Welcome, Guest |
You have to register before you can post on our site.
|
Forum Statistics |
» Members: 27
» Latest member: Fahriye
» Forum threads: 646
» Forum posts: 917
Full Statistics
|
|
|
Onlar Görüldüklerinde Allah Hatıra Gelir (Kar©glanin 28 Nisan 2018 Vaazi) |
Posted by: RasitTunca - 05-24-2018, 08:01 PM - Forum: 2018 Tasavvuf Sohbetleri Arşivi
- No Replies
|
 |
Allah’ın Veli Kulları (Dostları) Görüldükleri Zaman Allah Hatıra Gelir
(Kar©glanin 28 Nisan 2018 Vaazi)
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
أَلا إِنَّ أَوْلِيَاء اللّهِ لاَ خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلاَ هُمْ يَحْزَنُونَ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
E lâ inne evlîyâallâhi lâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûn.
Meali :
Muhakkak ki Allah’ın evliyasına (dostlarına), korku yoktur. Onlar, mahzun da olmazlar, üzülmeyecekler de.
Sadakallahul Aziym YUNUS Suresi 62. aye
"Allah’ın veli kulları kimlerdir?" diye sorulduğunda,
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
"Onlar öyle kimselerdir ki, görüldükleri zaman Allah Celle Celaluhu hatıra gelir."
( Hadis-i Şerif , Taberi, 4/2731)
"Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ ibrâhîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
"Allâhumme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârakte alâ ibrahîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
Yolculugumuza başliyoruz :
İbn-i Ömer (Radiyallahu anhuma)’dan Rasûlullah (Sallallahu aleyhi vesellem) buyurdu ki:
خِيَارُكُمْ مِنْ ذَكَّرَكُمْ بِاللهِ رُؤْيَتُهُ وَزَادَ عِلْمِكُمْ مَنْطِقُهُ وَرَغَّبَكُمْ فِى الْاَخِرَةِ عَمَلُهُ الحكيم
عن ابن عمر
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
“Meclisinde bulunacağınız en hayırlı kimseler, görüldüğünde size Allah'ı hatırlatan, konuşması ilminize bereket katan ve ameli âhirate rağbetinizi artıran sâlihlerdir.”
( Hadis-i Şerif ,Ebu Yalâ, Musned, 4, 326 (No:2437); Suyuti, Câmiu's sağir,1, 617 (No: 3995); Munavi, Feyzul Kadir, 3, 467-468)
"... Esma bint-i Yezîd (Radıyailâhu Anha)'dan rivayet edildiğine göre; Kendisi Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)in (sahâbîlerine) :
«Dikkat ediniz! Ben size en hayırlı olanlarınızı bildirmeyeyim mi?» buyurduğuna,
sahâbîlerin (de) : Belâ (yâni bize bildir) Yâ Rasûlallah, diye karşılık vermişler.
Rasûl-u Ekram (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)in (bunun üzerine) : "Sizin en hayırlılarınız o (mu'min) kimselerdir ki görüldükleri zaman Allah (Azze ve Celle) hatırlanır", buyurduğuna şâhid olmuştur."
(İbn Mâce, Zuhd, Bab 4, Hadis no: 4119)
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
“Bu ummet içerisinde Allah’ın en hayırlı kulları, görüldüklerinde Allah’ı hatırlatan kimselerdir.”
(Elbâni, Silsiletu’l-Ehâdîsi’s-Sahîha, 2849)
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
"Dostun hayırlısı; Allah'ı zikrettiğinde sana yardım eden, O'nu unuttuğunda sana hatırlatandır”
(Suyutî, Camiu’s-sağir, 2/11)
İbn Ebî’d-Dunya’nın Hasan-ı Basrî’den rivayet ettiği bu hadis murseldir.
“Bazı insanlar Zikrullahın anahtarlarıdır. Bunlar görülünce, Allah zikredilir - hatırlanır - anılır.”
(Heysemi, Mecmau’z-Zevaid, 10/78)
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
“Allah’ın kullarından en hayırlı olanları görüldükleri zaman Allah hatıra gelir. Allah’ın kullarından en kötüleri ise, fitnecilik için söz gezdiren, birbirini seven kimselerin arasını açan ve mâsum insanları günaha ve sıkıntıya sokmak isteyen kimselerdir."
(Heysemi, Mecmau’z-Zevaid, h. no: 13140)
"Hangi kimselerle beraber olmak daha hayırlıdır?" diye sordular.
