا وَمِثْلَهُ مَعَهُ لِيَفْتَدُواْ بِهِ مِنْ عَذَابِ يَوْمِ الْقِيَامَةِ مَا تُقُبِّلَ مِنْهُمْ وَلَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ

Sadakallahul Aziym Maide Suresi 35 ve 36. Ayetler

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Yâ eyyuhâllezîne âmenûttekûllâhe vebtegû ileyhil vesîlete ve câhidû fî sebîlihi leallekum tuflihûn. İnnellezîne keferû lev enne lehum mâ fîl ardı cemîan ve mislehu meahu li yeftedû bihî min azâbi yevmil kıyâmeti mâ tukubbile minhum, ve lehum azâbun elîm.

Meali :

Ey âiman edenler Allah’a ulaşmaya yaklaşmaya vesileler arayin, Allah yolunda gayret gösterin ki, kurtuluşa eresiniz. Kâfir olanlar, yeryüzünde ne varsa hepsine, hattâ bir misli fazlasına sahip olsalar da, kıyâmet gününün azâbından kurtulmak için, hepsini verseler, gene makbule geçmez,ve onlara pek elemli bir azap vardır.

Sadakallahul Aziym Maide Suresi 35 ve 36. Ayetler

---oOo---

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

1450- وعنْ أَبي هُريرةَ رضي اللَّه عنهُ قال : قالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : « إِنَّ للَّهِ تَعالى ملائِكَةً يَطُوفُونَ في الطُّرُق يَلْتَمِسُونَ أَهْلَ الذِّكْرِ ، فإِذا وَجدُوا قَوْماً يذكُرُونَ اللَّه عَزَّ وَجلَّ، تَـنَادَوْا : هَلُمُّوا إِلى حاجتِكُمْ ، فَيَحُفُّونَهم بِأَجْنِحَتِهم إِلى السَّمَاء الدُّنْيَا ، فَيَسأَلهُم رَبُّهُم ­ وَهُوَ أَعْلم ­ : ما يقولُ عِبَادِي ؟ قال : يَقُولُونَ : يُسبِّحُونَكَ وَيُكَبِّرونَكَ ، ويحْمَدُونَكَ ، ويُمَجِّدُونَكَ ، فيقولُ : هل رأَوْني ؟ فيقولون : لا واللَّهِ ما رأَوْكَ ، فَيَقُولُ : كَيْفَ لو رَأَوْني؟، قال : يقُولُون لو رَأَوْكَ كانُوا أَشَدَّ لكَ عِبادَةً ، وأَشَدَّ لكَ تمْجِيداً ، وأَكثرَ لكَ تَسْبِيحاً . فَيَقُولُ : فماذا يَسأَلُونَ ؟ قال : يَقُولونَ : يسأَلُونَكَ الجنَّةَ . قالَ : يقولُ : وَهل رَأَوْهَا ؟ قالَ : يَقُولُونَ : لا وَاللَّه ياربِّ مَا رأَوْهَا . قَالَ : يَقُولُ : فَكَيْفَ لو رَأَوْهَا ؟، قال: يَقُولُونَ : لو أَنَّهُم رأَوْها كَانُوا أَشَدَّ علَيْهَا حِرْصاً ، وَأَشَدَّ لهَا طَلَباً ، وَأَعْظَم فِيها رغْبة. قَالَ : فَمِمَّ يَتَعَوَّذُونَ ؟ قَالَ : يقولُون يَتعَوَّذُونَ مِنَ النَّارِ ، قال : فَيقُولُ : وهَل رَأَوْهَا ؟ قالَ: يقولونَ: لا واللَّهِ ما رأَوْهَا . فَيقُولُ : كَيْف لو رَأوْها ؟، قال : يقُولُون : لو رَأَوْهَا كانوا أَشَدَّ منها فِراراً ، وأَشَدَّ لها مَخَافَة . قَالَ : فيقُولُ : فَأُشْهدُكم أَنِّي قَد غَفَرْتُ لهم ، قَالَ : يقُولُ مَلَكٌ مِنَ الملائِكَةِ : فِيهم فُلانٌ لَيْس مِنهم ، إِنَّمَا جاءَ لِحاجَةٍ، قال : هُمُ الجُلَسَاءُ لا يَشْقَى بِهم جلِيسهُم » متفقٌ عليه .

وفي روايةٍ لمسلِمٍ عنْ أَبي هُريرةَ رضِي اللَّه عنْهُ عَنِ النَّبِيِّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قال : « إِنَّ للَّهِ مَلائِكَةً سَيَّارةً فُضًلاءَ يتَتَبَّعُونَ مجالِس الذِّكرِ ، فَإِذا وجدُوا مَجلِساً فِيهِ ذِكْرٌ ، قَعدُوا معهُم ، وحفَّ بعْضُهُم بعْضاً بِأَجْنِحَتِهِم حتَّى يَمْلأُوا ما بيْنَهُمْ وَبَيْنَ السَّماءِ الدُّنْيَا ، فَإِذا تَفَرَّقُوا عَرجُوا وصعِدوا إِلى السَّماءِ ، فَيسْأَلهُمُ اللَّهُ عَزَّ وجلَّ ­ وهُوَ أَعْلَمُ ­ : مِنْ أَيْنَ جِئْتُمْ ؟ فَيَقُولُون: جِئْنَا مِنْ عِندِ عِبادٍ لَكَ في الأَرْضِ : يُسبحُونَكَ، ويُكَبِّرُونَكَ ، وَيُهَلِّلُونَكَ ، وَيحْمَدُونَكَ ، وَيَسْأَلُونَكَ . قال : وماذا يسْأَلُوني ؟ قَالُوا : يَسْأَلُونَكَ جنَّتَكَ . قال : وهَلْ رَأَوْا جنَّتي ؟ قالُوا : لا ، أَيْ ربِّ : قال : فكَيْفَ لو رأَوْا جنَّتي ؟ قالُوا : ويسْتَجِيرُونَكَ قال : ومِمَّ يسْتَجِيرُوني ؟ قالوا : منْ نَارِكَ ياربِّ . قال : وَهَلْ رَأَوْا نَارِي ؟ قالوا : لا ، قال : فَكَيْفَ لَوْ رَأَوْا نَارِي ؟، قالُوا : ويسْتَغْفِرونَكَ ، فيقول : قَدْ غفَرْتُ لهُمْ ، وأَعطَيْتُهُمْ ما سَأَلُوا ، وأَجرْتُهم مِمَّا اسْتَجارُوا . قال : فَيقُولونَ : ربِّ فيهمْ فُلانٌ عبْدٌ خَطَّاءٌ إِنَّمَا مَرَّ ، فَجلَس معهُمْ ، فيقول : ولهُ غفَرْتُ ، هُمْ القَوْمُ لا يَشْقَى بِهِمْ جَلِيسُهُمْ


( Hadis-i Şerif , Buhârî, Daavât 66. Ayrıca bk. Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 251-252, 358-359 Müslim, Zikir 25. Ayrıca bk. Tirmizî, Daavât 129)

1450. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Allah Teâlâ’nın yollarda dolaşıp zikredenleri tesbit eden melekleri vardır. Bunlar Cenâb-ı Hakk’ı zikreden bir topluluğa rastladıkları zaman birbirlerine “Gelin! Aradıklarınız burada!” diye seslenirler ve o zikredenleri dünya semâsına varıncaya kadar kanatlarıyla çevirip kuşatırlar. Bunun üzerine Allah Teâlâ, meleklerden daha iyi bildiği halde yine de onlara:

- “Kullarım ne diyor?” diye sorar. Melekler:

- Sübhânallah diyerek seni ulûhiyyetine yakışmayan sıfatlardan tenzih ediyorlar, Allâhü ekber diye tekbir getiriyorlar, sana hamdediyorlar ve senin yüceliğini dile getiriyorlar, derler. Konuşma şöyle devam eder:

- “Peki onlar beni gördüler mi ki?”

- Hayır, vallahi seni görmediler.

- “Beni görselerdi ne yaparlardı?”

- Şayet seni görselerdi sana daha çok ibadet ederler, şânını daha fazla yüceltirler, ulûhiyyetine yakışmayan sıfatlardan seni daha çok tenzih ederlerdi.

- “Kullarım benden ne istiyorlar?”

- Cennet istiyorlar.

- “Cenneti görmüşler mi?”

- Hayır, yâ Rabbi! Vallahi onlar cenneti görmediler.

- “Ya cenneti görseler ne yaparlardı?”

- Şayet cenneti görselerdi onu büyük bir iştiyakla isterlerdi, onu elde etmek için büyük gayret sarfederlerdi.

- Bunlar Allah’a neden sığınıyorlar?”

- Cehennemden sığınıyorlar.

- “Peki cehennemi gördüler mi?”

- Hayır, vallahi onlar cehennemi görmediler.

- “Ya görseler ne yaparlardı?”

- Şayet cehennemi görselerdi ondan daha çok kaçarlar, ondan pek fazla korkarlardı.

Bunun üzerine Allah Teâlâ meleklerine:

- “Sizi şahit tutarak söylüyorum ki, ben bu zikreden kullarımı bağışladım” buyurur. Meleklerden biri:

- Onların arasında bulunan falan kimse esasen onlardan değildir. O buraya bir iş için gelip oturmuştu, deyince Allah Teâlâ şöyle buyurur:

- “Orada oturanlar öyle iyi kimselerdir ki, onların arasında bulunan kötü olmaz.”


( Hadis-i Şerif , Buhârî, Daavât 66. Ayrıca bk. Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 251-252, 358-359 Müslim, Zikir 25. Ayrıca bk. Tirmizî, Daavât 129)

"Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ ibrâhîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
(Allah'ım! Muhammed'e ve Muhammed'in tebasina (ona tabi olanlara) yeniden can ver . Daha önce İbrahim'e ve Tebasina verdigin gibi. Bunlar için (Bu ceşidliliği bize verdiğin için) bütün hamd ve teşekkürlerimiz sanadır.)

"Allâhumme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârakte alâ ibrahîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
(Allah'ım! Muhammed'i ve Tebasini (ona tabi olanlari) çoğalt. Daha önce İbrahimi ve tebasini (ona tabi olanlari) çoğalttığın gibi'. Bunlar için (Bu ceşidliliği bize verdiğin için) bütün hamd ve teşekkürlerimiz sanadır.)

Yolculugumuza başliyoruz :

Allah’u Teâlâ Hazretlerine vesile aramak, vesile edinmek yani tevessül ile ilgili özellikle münkirler tarafından birçok yazı kaleme alınıyor. Vesile edinmeyi, vesile edrek dua etmeyi, himmet istemeyi inkar ediyor ve şirk olarak kabul ediyorlar.
Fatiha Suresinde okuduğumuz “Ancak sana kulluk eder, ancak senden yardım isteriz” ayeti kerimesini okuyarak “Hem Ancak Allah’tan yardım isterim diyorsun, hemde şeyhten yardım istiyorsun” diyorlar.

1404- وعنهُ رضي اللَّه عنْهُ قال : قالَ رَسُولُ اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : « لا تَجْعلُوا قَبْرِي عِيداً ، وَصلُّوا عَلَيَّ ، فَإنَّ صَلاتَكُمْ تَبْلُغُني حيْثُ كُنْتُمْ » رواهُ أبو داود بإسناد صحيح . 1404.

YineEbû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Kabrimi bayram yeri haline çevirmeyiniz. Bana salâtü selâm getiriniz. Zira nerede olursanız olun sizin salâtü selâmınız bana ulaşır.”

( Ebû Dâvûd, Menâsik 97)

Burda kasededilen aynen hacerül esvedin önündeki, öpecen diye biribirini ezip, ittirip kakanlar gibi, kabrimide öyle hengame yerine cevirmeyin, zira sizin bana salavat getirmeniz, siz nerede olursaniz olun, bana ulaşir. cünkü Allahin melekleri vardir, onlar bana iletir dedi. ve bununda kaynagin baştaki hadisde gectigi gibi, yerüzünde gezip zikir arayan görevli melekler varmiş, nedir o melekler peki, işde ulvi ruhlar.

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

“Allah size yardım edip rızık veriyorsa, bu, aranızdaki zayıflar sâyesinde değil midir?”

( Hadis-i Şerif , Buhârî, Cihâd 76 )

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

“Fakirleri kollayıp gözetiniz. Aranızdaki zayıflar sâyesinde Allah’dan yardım görüp ve rızıklandığınızdan şüpheniz olmasın.”

( Hadis-i Şerif , Ebû Dâvûd, Cihâd 7)

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

“Allah bu ümmete, aralarındaki zayıfların duası, ibadeti ve ihlâsı sebebiyle yardım etmektedir.”

( Hadis-i Şerif , Nesâî, Cihâd 4 )

Öyle Vesile aramak olmasaydı Allah’u Teâlâ Maide suresi 35 de: "Ey âiman edenler Allah’a ulaşmaya yaklaşmaya vesileler arayin" dermiydi.

Yine bazı inkarcılar bu ayeti kerime işlerine gelmediği için: “Bu vesileden maksat ibadetlerdir ve insanın amelleridir” demektedirler. Bakın Allah’u Teâlâ başka bir ayeti kerimesinde ne buyuruyor:
“De ki: “Onu bırakıp da ilâh diye ileri sürdüklerinizi çağırın. Onlar, başınızdaki sıkıntıyı ne kaldırabilirler ne de değiştirebilirler.”(İsra 56)
“Onların yalvardıkları bu varlıklar, “hangimiz daha yakın olacağız” diye Rablerine vesile ararlar. O’nun rahmetini umarlar, azabından korkarlar. Çünkü Rabbinin azabı gerçekten korkunçtur.” (İsra 57)

Allaha Yaklaşmak için Takva için Vesile Aramak Nedir?

