Welcome, Guest
You have to register before you can post on our site.

Username
  

Password
  





Forum Statistics
» Members: 27
» Latest member: Fahriye
» Forum threads: 11,984
» Forum posts: 12,807

Full Statistics

 
Muhammed-1 Sabah Ve Akşam Allah'ı Zikretmek Konusundaki Hadisler
Posted by: RasitTunca - Yesterday, 07:12 AM - Forum: Sünnetler Hadisler - No Replies

Sabah Ve Akşam Allah'ı Zikretmek Konusundaki Hadisler


Kitap
:
Riyazü's Salihin
Bölüm
:
ZİKİRLER BÖLÜMÜ (Cilt 6)
Konu
:
Sabah Ve Akşam Allah'ı Zikretmek
Kayıt No
:
9615
Kaynak
:
Müslim, Zikir 26. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 101; Tirmizî, Daavât 61
Ravi (r.a.)
:
Ebû Hüreyre
وعنْ أَبي هريرة رضي الله عنهُ قال : قالَ رسولُ اللهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : « مَنْ قال حِينَ يُصْبِحُ وحينَ يُمسِي : سُبْحانَ اللهِ وبحمدِهِ مِائَةَ مَرةٍ لَم يأْتِ أَحدٌ يوْم القِيامة بأَفضَلِ مِما جَاءَ بِهِ ، إِلاَّ أَحدٌ قال مِثلَ مَا قال أَوْ زَادَ » رواهُ مسلم
Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Kim sabah akşam yüz defa sübhânallâhi ve bi-hamdihî: Ben Allah'ı ulûhiyyet makamına yakışmayan sıfatlardan tenzih eder ve O'na hamdederim" derse, onun söylediklerinin bir mislini veya daha fazlasını söyleyen kimse dışında hiçbir şahıs, kıyâmet gününde onun söylediğinden daha faziletli bir zikirle gelemez."
Kitap
:
Riyazü's Salihin
Bölüm
:
ZİKİRLER BÖLÜMÜ (Cilt 6)
Konu
:
Sabah Ve Akşam Allah'ı Zikretmek
Kayıt No
:
9616
Kaynak
:
Müslim, Zikir 55. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Tıb 19; İbni Mâce, Tıb 35
Ravi (r.a.)
:
Ebû Hüreyre
وعَنهُ قال : جاءَ رجُلٌ إِلى النَّبِيِّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم ، فقال : يا رسُول اللهِ ما لَقِيتُ مِنْ عَقْربٍ لَدغَتني البارِحةَ ، قال : « أَما لَو قُلتَ حِينَ أمْسيت : أعُوذُ بِكَلماتِ اللهِ التَّامَّاتِ منْ شَرِّ ما خَلَقَ لم تَضُرَّك » رواه مسلم
Ebû Hüreyre radıyallahu anh şöyle dedi:
Bir adam Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem'e gelerek:
- Dün gece beni sokan akrep yüzünden ne büyük acılar çektim, dedi. Resûl-i Ekrem de:
- "Eğer akşamleyin eûzü bi-kelimâtillâhi't-tâmmâti min şerri mâ halak: Yarattıklarının şerrinden Allah'ın mükemmel kelimelerine sığınırım, deseydin o sana zarar vermezdi" buyurdu.
Kitap
:
Riyazü's Salihin
Bölüm
:
ZİKİRLER BÖLÜMÜ (Cilt 6)
Konu
:
Sabah Ve Akşam Allah'ı Zikretmek
Kayıt No
:
9617
Kaynak
:
Ebû Dâvûd, Edeb 101; Tirmizî, Daavât 13. Ayrıca bk. İbni Mâce, Duâ 14
Ravi (r.a.)
:
Ebû Hüreyre
وعنْهُ عن النبيِّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم أَنه كان يقول إِذَا أَصْبَحَ : اللَّهُمَّ بِكَ أَصْبحْنَا وبِكَ أَمسَيْنَا وبِكَ نَحْيا ، وبِكَ نَمُوتُ ، وَإِلَيْكَ النُّشُورُ » وإِذا أَمْسى قال : « اللَّهُمَّ بِكَ أَمْسَيْنَا، وبِكَ نَحْيا ، وبِك نمُوتُ وإِلَيْكَ المَصِير ».رواه أَبو داود والترمذي وقال : حديث حسن
Ebû Hüreyre radıyallahu anh şöyle dedi:
Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem sabahleyin şöyle dua ederdi:
"Allâhümme bike asbahnâ ve bike emseynâ ve bike nahyâ ve bike nemût ve ileyke'n-nüşûr: Allahım! Senin lutfunla sabaha ulaştık, senin lutfunla akşama erdik. Sen isteyince dirilir, sen isteyince ölürüz. Yeniden diriltip huzurunda toplayacak olan da sensin."
Akşamleyin şöyle dua ederdi:
"Allâhümme bike emseynâ ve bike nahyâ ve bike nemût ve ileyke'l-masîr: Allahım! Senin lutfunla akşama erdik. Sen isteyince dirilir, sen isteyince ölürüz. Huzuruna varılacak olan da sensin."
Kitap
:
Riyazü's Salihin
Bölüm
:
ZİKİRLER BÖLÜMÜ (Cilt 6)
Konu
:
Sabah Ve Akşam Allah'ı Zikretmek
Kayıt No
:
9618
Kaynak
:
Ebû Dâvûd, Edeb 101; Tirmizî, Daavât 14, 95.
Ravi (r.a.)
:
Ebû Hüreyre
وعنهُ أَنَّ أَبا بَكرٍ الصِّدِّيقَ ، رضيَ الله عنه ، قال : يَا رَسُولَ اللهِ مُرْنِي بِكَلمَاتٍ أَقُولُهُنَّ إِذَا أَصْبَحْتُ وإِذَا أَمْسَيتُ ، قال : قُلْ : « اللَّهُمَّ فَاطِرَ السَّمَواتِ والأرضِ عَالمَ الغَيْب وَالشَّهَادةِ ، ربَّ كُلِّ شَيءٍ وَمَلِيكَهُ . أَشْهَدُ أَن لاَ إِله إِلاَّ أَنتَ ، أَعُوذُ بكَ منْ شَرِّ نَفسي وشَرِّ الشَّيْطَانِ وَشِرْكهِ » قال : « قُلْها إِذا أَصْبحْتَ ، وَإِذا أَمْسَيْتَ ، وإِذا أَخذْتَ مَضْجِعَكَ » رواه أبو داود والترمذي وقال : حديثٌ حسنٌ صحيحٌ
Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Ebû Bekir es-Sıddîk radıyallahu anh Peygamber aleyhisselâm'a:
- Yâ Resûlallah! Bana sabahleyin ve akşamleyin okuyacağım mübarek kelimeleri belletseniz de okusam, dedi. O da:
- "Allâhümme fâtıre's-semâvâti ve'l-ardı âlime'l-gaybi ve'ş-şehâdeti, rabbe külli şey'in ve melîkehû. Eşhedü enlâ ilâhe illâ ente. Eûzü bike min şerri nefsî ve şerri'ş-şeytâni ve şirkihî: Gökleri ve yeri, görünen ve görünmeyen âlemleri yaratan Allahım! Ey her şeyin Rabbi ve sâhibi! Senden başka ilâh bulunmadığını kesinlikle söylerim. Nefsimin şerrinden, şeytanın şerrinden, onun Allah'a şirk koşmaya davet etmesinden sana sığınırım" diye dua et ve bunu sabahleyin, akşamleyin ve yatağa yattığın zaman söyle!" buyurdu.
Kitap
:
Riyazü's Salihin
Bölüm
:
ZİKİRLER BÖLÜMÜ (Cilt 6)
Konu
:
Sabah Ve Akşam Allah'ı Zikretmek
Kayıt No
:
9619
Kaynak
:
Müslim, Zikir 74-76. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 101; Tirmizî, Daavât 13
Ravi (r.a.)
:
Abdullah İbni Mes'ud
وعَن ابْن مَسْعُودٍ رضي الله عنهُ قالَ : كانَ نبيُّ اللهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم إِذَا أَمسى قال : أَمْسَيْنَا وأَمْسى المُلكُ للهِ ، والحمْدُ للهِ ، لاَ إِلهَ إِلاَّ الله وحْدَهُ لاَ شَريكَ لَه » قالَ الرواي: أَرَاهُ قال فيهِنَّ : « لهُ المُلكُ وَلَه الحمْدُ وهُوَ عَلى كلِّ شَيءٍ قدِيرٌ ، ربِّ أَسْأَلُكَ خَيْرَ مَا في هذِهِ اللَّيلَةِ ، وَخَيْرَ مَا بَعْدَهَا ، وأَعُوذُ بِكَ منْ شَرِّ مَا في هذِهِ اللَّيْلَةِ وشَرِّ ما بعْدَهَا ، ربِّ أَعُوذُ بِكَ من الكَسَلِ ، وَسُوءِ الكِبْرِ ، أعوذُ بِكَ منْ عذَابٍ في النَّار ، وَعَذَابٍ في القبر » وَإِذَا أَصْبحَ قال ذلك أَيْضاً : « أَصْبحْنَا وَأَصْبَحَ المُلْك للهِ »رواه مسلم
İbni Mes'ûd radıyallahu anh şöyle dedi:
Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem akşamleyin şöyle dua ederdi:
"Emseynâ ve emse'l-mülkü lillâh, vel-hamdü lillâh, lâ ilâhe illallahü vahdehû lâ şerîke leh, lehü'l-mülkü ve lehü'l-hamdü ve hüve alâ külli şey'in kadîr, rabbi es'elüke hayra mâ fî hâzihi'l-leyleti ve hayra mâ ba'dehâ ve eûzü bike min şerri mâ fi hâzihi'l-leyleti ve şerri mâ ba'dehâ, rabbi eûzü bike mine'l-keseli ve sûi'l-kiber, eûzü bike min azâbi'n-nâr ve azâbi'l-kabr: Akşama girdik. Bütün mülk Allah'ındır. Hamdü senâ da O'na mahsustur. Allah'tan başka ilâh yoktur; yalnız Allah vardır. O tektir, ortağı yoktur. Mülk O'nundur, hamd O'na mahsustur. O'nun gücü her şeye yeter. Allahım! Bu gecenin ve bundan sonrakilerin hayrını senden dilerim. Bu gecenin ve bundan sonrakilerin şerrinden sana sığınırım. Rabbim! Tembellikten, insanı perişan eden yaşlılıktan sana sığınırım. Cehennem azâbından ve kabir azâbından sana sığınırım."
Sabahleyin de "asbahnâ ve asbaha'l-mülkü lillâh: Sabaha girdik. Bütün mülk Allah'ındır" diye başlayarak aynı duayı okurdu.