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
"Görülmesi Allah'ı hatırlatan kimselerle."
(Mecmâu'z Zavaid, 1/226)
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
"Ummetimin en hayırlıları, görüldüklerinde Allah hatırlanan kimselerdir. En şerlileri ise, söz götürüb getiren, birbirini seven insanların arasını açan, suçsuz ve mâsumlara sıkıntı vermeyi meslek edinen kimselerdir."
(Musned, IV/277)
Veli Demek Nedir? Evliya Demek Nedir? Allahin Veli Kullari Varmidir?
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَاللّهُ وَلِيُّ الْمُؤْمِنِينَ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
vallâhu veliyyul mu’minîn.
Meali :
Allah mü’min’lerin dostudur.
Sadakallahul Aziym ALİ İMRAN Suresi 68. ayetten pasaj
Veli Demek : Allah Dostu yani Allah in buyruklarina tabi olup, inanip itaat eden kimseler demekdir, ve Allah a dost olmuş ve, Allahi seven, ve Allah in da onlari sevdigi kullari demektir. Evliya ise, Velinin cogulu demekdir, yani cokca veli kulu, cokca seveni (günümüzün dili ile Fun veya fun club misali), yani Allahi seven bir cok kullari, ve Allahin da onlari sevdigi, dost edindigi (Fun clubune kabul ettigi) bircok kulu demekdir. ve yukardaki ayette ise, "Allah müminlerin velisi, dostudur" buyrulmakda, ve öyle olunca, iman edip itaat eden, Allahin emirlerine uyup, yasaklarindan sakinan kullari, Allahin dostlaridir.
ancak ilgili ayette: “Müminler Allah’ın evliyasıdır.” denilmemiş, “Allah müminlerin velisidir dostu ve yardımcısıdır.” mealindeki ifadeye yer verilmiştir. Bu iki ifade arasında çok fark vardır.
“velayet” bir cihetle iki kısımdır:
a) Velayet-i amme: Bu velayet her mümin için geçerlidir. Allah’a iman eden her mümin Allah’ı sevip saydığı ve Onu dost ve yardımcı kabul ettiği için, bu manada Onun velisidir.
b) Velayet-i hassa: Bu velayet, normal müminlerin ötesinde Allah’a itaat eden, Onu sevip sayan, Ona yakınlık ve dostluk kuran ve Evliya dediğimiz kimselerin velayetidir.
İşte “Allah velilerini, kullarının içinde gizlemiş.” sözü bu velilik için geçerlidir...[1]
Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor:
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
"Allah Teâla Hazretleri şöyle ferman buyurdu:
"Kim benim veli kuluma düşmanlık ederse ben de ona harp ilan ederim. Kulumu bana yaklaştıran şeyler arasında en çok hoşuma gideni, ona farz kıldığım şeyleri eda etmesidir. Kulum bana nafile ibadetlerle yaklaşmaya devam eder, sonunda sevgime erer. Onu bir sevdim mi artık ben onun işittiği kulağı, gördüğü gözü, tuttuğu eli, yürüdüğü ayağı (aklettiği kalbi, konuştuğu dili) olurum. Benden bir şey isteyince onu veririm, benden sığınma talep etti mi onu himayeme alır, korurum.
( Hadis-i Şerif , Buhârî, Rikak 38)
Velayet-i hassa denilen makamdaki kimseler, bu hadisde gecen Allah a kurbiyet kazanmiş kullaridir, yani O nlar, O nun ile konuşur, O nun ile görür, O nun ile tutar, O nun ile yürür, yani O ndan bir an bile gafil kalmayan kullar zümresi demekde budur.
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
إِنْ أَوْلِيَآؤُهُ إِلاَّ الْمُتَّقُونَ وَلَكِنَّ أَكْثَرَهُمْ لاَ يَعْلَمُونَ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
in evliyâuhû illâl muttakûne ve lâkinne ekserehum lâ ya'lemûn
Meali :
O’nun evliyâsı (yakınları-yardımcıları) sadece takva sahipleridir.
Sadakallahul Aziym ENFÂL Suresi 34. ayetten pasaj
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِن تَنصُرُوا اللَّهَ يَنصُرْكُمْ وَيُثَبِّتْ أَقْدَامَكُمْ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Yâ eyyuhâllezîne âmenû in tensurûllâhe yansurkum ve yusebbit akdâmekum.