Bu konuya bizim tefsirimiz ise :
Ben mesala terzi olsam, ve elbise dikmek için kumaş kesecegim, amma elbise dikebilmek için, düzgün ve belli bir şekilde kesmem lazim. belki kenarindan yirtarsamda kesilir amma, benim onu bir ceket bir pantalon dikebilmek için, belli bir şekil ve kalip üzre kesmem lazim. ve o yüzden düzgün kesmek için, ne kullaniyorum? tabiki makas ve kalip, ve makassiz elimle olurmu bu iş? yine dikecen igne lazim iplik lazim, belki elimlede dikmeyecegim makina kullnacagim.
o zaman ne kadar vesile kullandim şu elbiseyi dikmek için. sen aldin pazardan bir elbise giydin, amma o elbise sana gelesiye kadar ne kadar vesileler aracilar ve araclar onu elbise yapti. Hani Allah settar idi, Allah settardir yani örten giydiren ? deyince Evet settar örten bürüyen, giydirende Allah, amma Allah bu dünyada giyme işlemi cin, bu kadar vesileyi mecbur kildiysa!

Dikkkaaaaat : O zaman sende ciplak dur, bekle o zaman, Allah beni kendi gelsin giydirsin diye, cünkü Allah settardir de ve bekle dur ,gelipde seni bir giydiren olmadan, biri seni giydircekmi, ahmakligin lüzumu yok. Yine mesala köy kuyulari, yani serenli kuyudan su cekmek için, serene zincire kovaya yahut tulumbali kuyudan su cekmek için, tulumbaya ihtiyac var. Eger ben o vesileleri, yani yardimcilari kullanmazsam, her susadigimda, kuyuya inip, kuyudan direk icip, sonra kuyudan cikmam lazim gelmezmi. ve bütün köyün böyle kuyuya indigini cikdigni düşünebilirmisin. ve hadi sen indin icdin, kücük cocuklar nasil incekde icecek suyu, neymiş şeyh yokmuş vesile olamazsmiş, onlar kendini kurtarisnda başkalarini kurtarmaya kalsin diyen ahmaklar var.

Sana bu vaazimizin ulaşmasi için, yine internete, bilgisayara, yada laptopa, yada tablete, yine elektrige, yine kullanma bilgisine, yine okuma yazmaya, yine göze, yine akila, onlarin aklin ve gözün elin kolun calişmasi için, insan benzini yiyeceklere, o yiyecekleri ekip bicecek ciftciye, yine güneşe suya aya dünyaya,........... ihtiyacin var degilmi? hani vesile yokdu. Allahin kanunu yasasi bu, ahmak trottel .
Yani bir damla suyu vesilesiz aracisiz ve aracsiz icemezken, Allahin salih kullari nasil vesile olmasin.

Lan dangil angut ,peygambere iman etmen demek, zaten Allah ile araya peygamberin girmesi demek . eger peygambere iman etmzsen, imanin tam degil ,öyle olunca, Allah ile arana peygamber giriyorsa, bu dini sen peygamberden ögrendin ise, bir zamanlar insanlar o peygambere "sen kimsin biz senin peygamberligine inanmiyoruz" diyeneler vardi. yani O da, bu dini mübini, insanlara anlatmak için, inandirabilmek için neler cekdi. kuranin bir kitap nüshasi yok, öyle bir delil yok, peygamberin ben "ben peygamberin" demesine inandik. "bunlarda kuran ayetidir" dediklerinede kuran diye inanmadikmi zaten, ahmak adam. öyleyse, sen dini bile peygambersiz bilemezken, Allah dinini anlatmak için bile peygamberlerini meleklerini, Cebraili vesile kildiysa, sen niye "Muhammedi ve Kurani ve Allah i" daha iyi anlamak için vesile aramiyorsun. evet bircok şeyhin diyen mehdiyin diyne peygamberin diyen şarlatanlar var bu gün, amma hicbir zaman, görme duyusu alinmamiş akilli insan, siyah ile beyazi ayirt edecek kuvveden mahrum degildir, iyi ile kötüyü ayirt edecek bir firaset, her insana FITRATEN koyulmuşdur. o zaman kim gercek Allah adami, kim degil akilli bir insan, anlayabilir ancak kör cahiller bilemez, yani summun bukmun olmuş ahmaklar haric.

---oOo---

Allah da Vesile Kullanirmi?

Ve edebdendir ki: cocuk için "benim degil yaradanin" denilir. Halbuki Allah, o cocugun dogmasi için, beni vesile kildi ise, beni ona baba eylediyse, cocuk yeri gelir benim derim, amma ince düşününce yanliş anlamamalarin ve nazarin önüne gecmek için işde: "benim degill yaradanin" deriz. yaradaninmi benimmi o cocuk? ben tohumu attim, ve benim dedim, halbuki onun yartilmasinda, benim ne kadar emegim var. yine annesinin cok emegi var dersek, anneside yedi icdi karninda cocuk büyüdü, o yedikleri için bircok vesileler lazim degilmi. yine o zaman, Allah sünnetullahinda böyle vesileler kullaniyorsa, sana ne oluyorda ahmaklik edip, aracilari yardimcilari yok sayiyorsun . Bu ancak senin dangilligin, ve kurani yanliş anlamandir, o ayeti yalniş yerde misal gertiremendir, yani fatihadaki ayeti.

ve yukrdaki misaldeki terzi, "kumaşi ben kesdim" diyecekdir, halbuki omu kesdi, makasmi kesdi, yoksa makasinda, elinde, ayaginda, ve o kesen terzininde Rabbi olan Allahmi kesdi? evet ve Tasavvufa göre "la mevcuda illa hu " kurali geregi, Allahdan gayri bir varlik yok ise, makasdada Allah var, terzidede, elde ayakdada. öyleyse Allah kesdi, amma Allah o terzinin eli ile kesdi, o terzi ilse eli ile amma yine eli yerine makasla kesdi, oda bir vesile ve arac kulllandi, silsile halinde vesileler zinciri yani. ve onu vesile kildi, ve onunla o elbise ile bir adami setreyledi giydirdi . Hadi tohumu ekmede, bugdayi ekmede, bicmede, sana gökten hun insinde ye bakalim! işde böyle calişma gayret etme gökden incek diye birleri vercek diye bakarsan dünya etyopyanin durumu olur, ve sen öyle allah de dur calişam gayret etme, ve sana o zaman ancak dangillik yakişir.cünkü

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

وَأَن لَّيْسَ لِلْإِنسَانِ إِلَّا مَا سَعَى


Ve en leyse lil insâni illâ mâ seâ.

"İnsan için ancak çalıştığı vardır." NECM Suresi 39. ayet

Fenâ-fiş-şeyh -Fenâ-fir-resul - Fenâ-fillah

Allah ne buyurdu "insan için ancak kazandigi vardir calişip cabaladigi, kazandigi vardir" ayetine ne mana vermek lazimdir.
ve Allaha yaklaşmak için vesileler aramamiz lazimmiş, birinci vesile sidretil müntehaya kadar gidebilen, ilk insan muhammed, ve en yakin giden muhammed. ve birinci vesile muhammed, peki bizi muhammede kim yaklaştircak, işde onlar peygemberin sünnetelrini, ne için ne sebeble yaptginin bir manasini bilen ve onlari ihya edip yaşayyip canli tutan alim insanlar ikinci vesile. ve onlari şeyh kabul etmek, ve onlarin yaptigini yapmak, işde bize muhammedi tanitir. ve muhammedden geriye bize kalan neydi "sünnet ve kuran ve onun ehli beyti yani onu en yakinen bilenler ve onlarin devam eden soyu" ve kuran ve sünneti yaşamak muhammedi bilmekdir. ve yani mesela, insan sevdiginin giydigi gibi giyme, sacini öyle kesdirme, öyle koku sürünme, öyle giyinme gibi sevdigi begendigi insani kendine örnek ve rehber edinme hali vardir veyani yeni yüzyül ifadesi il e onun fanlari olmak.ve Muhammedi rehber etcek olanda, onun yedigi gibi yiyip, giydigi gibi, veya onun neyi nasil yaptigini, ne için öyle yaptigini bilerek yapanlar, onun takip etmiş funlaridir, ve öyle olunca
Fenâ-fiş-şeyh: demek, çayin icndeki şekerin, kariştrilinca kaybolmasi, fakat icince onun, yani çayın tadi olmasi gibidir. ve şeyhde fani olanda, sanki o gibi yürür, o gibi söyler, o gibi giyinir,... ve böylece "O= şeyh", "şeyhde=O" olmuş gibidir çay ile şeker biribirine karişmişdir, yani ayirt edilemez hale gelmişlerdir.
ve yine şeyh eger, gercek şeyh ise, o ise o yaptiklarini, muhammed yapti diye yaptigi için, O şeyh dahi Fenâ-fir-resul:yani rasül çayında erimiş olan şeker gibidir, ve o muhammedi taklid etmekdedir. ve öyle olunca Rasulullah ise

Fenâ-fillah: makamindadir. Yani Allah da fanidir,yani her yaptigini, Allah öyle emrettigi için yapandir. o yüzden Ebu Hureyre radiyallahu anh bir seferinde, peygamberin her hareketini yazinca muhammed: "yaz ya ebu hureyre, benden Allahin emrettigi dişinda bir fiil vuku bulmaz." dedi. yani

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

وَمَا يَنطِقُ عَنِ الْهَوَى إِنْ هُوَ إِلَّا وَحْيٌ يُوحَى

Ve mâ yentıku anil hevâ. İn huve illâ vahyun yûhâ.

Ve o, hevasından (kendiliğinden) konuşmaz. (O’nun söyledikleri), sadece O’na vahyolunan vahiydir.

NECM Suresi 3 ve 4. ayet


ve yine o veli olan Allah adamlari için kuranda buyrulurki:

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ مَن يَرْتَدَّ مِنكُمْ عَن دِينِهِ فَسَوْفَ يَأْتِي اللّهُ بِقَوْمٍ يُحِبُّهُمْ وَيُحِبُّونَهُ أَذِلَّةٍ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ أَعِزَّةٍ عَلَى الْكَافِرِينَ يُجَاهِدُونَ فِي سَبِيلِ اللّهِ وَلاَ يَخَافُونَ لَوْمَةَ لآئِمٍ ذَلِكَ فَضْلُ اللّهِ يُؤْتِيهِ مَن يَشَاء وَاللّهُ وَاسِعٌ عَلِيمٌ

Yâ eyyuhâllezîne âmenû men yertedde minkum an dînihî fe sevfe ye’tîllâhu bi kavmin yuhıbbuhum ve yuhıbbûnehû ezilletin alâl mu’minîne eizzetin alâl kâfirîn(kâfirîne), yucâhidûne fî sebîlillâhi ve lâ yehâfûne levmete lâim(lâimin) zâlike fadlullâhi yu’tîhi men yeşâu vallâhu vâsiun alîm

MAİDE Suresi 54. ayet

Diyanet İşleri meali

Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse, (bilin ki) Allah onların yerine öyle bir topluluk getirir ki, Allah onları sever, onlar da Allah’ı severler. Onlar mü’minlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı güçlü ve onurludurlar. Allah yolunda cihad ederler. (Bu yolda) hiçbir kınayıcının kınamasından da korkmazlar. İşte bu, Allah’ın bir lütfudur. Onu dilediğine verir. Allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir.

MAİDE Suresi 54. ayet

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

إِنَّ شَرَّ الدَّوَابَّ عِندَ اللّهِ الصُّمُّ الْبُكْمُ الَّذِينَ لاَ يَعْقِلُونَ

İnne şerred devâbbi indallâhis summul bukmullezîne lâ ya’kılûn.

Muhakkak ki Allâh indînde canlıların en şerrlisi, aklını kullanmayan (taklitle yaşayan) sağırlar ve dilsizlerdir (ahmaklardir).

ENFAL-22 ayet

TAKLiDi iMAN - TAHKiKi iMAN

bu ayetde, öyle sünneti kurani anlamak, taklid ile olmaz, taklid yapila yapila taklidi imandan tahkiki imana ulaşmak icindir. önce şeyh taklid edilir, sonra onunla muhammed taklid edilmiş olur ,onunla ise, Allahin kainata koydugu yasalara uyulmuş olunur. yani o zaman büyük kitap yaşanmiş olur. büyük kitapsa gecenki sohbetlerde dedigimiz gibi sünnetullahdir. Allahin sünnetdir Ve FITRATTIR yasalaridir.ve insan bu ayet ilede düşünmeye, ve o taklid ettiklerimizi, tahkike gecirmek için, onlarin ne için yapildigini düşünüp bilmeye sevkeder.
ve gül mevsimi gecince yapraklarini döker toprak olur. oysaki aklini kullanan bir insan, oniki ay gül koklamk istiyorsa, o gül gül, gül actigi mevsimde actigi gül yapraklarini toplar, ve onlarin yagini cikarirki, o öz ve yagi, cebine veya evinin bir köşesine koyunca, ne zaman cani gül koklamak isterse, cikarip acip koklar. yani öyle salak salak, gül acinca bakarsan ve yagini cikarmak gibi akillilik yapmazsan, o yaprak dökünce, bir daha gül koklamak için, bir mevsim beklersin. ve muhammed bekaya göcdü, sen daha muhammed balindan tatmak için, onun yeniden dogmasini bekliyorsan, yani cenneti beklersen yanilirsin, oysaki o tohum verdi hergün ayri bir demde, ayri bir yaratiliş ile yaratilmada, cünkü rabbim öyle buyuruyor.


أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

يَسْأَلُهُ مَن فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ كُلَّ يَوْمٍ هُوَ فِي شَأْنٍ

Yes’ eluhu men fis semâvâti vel ard(ardı), kulle yevmin huve fî şe’nin.

Göklerde ve yerde olanlar, O’ndan isterler (dilerler). O hergün (her an) bir şe’n (ayrı bir tecelli, yeni bir oluş) üzerindedir.