Kitap
:
Riyazü's Salihin
Bölüm
:
ZİKİRLER BÖLÜMÜ (Cilt 6)
Konu
:
Sabah Ve Akşam Allah'ı Zikretmek
Kayıt No
:
9620
Kaynak
:
Ebû Dâvûd, Edeb 101; Tirmizî, Daavât 116. Ayrıca bk. Nesâî, İstiâze 1
Ravi (r.a.)
:
Abdullah İbni Hubeyb
وعنْ عبدِ اللهِ بنِ خُبَيْب ­ بضَمِّ الْخَاءِ المُعْجَمَةِ ­ رضي الله عَنْهُ قال : قال لي رَسُولُ اللهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : « اقْرأْ : قُلْ هوَ الله أَحَدٌ ، والمعوِّذَتَيْن حِينَ تُمْسِي وَحِينَ تُصبِحُ ، ثَلاثَ مَرَّاتٍ تَكْفِيكَ مِنْ كلِّ شَيْءٍ » .رواهُ أَبو داود والترمذي وقال : حديثٌ حسن صحيح
Abdullah İbni Hubeyb radıyallahu anh şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bana şöyle buyurdu:
"Akşam ve sabah vakitlerinde Kulhüvallâhü ahad ile Muavvizeteyn sûrelerini üçer defa oku. Her türlü kötülükten korunman için bunlar sana yeter."
Kitap
:
Riyazü's Salihin
Bölüm
:
ZİKİRLER BÖLÜMÜ (Cilt 6)
Konu
:
Sabah Ve Akşam Allah'ı Zikretmek
Kayıt No
:
9621
Kaynak
:
Ebû Dâvûd Edeb 101; Tirmizî, Daavât 13
Ravi (r.a.)
:
Osman İbni Affân
وعنْ عُثْمَانَ بْنِ عَفَانَ رضيَ الله عنهُ قالَ :قالَ رَسولُ الله صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم:«مَا مِنْ عَبْدٍ يَقُولُ في صَبَاحِ كلِّ يَوْمٍ ومَسَاءٍ كلِّ لَيْلَةٍ :بِسْمِ اللهِ الَّذِي لاَ يَضُرُّ مَع اسْمِهِ شيء في الأرضِ ولا في السماءِ وَهُوَ السَّمِيعُ الْعلِيمُ ، ثلاثَ مَرَّاتٍ ، إِلاَّ لَمْ يَضُرهُشَيءٌ»رواه أبو داود ، والتِّرمذي وقال:حديث حسن صحيح
Osman İbni Affân radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Kim her sabah ve her akşam üç defa bismillâhillezî lâ yedurru mea'smihî şey'ün fi'l-ardı velâ fi's-semâ' ve hüve's-semîu'l-alîm: İsmi sayesinde yerde ve gökte hiçbir şeyin zarar veremeyeceği Allah'ın adıyla. O herşeyi duyar ve bilir" derse, ona hiçbir şey zarar vermez."

Print this item

Dini-1 Maşallah ne demek? Maşallah neden deriz? Maşallah İnşallah anlamı, duası ve fazileti
Posted by: RasitTunca - Yesterday, 07:07 AM - Forum: Sünnetler Hadisler - No Replies

Maşallah ne demek? Maşallah neden deriz? Maşallah  ve İnşallah demenin anlamı, duası ve fazileti...

Arapça’da mâ edatı ile “dilemek, istemek” anlamındaki şey (meşîet) kökünden türeyen şâe fiili ve lafza-i celâlden meydana gelen mâşallah (mâ şâa’llāh) “Allah dileyince her şey olur” mânasına gelir. Bu tabir ilâhî iradenin her yerde geçerli olduğunu ifade eden, “Allah’ın dilediği olur, dilemediği olmaz” anlamındaki hadise de (Ebû Dâvûd, “Edeb”, 101) işaret etmektedir.

MAŞALLAH DEMENİN FAZİLETİ

Mâşallah ifadesi Kur’ân-ı Kerîm’in dört âyetinde yer alır ve bunların üçünde istisna edatı olan “illâ” ile kullanılarak “Allah’ın dilediği hariç” mânasına gelir. (el-A‘râf 7/188; Yûnus 10/49; el-A‘lâ 87/7) Kehf sûresindeki âyette ise (18/39) biri mümin, diğeri münkir iki kişi arasında geçen konuşmada müminin diğerine, “Bahçene girdiğin zaman, ‘Mâşallah (Allah dilemiş de olmuş), kuvvet yalnız Allah’a aittir’ deseydin!” şeklinde tavsiyede bulunduğu ifade edilir. Bu âyetteki mâşallahın, bahçedeki bütün güzelliklerin Allah’ın iradesiyle meydana geldiğini belirtmeye ve lutfettiği nimetlere karşılık O’na hamdetmeye yönelik olduğu anlaşılmaktadır. (krş. Mâtürîdî, vr. 441b)

MAŞALLAH DUASI

Çeşitli hadis rivayetlerinde mâşallah ifadesinin kullanıldığı görülmektedir.

