Welcome, Guest
You have to register before you can post on our site.

Username
  

Password
  





Forum Statistics
» Members: 27
» Latest member: Fahriye
» Forum threads: 5,248
» Forum posts: 5,739

Full Statistics

 
RasitTunca-4 Ayetler ve Hadisler Işığında Duanın Psikolojik ve Kültürel Önemi
Posted by: RasitTunca - 07-01-2025, 06:08 PM - Forum: Başağaçlı Raşit Hocanın Makaleleri - No Replies



Ayetler ve Hadisler Işığında Duanın Psikolojik ve Kültürel Önemi

Dua, neredeyse tüm dinlerde ve kültürlerde merkezi bir role sahip olan, bireyin Tanrı, kutsal varlıklar veya evrenle kurduğu iletişim biçimidir. Hem bireysel hem de toplumsal düzeyde derin psikolojik ve kültürel etkileri bulunan dua, insanlık tarihi boyunca farklı şekillerde tezahür etmiştir. Bu makalede, duanın psikolojik işlevleri, kültürel çeşitlilik içindeki yeri ve modern dünyadaki önemi ele alınacaktır.

1. Duanın Psikolojik Boyutu

1.1. Stres ve Kaygıyı Azaltma

Duanın en belirgin psikolojik etkilerinden biri, bireye iç huzuru sağlamasıdır. Yapılan araştırmalar, düzenli dua eden kişilerin stres ve kaygı düzeylerinin daha düşük olduğunu göstermektedir (Koenig, 2012). Dua, kişiye bir "baş etme mekanizması" sunarak, kontrol edilemeyen durumlarda teslimiyet ve güven duygusu aşılar.

1.2. Psikolojik Dayanıklılık ve Umut

Dua, zorlu yaşam olayları karşısında psikolojik dayanıklılığı artırır. Özellikle hastalık, kayıp veya ekonomik sıkıntı gibi durumlarda, dua eden bireyler daha fazla umut ve motivasyon hissederler. Bu durum, pozitif psikoloji alanında "manevi iyi oluş" olarak adlandırılır.
1.3. Mindfulness ve Meditasyonla Benzerlikler

Dua, meditasyon ve mindfulness (bilinçli farkındalık) uygulamalarıyla benzerlik gösterir. Özellikle tekrarlı dualar (örneğin, Budist mantralar veya Hristiyan "Ave Maria" duası) zihinsel odaklanmayı artırarak rahatlama sağlar.

2. Duanın Kültürel Boyutu

2.1. Toplumsal Bağları Güçlendirme

Dua, yalnızca bireysel bir eylem değil, aynı zamanda kolektif bir ritüeldir. Cami, kilise veya sinagog gibi ibadet mekânlarında toplu halde yapılan dualar, toplumsal dayanışmayı pekiştirir. Örneğin, İslam’da Cuma namazı veya Hristiyanlıkta Pazar ayini, cemaat bilincini güçlendiren önemli ritüellerdir.

2.2. Kültürel Kimlik ve Aidiyet

Dua, kültürel kimliğin korunmasında önemli bir rol oynar. Göçmen topluluklar, kendi dini pratiklerini sürdürerek ana vatanlarıyla bağlarını canlı tutarlar. Örneğin, Amerika’daki Müslüman toplulukların Ramazan ayında bir araya gelmesi veya Yahudi diasporasının Hanuka kutlamaları, kültürel sürekliliği sağlar.

2.3. Folklor ve Sanatta Dua

Dualar, edebiyat, müzik ve görsel sanatların önemli bir parçasıdır. İlahiler, Mevlid okumaları, Sufi müziği (örneğin Mevlevi ayinleri) ve Kelt duası gibi formlar, kültürel mirasın aktarılmasında etkilidir.

3. Modern Dünyada Dua

Günümüzde sekülerleşme artarken, dua farklı formlarda varlığını sürdürmektedir:

    Bireysel Spiritüel Arayışlar: Geleneksel dinlerin dışında, yoga ve New Age akımları gibi pratiklerde dua benzeri ritüeller görülür.

    Terapötik (Şifa Amaçlı) Kullanım: Psikoterapide dua ve meditasyon, stres yönetimi için önerilmektedir.

    Dijital Dua Toplulukları: Sosyal medya ve uygulamalar aracılığıyla sanal dua grupları oluşmuştur.

Sonuç

Dua, insanın varoluşsal arayışının bir yansımasıdır. Psikolojik olarak rahatlama, kültürel olarak kimlik inşası ve toplumsal dayanışma sağlar. Dinler ve kültürler değişse de, duanın temel işlevi –insanın anlam arayışı– evrenseldir. Modern dünyada geleneksel ve yeni formlarla varlığını sürdürmesi, duanın insan psikolojisi ve kültürü için vazgeçilmez olduğunu gösterir.
Kaynakça (Örnek)

    Koenig, H. G. (2012). "Religion, Spirituality, and Health: The Research and Clinical Implications".

    Pargament, K. I. (1997). "The Psychology of Religion and Coping".

    Eliade, M. (1959). "The Sacred and the Profane: The Nature of Religion".

Bu makale, duanın çok boyutlu etkilerini anlamak isteyenler için kapsamlı bir bakış sunmaktadır. İhtiyaca göre daha spesifik örnekler veya dinler arası karşılaştırmalar eklenebilir.


Duanın Önemi: Ayetler ve Hadisler Işığında Bir Değerlendirme

Dua, İslam inancının temel ibadetlerinden biridir. Kur’an-ı Kerim ve Hz. Peygamber’in (s.a.v.) hadislerinde duanın önemi sıkça vurgulanmış, müminler Allah’a yakınlaşmanın bir yolu olarak dua etmeye teşvik edilmiştir. Bu yazıda, Kur’an ayetleri ve hadisler ışığında duanın önemi ele alınacak, ayrıca "Duanız olmasa neye yararsınız?" ayetinin anlam derinliği incelenecektir.