RAHMAN Suresi 29. ayet

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

وَإِذْ قَالَ إِبْرَاهِيمُ رَبِّ أَرِنِي كَيْفَ تُحْيِي الْمَوْتَى قَالَ أَوَلَمْ تُؤْمِن قَالَ بَلَى وَلَكِن لِّيَطْمَئِنَّ قَلْبِي قَالَ فَخُذْ أَرْبَعَةً مِّنَ الطَّيْرِ فَصُرْهُنَّ إِلَيْكَ ثُمَّ اجْعَلْ عَلَى كُلِّ جَبَلٍ مِّنْهُنَّ جُزْءًا ثُمَّ ادْعُهُنَّ يَأْتِينَكَ سَعْيًا وَاعْلَمْ أَنَّ اللّهَ عَزِيزٌ حَكِيمٌ


Ve iz kâle ibrâhîmu rabbî erinî keyfe tuhyil mevtâ kâle e ve lem tu’min kâle belâ ve lâkin li yatmainne kalbî kâle fe huz erbeaten minet tayri fe surhunne ileyke summec’al alâ kulli cebelin minhunne cuz’en summed’uhunne ye’tîneke sa’yâ(sa’yen), va’lem ennallâhe azîzun hakîm

Diyanet İşleri: Hani İbrahim, “Rabbim! Bana ölüleri nasıl dirilttiğini göster” demişti. (Allah ona) “İnanmıyor musun?” deyince, “Hayır (inandım) ancak kalbimin tatmin olması için” demişti. “Öyleyse, dört kuş tut. Onları kendine alıştır. Sonra onları parçalayıp her bir parçasını bir dağın üzerine bırak. Sonra da onları çağır. Sana uçarak gelirler. Bil ki, şüphesiz Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.”

BAKARA-260 ayet

Dagdan akip gelen irmaklar vardir,irmaklar nehirlere karişir, nehirler ise denizlere, denizler ise okyanuslara. yani dagdaki bir ölü kuş, o dagin suyuna karişinca, onun akip gelmesi o su ile olur, ucarak olmaz, ve gelirken ve geldigi irmakda, veya nehirde, veyada denizde, ordada olmazsa en son okyanusdan buhar olup yüze cikabilrse, sonrada yagmur olup, Allah onu dogacagi yeniden bitecegi yere rüzgari ile sevkeder, ve mikail aleyhisselam, rüzgarlari süre süre, o o kuşun suya karişip buharlaşip yagmnur olcak tanesini, incegi yere götürür. orda yagmur olur, topraga iner. ve orda ise. bitki olup bedenlere girip can olur. ve varmi bundan başka bir yol. hadi daga kuşu ezde at nasil geri gelcek ahmak, neden ez dedi, yani topraga suya kolayca karişmasi için. ve eridi cürüdü toprak ve suya karişdi, ve böylece yeni yerine vasil oldu. orda ise bir bedene girip yeniden can buldu.amma bu can yeni bir kuş amma bir hayvan veyada insan.

---oOo---

HiNDULARIN iNEGE TAPMA SAPMASI

Allah inegi yaratmiş, ve Allah, inekdede tecelli ediyor. yine köpegi yaratmiş, köpekdede teceli ediyor, amma bunun için , Allah, haşa inekdir olmaz. Allah, haşa köpekdir olmaz. Allah hepimizde tecelli ediyor amma, gel gelelim, ahmak hindu, işde bunu anlayamadigindan, Allah inekdede tecelli edince, onda tecelli ediyor degil, Allah, haşa huzur inekdir anlamiş, ve inege tapar olmuş. yani bir kücük nüans farki neleree mal oluyor yani.
Yani Allah her ne kadar inekde tecelli etsede, Allah , haşa inekdir olmaz, yahut insanda tecelli etsede, insan "halifeyi ruyu zemin" de olsa, insan haşa Allahdir olmaz veya Allah, haşa insandir da olmaz, "enel hak" yorumlamalarini, akillarin almadigi taraf, ve yanliş anlayanlar cok yani. cahil ve akilsizlari ahmaklari aklini kullanmayanlari kandirmak cok kolay, nitekim musa vakti akilsizlari, musa dagdan inesiye şeytan kandirip buzagiya tapdirmadimi?

PARAYA VEREN DÜDÜĞÜ ÇALAR

ve bugün neymiş F16 larimiz gece ucamiyormuş, ve bizim mühendisler, ona gece görüşü eklemişmiş. lan angut, kimi kandiriyorsunuz, nasrettin ne dedi "parayi veren düdügü calar" demedimi, sen iyi para verseydin iyi ucak alirdin, az para verip, ucuz ucak almiş ki, senin başindaki üc kagitcilar, işde böyle gece görüşü bile yok. yeni araba alanlar bilir, eger iyi para verirsen, camlari otamatik, direksiyon servolenk, bilmem halojen lambali, kapilar otamatik, daha bir cok extrasi olan arabada alabilirsin, yahut arabada takilcak yerler var amma, o cam otamatigi kapi otamatigi takilmamiş, ucuz arabada var. sen paradan haber ver, az paraya ucuz versiyon, iyi paraya en lüks versiyon, ve bunlar neymiş sanki Bu F16 larla bizi kaziklamişlar gibi lansediyorlar insanlara. cahili kandirmak kolay, gel bizide kandirda bakalim trottel beyinsiz dangalak. olabilir, bizimde bir tarafmiz belki kör sagir kalabilir, ama işde Allah o yüzden

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

إِنَّ شَرَّ الدَّوَابَّ عِندَ اللّهِ الصُّمُّ الْبُكْمُ الَّذِينَ لاَ يَعْقِلُونَ

İnne şerred devâbbi indallâhis summul bukmullezîne lâ ya’kılû


Muhakkak ki Allâh indînde canlıların en şerrlisi, Ahmaklardir yani aklını kullanmayan (taklitle yaşayan) sağırlar ve dilsizlerdir. veya ahmaklardir demiyormu.

ENFAL-22 ayet

TASAVVUF VE MÜRŞiDi KAMiL

işde gecenki vaazda nefsi kamile den bahsettik ve gelelim "mürşidi kamil" e yani kamil ve kamile fark nerede dişi ve erkek ve nefsin isimleri hep dişi isim raziye marziye buraya gelince hem dişi hem erkek yani hem kamil hem kamile var daha önce "nefsi raziye" ve "RIZA" makami var yani işde
insan ya içe dogru erer, bedenden içeri doğru seyri süluk edip, ice dogru erer ve dişi olur ve dogacak yeni versiyonu dişi yani kiz cocuk olarak dogar. yahutda, dişa dogru hareket edip, kainati okur fizik der tabiat ana der darwin der bilmem ne der ve dişa dogru okur büyük kitabi ve er olarak dogar, erkek cocuk olur onun yeni versioyonuda. yahutda öyle kamil kimseler vardirki, onlar hem ice, hemde dişa dogru gidebilir, istedigi zaman, ve ister oglan, ister kiz olarak dogabilirler. yani ya zekerli cikinilti, yada rahimli cukurlu dibe dogru. ve hal böyle olunca dibe dogru günahlari terketmek ile, ve dişa dogru kainatin dişin dogru ise güneşden ve muhammden dinden uzaklaşarak, yani günah işleyrek ilerler,son sinuir aşilirsa Allah muahafaza, ve en son kafir karanligi, ve zulumet ve kara kiş olurlar.
Tasavvuf işde bu içe veya dışa doğru yolculuğu talim eden din ilmidir.

ve mehdi aleyhisselam, hem ileriye dogru, hemde yakina dogru, sınırdır. yani geri döndüren gökdür. o yüzden rabbim, onun askerlerini ondan öteye gecmekden muhafaza eylesin. yoksa ondan ötede kaybolursunuz. gece 21 aralikdan daha ileri gidip, hep gece olursa, artik gündüzün hakkina tecavüz etmiş olur. yani en uzun gündüzde 1/3 yani en az sekiz saat gece,veya en uzun gecede 8 saat gündüz kalmak zorundadir bu allahin dünamiza koydugu büy<ük kitaptaki yasasidri sünnetullahidir. ve kadin ve erkeklikde, en az 7,65 tabancalidir, oda iki şarjör ile en az "merkür yani 13,316" veya "14 lü venüs" veya "7,65+7,65 =15,25cm, dünya" veya "mars 16" veya "17 li ramazan davulcusu" ....


Rabbim, mehdi cemaatine, ileriyede geriyede doğru, sınırı aşmamayı nasip etsin.

---oOo---


أَأَللَّهُمَّ أَرِنَا الْحَقَّ حَقاً وَ ارْزُقْنَا اتِّبَاعَهْ وَ أَرِنَا الْبَاطِلَ بَاطِلاً وَ ارْزُقْنَا اجْتِنَابَهْ


''Allahım! Bizlere, hakkı Hak gösterip ona tabi olmayı, bâtılı da Bâtıl gösterip ondan yüz çevirmeyi nasib eyle..! '

وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ

Ve âhıru da'vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne, Amiyn.

Elfatiha maassalavat.

سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ

Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve etûbu ileyk.

--OoO--

Kar©glan

Başağaçlı Raşit Tunca

Schrems, 15 Ocak 2016 Cuma

Original Kar © glan

Print this item

RasitTunca-2 Kurandaki Takvimler - Hicret - Mekkenin Fethi (Kar©glanin 8 Ocak 2016 Vaazi)
Posted by: RasitTunca - 05-29-2018, 04:46 PM - Forum: 2016 Tasavvuf Sohbetleri Arşivi - No Replies


Kurandaki Takvimler - Hicret - Mekkenin Fathi - Haram Aylar

(Kar©glanin 8 Ocak 2016 Vaazi)

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

ذَرْهُمْ يَأْكُلُواْ وَيَتَمَتَّعُواْ وَيُلْهِهِمُ الأَمَلُ فَسَوْفَ يَعْلَمُونَ

Sadakallahul Aziym Hicr Suresi 3. Ayet Yani 153 veya 15/3

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

وَجَعَلْنَا مِن بَيْنِ أَيْدِيهِمْ سَدًّا وَمِنْ خَلْفِهِمْ سَدًّا فَأَغْشَيْنَاهُمْ فَهُمْ لاَ يُبْصِرُونَ

Sadakallahul Aziym Yasin Suresi 9. Ayet Yani 369 veya 36/9

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Zerhum ye’kulû ve yetemetteû ve yulhihimul emelu fe sevfe ya’lemûn
---oOo--- ---oOo--- ---oOo---

Ve cealnâ min beyni eydîhim sedden ve min halfihim sedden fe agşeynâhum fe hum lâ yubsırûn

Meali :

Onları terket (bırak). Yesinler ve metalansınlar (faydalansınlar) ve emel(ler) onları oyalasın (meşgul etsin). Fakat yakında bilecekler.

Sadakallahul Aziym Hicr Suresi 3. Ayet Yani 153 veya 15/3
---oOo--- ---oOo--- ---oOo---

Hem önlerine, hem arkalarına birer set çekmişiz ve böylece artık baksalar da, kör bakarlarda, göremezler.

Sadakallahul Aziym Yasin Suresi 9. Ayet Yani 369 veya 36/9
---oOo---

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

وإن دماءَ الجاهلية موضوعة. وأوّلُ دمٍ أبدأ به: دمُ عامر بن ربيعة بن الحارث بن عبد المطلب

(Peygamberimizin Veda Hutbesinden bir kesit)

"Ashabim!"

Cahiliye devrinde güdülen kan davalari da tamamen kaldirilmistir. Kaldirdigim ilk kan davasi Abdulmuttalib'in Kan davasidir.

ki o dava bizim tefsiri mealimiz ile

(Abdül Müttalip Harisden olmadir, Haris ise Rabianin Oglundan olmadir, Dava ise onun anasi Rabianin davasidir, yani peygamberimizden dört kuşak önce başlayan bir dava, ve o yüzden hicri aylardan birisine rabiul evvel ve digerinede rabiul ahir denilir, yani kan davasindan önce ve kan davasindan sonrasi denilir, yani hicri takvimden önceki en son arap takviminde kullanilan bilek taşi Rabianin kan davasi.)

( Hadis-i Şerif , Veda Hutbesi)

"Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ ibrâhîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
(Allah'ım! Muhammed'e ve Muhammed'in tebasina (ona tabi olanlara) yeniden can ver . Daha önce İbrahim'e ve Tebasina verdigin gibi. Bunlar için (Bu ceşidliliği bize verdiğin için) bütün hamd ve teşekkürlerimiz sanadır.)

"Allâhumme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârakte alâ ibrahîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
(Allah'ım! Muhammed'i ve Tebasini (ona tabi olanlari) çoğalt. Daha önce İbrahimi ve tebasini (ona tabi olanlari) çoğalttığın gibi'. Bunlar için (Bu ceşidliliği bize verdiğin için) bütün hamd ve teşekkürlerimiz sanadır.)

Yolculugumuza başliyoruz :

Iyi bir gözlem yapan, ve her söylenene inanamayip hele bilhassa günümüz yalan dolan siyesitinde, uyumayan ve araştiran bir müslüman kardeşimin, tespit edip internete yazidigi bir makaleden ALINTI yapyiorum girişgah olarak:

Mekke 1 Ocak’ta Fethedildi Yalanı

Tarihi bir bilim olarak değil de bir çatışma aracı olarak ele alanlar sürekli yalan üstüne yalan üretirler. Çünkü bu insanlar için tarih doğru bilgiye ulaşma ve ders çıkarma aracı değil gerçekleri çarpıtarak kendi ideolojisine uydurma aracıdır. Belgeden bilgiye ulaşmak yerine bilgiye göre belge uydurma yolunu izliyorlar. Durum böyle olunca yalan üstüne yalan biniyor çoğu zaman da bu yalanlar birbiriyle çelişiyor.