Hz. Peygamber’in, hoşa giden bir şeyin görülmesi halinde “mâ şâallah lâ kuvvete illâ billâh” (Allah’ın dilediği olur, bütün güç ve kudret O’na aittir) denilmesini (Beyhakī, Şuʿabü’l-îmân, IV, 90), ayrıca sabah kalkıldığında veya akşam yatmadan önce “mâ şâallahu kân ve mâ lem yeşe’ lem yekün” (Allah’ın dilediği olur, dilemediği olmaz) şeklinde dua edilmesini tavsiye ettiği nakledilmektedir. (Ebû Dâvûd, “Edeb”, 101)

Güzellikleriyle dikkat çeken ve çok beğenilen şeylerin nazardan korunması amacıyla, “Ne güzel, Allah kötü bakışlardan saklasın” anlamında mâşallah demek Müslümanlar arasında yaygın bir gelenek haline gelmiştir. Yine nazara karşı küçük çocuklara, güzel binalara vb. yerlere üzerinde mâşallah ibaresi yazılı nazarlıkların takılması da bir âdettir.

MAŞALLAH, Arapça bir dilek ifadesi. Üç kelimeden meydana gelmiştir. Bunlar, ismi mevsul olan "ma": Türkçe'de dilemek manasına gelen "şâe" ve bu fiilin fâili (öznesi) olan Lâfza-i Celâl yani "Allah" lâfzıdır. "Ma-ş-Allah" Kavramının dilimizdeki karşılığı ise, "Allah'ın dilediği şey veya Allah'ın dilemesi" demektir. Dilimizde bu kavramın başka bir biçimi de kullanılmaktadır. Bu da Allah dilerse manasına gelen "inşallah" kavramıdır ki "maşallah" lâfzından mana yönüyle farklılık arzeder.

"Maşallah", daha ziyade, Allah'ın istediği gibi, Allah nazarından saklasın, ne güzel gibi manalara gelmektedir. Bununla birlikte, maşallah, hayret ve memnunluk da ifade etmektedir. Ayrıca, nazar değmemesi için çocukların üzerlerine iliştirilen nazarlıkların üzerinde de maşallah lâfzı yazılmıştır.

Maşallah lâfzı, Kur'ân-ı Kerim'de dört ayette geçmektedir:

    "Allah onlara şöyle dedi: Öyle ise, ateş, yerinizdir. Allah'ın dilediği zamanlardan başka hepiniz ebedî olarak oradasınız..." (el-En'âm, 6/128).

    "De ki: Ben Allah'ın dilediğinden başka, kendi kendime ne bir menfaatı kazanmağa, ne de bir zararı defetmeğe sahip değilim..." (el-A'râf, 7/188).

    "Kendi bağına girdiğin zaman: 'Bu Allah'tandır, benim kuvvetim değil, Allah'ın kuvveti ile olmuştur.' deseydin ya!" (el-Kehf, 18/39).

    "Bundan böyle sana (Kur'ân) okutacağız da unutmayacaksın. Ancak Allah'ın dilediği müstesna. Çünkü O, aşikârı da gizliyi de bilir." (el-Alâ, 87/6-7).


Maşallah ne demek? Maşallah neden deriz? Maşallah anlamı, duası ve fazileti…

Arapça’da ma edatı ile “dilemek, istemek” anlamındaki şey (meşîet) kökünden türeyen şae fiili ve lafza-i celalden meydana gelen maşallah (ma şaa’llāh) “Allah dileyince her şey olur” manasına gelir. Bu tabir ilahî iradenin her yerde geçerli olduğunu ifade eden, “Allah’ın dilediği olur, dilemediği olmaz” anlamındaki hadise de (Ebu Davud, “Edeb”, 101) işaret etmektedir.

MAŞALLAH DEMENİN FAZİLETİ

Maşallah ifadesi Kur’an-ı Kerîm’in dört ayetinde yer alır ve bunların üçünde istisna edatı olan “illa” ile kullanılarak “Allah’ın dilediği hariç” manasına gelir. (el-A‘raf 7/188; Yunus 10/49; el-A‘la 87/7) Kehf suresindeki ayette ise (18/39) biri mümin, diğeri münkir iki kişi arasında geçen konuşmada müminin diğerine, “Bahçene girdiğin zaman, ‘Maşallah (Allah dilemiş de olmuş), kuvvet yalnız Allah’a aittir’ deseydin!” şeklinde tavsiyede bulunduğu ifade edilir. Bu ayetteki maşallahın, bahçedeki bütün güzelliklerin Allah’ın iradesiyle meydana geldiğini belirtmeye ve lutfettiği nimetlere karşılık O’na hamdetmeye yönelik olduğu anlaşılmaktadır. (krş. Matürîdî, vr. 441b)

MAŞALLAH DUASI

Çeşitli hadis rivayetlerinde maşallah ifadesinin kullanıldığı görülmektedir.