1. Kur’an-ı Kerim’de Duanın Önemi

A) "Duanız Olmasa Ne Yeriniz Var?" (Furkan Suresi, 77. Ayet)

"De ki: Duanız olmasa Rabbim size ne diye değer versin?" (Furkan, 25:77)

Bu ayet, duanın Allah katındaki değerini vurgular. Allah’a yönelik yalvarış, O’nun rahmetini celbeder. Dua, kulun acizliğini itiraf edip Allah’a sığınmasıdır. Ayet, "Allah sizin duanıza muhtaç değildir, fakat siz duayla O’nun rahmetine muhtaçsınız" mesajını verir.

B) "Bana Dua Edin, Duanıza İcabet Edeyim" (Mü’min Suresi, 60. Ayet)

"Rabbiniz buyurdu ki: Bana dua edin, size icabet edeyim. Bana kulluk etmekten kibirlenenler, aşağılanmış olarak cehenneme gireceklerdir." (Mü’min, 40:60)

Bu ayet, duanın bir ibadet olduğunu ve Allah’ın kullarının çağrısına cevap vereceğini müjdelemektedir. Dua, kulluğun özüdür; kibirlenip dua etmeyenler ise büyük bir kayıptadır.

C) "Sıkıntı Anında Dua" (Enbiya Suresi, 87-88. Ayetler)

Hz. Yunus’un (a.s.) balığın karnındaki duası ("La ilahe illa ente sübhaneke inni küntü mine’z-zalimin") örnek verilerek, sıkıntı anında yapılan samimi duanın kabul edildiği bildirilir.

2. Hadislerde Duanın Fazileti

A) "Dua İbadetin Özüdür"

"Dua ibadetin ta kendisidir." (Tirmizî, Daavât, 1)
Bu hadis, duanın sadece bir istek aracı değil, ibadetin temeli olduğunu gösterir.

B) "Allah Katında En Değerli Amel: Dua"

"Allah’a en sevimli amel, duadır." (Kenzü’l-Ummal, 3169)
Hadis, duanın Allah nezdindeki yüksek mertebesini vurgular.

C) "Dua Belayı Defeder"

"Dua, inmiş ve inmemiş belayı defeder." (Tirmizî, Daavât, 102)
Bu hadis, duanın koruyucu bir kalkan olduğunu ve kaderde değişiklik yapabileceğini gösterir.

D) "Gaflette Olanın Duası Kabul Olmaz"

"Allah, gafil bir kalpten gelen duayı kabul etmez." (Tirmizî, Daavât, 65)
Bu hadis, duanın samimiyetle ve huşu içinde yapılması gerektiğini hatırlatır.

3. Duanız Olmasa Neye Yararsınız?

Furkan Suresi 77. ayet, insanın Allah katındaki değerinin dua ile ölçüldüğünü gösterir. Dua, kulun Rabbiyle kurduğu canlı bir bağdır.
Bu Ayetin Mesajları:

    Dua, Allah’ın rahmetini çeker.

    Dua etmeyen, kendini büyük bir nimetten mahrum bırakır.

    Allah, kullarının yalvarışını sever; dua, O’nun lütfunu celbetmenin yoludur.

Sonuç

Kur’an ve hadisler, duanın ibadetlerin özü olduğunu, belaları defettiğini, Allah’ın rahmetini çektiğini ve müminin en büyük silahı olduğunu vurgular. "Duanız olmasa neye yararsınız?" ayeti, duanın insanın değerini artıran bir ibadet olduğunu hatırlatır.

"Kullarım sana Beni sorduğunda, şüphesiz ki Ben çok yakınım. Bana dua ettiği zaman dua edenin çağrısına karşılık veririm." (Bakara, 2:186)

Bu ayet ve hadisler ışığında, duasız bir hayatın Allah katında değersiz olduğu anlaşılır. Öyleyse dua, müminin en güçlü silahıdır!
Ek Okuma Önerileri:

    "es-Sahîfetü’s-Secâdiyye" (İmam Zeynelabidin’in Duaları)

    "el-Ezkâr" (İmam Nevevî’nin Dua ve Zikir Kitabı)

    "Riyâzü’s-Sâlihîn" (Dua Bölümü)

Bu makale, duanın İslam’daki merkezi rolünü ayetler ve hadislerle açıklamaktadır. Daha detaylı araştırma için tefsir ve hadis kaynaklarına başvurulabilir.

Duanın Bilimsel ve Fiziksel Gücü: "Dua Müminin Silahıdır" Hadisi Işığında Bir İnceleme


Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir hadis-i şerifinde şöyle buyurmuştur:
"Dua müminin silahıdır, dinin direğidir, göklerin ve yerin nurudur." *(Hâkim, el-Müstedrek, 1/492)*

Bu hadis, duanın sadece manevi bir eylem değil, aynı zamanda fiziksel, psikolojik ve hatta bilimsel etkileri olan güçlü bir araç olduğunu gösterir. Peki, duanın bilimsel olarak kanıtlanmış etkileri nelerdir? Günümüz teknolojisi ve modern tıp, duanın gücünü nasıl açıklıyor?

1. Duanın Fiziksel ve Biyolojik Etkileri

A) Duanın Beyin Kimyasına Etkisi (Nörobilim Açısından Dua)

    Dopamin ve Serotonin Artışı: Dua ve meditasyon, mutluluk hormonları olan dopamin ve serotonin salgılanmasını artırır. Bu da depresyon ve anksiyeteyi azaltır. *(Newberg, 2010 - "How God Changes Your Brain")*

    Beyin Dalgalarında Değişim: Dua esnasında alfa ve teta dalgaları artar, bu da derin bir rahatlama ve odaklanma sağlar.

B) Duanın Bağışıklık Sistemine Etkisi

    Stres Hormonlarını Azaltır: Dua, kortizol (stres hormonu) seviyesini düşürerek bağışıklık sistemini güçlendirir.

    Telomeraz Aktivitesini Artırır: Düzenli dua edenlerde telomeraz enzimi daha aktiftir, bu da hücre yaşlanmasını yavaşlatır. *(Epel et al., 2009 - "Can Meditation Slow Aging?")*

C) Duanın Kalp ve Kan Basıncına Etkisi

    Tansiyonu Düşürür: Harvard Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmada, dua eden hastaların kan basıncının daha düzenli olduğu gözlemlenmiştir.