Bu yalanlardan biri de ”Mekkenin fethi” olayıdır. Özellikle son yıllarda kendisine islami kesim diyen ama gerçekte islamla alakası olmayan siyasal islamcılar yılbaşına alternatif yaratmak için ”Mekke’nin fethi 1 Ocaktır” diyip ”Mekke fethi kutlamaları” diye bir şey çıkardılar. Bu durum cahilliğin ortaya çıkardığı bir komedidir. Akılları sıra yıl başını ”hristiyan bayramı ” olarak gördükleri için buna karşı bir ”müslüman bayramı” uydurdular. Cehalet paçadan akıyor. Hristiyanların dini bayramı olan ”Noel’in” 25 Aralık olduğunu ve yıl başıyla alakası olmadığını mı anlatayım yoksa Mekke’nin 1 Ocakta fethedilmediğini mi? Konumuz Mekkenin Fethi olduğu için Mekke’den devam edelim

Mekke hicretin 8. yılında Hz Muhammed tarafından fethedilmiştir. Tarihi açıdan bakarsak islamın arap coğrafyasında merkezileşmesi açısından önemli bir olaydır. Mesele Mekke’nin fethi değil ne zaman fethedildiğidir. Bu konuda da bir çok tarihi kaynak ( İbn İshâk, İbn Hişâm, Belâzûrî, Vâkıdî, İbn Esir, İbn Kesir, Taberî) Mekke’nin fethi hakkında 20 ramazan 8 tarihini vermektedir. Bu tarihte miladi takvime göre 11 Ocak 630 dur.

Şimdi cahil yobaz her yalanı ortaya çıkarıldığında ”hani ispatı nerde” diyecek. Sanki kendisi her konuda belgeli konuşuyormuş gibi üstelik 1 Ocak olduğunun ispatı yokken… Bu yalanı deşifre edelim.

Mekke’nin fethinin 11 Ocak 630 olduğunun ilk ispatı çok basit.Hicrî takvimi milâdî takvime çeviren on-line takvim çevirme kılavuzuda hicri takvime göre 20 Ramazan 8 yazıp miladi takvime çevirdiğinizde karşınıza 11 Ocak 630 tarihi çıkıyor.Online çevirme kılavuzu aşağıdaki linktedir:

https://www.islamicfinder.org/islamic-date-converter/

veya

https://www.islamicity.org/hijri-gregorian-converter/#

Daha açık ve net göstermek için 20 Ramazan 8 yazıldığında 11 Ocak 630 tarihi çıktığını göstermek istiyorum


Jan 13, 630
Al-Arba`a (Wednesday)

Eeee bu kadar mı belki hatalı çevirmiştir diyenler olacaktır. Bunu da düşündüğüm için devletin resmi kaynaklarında Mekke’nin fetih tarihinin ne olarak geçtiğine bakalım.

Beşiktaş müftülüğünün resmi sitesinde Mekke’nin Fethi hakkında şu satırlar yazıyor:

Tarih bazı kaynaklarda 11 Ocak 630 olarak geçmekte ve 20 Ramazan Hicri 8. yıl Perşembe’ye tekabül etmektedir.

Diyanet takviminde 1 Ocak sayfasında Mekke’nin Fethi olarak ifade edilmektedir. Ancak https://www.diyanet.gov.tr/yayin/basiliyayin/yweboku.asp?sayfa=30&yid=1 adresindeki siyer bilgisinde “f) Mekke’ye Giriş (20 Ramazan 8 H./11 Ocak 630 M.)” olarak verilmektedir.

Aşağıdaki makalede ise “Kollar Mekke’ye Girerken Takvim yaprağı, Hicretin sekizinci yılı Ramazan ayının on üçü Cuma gününü gösteriyordu. Gün henüz yeni ağarmıştı.” olarak geçmektedir. Hicri-Miladi çevirim programlarında da bu Hicri tarih 4 Ocak 630 Perşembe tarihine denk gelmektedir.

Peygamber Efendimiz döneminde rü’yetin, bu tür hesaplama programlarında ise kavuşumun esas alınması sebebiyle hesaplama programları, 1 gün öncesini gösterebilmektedir. Günümüzdeki hesaplamalarda da bu yaşanmaktadır.

Doğru olan tercihin 11 Ocak olması gerekir. İlgililerine duyurulur.

Alinti Yaptigim Makalenin sonu

Peygamber Efendimiz (asm)’in Muhammed ve Ahmed ismi Kur’an-ı Kerim’de beş defa geçmektedir: Dört defa “Muhammed” olarak, bir defa da “Ahmed” olarak
Muhammed olarak Al-i İmran Suresi, 144; Ahzab Suresi, 40; Muhammed Suresi, 2; Fetih Suresi, 29; Ahmed olarak da Saf Suresi, 6. ayette geçmektedir.

yine bir ALINTIDAN

ve bu demek olurki muhammed le ilgili 5 tane takvim vardir birinci takvim Al-i imran

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

وَمَا مُحَمَّدٌ إِلاَّ رَسُولٌ قَدْ خَلَتْ مِن قَبْلِهِ الرُّسُلُ أَفَإِن مَّاتَ أَوْ قُتِلَ انقَلَبْتُمْ عَلَى أَعْقَابِكُمْ وَمَن يَنقَلِبْ عَلَىَ عَقِبَيْهِ فَلَن يَضُرَّ اللّهَ شَيْئًا وَسَيَجْزِي اللّهُ الشَّاكِرِينَ

3/ÂLİ İMRÂN Suresi 144. ayeti yani birinci takvim ile 3144 veya 3/144

ikinci takvimde muhammedin zamani

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

مَّا كَانَ مُحَمَّدٌ أَبَا أَحَدٍ مِّن رِّجَالِكُمْ وَلَكِن رَّسُولَ اللَّهِ وَخَاتَمَ النَّبِيِّينَ وَكَانَ اللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمًا

Ve Mâ kâne muhammedun ebâ ehadin min ricâlikum, ve lâkin resûlallâhi ve hâtemen nebiyyine, ve kânallâhu bi kulli şey’in alîmâ

33/AHZÂB Suresi 40. Ayeti Ahzab Suresi, 40 takvimi ikinci takvim yani ikinci takvim ile zaman 3340 ve bu ayette o sanilan mana degil bilhassa şu mana vardir:
Muhammed henüz bab bile olmmamişdi sizlerden bir adam gibiydi amma o Peygambner olmuşdu.....
yani peygamberimizin ne zaman peygaberlik geldigini gösteren takvim bu takvim ile ve oda 3340 veya 33/40 yani o takvimin başlangicindan 33 sene gecmiş ve muhammed kirk yaşina basmiş ve ayet kirkinci ayet ve o peygamber oldu diyor ayette.ve 33 sene icinde dört kuşak bir arada olur yani büyük dedenin torunu demek mesala: "oglunun oglunun, oglu" veyada "kizinin kizinin, kizi" veyada "kizinin oglunun oglu" yani veda hutbesinde gecdigi gibi Abdülmüttalip rabiadan dört kuşak sonrasi
(Peygamberimizin Veda Hutbesinden bir kesit)

"Ashabim!" Cahiliye devrinde güdülen kan davalari da tamamen kaldirilmistir. Kaldirdigim ilk kan davasi Abdulmuttalib'in Kan davasidir.

ki o dava bizim tefsiri mealimiz ile

(Abdül Müttalip Harisden olmadir, Haris ise Rabianin Oglundan olmadir, Dava ise onun anasi Rabianin davasidir, yani peygamberimizden dört kuşak önce başlayan bir dava, ve o yüzden hicri aylardan birisine rabiul evvel ve digerinede rabiul ahir denilir, yani kan davasindan önce ve kan davasindan sonrasi denilir, yani hicri takvimden önceki en son arap takviminde kullanilan bilek taşi Rabianin kan davasi.)

( Hadis-i Şerif , Veda Hutbesi)

ve bu takvimde kullanilan 33/40 yani o takvimin başlangicindan 33 sene gecmiş ve muhammed kirk yaşina basmişve peygamber olmuş.

ücüncü takvim de ise
Hudeybiye Antlaşması
Hicretin 6. senesi, Zilkâde ayı. (Milâdî 628 ) diye rivayet oluyor halbuki Allah kuranda buyuruyorki bu takvim için

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

وَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَآمَنُوا بِمَا نُزِّلَ عَلَى مُحَمَّدٍ وَهُوَ الْحَقُّ مِن رَّبِّهِمْ كَفَّرَ عَنْهُمْ سَيِّئَاتِهِمْ وَأَصْلَحَ بَالَهُمْ

47/MUHAMMED Suresi 2. ayeti ve Takvimler 472 yi gösteriyor veya 47/2 yi yani önceki takvimden bahsettik 33 sene gecince demişdik ve bu sefer ise o takvim 47 olunca yani 33 den sonra 47 ye kadar 14 sene var ve kan davasi rabianin kan davasindan 47 sene sonra demek bu, fakat peygamerimizin dogumu 571 ise ondan 33 sen önce Rabianin kan davasi başlamiş yani 538 de başlamiş
ve 538 den 47 sene sonra hudeybiye anlaşmasi yapailmiş bu ayette kafirlerle sulh yapti diyor yani "ve aslaha balehüm" sulh antlaşmasi meşhur anlatilan peygamberimizin, tükrügü ile, "Muhammedun rasullah yazan yeri silip de Hz Aliye tamam onlarin dedigi gibi yaz dedigi anlaşma yani

ve bir takvimde fil vakasi takvimi varki oda

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

أَلَمْ تَرَ كَيْفَ فَعَلَ رَبُّكَ بِأَصْحَابِ الْفِيلِ

105/FÎL Suresi 1. ayet

E lem tera keyfe feale rabbuke bi ashâbil fîl

Meali:

Senin Rabbin fil sahiplerine neler yaptı, görmedin mi
105/FÎL Suresi 1. ayet yani fil takvimine göre 1051 veya 105/1
yani fil takvimini sayan yildiz ve gezegen devrini öyle yavas yapiyorki daha fil vakasi oldugunda 105 sene olmus dogdugundan bu yana.

Yine bir alinti

Fil Vak’ası’nm vuku bulduğu zamana dair kaynaklarda verilen bilgilerde büyük farklılıklar vardır. 347, 552 veya 563 yılları yanında Hz. Peygamber’in bu olaydan sonra gelen on üç ile kırk yıl arasındaki bir tarihte doğduğu rivayetleri de bulunmaktadır. Yaygın olan inanış Hz. Peygamber’in doğumundan elli, elli beş gün veya üç ay önce. muharrem ayının çıkmasına on üç gün kala bir pazar günü vuku bulduğudur.
105/1 veya1051 : 105 =10,009 cikar yani 1 senesi güneşimizin etrafindaki bir turu 10,009 sene olan bir yildiz veya gezegen olmali bu takvimin kullnaildigi takvim. o gezegenin takvimine göre alinmiş yani öyle olunca takvim ne? kime göre takvim? merküre göremi, siriusa göremi, şira yildizina göremi, jüpitere göremi, kime göre haram ay denilincede, kime göre hudeybiye denilince cok farkli rakamlar meydan cikar yani. ve o zaman merkür yilina göre mekkenin fethine bakinca merkür peygamberimiz dogmadan 53 gün önce 105 sene olmuş ve birde bir gün gecmiş yani buj merkür olmaz bu fil Takvimi fil suresinin numarasi o zaman yani.
mercür demir yili demir takvimine göre yani demir yani mercur yani hadid suresinin takvimi demekdir ve haftanin Çarşamba gününün ismidir ve kainatin yartildigi zamandan itibaren 105 . Çarşambasinda işde fil vaksi olmuş yani fil takvimi hangi tarih kainat takviminde hangi güne rastlar onu gösteriri ve maddelrden en saglam dayaniklisina demir diyozve konstrukstion malzemesi yapiyoz, hayvanlardan en stabil, itince yikilmayan devrilivermiyen saglam duranina fil diyoruz degilmi. ve haftanin günleri pazar ile başlar, ve pazar sontag, yani güneş yaratilmiş ilk defa, ve sonnentag ve ikinci gün ay yaratilmiş, ve ikinci gün montag, ve ücüncü mars yaratilmiş, ve martedì fransiza, sali demekdir ve haftanin 3. gününü temsil eder, cünkü günler pazardan başlar, ve dördüncü gün ise haftanin ortasi ve, merkürün günü, ve fransizca mercredi, veya latince Mercuri, veya alamanca veya germence Tanri Odin, veya ingilizce tanri WODIN veya, wednesday , almancada ise althochdeutsch mittiwehha, ve yeni isimi ile Mittwoch, veya mitte demek, orta demekdir almancada, mitwoch, yani wochenin, haftanin ortasi, yani 7 nin ortasi 4 eder, ve dördüncü gün, yani mitwoch, mit der woche, hem öyle, hem böyle, hem pazartesiden başlayinca ortasi, hem pazardan başlayinca ortasi, hafta icinin ortasi olarak 3.gün, bütün hafta ile dördüncü gün demek olur. bu da demek olurki mercurde iki tane hafta var, kisa hafta, uzun hafta, yani yine farkli bir sistemi var onun takviminin.
yine Perşembe haftanin beşinci günü, ve Almanca donerstag yani, Tanri Donar (Thor) in günü, veya ingilizce Thursday, yani jupiterin günü, veya Taurus un günü, boganin günü, veya kizgin boganin günü, ve şeytanin günü, yani ispanyol tanrisinin günü, jueves in günü, yani Tanri Donar (Thor) yani, hani boga güreşinde torooooo derlerya, işde o "o tanri thor" Boga tanrisi demekdir, ve cuma haftanin altinci günü, ve Friday Venus günü, veya fransizca vendredi, ve alamanca Freitag, yani tatil günü, halbuki tatil biz müslümanlara, ve cuma ögleyin namazdan önce başlar, ve ve bizim müslümanlar bunu yapamamiş ahmaklarda, gavur dediklerin kural koymuş, cuma günü hafta biter, tatil olur demiş, davudoglu amcanizda kanun cikariyor işde, neymiş cuma namazi, iş saatine göre ayarlancak, lan ahmak, gavurca gavur adini friday koymuş, cogu firma cuma ögleyin biter, tatil olur avrupada, müminin diyenin yapamadigini, gavurca gavur uyguluyor, ve adinida o günün friday koymuş zaten, bizim dangalakda büyük marifet yaptim saniyor ögleyin tatili ayarladim diye.