Maşallah Arapça

مَا شَآءَ اللهُ لاَ قُوَّةَ إِلاَّ بِاللهِ

Hz. Peygamber’in, hoşa giden bir şeyin görülmesi halinde “ma şaallah la kuvvete illa billah” (Allah’ın dilediği olur, bütün güç ve kudret O’na aittir) denilmesini (Beyhakī, Şuʿabü’l-îman, IV, 90), ayrıca sabah kalkıldığında veya akşam yatmadan önce “ma şaallahu kan ve ma lem yeşe’ lem yekün” (Allah’ın dilediği olur, dilemediği olmaz) şeklinde dua edilmesini tavsiye ettiği nakledilmektedir. (Ebu Davud, “Edeb”, 101)

Güzellikleriyle dikkat çeken ve çok beğenilen şeylerin nazardan korunması amacıyla, “Ne güzel, Allah kötü bakışlardan saklasın” anlamında maşallah demek Müslümanlar arasında yaygın bir gelenek haline gelmiştir. Yine nazara karşı küçük çocuklara, güzel binalara vb. yerlere üzerinde maşallah ibaresi yazılı nazarlıkların takılması da bir adettir.

Soru: Benim sorum, göz değmesi hakkındadır. Bir kimse, karısına güzel olduğunu söylerse, ‘Maşallah’ demesi gerekir mi? Yoksa bu aşırılık mı sayılmaktadır?

Cevap: Göz değmesi (nazar), haktır.

Nitekim Abdullah ibni Abbas (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

الْعَيْنُ حَقٌّ، وَلَوْ كَانَ شَيْءٌ سَابَقَ الْقَدَرَ سَبَقَتْهُ الْعَيْنُ...

“Göz değmesi haktır! Eğer kaderi geçecek bir şey olsaydı, onu göz değmesi geçerdi!..”

Müslim 2188/42

Göz değmesi (nazar), çoğunlukla hasetçinin nazar etmesiyle olur. Nitekim İbni Kayyım (Rahmetullahi Aleyh) bu konuda şöyle demiştir:

“Her nazar eden (göz değdiren), hasetçidir! Fakat her hasetçi, nazar eden (göz değdiren) değildir!”

İbni Kayyım (Rahmetullahi Aleyh) devamla şöyle demiştir:

“Bu kelimenin (nazarın) aslı, bir şeye bakan kimsenin o şeyden hoşlanması ve o şeyi beğenmesi, sonra da kötü nefsine uyarak nazar ettiği şeye zehirini geçirmesi için bakışından yardım istemesidir.

Bir kimse, kendi kendine nazar edebilir. Kendi iradesi olmadan da nazar edebilir, hatta kendi tabiatı ile kendine nazar edebilir. İşte bu, insan tarafından olan nazarın en kötüsüdür.”

Nitekim arkadaşlarımız ve diğer fakihler bu konuda şöyle demişlerdir:

“Devlet başkanı (yönetici), nazar etmek (göz değdirmekle) bilinen ve tanınan bir kimsenin hapsedilmesine ve ölünceye kadar da hapiste kalmasına hükmeder. Bu, kesinlikle doğru olan bir hükümdür.”

Zâdu’l-Meâd 4/67

Buna göre Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:

أَعُوذُ بِكَلِمَاتِ اللهِ التَّامَّةِ مِنْ كُلِّ شَيْطَانٍ، وَهَامَّةٍ، وَمِنْ كُلِّ عَيْنٍ لاَمَّةٍ

“Her türlü şeytandan, (yılan ve akrep gibi) zehirli hayvandan ve nazar eden gözden, Allah’ın noksansız sözlerine (isimlerine, sıfatlarına ve Kur’an ayetlerine) sığınırım.”

Buhari 7/3170

Râcih (tercih edilen) görüşe göre nazar (göz değmesi), nazar eden hasetçiden vukû bulduğu gibi, hasetçi olmayan kimsenin bir şeyi beğenmesi ve ondan hoşlanmasıyla de nazar vukû bulabilir.

Nitekim şu hadis bunu göstermektedir:

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

إِذَا رَأَى أَحَدُكُمْ مِنْ نَفْسِهِ أَوْ مِنْ مَالِهِ أَوْ مِنْ أَخِيهِ مَا يُعْجِبُهُ فَلْيَدْعُ لَهُ بِالْبَرَكَةِ؛ فَإِنَّ الْعَيْنَ حَقٌّ

“Sizden biriniz, kendisinde veya malında veyahut da kardeşinde şaşırdığı (hoşuna giden, beğenip sevdiği) bir şey gördüğü zaman, mubarek/bereketli olması için ona dua etsin! (Yani Barekallah desin!) Kuşkusuz ki, göz değmesi/nazar haktır!”

Önemli Uyarı: Kişi hoşuna giden, beğenip sevdiği bir şey gördüğü zaman, ‘Maşaallah’ demez! ‘Barekallah’ der!