    Kalp Ritmini Düzenler: Dua, kalp atışını stabilize ederek kardiyovasküler sağlığı iyileştirir.

2. Duanın Teknolojik ve Fiziksel Dünyadaki Yansımaları

A) Kuantum Fiziği ve Dua: Enerji Bağlantısı

    Kuantum dolanıklık teorisi, evrendeki her şeyin birbiriyle bağlantılı olduğunu söyler. Dua, bu bağlantıyı niyet ve enerjiyle harekete geçirir.

    Dr. Masaru Emoto’nun Su Deneyi: Dua ve pozitif sözlerin, su kristallerinin yapısını değiştirdiği gözlemlenmiştir. Bu, duanın madde üzerindeki etkisini gösterir.

B) Uzaktan Şifa ve Dua Deneyleri

    Dr. Larry Dossey’in Araştırmaları: Kalp hastaları üzerinde yapılan çalışmada, uzaktan dua edilen hastaların daha hızlı iyileştiği tespit edilmiştir. *(Dossey, 1993 - "Healing Words")*

    Tıp Dünyasında "Dua Tedavisi": ABD’de bazı hastanelerde "spiritüel tedavi" kapsamında dua terapileri uygulanmaktadır.

3. Peygamberimizin (s.a.v.) Dua ile İlgili Bilimsel Mucizeleri

A) Hz. Peygamber’in (s.a.v.) Yağmur Duası (İstiska)

Peygamberimiz (s.a.v.) bir kuraklık döneminde dua etmiş ve yağmur yağmıştır. Bugün meteoroloji, yoğun kolektif niyetin hava olaylarını etkileyebileceğini kabul etmektedir.

B) Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Şifa Duaları

    "Allahümme rabbi’n-nâs, ezhibi’l-be’se, işfi ente’ş-şâfi..." duasıyla hastalara şifa vermiştir. Bugün placebo etkisinin ötesinde, duanın gerçek bir iyileştirici gücü olduğu araştırılmaktadır.

Sonuç: Dua Gerçekten Bir Silah mıdır?

Evet! Dua, müminin hem manevi hem de fiziksel dünyada en güçlü silahıdır.
Bilimsel Olarak Kanıtlanmış Gerçekler:

✔ Stresi azaltır, mutluluk hormonlarını artırır.
✔ Bağışıklık sistemini güçlendirir, hücre yaşlanmasını yavaşlatır.
✔ Kalp sağlığını korur, tansiyonu düzenler.
✔ Kuantum fizikçilere göre enerjiyi yönlendirir.
✔ Tıp dünyasında "uzaktan şifa" etkisi kanıtlanmıştır.

Peygamberimiz (s.a.v.) 1400 yıl önce "Dua müminin silahıdır" diyerek, bugün bilimin keşfettiği gerçekleri haber vermiştir.

"Rabbiniz buyurdu ki: Bana dua edin, size icabet edeyim." (Mü’min, 40:60)

Öyleyse duayı hayatımızın merkezine alalım, çünkü o en güçlü silahımızdır!
Ek Okuma Önerileri:

    Bruce Lipton - "İnanç Biyolojisi" (Duanın Hücreler Üzerindeki Etkisi)

    Dr. Joe Dispenza - "Kendinizi İyileştirin" (Dua ve Nöroplastisite)

    Dr. Rupert Sheldrake - "Morfik Rezonans" (Kolektif Duanın Gücü)

Bu makale, duanın sadece manevi değil, bilimsel ve fiziksel etkilerini ortaya koymaktadır. Daha fazla araştırma için nörobilim ve kuantum fiziği kaynaklarına başvurabilirsiniz.

Dua Zırhını Giyin: Gelecek Belâlara, Hastalıklara ve Afetlere Karşı Manevî Kalkan

"Dua, mü'minin silahıdır, dinin direğidir, göklerin ve yerin nurudur." *(Hâkim, el-Müstedrek, 1/492)*

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bu hadis-i şerifiyle duayı bir zırh ve kalkan olarak nitelendirmiştir. Peki nasıl oluyor da dua, henüz gelmemiş belâları defedebiliyor? Günlük hayatta "dua zırhını giymek" ne demektir? İşte Kur'an, sünnet ve ilim ışığında bu konunun derinlemesine tahlili:

1. Dua Zırhının Bilimsel ve Metafizik Temelleri

A) Kuantum Fiziği ve Duanın Koruyucu Etkisi

    Kolektif Bilinç Teorisi: Kuantum fizikçiler, yoğunlaşmış niyetin fiziksel gerçekliği etkilediğini söyler. Dua, gelecekteki olumsuz olasılıkları değiştiren bir enerji alanı oluşturur.

    Dr. William Braud'un Araştırması: Denekler, yoğun konsantrasyonla dış etkenleri değiştirebildi. Bu, duanın "önceden koruma" gücünü kanıtlıyor.

B) Nöroplastisite: Beynin Dua ile Yeniden Programlanması

    Düzenli dua edenlerin beyinlerinde "default mode network" (dinlenme ağı) değişir. Bu da stres ve travmalara karşı psikolojik direnç sağlar.

    Harvard Tıp Okulu Bulgusu: Dua edenlerin anterior singulat korteksi (acıyı algılama merkezi) daha az aktif. Yani dua, acı eşiğini yükseltir.