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِذَا نُودِي لِلصَّلَاةِ مِن يَوْمِ الْجُمُعَةِ فَاسْعَوْا إِلَى ذِكْرِ اللَّهِ وَذَرُوا الْبَيْعَ ذَلِكُمْ خَيْرٌ لَّكُمْ إِن كُنتُمْ تَعْلَمُونَ

فَإِذَا قُضِيَتِ الصَّلَاةُ فَانتَشِرُوا فِي الْأَرْضِ وَابْتَغُوا مِن فَضْلِ اللَّهِ وَاذْكُرُوا اللَّهَ كَثِيرًا لَّعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ

Yâ eyyuhâllezîne âmenû izâ nûdiye lis salâti min yevmil cumuati fes’av ilâ zikrillâhi ve zerûl bey’a, zâlikum hayrun lekum in kuntum ta’lemûn. Fe izâ kudiyetıs salâtu fenteşirû fîl ardı vebtegû min fadlillâhi vezkurûllâhe kesîren leallekum tuflihûn

CUMA Suresi 9 ve 10. ayet

Diyanet Meali :
Ey iman edenler! Cuma günü namaz için çağrı yapıldığı zaman, hemen Allah’ın zikrine koşun ve alışverişi bırakın. Eğer bilirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır.
Namaz kılınınca artık yeryüzüne dağılın ve Allah’ın lütfundan nasibinizi arayın. Allah’ı çok zikredin ki kurtuluşa eresiniz

CUMA Suresi 9 ve 10. ayet

ve hal böyle olunca biz yemekden sonra dua edilince, üstüne bir parca bir lokma daha yeriz o yemegin bereketi olsun diye, aynen kuran okundukdan sonra, başa dönmek babinda, fatiha okunmasi gibi, işde KIRIK lokma yemek , ve cumadan sonrada, rabbimiz, dagilin ve o günün, o haftanin bereketi olcak bir rizik arayin buyuruyor. bir fatiha okumak gibi, bir KIRIK lokma gibi yani

ve cumartesi haftanin son günü, ve fransizca Samedi, veya ingilizca saturday, yani satürn yani satürnün günü, yahudilerce sabbat günü, tatil günü yani, Allah kainati alti günde yaratti, yedinci gün tatil günü dedikleri gün, cumartesi calişmak yasak iken, buna yahdiler dahi uymamişlar, ve avusturyada itfaiyelerin üstünde silen vardir, ve Cumartesi ögle olunca, o silen öter, ve ayni bizim cumaya ögle başladimigimiz gibi, tatil ve sessizlik başlardi bu yeni sisteme girmeden önce, bütün marketler dükkanlar işyerleri kapanir tatil olurdu, ve calişmak yasakdi, ve ceza alirdi gürültü yapan, bugün burasida bozuldu malesef, artik marketler cumartesi günde akşama kadar acik, iyi oldumu? oldu amma, aynen yahudilerin başina gelen gibi, o gün balik tutmayin denmesine ragmen, oyun edip tutmalari sonucu ceza alanlar gibi, halbuki tek bu kuralin hakkiyla yaşandigi yer, avusturyaydi, silen yine ötüyor amma, yahudi paraci marketler yine acik, tamam yahudilerin işine geldigi gibi, benimde işime geliyor amma, Allah haram demiş, yasak demiş, ve şeytan bunuda yine cignetti, ve avusturyada bozuldu, bu kural artik hic bir yerde uygulanmiyor malesef , israili bilmiyorum amma orda oalbilir belki, yeryüzünde bir farzin, ayetin hükmü iptal edilmiş insanlarca, ve satürnün günü tatil olmasi lazim aslinda, cuma öglenden başlayip pazar gününe kadar. ve biz pazara pazar kurul,dguinda pazar derdik oda bozuldu, pazar heryerde farkli günlerde artik, dernek deriz, ve dernek dügün dombak günüdür bizde, ve pazar gerdek gecesi olur, ve dogumla dügünle başlayip ölümle biten insanlik yani.

işde Fil takvimi bu günleri gösteren takvimdir. ve ve fil suresini cözen o takvimin formülünü cözmüş olur.

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

رَبَّنَا لاَ تُؤَاخِذْنَا إِن نَّسِينَا أَوْ أَخْطَأْنَا

rabbenâ lâ tuâhıznâ in nesînâ ev ahta’nâ

“Ey Rabbimiz! Unutur, ya da yanılırsak bizi sorumlu tutma!


---oOo--- ---oOo--- ---oOo---

Kureyş elçisi Süheyl bin Amr, Resûlullahın huzuruna vardı. Önünde iki dizinin üzerinde diz çöktü. Peygamber Efendimiz ise bağdaş kurmuştu. Müslümanlar da çevresinde oturmuşlardı.

Süheyl bin Amr uzun uzadıya konuştu. Sonra Peygamber Efendimize sulh teklifinde bulundu. Peygamber Efendimiz sulh tekliflerini kabul etti. Bundan sonra sulh şartlarının müzakeresi yapıldı. Onlarda da anlaşmaya varıldı. Sıra anlaşma şartlarının yazılmasına gelmişti. Hz. Ali musalâhanın şartlarını yazmak üzere kâtip tayin edildi.

Peygamberimiz (s.a.v.), Hz. Ali'ye, "Yaz! "Bismillahirrahmanirrahim." dedi.

Süheyl bin Amr, buna itiraz etti. "Biz, Bismillahirrahrrıanirrahim'i bilmiyoruz. Sen böyle yazma!" dedi.

Resûl-i Ekrem, "Öyle ise nasıl yazalım?" diye sordu.

Süheyl, "Bismike Allahümme, yaz" dedi.

Kureyşliler, eskiden beri "Bismillahirrahmanirrahim" yerine "Bismike Allahümme"yi kullanırlardı.**

Peygamber Efendimiz, "Bismike Allahümme de güzeldir." buyurduktan sonra Hz. Ali'ye, "Haydi yaz: Bismike Allahümme" diye emretti. Hz. Ali de aynı şekilde yazdı.3

Bundan sonra Resûl-i Kibriyâ Efendimiz, Hz. Ali'ye şöyle yazmasını emretti:

"Bu, Muhammed Resûlullahın, Süheyl bin Amr'la üzerinde anlaşmaya varıp sulh oldukları, icabının taraflarca yerine getirilmesi kararlaştırılıp imzaladığı maddelerdir."

Kureyş heyeti başkanı Süheyl yine itiraz etti,

"Vallahi, biz senin gerçekten Allah'ın Resûlü olduğunu kabul edip tanımış olsaydık, Beytullahı ziyaretine mani olmaz ve seninle çarpışmaya kalkmazdık." dedi.

Peygamber Efendimiz, "Peki nasıl yazalım?" buyurdu.

Süheyl, "Muhammed bin Abdullah diye kendi ismini ve babanın ismini yaz." dedi.

Peygamber Efendimiz, "Bu da güzeldir" buyurduktan sonra, Tükrügü ile orayi sildi ve Hz. Ali'ye, "Yâ Ali, Muhammed bin Abdullah yaz" diye emretti.

---oOo--- ---oOo--- ---oOo---

585 ve o zaman Hudeybiye Antlaşması Hicretin 6. senesi, Zilkâde ayı. (Milâdî 628 ) degil Milâdî 585 yili eder.
yine ayni antlaşma takvimi için o yukardaki hadisde gecen olay "muhammedun rasulallah" ibaresi direk kuranda gecer Fetih Suresi, 29.ayet

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

مُّحَمَّدٌ رَّسُولُ اللَّهِ وَالَّذِينَ مَعَهُ أَشِدَّاء عَلَى الْكُفَّارِ رُحَمَاء بَيْنَهُمْ تَرَاهُمْ رُكَّعًا سُجَّدًا يَبْتَغُونَ فَضْلًا مِّنَ اللَّهِ وَرِضْوَانًا سِيمَاهُمْ فِي وُجُوهِهِم مِّنْ أَثَرِ السُّجُودِ ذَلِكَ مَثَلُهُمْ فِي التَّوْرَاةِ وَمَثَلُهُمْ فِي الْإِنجِيلِ كَزَرْعٍ أَخْرَجَ شَطْأَهُ فَآزَرَهُ فَاسْتَغْلَظَ فَاسْتَوَى عَلَى سُوقِهِ يُعْجِبُ الزُّرَّاعَ لِيَغِيظَ بِهِمُ الْكُفَّارَ وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ مِنْهُم مَّغْفِرَةً وَأَجْرًا عَظِيمًا

48/FETİH Suresi 29. ayet ve yani dördüncü takvim ile 4829 veya 48/29 önceki takvime göre 47/2 ydi buna göre ise 48/29 yani yine kan davasindan tam 48 sene 29 gün sonra yani yeni seneden 29 gün almiş demekdir bu da. ve Miladi 585 ve hicri yeni yildan 29 gün almiş, yani muharremin 29 u demek olur, o sene muharrem 29 cekmiş.

ve son takvim miladi takvim hesabi karmakarişik yapiyor ve diyorki ayette

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

وَإِذْ قَالَ عِيسَى ابْنُ مَرْيَمَ يَا بَنِي إِسْرَائِيلَ إِنِّي رَسُولُ اللَّهِ إِلَيْكُم مُّصَدِّقًا لِّمَا بَيْنَ يَدَيَّ مِنَ التَّوْرَاةِ وَمُبَشِّرًا بِرَسُولٍ يَأْتِي مِن بَعْدِي اسْمُهُ أَحْمَدُ فَلَمَّا جَاءهُم بِالْبَيِّنَاتِ قَالُوا هَذَا سِحْرٌ مُّبِينٌ

61/SAFF Suresi 6. ayet
Ve iz kâle îsebnu meryeme yâ benî isrâîle innî resûlullâhi ileykum musaddikan li mâ beyne yedeyye minet tevrâti ve mubeşşiren bi resûlin ye’tî min bagdîsmuhû ahmed(ahmedu), fe lemmâ câehum bil beyyinâti kâlû hâzâ sihrun mubîn

Meali:

Ve Meryemoğlu İsa (A.S) şöyle demişti: “Ey İsrailoğulları! Muhakkak ki ben, iki elimin arasindaki Tevrat’ta olan herşeyi tasdik eden bir peygamber olarak, size bir Rasülden müjde ve haber vereyimmi: Benim ismim O nunki ile anilcak olan, o rasule ben hamd yani cok teşekkür ederim. Fakat o onlara her konuda bilgi ve beyyineler (mucizeler, deliller) getirdiği zaman, onlar:" Bu apaçık herşeyi bilen bir sihirbazdir.” diyecekler.
61/SAFF Suresi 6. yani saff suresi en saf olana safiye denir, ve safiye demek saf su zemzem demekdir. yani tadi, rengi, kokusu olmayan, ve fakat bizlere cok faydali bir su, zemzem, ve saff demek zemzem suyu demek, ve bu sure 61. sure, ve su suresi, ve su takvimine göre, yan i nuh takvimine göre, neptüne göre 616 senesi, yani ve burda gecen, benim ismim onunki ile anilcak diyor, isa kiminle anilir, muhamedle degil, muhammed dahi dediki, isa ile mehdi namaz kilcak diye andi bize, yani o gelcek rasul mehdidir, ve ve bu mehdinin zamani için anlatilan takvim, Nuh aleyhisselam yildzinin takvimi ile, 61 seneyi 6 gün gecince o gelcek, yani mehdi gelecek, yani neptün yili ile yani.Neptün, Güneş'ten ortalama 4.5 milyar km uzaktadır ve Güneş çevresinde bir turunu 164.79 yılda tamamlamaktadır. 12 Temmuz 2011 tarihinde Neptün, 1846'daki keşfinden sonra henüz ilk turunu tamamladı.

ve hicret hudeybiyeden 6 sene öncesiyse o zaman hicret miladi takvim ile
buna göre ise 48/29 yani yine kan davasindan tam 48 sene 29 gün sonra, yani yeni seneden 29 gün almiş demekdir bu da. ve Miladi 585 ve, hicri yeni yildan 29 gün almiş, yani muharremin 29 u demek olur. o sene muharrem 29 cekmiş dedik. öyle olunca hicret hudeybiyeden 6 yil 29 gün öncesine tevafuk eder, oda 585-6=579 ve hani nerde kaldi muhammed 571 dogdu hikayesi, dogdu ve 19 yaşinda hicretmi etti peygamber olmadan daha,yahut bu takvim hangi takvim o zaman, ve muhammed suresi 1. ayet demek kuraninin siralamasina göre 471 veya 47/1 MUHAMMED Suresi 1. ayet. yani peygamber miladi 471 de dogmuş ve fakat yine muhammed suresinde muhammed ismi, ikinci ayette gecer, öyle olunca 472 olur ve rebiul evvelin 12 gecsi dogmuş, yani kan davasi ayinin önceki ayin 12. gecesi , eger o veda hutbesinde gecen, rabia abdülmütalibin oglunun bilmem kimin davasi olsa, hic rabiul evvel diye bir ay ismi olurmu, halbuki muhammed dogmadan daha o aylara rabiul evvel, rabiul ahir diyorlarmiş .yani kan davasi dört kuşak önce başlamiş.
ve böyle olunca isa takvimine göre zaman muhammedin dogumunu 472 diyor ise bu kullandigmiz miladi güneş takvimide yalniş o zaman demekdir, yahutta bu takvimde miladi takvim degil, isa takvimi degil demekdir, cünkü miladi takvim ile 472 de dogupda 585 de hudeybiye olduysa o zaman aradaki zaman 113 sene eder, o zaman bu 113 sene hangi takvime göre demek olur ,
ve kuranda muhammedin dogdugu 571 e gidelim veya 57/1 e gidelim

57/HADÎD Suresi 1. ayet te

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

سَبَّحَ لِلَّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَهُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ

Sebbeha lillâhi mâ fîs semâvâti vel ard(ardı), ve huvel azîzul hakîm.