Meali :
Ey iman edenler! Eğer siz Allah’a yardım ederseniz (emrini tutar, dinini uygularsanız), O da size yardım eder ve ayaklarınızı sağlam bastırır.
Sadakallahul Aziym MUHAMMED Suresi 7. ayet
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آَمَنُوا كُونوا أَنصَارَ اللَّهِ كَمَا قَالَ عِيسَى ابْنُ مَرْيَمَ لِلْحَوَارِيِّينَ مَنْ أَنصَارِي إِلَى اللَّهِ قَالَ الْحَوَارِيُّونَ نَحْنُ أَنصَارُ اللَّهِ فَآَمَنَت طَّائِفَةٌ مِّن بَنِي إِسْرَائِيلَ وَكَفَرَت طَّائِفَةٌ فَأَيَّدْنَا الَّذِينَ آَمَنُوا عَلَى عَدُوِّهِمْ فَأَصْبَحُوا ظَاهِرِينَ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Yâ eyyuhâllezîne âmenû kûnû ensârallâhi kemâ kâle îsâbnu meryeme lil havâriyyîne men ensârî ilâllâh(ilâllâhi), kâlel havâriyûne nahnu ensârullâh(ensârullâhi), fe âmenet tâifetun min benî isrâîle ve keferet tâifetun, fe eyyednâllezîne âmenû alâ aduvvihim fe asbehû zâhirîn
Meali :
Ey iman edenler! Allah’ın yardımcıları olun. Nasıl ki Meryem oğlu İsa da havarilere, “Allah’a giden yolda benim yardımcılarım kimdir?” demişti. Havariler de, “Biz Allah’ın yardımcılarıyız” demişlerdi. Bunun üzerine İsrailoğullarından bir kesim inanmış, bir kesim de inkâr etmişti. Nihayet biz inananları, düşmanlarına karşı destekledik. Böylece üstün geldiler.
Sadakallahul Aziym SAFF Suresi 14. ayet
Bir Konu Bir Yorum "Âlimin yüzüne bakmak ibadettir
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
Âlimin yüzüne bakmak ibadettir.
( Hadis-i Şerif , Ebu Davud)
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
Âlim ile oturmak, yüzüne bakmak ibadettir.
( Hadis-i Şerif , Hâkim)
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
Kâbe’ye, ana babanın yüzüne ve Mushaf’a bakmak, Âlimin yüzüne bakmak ibadettir.
( Hadis-i Şerif , Ebu Davud)
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
Üç şeye bakmak ibadettir: Ana babanın yüzüne, Mushaf’a ve denize bakmak
( Hadis-i Şerif , Ebu Nuaym)
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
Şu beş şey ibadettendir: Az yiyip içmek, camide oturmak, Beytullaha bakmak, Mushaf’ı açıp okumadan bakmak ve salih âlimin yüzüne bakmak.
( Hadis-i Şerif , Deylemi)
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
Ali’nin güzel yüzüne bakmak ibadettir. (Hazret-i Ali, Eshab-ı kiramın en âlimlerinden birisi idi.)
( Hadis-i Şerif , Hâkim)
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
Ali’nin yüzüne nazar etmek ibadettir.
( Hadis-i Şerif , C.Y.Güzin)
Hocanin birisi diyor ki : adamin birine bakmak, 500 yillik ihlasli amelden daha faziletliymiş diye, bir admanin yanina gidip gelip ona bakiyorlar, bu kadar beleşci müslümanlik olmaz diyor, öyle olsaydi, ashab sadece muhammede bakarlardi, ibadet falanda etmezlerdi, oysaki ibdet olacak olan onun sünneti, onun dediklerini tutmak, kuran ve sünnete uyup, uygulamakdir, yoksa yüzüne bakmak degildir diyor.
Bu Konuya yorumumuz :
Bunu daha önceki vaazlarimizda anlattik, inşallah bir risale olarak da yazip, yeniden yayinlariz, o vaazi bulup, dinleyip, anlattiklarimizi kaleme alacak birisi yokmu yani?