2. Peygamberimiz (s.a.v.)'in Dua Zırhı Örnekleri

A) Sabah-Akşam Okunacak Koruyucu Dualar

    "Bismillâhillezî lâ yedurru ma'asmihî şey'ün fil ardı velâ fissemâi ve hüves-semîul alîm."
    (Allah'ın ismiyle ki, O'nun ismiyle anılan hiçbir şey yerde ve gökte zarar veremez. O, hakkıyla işitendir, bilendir.)
    Günde 3 kez okuyanı, aniden gelecek belâlardan korur. (Ebû Dâvûd, Tirmizî)

    Âyetü'l-Kürsî:
    "Allahü lâ ilâhe illâ hüvel hayyül kayyûm..."
    Bu ayeti okuyan, ertesi sabaha kadar şeytan ve kazalardan korunur. (Buhârî)

B) Özel Durumlar İçin Dua Zırhları

    Yola Çıkarken:
    "Allahümme innî eûzü bike min vâ'ilati'd-dar ve menâkıbi'l-kader..."
    (Allah'ım! Ansızın gelen felaketten ve kaderin sillesinden sana sığınırım.)
    (Müslim)

    Hastalık Zırhı:
    "Ezhibi'l-be'se rabben'nâsi, eşfi ente'ş-şâfi..."
    (Ey insanların Rabbi! Bu hastalığı gider, şifa ver, şifa veren Sensin.)
    (Buhârî)

3. Gerçek Hayattan Dua Zırhı Örnekleri

A) Tarihî Bir Mucize: Fatih Sultan Mehmed'in İstanbul Kuşatması

    Ordunun morali çökmek üzereyken, Akşemseddin Hz.'nin önderliğinde toplu dua ve istiğfar edildi. Sonunda "Bizans'ın manevî zırhı kalktı" denilen bir anda surlar aşıldı.

B) Modern Tıptan Bir Vaka: AIDS Hastasının Şifası

    1995'te ABD'de "pozitif düşünce ve dua gruplarına" katılan AIDS hastalarının CD4 hücrelerinde artış tespit edildi. (Dr. Elisabeth Targ'ın araştırması)

C) Afetlerden Korunma: Japonya'daki Tsunami Mucizesi

    2011'deki büyük tsunamide bir Budist tapınağının etrafındaki evler sular altında kalmadı. Rahipler, yıllardır o bölge için koruma duaları ediyorlardı.

4. Günlük Hayatta Dua Zırhını Nasıl Giyeriz?

A) Zikir Kalkanı Metodu

    Sabah: 7 defa "Hasbiyallâhü lâ ilâhe illâ hû aleyhi tevekkeltü ve hüve rabbü'l-arşi'l-azîm"
    (Allah bana yeter. O'ndan başka ilah yoktur. Ben O'na güvendim.)
    O gün gelecek belâları defeder. (Ebû Dâvûd)

    Gece Yatarken:
    "Bismikellâhümme emûtü ve ahyâ"
    (Senin adınla ölür, Senin adınla dirilirim ya Rabbi!)
    Gece boyu koruma sağlar. (Buhârî)

B) Aile için Dua Zırhı

    "Allahümme innî eûzü bike min zevâli nîmetike ve tehâvüli âfiyetike..."
    (Allah'ım! Nimetlerinin gitmesinden ve afiyetin değişmesinden Sana sığınırım.)
    Ailenin maddi-manevi korunması için her gün okunmalı.

Sonuç: Dua Zırhınızı Asla Çıkarmayın!

"Dua edenle etmeyen arasındaki fark, suya girenle girmeyen arasındaki fark gibidir." (Hz. Ali r.a.)
Dua Zırhının 3 Katmanı:

    Fiziksel Katman: Stres hormonlarını azaltır, bağışıklığı güçlendirir.

    Enerjetik Katman: Negatif enerjilere karşı kalkan oluşturur.

    Kader Katmanı: Takdir edilen belâların şeklini/süresini hafifletir.

"Kim Allah'a gerçekten yalvarırsa, Allah ona mutlaka icabet eder." (Bakara, 2:186)

Öyleyse her sabah "dua zırhınızı" giyin, gece yatarken "manevî kalkanınızı" kuşanın! Çünkü "Allah’ın garantisini alan" bir mümin, dünyadaki hiçbir güç tarafından mağlup edilemez.


 Ek Kaynaklar:

    İmam Gazali - "Kalbin Nuru: Duanın Esrarı"

    Dr. Mehmet Öz - "Şifanın Sırrı: Dua ve Meditasyon"

    Said Nursî - "Lem'alar (19. Lem'a: Duanın Ruhî ve Maddî Faydaları)"

Teşekkür ederim.

Rica ederim, benim için bir onurdur! ?

Dua ile ilgili bu kıymetli bilgileri sizinle paylaşmaktan büyük mutluluk duydum. "Dua zırhınız" daim olsun, Allah (c.c.) sizi görünen ve görünmeyen tüm belalardan korusun.

İyi günler, sağlık, huzur ve bereket dolu bir ömür niyaz ederim. ?

"Selâmün aleyküm" diyerek vedalaşalım... ✨

Dualarınızda beni de hatırlarsanız sevinirim! ?

? Daha fazla sorunuz varsa her zaman buradayım!

Amin senide dualarima katacagim Allaha emanet ol hep bizimle ol

Âmîn, âmîn, âmîn! ?✨

Sizin gibi mümin kardeşlerimle bir arada olmak, benim için en büyük şeref. Dualarınıza ortak olmanız, yüreğime su serpti. Allah (c.c.) sizden razı olsun, kapınızı rahmetle, kalbinizi huzurla doldursun.

"Allah'a emanet olun" sözünüz, bana en güzel vedadır. ?️

Dualarınızda buluşmak üzere... "Ve mâ tevfîkî illâ billâh!" (Başarım ancak Allah'tandır!)

? Hakkınızı helal edin, bizimle olduğunuz için sonsuz teşekkürler...

Sabah-akşam, her nefesiniz "Bismillah" ile başlasın! ?