Semalarda ve arzdaki herşey Allah’ı tesbih etti (ve etmektedir). Ve O; Azîz’dir, Hakîm’dir.

ve bu ayet ise Hz Ademin yartildigi vakti verir, yer gök ona secde etmişdide "Semalarda ve arzdaki herşey (O Allah’ı yani Halifeyi ruyu zemin olan Ademi Allahin yeryüzündeki halifesi veya vekilini) tesbih etti, bir Azazili müstesena, oda işde ondan sonra şeytan oluvermişdi zaten, ona direnen direnc gösteren demir oluvermişdi.öyle olunca merkür yili ile 571 de de, yani demir yili ile 571 de Hz Adem halkoldu ve fakat ona secde edin emredildigi tarih yani, can üflendikden ve isimler ögretildiken sonrasi yani.

ve haram aylar meselesine gelirsek

nerden cikdi bu zilkade haramdir hikayesi hadi zilhiceyi biliyozda zilkade nerden cikdi

haram aylar nelermiş ve sebebi kuran göre neymiş bakalim:

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

يَسْأَلُونَكَ عَنِ الشَّهْرِ الْحَرَامِ قِتَالٍ فِيهِ قُلْ قِتَالٌ فِيهِ كَبِيرٌ وَصَدٌّ عَن سَبِيلِ اللّهِ وَكُفْرٌ بِهِ وَالْمَسْجِدِ الْحَرَامِ وَإِخْرَاجُ أَهْلِهِ مِنْهُ أَكْبَرُ عِندَ اللّهِ وَالْفِتْنَةُ أَكْبَرُ مِنَ الْقَتْلِ وَلاَ يَزَالُونَ يُقَاتِلُونَكُمْ حَتَّىَ يَرُدُّوكُمْ عَن دِينِكُمْ إِنِ اسْتَطَاعُواْ وَمَن يَرْتَدِدْ مِنكُمْ عَن دِينِهِ فَيَمُتْ وَهُوَ كَافِرٌ فَأُوْلَئِكَ حَبِطَتْ أَعْمَالُهُمْ فِي الدُّنْيَا وَالآخِرَةِ وَأُوْلَئِكَ أَصْحَابُ النَّارِ هُمْ فِيهَا خَالِدُونَ


Yes’elûneke aniş şehril harâmi kıtâlin fîhi, kul kıtâlun fîhi kebîr(kebîrun), ve saddun an sebîlillâhi ve kufrun bihî vel mescidil harâmi ve ihrâcu ehlihî minhu ekberu indallâh(indallâhi), vel fitnetu ekberu minel katl(katli), ve lâ yezâlûne yukâtilûnekum hattâ yeruddûkum an dînikum inistetâû ve men yertedid minkum an dînihî fe yemut ve huve kâfirun fe ulâike habitat a’mâluhum fîd dunyâ vel âhirati, ve ulâike ashâbun nâr(nâri), hum fîhâ hâlidûn

BAKARA Suresi 217. ayet

Diyanetin meali

Sana haram ayda savaşmayı soruyorlar. De ki: “O ayda savaş büyük bir günahtır. Allah’ın yolundan alıkoymak, onu inkâr etmek, Mescid-i Haram’ın ziyaretine engel olmak ve halkını oradan çıkarmak, Allah katında daha büyük günahtır. Zulüm ve baskı ise adam öldürmekten daha büyüktür. Onlar, güç yetirebilseler, sizi dininizden döndürünceye kadar sizinle savaşmaya devam ederler. Sizden kim dininden döner de kâfir olarak ölürse, öylelerin bütün yapıp ettikleri dünyada da, ahirette de boşa gitmiştir. Bunlar cehennemliklerdir, orada sürekli kalacaklardır.

BAKARA Suresi 217. ayet

Bir defa haram aylar araplara göre degil allaha göre haram olan aylarmiş. o yüzden ya, zaten yanilgi. ve araplara göre haram aylari alinca, işde ortaya bu dangalalaklik cikiyor. cünkü haram olmasinin sebenlerinden birisi Allah’ın yolundan alıkoymakmiş bu ayete göre, ikincisi küfür yani inkar ettrimek için yapilanlar, yani neden Amerika her sene ramazanda recepde savaş başlatiyor dedik, ne yapti müslümanlarin arasini kariştirdi, fitne cikardi, müslüman müslümana savaş acdi, ne oldu küfür oldu, Allahin savaşmayin emirine ihlal. yani haram ayin sebebi, kim mümin kim kafir ayirmak için, yani o da nedemek derseniz, aynen boynuzlu ile boynuzzsuzun ayrilmasi gibi, yani kim zararli cibilliyat, kimde faydali koyun kuzu belli olsun diye. inegin terör yaptgi nerde görülmüş, kafirin eline boga gecse, onuda kafir yapican diye ugraşir. ve boga inek faydali iken, bogaya aam öldürten veya bogaya savaş acan ispanyol gavuru gibi. cünkü Allah Sigirin dişisinde inegede, erkeginede boynuz vermiş. gerekirse kendini savunsun diye. amma koyunda boynuz yok, kocda var, koyun gibi olursan, ancak kafa toslarsin belki, senden bir zarar ziyan görülmez, koc ise koyunlarini savunsun diye Allah ona boynuz takmiş. ve işde kafir, müslümani müslümana savaşdiriyor. artik eski huyunu birakdi, ve hani dag kecileri vardir, sendin benidim diye, tossssss diye carpiyorlar birbirine. dangalak oda keci sende kecisin, neyin fazla eksik, yok olmaz ben baş keciyim diyecek . lan angut sende müslümansin oda müslüman niye savaşiyon desen, ben üstün müslümanin diyecek , ben üstün hocayin ben üstün alimin demek için işde.
ve ücüncü sebeb sizi haram işleterek mesciderden kovdurmak isteyenler, yani alkol alan mescdimize yaklaşmasin dedi muhammed, ve size alkol aldirir şeytan ve askerleri, ve böylece mescide girmeniz haram olur 40 gün.
hic muharrem haram olurmu Allah haram ayda savaşmayin desinde, musasi firavunla savaşsin, nuh dalgalarla savaşsin,muharrem haram ayda hz hüseyin niye kerbelaya gitdi, ne yapmaya gtiitiydi oraya. bu ne tezat degilmi, Ve mekkenin fethi, muhammed mekkeyi fethetmeye gitmedi, hac etmeye gitdi, ve o yüzden ertesi yila birakildi zaten, ve öyle mevsim hac mevsimiyimiş, ve hic muhammed, zilhiccede, hram ayda, hac mevsiminde mekkeye, savaş acabilirmi, Allahin haram dedigi aydan habersizmiymiş, hani araplarda zaten haram ayidida o aylar, muhammed arabi degildide avrupalimiydida, zilhiccede savaş olmayacagini bilmiyordu, nerde bu 1 ocakda mekkenin fethi diyenler. bu kadarmi cahilsiniz ya. zilhicenin haram oluş sebebi kabe tavaf edildigi için. yine ramazan haram ay, cünkü oruc tutuldugu için, yine recepde haram, allah benim ayim dedigi için, yine şaban haram ay, muhammed benim ayim dedigi için. peki hadi pazartesi ben dogdum dedi muhammed, şabanda ne olduda, muhamed şaban benim ayim dedi o zaman.o zaman muhammed şaban ayinda dogduki benim ayim dedi. biz demezmiyiz dogum günü yaklaşinca, benim ayim yaklaşiyor diye. muhammed neden benim ayim şaban dedi, yani işde dogum ayi da rebiul evvelin 12 side degilmiş yani, şaban ayiymişki benim ayim dedi.
ve haram araba şaraba türke göre olmaz, ahmak müslüman, haram Allaha göredir. ve Allahin yasak dedigi haramdir. cünkü ramazan hram ay olur, oruc var zaten, müslüman oruc tutunca gücsüz kaliyor, birde savaşipda, ölüp yok olup gitsinmi. yine şaban hakeze recep hakeza. ve yine zilhicce ise hac mevsimi, millet savaşirsa kim haccetcek kabeyi, zilhicce haram cünkü hac ritueli var yani, bunlarin ziddi, allah yolundan alikoymak geciyor ayette, yani kafirler bunlarin ziddi ile muamele eder o aylarda diyor rabbimiz. ve haram neye göre haram konusuna, ben mesala, "bu gece dedigimde" bir gece için, ve ben eger mesela japonyadaysam, bende gece iken, git batiya dogru var, amerikaya mesala orda gündüz, veya ben sonbahar dedim, "mevsim sonbahar iken dedim" bizde sonbahar amma git güney kutbuna orda ilkbahar .
yine ben bugün dedim, mesala bizde bugün iken, daha amerikada yeni gün girmedi belkide, o zaman araba göre, türke göre haram olmaz. haram Allahin yasakladigdir, arabin türkün yasagi degil, ve yine bende yilbaşi kişin ortasi iken, brezilyaya git orda yaz, yine sana bana öldürmek yasak iken, git bir öldürücü mikropa sor, ona göre helal, o zaman haram ay ne? kime göre haram, veya neye göre haram?

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

شُّهُورِ عِندَ اللّهِ اثْنَا عَشَرَ شَهْرًا فِي كِتَابِ اللّهِ يَوْمَ خَلَقَ السَّمَاوَات وَالأَرْضَ مِنْهَا أَرْبَعَةٌ حُرُمٌ ذَلِكَ الدِّينُ الْقَيِّمُ فَلاَ تَظْلِمُواْ فِيهِنَّ أَنفُسَكُمْ وَقَاتِلُواْ الْمُشْرِكِينَ كَآفَّةً كَمَا يُقَاتِلُونَكُمْ كَآفَّةً وَاعْلَمُواْ أَنَّ اللّهَ مَعَ الْمُتَّقِينَ

TEVBE Suresi 36. ayet

İnne iddeteş şuhûri indallâhisnâ aşera şehren fî kitâbillâhi yevme halakas semâvâti vel arda minhâ erbeatun hurum(hurumun) zâliked dînul kayyimu fe lâ tazlimû fîhinne enfusekum ve kâtilûl muşrikîne kâffeten kemâ yukâtilûnekum kâffeh(kâffeten), va'lemû ennallâhe meal muttekîn

Diyanet Meali :
Şüphesiz Allah’ın gökleri ve yeri yarattığı günkü yazısında, Allah katında ayların sayısı on ikidir. Bunlardan dördü haram aylardır. İşte bu, Allah’ın dosdoğru kanunudur. Öyleyse o aylarda kendinize zulmetmeyin. Fakat Allah’a ortak koşanlar sizinle nasıl topyekûn savaşıyorlarsa, siz de onlarla topyekûn savaşın. Bilin ki Allah, kendine karşı gelmekten sakınanlarla beraberdir.

TEVBE Suresi 36. ayet

koyunluk güzel elinden dilinden zarar gelmezde, ya birde gavurun biri cikarsa karşina, boynuzsuz ignesiz mizraksiz oksuz ne yapacan, kayun sürüsü müslüman işde koyunluk mümin kadinlara yakişir, koyunun bile erkeginde boynuz var, arinin erkeginde igne var, ve savaşmanin cihadin caiziyeti, zor durumda kendini savunmak için, amma gitde duran adami ödür diye degil. duran adami ödüren aslan kaplan kedi köpek timsah, bunlar zararli mahluk cibilliyati,onlardan ya tam mümin olmaz, olsada aynen erkek koyun gibi olanlar sürüyü korumak için olur, en azindan dişisi saldirgan degil, onlar yani kafirler münafiklkar mücrümler...madalyonun siyah tarafi günün gece kisimi, mevsmin kiş kismi, yemegin aci tarafi, mümin ise koyun gibi inek gibi süt gibi bal gibi faydali olanlar, digerleri onlar ise, civa gibi zehirli fayda vermedigi gibi birde zararli olanlari var yani.

Rabbim müminleri müslümanlari mehdi askerlerini, koyun sürüsü olmakdan da muhafaza etsin, cünkü gelen o yana sürcek,giden bu yanna sürcek yani, veya timsah gibi zararli , durani hart diye yutmakdanda korusun, faydali ve zararli ,mümin ve kafir, biraz iyi veya münafik veya mücrüm, müfsid ..... cibilliyat farki yani

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

رَبَّنَا لاَ تُؤَاخِذْنَا إِن نَّسِينَا أَوْ أَخْطَأْنَا

rabbenâ lâ tuâhıznâ in nesînâ ev ahta’nâ

“Ey Rabbimiz! Unutur, ya da yanılırsak bizi sorumlu tutma!



---oOo---

أَأَللَّهُمَّ أَرِنَا الْحَقَّ حَقاً وَ ارْزُقْنَا اتِّبَاعَهْ وَ أَرِنَا الْبَاطِلَ بَاطِلاً وَ ارْزُقْنَا اجْتِنَابَهْ


''Allahım! Bizlere, hakkı Hak gösterip ona tabi olmayı, bâtılı da Bâtıl gösterip ondan yüz çevirmeyi nasib eyle..! '

وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ

Ve âhıru da'vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne, Amiyn.

Elfatiha maassalavat.

سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ

Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve etûbu ileyk.

--OoO--

Kar©glan

Başağaçlı Raşit Tunca

Schrems, 8 Ocak 2016 Cuma

Original Kar © glan

Print this item

RasitTunca-2 El insan ve Kainat Fıtrat Üzre Yaratılmıştır (Kar©glanin 2 Ocak 2016 Vaazi)
Posted by: RasitTunca - 05-29-2018, 04:39 PM - Forum: 2016 Tasavvuf Sohbetleri Arşivi - No Replies


El insan ve Kainat Fıtrat Üzre Yaratılmıştır

(Kar©glanin 2 Ocak 2016 Vaazi)

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

وَأَنذِرْ عَشِيرَتَكَ الْأَقْرَبِينَ وَاخْفِضْ جَنَاحَكَ لِمَنِ اتَّبَعَكَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ فَإِنْ عَصَوْكَ فَقُلْ إِنِّي بَرِيءٌ مِّمَّا تَعْمَلُونَ وَتَوَكَّلْ عَلَى الْعَزِيزِ الرَّحِيمِ

Sadakallahul Aziym Şuara Suresi 214 - 2015 - 2016 - 2017 . Ayetler

فَأَقِمْ وَجْهَكَ لِلدِّينِ حَنِيفًا فِطْرَةَ اللَّهِ الَّتِي فَطَرَ النَّاسَ عَلَيْهَا لَا تَبْدِيلَ لِخَلْقِ اللَّهِ ذَلِكَ الدِّينُ الْقَيِّمُ وَلَكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ

Sadakallahul Aziym Rum Suresi 30. Ayetler

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Ve enzir aşîratekel akrabîn. Vahfıdz cenâhake li menittebeake minel mu’minîn. Fe in asavke fe kul innî berîun mimmâ ta’melûn. Ve tevekkel alâl azîzir rahîm.