İbn-i Sünni Amelu’l-Yevmi ve’l-Leyle 168, Hakim 4/216, Albâni Kelimu’t-(:::) 234

Bu hadis, bir kimsenin kendi kendine veya malına nazar edebileceğini -ki hiç kimse kendisine haset etmez- açıklamaktadır. Bu sebeple bir kimse kendini beğenmesiyle kendi kendine nazar edebildiğine göre, hanımına nasıl nazar etmesin?

İbni Kayyım (Rahmetullahi Aleyh) şöyle demiştir:

“Bir kimse, kendine nazar edebilir...”

Zâdu’l-Meâd 4/167

Bir kimse, hanımına bakması, onun güzelliğinin kendisinin dikkatini çekmesi ve onu beğenmesiyle, ona nazar edebilir! Hatta ona: ‘Sen çok güzelsin,’ demese bile ona nazar edebilir! Fakat onu böyle gördüğünde şöyle demesi müstehaptır:

“Ey Allah’ım! Onu mubarek eyle!”

Ebu Umame bin Sehl bin Huneyf (Radiyallahu Anhuma) babasından şöyle dedi:

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (Medine’den) Mekke’ye doğru yola çıktığında sahabeler de Cuhfe yakınlarındaki Hazzâr denilen yere varıncaya kadar onunla birlikte yürüdüler. (Oraya vardıklarında) Sehl bin Huneyf (Radiyallahu Anh) (üzerindeki cübbeyi çıkarıp) yıkanmaya başladı. Sehl bin Huneyf (Radiyallahu Anh), bembeyaz bir tene ve güzel görünüşlü bir cilde sahipti. Sehl bin Huneyf (Radiyallahu Anh) yıkanırken o sırada Adiy bin Ka’b oğulları kabilesinden Âmir bin Rabia ona baktı ve:

-Bugünkü gibi bir manzarayı ve böylesine ancak çadıra çekilmiş bâkire kızda bulunabilen bir teni hiç görmedim, dedi. Bunun üzerine Sehl bin Huneyf (Radiyallahu Anh) hemen orada çarpılmış gibi yere yıkılıp kaldı. Onu alıp hemen Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in bulunduğu yere götürdüler. Sahabeler:

Ey Allah’ın Rasulu! Sehl’e bakar mısın? Allah’a yemîn olsun ki, başını kaldıramıyor ve kendine gelemiyor, dediler. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

“Onunla ilgili olarak herhangi birisini itham ediyor musunuz? (Yani şüpheleniyor musunuz?)”

Sahabeler:

Ona, Amir bin Rabia bakmıştı, dediler. Bunun üzerine Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Amir bin Rabia’yı çağırdı ve onu azarlayarak şöyle buyurdu:

“Sizden biriniz niçin kardeşini öldürüyor? Kardeşinde beğendiğin ve hoşuna giden bir şey gördüğün zaman ona, mubarek olması için dua etseydin ya!”

Daha sonra Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), Amir bin Rabia’ya şöyle buyurdu:

“Sehl için yıkan!”

Bunun üzerine Amir bin Rabia, bir kabın içinde yüzünü, ellerini, dirseklerini, dizlerini, ayak parmaklarını ve izarının içini yıkadı. Sonra bu su, Sehl bin Huneyf’in arkasından başının üzerine döküldü. Ardından Sehl bin Huneyf (Radiyallahu Anh) hemen iyileşiverdi ve sanki kendisinde hiçbir şey yokmuş gibi insanlarla birlikte yola çıktı.

Ahmed bin Hanbel Müsned 15550, Malik Muvatta 1811, Nesei, İbni Hibban, Albânî Mişkâtu’l-Mesâbîh 4562

Bazı insanlar, bir şeyi beğendikleri zaman “Maşallah La Kuvvete İlla Billah,” demekte ve Kehf Suresinde ki, ayet ile bir hadisi delil göstermektedirler. Delil gösterdikleri Kehf Suresinde ki, ayet şudur:

وَلَوْلاَ إِذْ دَخَلْتَ جَنَّتَكَ قُلْتَ مَا شَآءَ اللهُ لاَ قُوَّةَ إِلاَّ بِاللهِ...

“Bağına girdiğinde şöyle deseydin ya: ‘Maşallah! Allah’tan başka hiçbir güç ve kuvvet sahibi yoktur...”

Kehf Suresi 39

Bu ayetin delil olarak gösterilmesi doğru değildir! Çünkü hasedin konuyla bir ilgisi yoktur! Allah-u Teâlâ, ayette geçen adamın bağını, inkârı ve haddi aşması sebebiyle yok etmiştir!

Delil gösterdikleri hadise de gelince, hadis ÇOK ZAYIFTIR!

Enes bin Malik (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

مَنْ رَأَى شَيْئًا فَأَعْجَبَهُ فَقَالَ: مَا شَآءَ اللهُ لاَ قُوَّة إِلاَّ بِاللهِ لَمْ تُصِبْهُ الْعَيْنُ

“Kim, hoşuna giden (beğendiği) bir şey gördüğü zaman, ‘Maşallah! La Kuvvete İlla Billah’ derse, o şeye göz (nazar) değmez!”