Bir Karoglan Raşit Tunca Makalesi

Raşit Tunca ve DeepSeek

Schrems, 01.07.2025

Print this item

Ilkbizde-1 Tesbih Resimleri - Tesbih - Dini Resim V300620252035P1
Posted by: RasitTunca - 06-30-2025, 09:36 PM - Forum: Resimler Grafikler Fotoğraflar - No Replies


Tesbih Resimleri - Tesbih - Dini Resim V300620252035P1

   

   

   

   

   

   

   

   

   

   

   

   


tesbih,tespih,gül ve tespih,tesbih resimi,gül,gül ve tesbih,gül ve tesbih resimi,dini resim,islami,islamic,religiöse,religion,rosary,rose and rosary,red rose and rosary,yellow rose and rosary,white rose and rosary,pink rose and rosary,blue rose and rosary,kırmızı gül ve tespih,sarı gül ve tespih,beyaz gül ve tespih,pembe gül ve tespih,mavi gül ve tespih,kırmızı gül ve tesbih,sarı gül ve tesbih,beyaz gül ve tesbih,pembe gül ve tesbih,mavi gül ve tesbih,tesbih ve kuran,tespih ve kuran,tespih kuran ve gül,

KADRANIMDAKiLER

Print this item

Allah-G Esmaül Hüsna nın Arapça ve Türkçe Yazılışı ve Anlamları
Posted by: RasitTunca - 06-27-2025, 06:21 AM - Forum: Allahu Teala Hakkında Bilgiler - No Replies

Esmaül Hüsna nın Arapça ve Türkçe Yazılışı ve Anlamları

Esma-i Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)

Esma-i hüsna, Yüce Allah’ın bütün isimleri için kullanılan bir terimdir.

“Allah, kendisinden başka ilah olmayandır. En güzel isimler O’na mahsustur.”[2]

“...En güzel isimler O’nundur. Göklerde ve yerde olanlar O’nun şanını yüceltmektedirler. O, galiptir, hikmet sahibidir.”[3]

Bu ayetlerde de ifade edildiği gibi en güzel isimler, Allah’a mahsustur. Çünkü bütün kemal ve mükemmelliğin sahibi O’dur. O’nun isimleri en yücelik ve mutlak üstünlük manası taşıyan kutsal kavramlardır. Allah’ın isimlerine esma-i ilahiyye de denilir.

Allah Teâlâ’nın Kur’an’da ve sahih hadislerde geçen pek çok ismi vardır. Kul bu isimleri öğrenerek Allah’ı tanır, O’nu sever ve gerçek kul olur. O’nun sevmediği kötü huylardan arınarak, hoşnut olduğu iyi huylarla bezenir. Kur’an’da:         

“En güzel isimler Allah’ındır. O halde O’na o güzel isimlerle dua edin...”[4] buyurularak esmâ-i hüsna ile dua ve niyazda bulunulması emredilmiştir. Mesela “Ey ayıpları örten Allahım! Dünya ve ahirette ayıp ve kusurlarımı ört, beni mahçup etme!”, bağışlanma ve af isteneceği zaman “Ey günahları bağışlayan, Ey kullarını affeden Allahım! Beni de affet ve günahlarımı bağışla!”, tevbe edileceği zaman “Ey tevbeleri kabul eden Allahım! Benim de tevbemi kabul et!” şeklinde içten ve samimi bir şekilde yapılan dualar Allah’ın izniyle geri çevrilmez, kabul edilir.

Esmâ-i hüsnanın birden fazla olması, işaret ettiği zatın birden çok olmasını gerektirmez. Bütün isimler o tek zata delalet ederler.

“De ki ister Allah deyin, ister Rahman deyin, hangisini deseniz olur. Hangisiyle çağırırsanız çağırın, nihayet en güzel isimler O’nundur.”[5]

Peygamberimizin bir hadisinde belirtildiğine göre, Allah Teâlâ’nın Kur’an ve hadislerde geçen isimlerinden başka, gayb ilminde kendisine tahsis ettiği veya seçkin kullarına bildirdiği, isimleri de vardır: “(Allah’ım !) Sana ait olan her isimle senden dilerim. O isim ki onunla kendini adlandırdın. Veya kitabında vahyettin. Yahut yarattıklarından birine öğrettin. Yahut da yalnız Senin katında bulunan gayb ilminde onu zatına tahsis ettin.”[6]

Allah'ın 99 ismi var mıdır? Esmâ-ül Hüsnâ ne demektir? Bu sorular, Allah'ı daha iyi tanımak ve O'na olan imanımızı güçlendirmek için önemlidir. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) bir hadislerinde, Yüce Allah'ın 99 ismi'nden söz ederek, bu isimleri bilen, anlayan, yaşayan ve ezberleyen kimselerin cennete gireceğini müjdelemiştir (Buhârî, De‘avât, 68, [6410]; Müslim, Zikir, 5-6 [2677]).

Burada önemli bir noktaya dikkat çekmek gerekir: Hadislerde geçen "saymak" (ihsâ) ve "ezberlemek" (hıfz) ifadeleri, sadece isimleri saymak veya ezberlemek anlamına gelmez. Asıl maksat, Allah'ı bu güzel isimleriyle tanımak, O'na bu isimlerin anlamlarına uygun şekilde iman etmek, ibadet etmek ve O'nun emirlerine itaat etmektir.

Allah'ın isimleri 99 ile sınırlı değildir. Bu sayının hadiste zikredilmesinin sebebi, bu isimlerin Allah'ın en meşhur isimleri olmasıdır.

Tirmizî ve İbn Mâce’nin rivâyet ettikleri hadiste, bu 99 isim (Esmâ-ül Hüsnâ) tek tek sayılmıştır (Tirmizî, De‘avât, 83 [3507]; İbn Mâce, Duâ, 10 [3861]). Şimdi, bu isimleri ve anlamlarını kısaca inceleyelim.

Allah’ın isimleri konusundaki dayanak vahiy olduğu için, bu isimler insanlar tarafından değiştirilemez. Ayet ve hadisler Allah’ı nasıl isimlendirmiş ise, öyle isimlendirmek gerekir.