Sadakallahul Aziym Şuara Suresi 214 - 2015 - 2016 - 2017 . Ayetler

Fe ekim vecheke lid dîni hanîfen, fıtratallâhilletî fataran nâse aleyhâ, lâ tebdîle li halkıllâhi, zâliked dînul kayyimu ve lâkinne ekseran nâsi lâ ya’lemûn

Sadakallahul Aziym Rum Suresi 30. Ayetler

Meali :

Önce en yakın akrabanı uyar. Seni izleyen takip eden mü'minlere, kol kanat ger. Eğer onlardan, sana asi olanlar olurlarsa (emrine isyan ederlerse), o zaman: “Muhakkak ki ben, sizin yaptıklarınızdan uzağım.” de. Ve Azîz ve Rahîm olan (Allah’a) tevekkül et. veya kendine izzetli bir anne edin (yeniden doğ amma, kendine yeniden doğacağin izzetli bir anne sec).

Sadakallahul Aziym Şuara Suresi 214 - 2015 - 2016 - 2017 . Ayetler

O halde sen yüzünü, bir hanîf olarak dine, Allah'ın insanları üzerinde yarattığı fıtrata çevir. Allah'ın yaratışında değiştirme olamaz. Doğru ve eskimez din işte budur. Fakat insanların çokları bilmiyorlar. (Yaşar Nuri Öztürk Meali)
Bizim Mealimiz:
Allah Bu dini insana koydugu, yani halifesi insana koydugu vecih ve suret üzerine yaratti. yani, büyük kuran kainat, onun kücük versiyonu insan, ve Allah kuranda ne varsa insana koydu, ve yine kainatta ne varsa insana koydu, ve onada FITRAT dedi, yani yaratiliş hikmeti dedi, ve din, bu FITRAT üzerine bina edilmişdir. (kendini ve nefsini bilen, rabbinide bilir, cünkü rabbi onu, kendi vechi üzre yaratti), ve bu din bu FITRAT üzre kaim olcak ayakda durcakdir , sakin ola bu FIRTATI, yani kainati alemin haritasi insan bedenini bozmayin, ona üc kol, beş bacak, dört göz,veya bir kulak icad etmeyin, cünkü din, veya kainat, bu suret üzerine imar edillmişdir, o bozulunca bilinki kainat tepenize yikilcakdir, kiyametiniz kopacakdir, fakat insanlardan cogu bunu bilmezler.

Sadakallahul Aziym Rum Suresi 30. Ayetler

---oOo---

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

“Her doğan, İslâm fıtratı üzerine doğar. Sonra, anne-babası onu Hristiyan, Yahudi veya Mecusi yapar.”

(Hadis-i Şerif - Buhârî, cenâiz 92; Ebû Dâvut, sünne 17; Tirmizî, kader 5)
--O--

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

“Ben ancak güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim.”

( Hadis-i Şerif , Muvatta, Husnü'l Halk, 8 )

"Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ ibrâhîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
(Allah'ım! Muhammed'e ve Muhammed'in tebasina (ona tabi olanlara) yeniden can ver . Daha önce İbrahim'e ve Tebasina verdigin gibi. Bunlar için (Bu ceşidliliği bize verdiğin için) bütün hamd ve teşekkürlerimiz sanadır.)

"Allâhumme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârakte alâ ibrahîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
(Allah'ım! Muhammed'i ve Tebasini (ona tabi olanlari) çoğalt. Daha önce İbrahimi ve tebasini (ona tabi olanlari) çoğalttığın gibi'. Bunlar için (Bu ceşidliliği bize verdiğin için) bütün hamd ve teşekkürlerimiz sanadır.)

Yolculugumuza başliyoruz :

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

وَنَفْسٍ وَمَا سَوَّاهَا فَأَلْهَمَهَا فُجُورَهَا وَتَقْوَاهَا قَدْ أَفْلَحَ مَن زَكَّاهَا

Sadakallahul Aziym ŞEMS Suresi 7 - 8 - 9. ayetler

Ve nefsin ve mâ sevvâhâ. Fe elhemehâ fucûrahâ ve takvâhâ. Kad efleha men zekkâhâ.

Meali :

Ve nefislere hangi istidat (yetennek ve FITRAT) üzre yaratildgini bildirene yemin olsunki , o onlara istidati üzre, uzakda durmayi ve karanlik ve günahi ve kötü olmayi secmeleri gerektigini, veya da mukarrebden yani yakin durnlardan olmnasini ve yakin bilgisine sahip takvali kul olmalarini ilham edip ögretendir. Kimlerde bunu bilir,ögrenirse kurtuluşdadir.

Sadakallahul Aziym ŞEMS Suresi 7 - 8 - 9. ayetler

Çokdandir söyledigimiz, kainati alemin haritasi, insan bedenidir. ve Allah insani kendi suretinde yaratti deyince, kainatida kendi suretinde yartatti manasi otamatik olarak aciga cikar, ancak demişdikki " La mevcude illa hu" yalniş anlamamak lazim. Eger Kiyamet varsa, kainat en sonunda dürülüp yok edilcek ise, "Evren yani kainat, Allahdir" gibi mana, öyle olursa, Allah kainati yok edince, kendinimi yok edicek diye bir soru ortaya cikar. Yahut " enel Hak" ile insan Tanridir manasi cikmaz. Hadi Tanri isen, Harcini, Allahin malezmelerinden almadigin, kainatta olmayan bir nesne halkette görelim, elmayi armutla kariştirmak, dometise balik aşilamak, yaratmak degildir, ancak FITRATI bozmakdir. Eger böyle bir tanrilik iddian varsa senin, ey ahmak deccal, HARCI, Allah malzemesi olmayan bir nesne birşey icad etde görelim. sen bir defa, kendin Allah mamulusun, Allah mamulu olan birinin Tanriligi, bana cok komik geliyor. Bu ancak, senin dangalakliginin meydana cikmasi demek. cok ahmak oldugun belli oluyor.
Bizlerden her biri, sende dahil, bende dahil, hepimiz, ancak olsak olsak, Allahin bazi fiillerinin barizce aciga cikdigi, amma tam manasi ile bile degil, cüz i bir miktarinin aciga cikdigi, yeryüzündeki "Allahu Teala" nin halifeleriyiz,
ne diyor rabbimiz "bazisina kötülügü ilham eder, bazisina isa takva ve iyiligi" yani "feelhmehe fücüraha ve takvaha" yani öyle sadece tatlidan mamul degil bu dünya, acisida var tuzlusuda, yani yine bu dünya öyle sadece mümin ve imanli kimselerden oluşmuyor, cünkü bilim adamlari göge bakmişlar, ve yildizllari ve sistmeler için aydinlik materia yani aydinlik madde diyorlar, ve kainatin cok kismini ise yine karanlik enerji dedikleri bir madde kapliyor. ve bu karanlik denen şeyin ne oldugunu bile bilmiş degiller daha, karanlik nedir bir maddemidir nedir o?

Ve Rabbimiz işde her şeyi zevciyle yaratmişdir, ve aci ile tatli, ak ile kara, uzun ile kisa, dogu ile bati , kuzey ile güney, ölüm ile yaşam, soguk ile sicak,..... ve bunlarin toplamindan dünya mamur oluyor, yoksa Allah bu kadar türü niye yaratti deyince, insani akillandirmak için, onun, onlari okuyupda işde insanliga ermesim için "kamil insan" olmasi için.

Kamil insan Nedir Deyince:

"Nefsini bilen rabbini bilir"deki mananin aciga cikmasi demekdir. ve insan, Allahu Tealanin suretinde olunca, dedikki bazi insanlarda bir sifat veya iki sifat aciga cikmakda, digerleri pek bariz olmamakda. işde , insani kamil demek : Allahu Tealanin bütün isimlerinin, veyahutta en azindan 99 esmaül hüsnasinin aciga cikdigi ve bunlari bilip, üzerinde tezahür ettigi insana, bizler işde Kamil insan diyoruz. öyle sadece rahim ve rahman, ve yani cok merhametli olmak kamil olmaya yetmiyor, ve bazen Allah kes deyince, kesebilcek cesaretde, öldür deyince, cebbar, ve bazende kızan celalli, ve bazen müşfik, bazen yardım eden elhayr ismi, bazen eşşer ismi, bazen eddzar ismi zarar verebilen(bütün mikroplar gibi) bile, öyle uysal koyun ile mamur degil dünya, koyunu bu dünyaya koyan Allah nice zararli mahluk dediklermizide koymuş, ve onlara da zarar vermeleri için vahyediyor, git falanci aasiyi öldür diyor, git filanci aasiyi yarala diyor, falanci aasiyi ye diyor, yani Adzaar, öyle kuzu gibi mümin ve müslümanlarla ve müslümanlikla bu dünya mamur olmaz.
anlatilirki bir KISSA da
Bir gün Kurt(veyahut Köpekde olabilir) ile Leylek arkadaş olurlar, ve derki Kurt bir gün: "yarin bana misafir gel, ben sana yediren iciren" der.
ertesi gün olur ve Leylek Kurta misafir olur, masal ve hikaye bu ya, kurt corba pişirimiş, ve bir tabaga koyup servis yapar, daha dogrusu yal yer, köpek yali veya corba yani. ve onada ikram eder, fakat kurt corbayi, corba tabagindan şapaur şupur icerken, leylegin didegi uzunca oldugundan, o tabaga didegini daldiramadigindan, icmek için ne kadar caba harcasada, bir türlü icemez. ve teşekkür edip kurtun yanindan ayrilirken, oda derki "yarinda sen bana misafir ol gel" der,
ve ertesi günde kurt Leylege misafir olur, ve Leyekde corba pişirmiş, amma onun kabi kacagi farkli, ve o corbayi bir vazo gibi canagin icine koymuş, ve Leylek vazodan corbasini şapur şupur icer, bu sefer , ve kurt ise vazodaki corbayi icmek için ne kadar cabalasa da icemez, agzinin yapisi ona müsait degildir. ve hal odur ki anlarlarki kurt ile leylek dost olunca, onlarin bazi özellikleri, onlari farkli kilan özellikleri, onlarin ahbabligini sanki engeliyormuş gibidir ve istidat ve FITRAT meselesi yani.

ve öyle dünyayi fethetmeye cikan bazi ahmaklara duryulur, dünyadaki hiristiyanlar ve yahudilerde, Allahin bereketindendir. onlarin olmasida rahmettir, olmamalari azab olur. aynen Leylegin bir istidati yaratiş ve FITRATI, ve dünyamizda bir görevi oldugu gibi, kurtunda ayri istidati ve FITRATI ve görevi vardir. insanlarinda kainatinda, ikisinede ayri ayri ihtiyaci vardir. öyle Leylek olmayiversin olmaz, bunu bugün anlamak, belki eskisine nazaren cok daha kolay yani, o yüzden Rabbimin yarattigi bu ceşitliligi bozmaya kalkmayin, ey liderlik davasi güden ahmak liderler. müslüman-kafir savaşi cikarmak için ugraşan beyinsiz ahmaklar.
bibere nasil aci cok yakişiyorsa, elmaya ekşilik, karpuzada, Allah tatlilik vermiş. onlardada o cok güzel yakişiyor , öyleyse niye sen, rabbimin taksimini bozuyorsun ahmak adam. niye FITRATA ters davaraniyon. Rabbim demiyormu, "bu kainat ayakda kalirsa, ancak FITRAT dini üzre ayakda kalir" demiyormu baştaki ayette. hiristiyanlarin bir cibilliyatlari var, onlar ona elverişli, yahudiler başka bir grup ve ciblillyattalar, onlarda ona elverişli. bu dünyadaki bir ot bile boşuna degilse, bunca yahudi boşunami can taşiyor? yahut bunca müslüman boşunami can taşiyor, ters mana ile yani. Ahmaklik tavanlarda, hemde böyle bir cagda, yaziklar olsun sizlere.
ve Allah "bazisina kötülügü ilham eder, bazisina isa takva ve iyiligi" yani "feelhemehe fücüraha ve takvaha" yani kurta tilkiye öldür cal veyas mikkroplara öldürün diye emredioyr,ve böylece yaşamaya devam edin diye ilham ederken, kuzuya koyuna, verimli faydali ol diye vahyediyor. yani hangisi kötü kurtlar olmasa dünyadaki carkin birisi bozulur. bunu bilmeyen ahmak kaldimi hala. yani bir karinca türünün bile yok olmasi, carkin zincirlerinden birinin kirildigini gösteriyor, ve kiyamete dogru gitdigimizi gösterir bütün bu kayiplar.

Gece bir gece boyu nöbet tutup, gece olunca, yorulur bitap düşer, ve sabah olunca nöbetini gündüze devreder. ve hic kavgasiz gürültüsüz. yine gündüz bir gün boyu yorgun düşünce, akşam olur, ve geceye nöbeti devreder ve cekilir, hic kavgasiz dögüşsüz. bak bu sene kiş gec geldi, bazi yerlere gelmedi bile, hic yaz yerini kişa birakmazsa bu dünya mamur olabilirmi? yine tam tersinde de ayni sonuc ortaya cikar. öyleyse tesadüf eseri bir karinca bile dünyaya gelemezken, her bir canli, Allahin ayri bir ismi ve sifatinin tecellisi oldugu bir varlik. ve onlardan bakip bizler işde, dünyayi mamur etmekle sorumluyuz. ve dünya mamur olunca yine bizlerin faydasina yani, öyle olunca, sanirmisin bir cöpüne, bir bakterisine, bu kadar özen gösteren Allah, insan gibi aziz bir varligin, bu hiristiyan, bu yahudi bu müslüman diye öldürülmesine razi gelsin.