Bezzar, Mecme’u’z-Zevâid 5/21, bu hadis, ÇOK ZAYIFTIR!

Heysemî (Rahmetullahi Aleyh) bu konuda şöyle demiştir:

Hadis, ÇOK ZAYIFTIR! Allah-u Teâlâ en iyi bilendir.

İnşallah demenin önemi

Sual: İnşallah ne demektir, önemi nedir?
CEVAP
İnşallah, Allahü teâlâ dilerse olur manasına, bütün işlerini Allahü teâlânın dilemesine havale etmek için söylenen sözdür.

Allahü teâlânın huzurunda itaat edenlerden olmak için, her işte inşallah demelidir! Hadis-i şerifte, (İnsanlar için, inşallah demekten daha faziletli itaat edicilik yoktur) buyuruldu.

(Şunu yapacağım) veya (Yarın şuraya gideceğim) denince de (İnşallah) demelidir!

Bir kimse ile bir şey kararlaştırırken inşallah denirse, sonradan o iş yerine getirilmezse, yalancı olunmaz. (Miftah-ül cenne)

Kesin işlerde de inşallah denir. Mescid-i harama girileceğini Allahü teâlâ bildirdiği halde, inşallah denmesini öğretmek için, (Mescid-i harama inşallah gireceksiniz) buyurdu. (Feth 27)

İsmail aleyhisselamın, (Babacığım, sana emredilen ne ise, onu yap! İnşallah beni sabredicilerden bulursun) dediği de Kur'an-ı kerimde bildirilmektedir. (Saffat 102)

Peygamber efendimiz de, mezarlığa uğrayınca, ölüm muhakkak olduğu halde, ilâhi terbiye gereği olarak, (İnşallah biz de size kavuşacağız) buyurdu. (Müslim)

Peygamber efendimiz, duasının kabul olacağını âyet-i kerimeye istinaden kesin olarak bildiği halde şöyle buyurdu:
(Her Peygamberin duası kabul olur. Her Peygamber, ümmeti için dünyada dua etti. Ben ise, Kıyamette ümmetime şefaat izni verilmesi için dua ediyorum. Duam inşallah kabul olacak. Müşrik olmayanların hepsine şefaat edeceğim.) [Müslim]

Hazret-i Süleyman’ın imtihanı
Kur'an-ı kerimde mealen; (Biz Süleymanı imtihan ettik. Tahtının üstüne bir ceset bıraktık. Daha sonra o, yine [Rabbine] döndü) buyurulmuştur. (Sad 34)

Fahreddin-i Razi hazretleri buyuruyor ki:
Süleyman aleyhisselam, bir gecede, zevcelerinin hepsini dolaşacağını, onlardan herbirinden birer erkek çocuk dünyaya geleceğini, Allah yolunda muharebe edeceklerini söyledi. Fakat, inşallah demeyi unuttu. Sakat bir çocuk dünyaya geldi. Bunu götürüp, babasının tahtına bırakıverdiler. Hadis-i şerifte, (Yemin ederim ki, Süleyman aleyhisselam inşallah deseydi, dediği gibi olurdu) buyuruldu. (Buhari)

Resulullah efendimize; Ruh, Eshab-ı Kehf ve Zülkarneynden sorulunca; (Yarın gelin, haber vereyim) buyurmuş, inşallah demeyi unutmuştu. Bu sebeple birkaç gün Resulullaha vahiy gelmedi. Sonra şu mealdeki âyet-i kerime nazil oldu:
(İnşallah demeden hiçbir şeyi yarın yapacağım deme!) [Kehf 23, 24]
Peygamberler günah işlemez. Bunun gibi hareketlerine zelle denir.

Sual: İnşallah denince, (İnşallahla, maşallahla olmaz bu iş) demek küfür müdür?
CEVAP
İnşallah, (Allah izin verirse) demektir. Allah izin verse de olmaz demek, Allahü teâlânın kudretine inanmamak olur. Maşallah da, beğenilen şeyler görüldüğünde, (Bu, Allahü teâlânın dilediği ve ihsan ettiği şeydir. Allah korusun, Allah nazardan saklasın) anlamına gelen, mübarek bir sözdür. Bu kelimelerle alay maksadı ile öyle söylemek küfür olur.

Sual: İnşallah, Allah’ın izniyle demeden, mesela gelirim, satarım, gelebilirim, gidersin, yaparım gibi kararlılık sözleri, ifadeleri irdelenecek olursa şirk olmuyor mu?
CEVAP
Hayır, şirk ile alakası yok. Kapıyı açıyor musun diyene evet açıyorum demenin şirk ile ilgisi yoktur. Zaten her şeyimizi yaratan Allah’tır, kapıyı bize açtıran da Odur. İnşallah demek iyi olur.


Kaynaklar

İslam ve İhsan
sahihhadisler
Sorularla İslamiyet
Manevi hayat
dinimiislam

Print this item

Muhammed-1 Ezan okunurken başparmak tırnaklarını göz kapaklarına sürmek sünnet midir?
Posted by: RasitTunca - Yesterday, 06:52 AM - Forum: Sünnetler Hadisler - No Replies

Ezan okunurken başparmak tırnaklarını göz kapaklarına sürmek sünnet midir?