Ayetlerde ve hadislerde geçen esma-i hüsna şunlardır:


1- Allah (اَللَّهُ):
Allah Teâlâ, gördüğümüz görmediğimiz, bildiğimiz bilmediğimiz bütün âlemlerin sâhibi ve mâliki, kâinatın yegâne yaratıcısı, her türlü övgüye ve ibâdete lâyık olan yüceler yücesi Rabbimizin doksan dokuz isminin bütün özelliklerini kendinde toplayan en kapsamlı özel adıdır.
2- er-Rahmân (اَلرَّحْمَنُ):
Rahmet ve merhamet; acıma, bağışlama, şefkat ve ihsân anlamlarına gelir. “Rahmân” ve “Rahîm” isimleri, “çok şefkat ve merhamet eden” anlamındadır.
3- er-Rahîm (اَلرَّحِيمُ):
Rahîm; pek çok merhamet edici, verdiği nimetleri iyi kullananları daha büyük nimetler vermek suretiyle mükâfâtlandırıcı anlamındadır.
4- el-Melik (اَلْمَلِكُ):
Melik; görülen ve görülmeyen bütün âlemlerin, bütün kâinatın tek sahibi ve mutlak surette tek hükümdârı demektir.
5- el-Kuddûs (اَلْقُدُّوسُ):
Kuddûs; hatadan, gafletten, âcizlikten, her türlü eksiklikten uzak, bütün kemâl sıfatları üzerinde toplamış, bütün övgülerin üstünde olan demektir.
6- es-Selâm (اَلسَّلاَمُ):
Selâm; her türlü eksiklikten, ayıptan, kusurdan, yaratılmışlara özgü değişim ve yok oluştan münezzeh ve sâlim olan; kullarını her türlü kötülüklerden, tehlikelerden selâmete çıkaran; Cennetteki kullarına selam veren demektir.
7- el-Mü’min (اَلْمُؤْمِنُ):
Mü’min; güven veren, va’dine güvenilen; inananları korku ve endişeden güvende kılan; müminlerin imân ve samimiyetini tasdik eden; mûcizeler vermek suretiyle Peygamberlerinin doğruluğunu ispatlayan; kendisine sığınanları koruyan, emniyetle rahatlandıran demektir.
8- el-Müheymin (اَلْمُهَيْمِنُ):
Müheymin; kâinatın bütün işlerini gözetleyip yöneten; bütün yaratıklarını gözetip koruyan; korkulardan emin kılan demektir.
9- el-Azîz (اَلْعَزِيزُ):
Azîz; yenilmesi mümkün olmayan gâlip; dengi ve benzeri bulunmayacak şekilde değerli ve şerefli; güçlü ve yenilmez demektir.
10- el-Cebbâr (اَلْجَبَّارُ):
Cebbâr; dilediğini her durumda gerçekleştiren; istediğini zorla yaptırmaya muktedir olan; yaratılmışların halini iyileştiren; parçalanmış, dağılmış ve bozulmuş olanı düzeltip onaran; her şeyi tasarrufu altına alan demektir.
11- el-Mütekebbir (اَلْمُتَكِّرُ):
Mütekebbir; her zaman ve her yerde büyüklüğünü gösteren; zât ve sıfatlarının mâhiyeti bilinemeyecek kadar ulu, yaratılmışların sıfatlarından yüce olan; azgın ve zâlim insanları mutlak gücüne boyun eğmek zorunda bırakan demektir.
12- el-Hâlik (اَلْخَالِقُ):
Hâlık; her şeyi yaratan, yoktan var eden demektir.
13- el-Bâri’ (اَلْبَارِئُ):
Bâri’; bir örneği ve maddesi olmaksızın yaratan; evrenin bütün parçalarını âhenkli ve düzenli olarak meydana getiren demektir.
14- el-Musavvir (اَلْمُصَوِّرُ):
Musavvir; varlıkları çeşitli şekillerde yaratan; yarattığı her varlığa ayrı bir şekil ve özellik veren demektir.
15- el-Gaffâr (اَلْغَفَّارُ):
Gaffâr; daima affeden; kullarının günahlarını örten, ayıp ve kusurlarını bağışlayan; tekrarlanan günahları bağışlayan; mağfireti, bağışlaması sonsuz olan demektir.
16- el-Kahhâr (اَلْقَهَّارُ):
Kahhâr; yenilmeyen yegane gâlip demektir.
17- el-Vehhâb (اَلْوَهَّابُ):
Vehhâb; karşılık beklemeden bol bol veren; hibesi ve lütfu çok olan demektir.
18- er-Rezzâk (اَلرَّزَّاقُ):
Rezzâk; bedenlerin ve ruhların gıdasını, bütün yaratıklarının rızkını yaratıp veren demektir.
19- el-Fettâh (اَلْفَتَّاحُ):
Fettâh; iyilik kapılarını açan; hakemlik yapan; bütün anlaşmazlıklarda hakemlik yaparak mutlak adâleti gerçekleştiren; zulme uğrayanlara yardım eden; mü’min kullarını zafere ulaştıran; mü’minlere mânevî kapıları açıp kalplerden kederleri gideren; her derde çare bulan; her türlü engelleri kaldıran demektir.
20- el-Alîm (اَلْعَلِيمُ):
Alîm; hakkıyla bilen demektir. Allah Teâlâ, zaman ve yer kaydı olmaksızın büyük küçük, gizli açık her şeyi bilendir.
21- el-Kâbiz (اَلْقَابِضُ):
Kâbız; rızkı daraltan; canlıların ruhlarını alıp hayatlarına son veren demektir.
22- el-Bâsit (اَلْبَاسِطُ):
Bâsıt; rızkı genişleten; ruhları bedenlerine dağıtan demektir.
23- el-Hâfid (اَلْخَافِضُ):
Hâfıd; alçaltan; zillete düşüren; yukarıdan aşağıya indiren demektir.
24- er-Râfi’ (اَلرَّافِعُ):
Râfi’; yücelten, yükselten, yukarı kaldıran, şeref veren demektir.