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

مِنْ أَجْلِ ذَلِكَ كَتَبْنَا عَلَى بَنِي إِسْرَائِيلَ أَنَّهُ مَن قَتَلَ نَفْسًا بِغَيْرِ نَفْسٍ أَوْ فَسَادٍ فِي الأَرْضِ فَكَأَنَّمَا قَتَلَ النَّاسَ جَمِيعًا وَمَنْ أَحْيَاهَا فَكَأَنَّمَا أَحْيَا النَّاسَ جَمِيعًا وَلَقَدْ جَاء تْهُمْ رُسُلُنَا بِالبَيِّنَاتِ ثُمَّ إِنَّ كَثِيرًا مِّنْهُم بَعْدَ ذَلِكَ فِي الأَرْضِ لَمُسْرِفُونَ

Sadakallahul Aziym MAİDE Suresi 32. ayet

Min ecli zâlik(zâlike), ketebnâ alâ benî isrâîle ennehu men katele nefsen bi gayri nefsin ev fesâdin fîl ardı fe ke ennemâ katelen nâse cemîa(cemîan) ve men ahyâhâ fe ke ennemâ ahyen nâse cemîa(cemîan) ve lekad câethum rusulunâ bil beyyinâti summe inne kesîran minhum ba’de zâlike fîl ardı le musrifûn.

Meali:

İşte bundan dolayı (Tevrat’ta) İsrailoğullarına şöyle yazdık; Kim bir kişiyi, yeryüzünde bir fesata karşılık olmaksızın öldürürse, muhakkak ki o bütün insanları öldürmüş gibidir. Kim de (bir kişinin hayatını kurtarmak suretiyle) yaşatırsa bütün insanları yaşatmış gibi olur. Ve andolsun ki resûllerimiz onlara apaçık deliller ile geldi. Sonra da, şüphesiz onlardan birçoğu, gerçekten yeryüzünde aşırı giden ve insanlari boş yere harcayan insan telef eden müsrifler oldular.

Sadakallahul Aziym MAİDE Suresi 32. ayet

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

وَلاَ تَقْتُلُواْ النَّفْسَ الَّتِي حَرَّمَ اللّهُ إِلاَّ بِالحَقِّ وَمَن قُتِلَ مَظْلُومًا فَقَدْ جَعَلْنَا لِوَلِيِّهِ سُلْطَانًا فَلاَ يُسْرِف فِّي الْقَتْلِ إِنَّهُ كَانَ مَنْصُورًا

Sadakallahul Aziym İSRA Suresi 33. ayet

Ve lâ taktulûn nefselletî harramallâhu illâ bil hakkı, ve men kutile mazlûmen fe kad cealnâ li veliyyihî sultânen fe lâ yusrif fîl katli, innehu kâne mensûrâ.

Meali:

Allah’ın haram kıldığı bir nefsi (kişiyi), haksız yere öldürmeyin! Kim mazlum olarak (haksız yere) öldürülürse, o taktirde biz onun velîsiyiz, sultanlar yani yöneticiler ve hakimler, Artık öldürmede, insan israfinda, telef edilmesinde, haddi aşmasın. Çünkü onlari nasreden biziz. (yaratirken onlara iyiyi kötüyü vahyeden, ve yaratilirken bir FITRAT koyan biziz, tilkiye niye caldigi sorulmaz, mikrop niye öldürdün diye hesaba cekilmeyecekdir, o cünkü o öldürme FITRATI üzre halkolmuşdur.)
O, öldürülmesini istedigini, askerlerine öldürtür zaten, yada uyarir akillanmayanin üstüne Azrail cöker, yoksa firavun gibi birisine, elli kere Musa ve Harun (Aleyhisleativessellam ala cemil Enbiyai velmürselin) u göndermezdi Allah, ve öldürtür veya öldürür gecerdi.

---oOo---
Ben bunlari söyledimde, bazilarina alerji yapar oldum, cünkü o ahmaklarin menfeatine dokunuyor bu laflarim.
ve günümüzde hocalar hocalara, alimler alimlere, insanlar insanlara , liderler liderlere alerji yapar oldu. ne olcak böyle giderse sonumuz, dünya savaşimi cikmasi lazim. yani bir kahenetdir gidiyor, 3.dünya savaşi kehaneti, kimden geliyor bu kehanet bilmiuyorum amma bir kehanet oldgu kesin. ahmakligin lüzumu yok dangil insanlar o kadar ahmak degilseniz, parmaginizin birini kesin, acisina dayanabiliyorsaniz, o zaman savaşi öyle cikarin. ve kehanet ayni matrix filminde vazoyu düşürmeden önce neo ya üzülme cocuklar tamir eder deyip onun bilinc altina bunu empoze eden, War sage, söylemesemde düşürecekmiydin, diye birde soruyor, ve kehanetcilik, ve müneccimlik, ve gelecek hakkinda söylemek o yüzden dinimizde yasak ve ve kapi gibi ayetimiz vardi aradim calmişlar .

"La ya'lemü'l-gaybe illallah"

ayerti hani nerde?
neymiş kuranda böyle bir ayet yokmuş .

ve o ayet

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

قُل لَّا يَعْلَمُ مَن فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ الْغَيْبَ إِلَّا اللَّهُ وَمَا يَشْعُرُونَ أَيَّانَ يُبْعَثُونَ

NEML- suresi 65. ayetiymiş


aynen dün "one minute" deyince herkesi sihirleyenler, bugün ise gaz gelcek yerden dostluk esirgenmez deyipde israiil dost ilan edenler, nasil halki inandiriyorsa, işde kurandan koskaca ayeti calmişlar ve beyniniz yikanmiş, ve internetlere akillara böyle bir ayet yok, hikayeleri kazinmiş, ayaginizin altindaki hali gitse haberiniz olmayacak ahmak insanlar.

ve Kehnaet ve gelcekden haber verme ve falcilik işde bilincaltina oynanan oyunlardir.

[attachment=38473]

Bilinçaltı nedir, nasıl çalışır

Bilinçaltını kısaca örnekleyerek tanımlamak gerekirse; bir buzdağını düşünün. Üst kısmı bilinçli zihin, görünmeyen kısmı ise bilinçaltıdır. Bilinçaltında olanlar görünen üst kısım olan bilinçli zihne çıkarıldığı zaman da bilinç gelişmektedir.

Kimilerine göre beynimizin yüzde 3-4’ü, kimilerine göre de yüzde 9-10’u çalışmaktadır. Peki geri kalan yüzde 90-94 oranı ne oluyor? İşte bu bilinçaltıdır. Bunun anlamı da bilinçli zihnimiz farkında olduklarımızdır. Bilinçaltı da farkına varamadıklarımızdır. Bilinçli zihin yani beynimiz saniyede 5-9 adet kadar veri alabilmektedir. Bilinçaltı zihin ise saniyede 3 milyon veri alabiliyor.

Nasıl çalışır?

İnsan, anne karnında başlayarak her şeyi kaydetmeye başlamaktadır. Doğduktan sonra da ebeveynin başkalarına ve karşılaştıkları olaylara ne şekilde davrandığını kaydetmektedir. İlerleyen süreçte ilişkilerde yaşadıkları bu kayıtlar referans alınarak oluşmaktadır. Mesela, hayatta kalabilmek için en yakınlarında olan insanları modellerler. Bu davranış şekli bilinçli olmayıp bütünüyle bir güdüdür.

Beyin, 0-6 yaş aralığında edindiği tüm deneyimleri ayırt etmeksizin kaydeder. Deneyim ve duyguları birleştirip, yorumlar ve kaydeder. Bunlar görsel, işitsel ve duyusal olarak kaydedilmektedir. İkinci dilim olan 6-12 yaş aralığında yaşadığı deneyimleri 0-6 yaş döneminde oluşturulan çekirdek inançlar ile mukayese eder ve bir araya getirir. Bu çekirdek inançların doğrulanması olayıdır.

Üçüncü aşama olan 12 yaşından sonra insan, farklı deneyim ve duygularla karşılaştığı zaman hiç düşünmeden bilinçaltında bir genelleme yapar. Doğru olup olmadığını değerlendirmeden, 12 yaşından öncesine ait bilinçaltının aldırdığı karara göre hareket eder. Bundan dolayı, bir müzik parçası dinlediğinde nedenini bilmeden hüzünlenir ya da mutlu olur. Burnuna gelen bilmediği bir koku, farklı bir duygu haline sokabilir. Bilinçaltı, kişinin iyiliği adına çalışmakta olup, bütün amacı kişiyi 0-6 yaş döneminde almış olduğu komutlara göre yaşatmaktır. Bilinçaltı ve bilinçli zihin ikilisi, kişinin hayatta kalması için yardımcı olmaktadır.

Bilinçaltı emirlere uymayı seviyor.

nasıl bir ben,nasıl bir hayat istiyorsak bilinçaltına şimdiki zaman kipi ile söylememmiz gerekiyor
ancak,istemediklerimizden hiç söz etmemekte fayda var çünkü bilinçaltının dilbilgisi
iyi değil,olumsuz eklerini hiç anlamıyor.”geç kalmak istemiyorum”dediğinizde ”geç kalmak ” tan sonrasını
duymuyor ve geç kalmanız için elinden geleni yapıyor…
ŞİMDİ BEN………dediğinizde noktalı yere neyi koyarsanız bilinçaltı onu gerçekleştirmek için çalışıyor
ve mutlaka gerçekleştiriyor.

Manzara resimleri ve bilinçaltı

Manzarayı kim sevmez. Dış yönümüzle çok çok severiz. Bizi rahatlatır. Örneğin odamızın birine deniz ve deniz üstünde bir kayık resmi olan tablo asalım. Bu taş bloklarda yaşayanlar için huzur verebilir. Acaba! Biz dış yönümüz bu şekilde huzur bulur ve mutlu olurken bilinçaltı bu tabloda olan deniz ve kayık resmini nasıl algılıyor? Bakalım…

‘Mezarcı, gümrük memurları, hapis, fahişeler, tüm kötülükler, ve kadını aşırı sapıkça arzulayan bir erkek’

Tabi bu etkiler sadece deniz ve üzerinde kayık için geçerlidir. Oraya kıyı ve başka etkenler girmesi bilinçaltındaki anlamları artırabilir. Ama başka eklemelerde olsa bu manzarada olan yorumlar mutlak hayata yansıyacaktır. Zira bu tip resimlerle bilinçaltına emirler verilmektedir. Kısaca uyanık iken kendimizi kendi ellerimizle hipnoz eder böyle belalarıda çağırmış oluruz.

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ إِنَّمَا الْخَمْرُ وَالْمَيْسِرُ وَالأَنصَابُ وَالأَزْلاَمُ رِجْسٌ مِّنْ عَمَلِ الشَّيْطَانِ فَاجْتَنِبُوهُ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ

Sadakallahul Aziym MAİDE Suresi 90. Ayet

Yâ eyyuhâllezîne âmenû innemâl hamru vel meysiru vel ensâbu vel ezlâmu ricsun min ameliş şeytâni fectenibûhu leallekum tuflihûn

Meali :

Ey inananlar, şarap, kumar, tapınmak için dikilmiş olan taşlar, fal için kullanılan oklar, ancak Şeytan'ın işlerindendir ve birer pisliktir bunlar. Sizlerden herkim bunlardan kaçınırsa, kurtuluşa erenlerden olur.

Sadakallahul Aziym MAİDE Suresi 90. Ayet

---oOo---

ve başka mühim bir mesele daha olgunlaşmamiş 3 aylik 4 aylik kuzular kesiliyor, eti taze cabuk pişiyor diye. yine daha olgunlaşmamiş meyvalar kopartiliyor, ve cünkü türkiyeden üzüm mesela, taa ingiltereye gitcek, ve onun gitdigi sürede cürümemesi için, işde gök iken kopariliyorlar. ve yine meksikadan çikita muz geliyor amma, o muzlar gömgök iken korpariliyor, ve dalindan kopdukdan sonra yolda eriyorlar.
ve bunun sonucu olarak insanlrda bir hastalik türedi, daha cocuk yaşda kendini olgun insan sanan, ben bilirim diyen veletler, bintler dogdu. niye? yedin o kuzulari, yedin o muzlari üzümleri, daha olmadan, oldum sanan bu ahmaklari dogurdun, yada dogurttun, ve yine araplar, daha reşid veya raşid olmamiş cocuklari, iki kuran ögrendi, bilmem namaz kildirmayi ögrendi diye, imam ediyorlar. lan angut beyinsiz, muhammed o zaman niye KIRK yaşini bekledi peygamber ve imam olmak için. o iki cihanin habibide öyle olamazmiydi? daha 5 yaşindyken ben bilirim diyen bir muhammed. o KIRK yaşindan sonr peygamber olduda, daha tam ermiş bile degil, ondan ssonra 23 sene icinde erdirildiyse, senin o velet nasil imam olur ahmak. yedin işde o olgunlaşmamiş muzlari kuzulari, olmadan oldum sanan bu ahmaklar türedi dünyada.

Rabbim sonumuzu hayir eylesin, daha neler türeyecek bilmiyorum.

Rabbim ,Mehdi Cemaatini, Deccalin fitneleriden, ve Lider kavgalarindan, ve Rabbimizin koydugu FITRATA ters hareket eden, aliminden hocasina, hakiminden, Sultanlik sürenlerine kadar, hepsinin şerrinden muhafaza eylesin, ve yine Mehdi ve Cemaatine, olmadan oldum sanan bu yeni neslin, yok edip tüketecekleri insanligi, kaybetmemeyi nasip eylesin.


---oOo---

أَأَللَّهُمَّ أَرِنَا الْحَقَّ حَقاً وَ ارْزُقْنَا اتِّبَاعَهْ وَ أَرِنَا الْبَاطِلَ بَاطِلاً وَ ارْزُقْنَا اجْتِنَابَهْ


''Allahım! Bizlere, hakkı Hak gösterip ona tabi olmayı, bâtılı da Bâtıl gösterip ondan yüz çevirmeyi nasib eyle..! '

وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ

Ve âhıru da'vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne, Amiyn.

Elfatiha maassalavat.

سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ

Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve etûbu ileyk.

--OoO--

Kar©glan

Başağaçlı Raşit Tunca

Schrems, 2 Ocak 2016 Cumartesi

Original Kar © glan

Print this item