Soru Detayı

- Ezan okunurken başparmaklarımızı şehadet kısımlarında iki elimizin başparmaklarını öpüp "Birsin, gözümün nurusun Ya Muhammed" diyerek başparmaklarımızı göz kapaklarımıza sürmek, göz hastalıklarından koruyormuş.
- Bu sünnet mi?
- Ezanda şehadet kısımları neresi oluyor ya da ezan bitince mi yapacağız?
- Göz hastalıklarına karşı koruyor muş, doğru mu?
Cevap

Değerli kardeşimiz,

İlk “Eşhedü enne Muhammeden ResüIullah” cümlesinde “Sallallahu aleyke Ya Resûlellah” yani “Allah sana af ve merhamet eylesin ey Allah’ın Resûlü”; ikincisinde ise “Karret aynî bike ya Resûlallah” yani “Seninle mesut oldum, yüzüm gözüm aydınlığa erdi ey Allah’ın Resûlü” demek müstehaptır. Bunu söyleyen kimse sonra her iki başparmağının tırnaklarını gözleri üzerine koyarak, “Allahumme metti’nî bi’s-sem’i ve’l-basar” yani “Allah’ım! İşitmekle ve görmekle nimetlendir, faydalandır.” derse, Efendimiz (asm), cennete doğru o kimsenin delili olur.

"Kitabu’l-Firdevs"de ise “her iki başparmağının” ifadesinden önce, “Kim ezanda, Eşhedü enne Muhammeden Resûlüllah cümlesini işitince ‘Allahumme metti’nî bi’s-sem’i ve’l-besar’ derse, onun önderi ve cennet saflarına koyanı ben olurum.” denilmektedir. (bk. İbn Abidin, Reddü’l-Muhtar Ale’d-Dü’rri’l-Muhtar, Trc. Ahmet Davudoğlu, 1/398, Şamil Yay. İstanbul 1982)

Kaynaklarda benzer dualara da yer verilmiştir. Ancak bu duaların hiçbirinin merfu hadis olarak sahih olmadığı, fakat bazı alimler ve ehl-i tasavvuf tarafından yapıldığına yer verilmiştir. (bk. İbn Âbidin, 1/398)


-----------------------
Ezan okunurken başparmak tırnaklarını göz kapaklarına sürmek sünnet midir?
-----------------------


Başka Bır rıvayette de aynısı fakat biraz farklı şekilde dua edilmesini tavsiye ettiği nakledilmektedir.

DUA BUDUR

“Müezzin, “Allahu ekber Allahu ekber” deyince sizden kim samimiyetle, “Allahu ekber Allahu ekber” derse, sonra müezzin: “Eşhedu en la ilahe illallah” deyince, “Eşhedu en la ilahe illallah” derse, sonra müezzin: “Eşhedü enne Muhammeden Resulullah” deyince, “Eşhedü enne Muhammeden Resulullah” derse, veya

İlk “Eşhedü enne Muhammeden ResüIullah” cümlesinde “Sallallahu aleyke Ya Resûlellah” yani “Allah sana af ve merhamet eylesin ey Allah’ın Resûlü”; ikincisinde ise “Karret aynî bike ya Resûlallah” yani “Seninle mesut oldum, yüzüm gözüm aydınlığa erdi ey Allah’ın Resûlü” demek müstehaptır. Bunu söyleyen kimse sonra her iki başparmağının tırnaklarını gözleri üzerine koyarak, “Allahumme metti’nî bi’s-sem’i ve’l-basar” yani “Allah’ım! İşitmekle ve görmekle nimetlendir, faydalandır.” derse, Efendimiz (asm), cennete doğru o kimsenin delili olur.

"Kitabu’l-Firdevs"de ise “her iki başparmağının” ifadesinden önce, “Kim ezanda, Eşhedü enne Muhammeden Resûlüllah cümlesini işitince ‘Allahumme metti’nî bi’s-sem’i ve’l-besar’ derse, onun önderi ve cennet saflarına koyanı ben olurum.” denilmektedir. (bk. İbn Abidin, Reddü’l-Muhtar Ale’d-Dü’rri’l-Muhtar, Trc. Ahmet Davudoğlu, 1/398, Şamil Yay. İstanbul 1982)

“Hayye ala’s-salat” deyince “La havle vela kuvvete illa billah” derse, sonra müezzin: “hayye ala’l-felah” deyince, “mâ şâallahu kân ve mâ lem yeşe’ lem yekün” (Allah’ın dilediği olur, dilemediği olmaz) sonra müezzin: “Allahu ekber Allahu ekber” deyince, “Allahu ekber Allahu ekber” derse, sonra müezzin: “Lailahe illallah” deyince “Lailahe illallah” derse cennete girer.”

(Ebû Dâvûd, “Edeb”, 101)

Müslim, Salat 12, (385), Ebu Davud, Salat 36, (527)

şeklinde dua edilmesini tavsiye ettiği nakledilmektedir.

Print this item