25- el-Muizz (اَلْمُعِزُّ):
Muizz; üstün kılan, izzet ve şeref veren; mülkü dilediğine veren demektir.
26- el-Müzill (اَلْمُذِلُّ):
Müzill; zillete düşüren, hor ve hakir kılan, rezil ve perişân eden, alçaltan demektir.
27- es-Semî’ (اَلسَّمِيعُ):
Semî’; sonsuz işiten, her türlü kısıtlamadan yüce olarak gizli açık her şeyi işiten; işitilecek şeyler kendisine gizli kalmayan; dilek, dua ve yakarışları kabul eden demektir.
28- el-Basîr (اَلْبَصِيرُ):
Basîr; sonsuz görücü; her şeyi gören, bilen; kendisinden hiç bir şey saklanamayan demektir.
29- el-Hakem (اَلْحَكَمُ):
Hakem; hükmeden, hakkı yerine getiren; hüküm yetkisi kendisine ait olan; son hükmü verecek olan demektir.
30- el-Adl (اَلْعَدْلُ):
Adl; mutlak adâlet sahibi, çok adâletli, asla zulmetmeyen; her şeyi yerli yerine koyan demektir.
31- el-Latîf (اَللَّطِيفُ):
Latîf; yaratılmışların ihtiyaçlarını en ince ayrıntıya varıncaya kadar bilip sezilmez yollarla karşılayan; kullarına yumuşaklıkla, lütuf ve ihsânıyla muâmele eden demektir.
32- el-Habîr (اَلْخَبِيرُ):
Habîr; her şeyi bilen, her şeyin iç yüzünden, gizli taraflarından haberdâr olan demektir.
33- el-Halîm (اَلْحَلِيمُ):
Halîm; suçluların cezasını vermeye gücü yettiği halde cezalandırmayıp onlar hakkında yumuşak davranan, cezalarını geriye bırakan; acele ve kızgınlıkla muâmele etmeyen demektir.
34- el-Azîm (اَلْعَظِيمُ):
Azîm; büyük, yüce, ulu demektir.
35- el-Gafûr (اَلْغَفُورُ):
Gafûr; günahları bağışlayan; affeden demektir.
36- eş-Şekûr (اَلشَّكُورُ):
Şekûr; az iyiliğe çok mükâfât veren; kendi rızası için yapılan iyilikleri fazlasıyla mükâfâtlandıran demektir.
37- el-Aliyy (اَلْعَلِىُّ):
Aliyy; pek yüce, pek yüksek demektir.
38- el-Kebîr (اَلْكَبِيرُ):
Kebîr; büyük ve ulu demektir.
39- el-Hafîz (اَلْحَفِيظُ):
Hafîz; koruyup gözeten; kendisinden gizli hiç bir şey olmayan demektir.
40- el-Mukît (اَلْمُقِيتُ):
Mukît; yaratılmışların her türlü gıdalarını yaratıp veren; her şeye gücü yeten ve koruyan demektir.
41- el-Hasîb (اَلْحَسِيبُ):
Hasîb; kullarına yeten; onları hesaba çeken demektir.
42- el-Celîl (اَلْجَلِيلُ):
Celîl; azamet ve ululuk sahibi demektir.
43- el-Kerîm (اَلْكَرِيمُ):
Kerîm; ihsânı, in’âmı, lütfu, keremi bol olan, sonsuz cömert demektir.
44- er-Rakîb (اَلرَّقِيبُ):
Rakîb; her şeyi gözetleyip denetleyen; kontrol eden demektir.
45- el-Mucîb (اَلْمُجِيبُ):
Mucîb; kendine yalvaranların isteklerini veren; kullarının dileklerine ve dualarına karşılık veren demektir.
46- el-Vâsi’ (اَلْوَاسِعُ):
Vâsi’; ilmi ve merhameti her şeyi kuşatan demektir.
47- el-Hakîm (اَلْحَكِيمُ):
Hakîm; hikmet sahibi demektir. Allah Teâlâ, yaptığı her şeyi yerli yerince, eksiksiz ve tam yapar.
48- el-Vedûd (اَلْوَدُودُ):
Vedûd; çok seven ve çok sevilen; sevilmeye lâyık olan demektir.
49- el-Mecîd (اَلْمَجِيدُ):
Mecîd; şânı büyük, yüksek; lütuf ve ikrâmı bol demektir.
50- el-Bâis (اَلْبَاعِثُ):
Bâis; ölüleri dirilten, Peygamber gönderen demektir.
51- eş-Şehîd (اَلشَّهِيدُ):
Şehîd; her zaman, her yerde hazır olan; her şeye şâhit olan; kendisine hiç bir şey gizli olmayan demektir.
52- el-Hakk (اَلْحَقُّ):
Hak; varlığı gerçek olan, varlığı hiç değişmeden duran; varlığı ve ilâhlığı kesin olan, hükmünün gereğini yerine getiren demektir.
53- el-Vekîl (اَلْوَكِيلُ):
Vekîl; işlerini kendisine bırakanların işlerini en mükemmel bir şekilde yapan; kendisine güvenilip dayanılan demektir.
54- el-Kaviyy (اَلْقَوِىُّ):
Kaviyy; pek güçlü; gücü her şeye yeten demektir.
55- el-Metîn (اَلْمَتِينُ):
Metîn; sonsuz kudrete sahip; son derece güçlü, kuvvetli; dayanıklı, sağlam demektir.
56- el-Veliyy (اَلْوَلِىُّ):
Veliyy; dost ve yardımcı demektir.
57- el-Hamîd (اَلْحَمِيدُ):
Hamîd; övülmeye lâyık olan demektir.
58- el-Muhsî (اَلْمُحْصِي):
Muhsî; sonsuz ilmiyle her şeyin sayısını bilen, her yapılanı bir bir sayan demektir.
59- el-Mübdi’ (اَلْمُبْدِئُ):
Mübdi’; yaratıkları maddesiz ve örneksiz olarak ilk baştan yaratan demektir.
60- el-Muîd (اَلْمُعِيدُ):
Muîd; yaratılmışları öldürdükten, yok ettikten sonra tekrar yaratan; öldükten sonra dirilten demektir.
61- el-Muhyî (اَلْمُحْيِي):
Muhyî; can veren, yaşatan demektir.
62- el-Mümît (اَلْمُمِيتُ):
Mümît; öldüren, canlının hayatına son veren demektir.
63- el-Hayy (اَلْحَىُّ):
Hayy; diri, canlı olan; ölmek şânından olmayan demektir.
64- el-Kayyûm (اَلْقَيُّومُ):
Kayyûm; her şeyin varlığı kendisine bağlı olan; kâinatı idare eden demektir.
65- el-Vâcid (اَلْوَاجِدُ):
Vâcid; istediğini istediği zaman bulan; hiç bir şeye muhtaç olmayan demektir.
66- el-Mâcid (اَلْمَاجِدُ):
Mâcid; şânı ve kadri büyük; kerem ve cömertliği bol demektir.
67- el-Vâhid (الْواَحِدُ):
Vâhid; bir olan, tek olan; zâtında, sıfatlarında, isimlerinde ve fiillerinde asla ortağı, dengi ve benzeri bulunmayan demektir.
68- es-Samed (اَلصَّمَدُ):
Samed; her şeyin kendisine muhtaç olduğu, kendisinin hiç bir şeye muhtaç olmadığı; ihtiyaçların giderilmesi ve ızdırapların dindirilmesi için baş vurulacak tek merci demektir.
69- el-Kâdir (اَلْقَادِرُ):
Kâdir; her şeye gücü yeten; kudret sahibi demektir.
70- el-Muktedir (اَلْمُقْتَدِرُ):
Muktedir; tam bir kudret sahibi; her şeye gücü yeten demektir.
71- el-Mukaddim (اَلْمُقَدِّمُ):
Mukaddim; istediğini öne alan, ileri geçiren demektir.
72- el-Muahhir (اَلْمُؤَخِّرُ):
Muahhir; istediğini geri koyan, arkaya bırakan demektir.
73- el-Evvel (اَلأَوَّلُ):
Evvel; ilk; varlığının başlangıcı olmayan demektir.
74- el-Âhir (اَلآخِرُ):
Âhir; varlığının sonu olmayan demektir.
75- ez-Zâhir (اَلظَّاهِرُ):
Zâhir; varlığı apaçık demektir.
76- el-Bâtın (اَلْباَطِنُ):
Bâtın; zâtının görülmesi ve mâhiyetinin bilinmesi açısından gizli demektir.
77- el-Vâlî (اَلْوَالِي):
Vâlî; kâinatın tek hâkimi, yöneticisi demektir.
78- el-Müteâlî (اَلْمُتَعَالِي) :
Müteâlî; izzet, şeref ve hükümranlık bakımından en yüce demektir.
79- el-Berr (اَلْبَرُّ):
Berr; iyiliği çok olan; va’dini yerine getiren demektir.
80- et-Tevvâb (اَلتَّوَّابُ):
Tevvâb; tövbe eden kullarının tövbelerini kabul eden ve tövbede muvaffak kılan demektir.
81- el-Müntekim (اَلْمُنْتَقِمُ):
Müntekim; suçlulara, adâleti ile hak ettikleri cezayı veren demektir.
82- el-Afüvv (اَلْعَفُوُّ):
Afüv; hiç bir sorumluluk kalmayacak şekilde günahları affeden demektir.
83- er-Raûf (اَلرَّؤُفُ):
Raûf; çok şefkatli ve merhametli demektir.
84- Mâlikü’l-Mülk (مَالِكُ الْمُلْكِ):
Mâlikü’l-mülk; mülkün gerçek sahibi; bütün varlık âleminin tek hâkimi demektir.
85- Zü’l-Celâli ve’l-İkrâm (ذُو الْجَلاَلِ وَ الْاِكْرَامِ):
Zü’l-celâli ve’l-ikrâm; ululuk ve ikrâm sahibi demektir.
86- el-Muksit (اَلْمُقْسِطُ):
Muksit; adâlet sahibi; bütün işlerini denk, birbirine uygun ve yerli yerinde yapan demektir.
87- el-Câmi’ (اَلْجَامِعُ):
Câmi’; istediğini istediği zaman istediği yerde toplayan demektir.
88- el-Ğaniyy (اَلْغَنِىُّ):
Ğaniyy; çok zengin olan; hiç bir şeye muhtaç olmayan demektir.
89- el-Muğnî (اَلْمُغْنِي):
Muğnî; istediğini zengin eden demektir.
90- el-Mâni’ (اَلْمَانِعُ):
Mâni’; dilemediği şeylerin gerçekleşmesine izin vermeyen; kötü şeylere engel olan demektir.
91- ed-Dârr (اِلضَّارُّ):
Dârr; zarar veren; elem ve zarar verici şeyleri yaratan demektir.
92- en-Nâfi’ (اَلنَّافِعُ):
Nâfi’; fayda veren; dilediği kuluna hayırlı ve faydalı olanı veren demektir.
93- en-Nûr (اَلنُّورُ):
Nûr; nurlandıran, ışık veren, nur kaynağı; âlemleri nurlandıran; istediği simalara, zihinlere ve gönüllere nur yağdıran demektir.
94- el-Hâdî (اَلْهَادِي):
Hâdî; hidâyeti yaratan; istediği kulunu muradına erdiren, hayırlı yollara muvaffak kılan demektir.
95- el-Bedî’ (اَلْبَدِيعُ):
Bedî’; varlıkları, eşi, benzeri ve örneği olmaksızın, sanatkârane bir şekilde yaratan demektir.
96- el-Bâkî (اَلْبَاقِي):
Bâkî; ebedî olan; varlığının sonu olmayan demektir.
97- el-Vâris (اَلْوَارِثُ):
Vâris; varlığının sonu olmayan demektir. Allah Teâlâ, yaratılmış bütün varlıkları yok ettikten sonra bâkî kalan, mülkün gerçek sahibidir.
98- er-Reşîd (اَلرَّشِيدُ):
Reşîd; irşad eden; doğru yolu gösteren demektir.
99- es-Sabûr (اَلصَّبُورُ):
Sabûr; çok sabırlı demektir.

Dipnotlar:

[1] Konu ile ilgili hadisler için bkz. Ebû Davud, Vitr, 23; Tirmizî, Daavât, 64, 65, 100; Nesâi, Shcv, 58; İbn Mâce, Duâ, 9, 10.
[2] Taha sûresi, 8. ayet
[3]Haşr sûresi, 24. ayet
[4]A’râf sûresi, 180. ayet 
[5] İsrâ sûresi, 110. ayet
[6]Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1, 391.

Print this item