Dedik ki bir berber, yanina kücük bir cocugu cirak alir, ve o cocuk, o berberin yaninda o traş ederken, ona baka baka traşi ögrenir, ve ilk günlerde ancak, akşam kapanirken, dükkani süpürmek müşteriye kolanya tutmak, ustaya makas bicak jilet hazirlamak, veya müşterinin boynuna örtüyü sarmak kadar kolay işleri yapar, amma berberlik, traş etme sanati, öyle hemen iki günde ögrenilmez, bir sene iki sene,... gibi tecrübe ister, ve bir gün eger ögrendi ise, güvendigi bir müşterisine teklif edip, berber onun traşini ciraaginin yapmasini ister, ve eger işte bu hakkal yakin derecesine cikan cirak, eger başarabilirse, artik kalfaliga gecer demişdik, ve önce bir ilim, ilmel yakin, sonra aynel yakin, sonrada hakkal yakin ögrenilir diye bahsetmişdik, ve işte muhammede bakan ashab, namaz nasil kilinir, oruc nasil tutlur, hac nasil yapilir, bir gün yine o gibi giyinmeyi ögrendi, o gibi tirnak kesmesini ögrendi, bugün bizler nasil seve seve onun sünnetlerine uymak için, nasil namaz kilabiliyorsak, yahuttta sagdan giyip sagdan yiyorsak, yine tirnaklarmizi bile, onun gibi kesiyorsak, işde ashabin, onu ne kadar cok bakip izledikleri, ve o ne yaptiysa aynini taklid ettikleri için, bizler bu gün bilip yapabiliyoruz, onlar bakmasalardi ona, biz nereden duyacak ögrenecekdik, muhammedin bunlari böyle yaptigini, ve öyle olunca, Allahin veli kullari ise, işte onlarda O nun mirasini devralan, zamanin müceddidirler, ve onlarda muhammedin sünnetilerinden bir cikarima gidip, bu günün fiil ve amlerinde onu tatbik edenlerdir, mesela internet nasili kullanilir, yahut patates yenirmi, yahut su hangi bardak ile icilir, yeni bardaklardan nasil icilir, misavak yerine diş fircasi kullansak olurmu, elimizil yemek yerine kaşik kullansak olurmu, taharet kagitla yerterli olurmu gibi sorulara cevap olcak bir yöntem geliştirirler, onlarda hayat tarzlarinda, bir sünnet ve yol izlerler ki, Allahin emrine muhalefelet etmeyen bir yaşayiş tarzi, işde onlarada bakmak gözetlemek böylecece bunlari ögrenme hususunda ibadettir sevaptir, cünkü gelecekdeki insanlarin, bu günün yeni icadlarinin kullanimi nasil olmali diye muhammede soramayiz degilmi, o yokdu ama, bu mirasi devralan bugünün alimlerindende, bu icadlarin kullanma sünneti sakli, yarinlarda, onlari kullanacak genc müminler de, bir evliyanin bunlari kullanmadaki sünnetine ittiba ederse, yahut mehdiye ittiba ederse, yine salih amel etmiş olurlar deglimi, şimdi muhammedi kabrinden kaldirip, "ya muhammed facebookda hesap acalimmi? acmayalimmi? diyemi soracagiz, yoksa yeni bir ilmi, bunu nasli kulanmakda ona bakip bu sünneti ögrencegiz haaa, eey M. hoca, sadece alime bakmak elbet yeterli degil, bizatihi tatbikde lazim tabiki, aynen ciragin on gün, iki ay, 3 yil ustasi olan berbere bakdikdan sonra, alip bir müşteriyi traş etmesi gibi, önce bir ilmi ögrenip, sonra onu zamanin alimi ve veli kullari nasil kullaniyor bakip, sonrada sende o sünnete uygun tatbik edip kullanman işde, bu ilmi daha ileriye taşimak olur, hakkal yakin ögrenme ve yaşaman demek, öyle olunca bir fiil taat ve ibadete dönüşdü işde bu sayede, ve sena sevab kazandiran bir amel oldu, cünkü muhammedin sagdan giyme sünnetini uyguladikca, sen nasil sevap kazanirsan, ayni bu gün face ve tiwitter hesap acip acmamakda elinde, ve eger dogru kullanirsan, sen yine sevap kazanabilirisin, ama nasil kullanirsan? bunu bir alimden ögrenip tatbik edersen, tabiki de sevap kazanirsin, yani bu bir misal M. hoca, anladinmi! yani yok öyle yüze bakmakla ibadet sevabi deme sakin bu yüze bakmakdan ibaret degil, yoksa cok zarar edersin, yarin ruzu mehşerde senden davaci olurum, insanlari bundan uzaklaştirdigin için.
---------------
Bir Amerikali vaiz kadin diyor ki : Biz diyor mehdiye (veya isaya ve jesusa) niye yardım edecegiz, Allah kiyamet ile 11 milyar insani öldürsün diyemi yardım edecegiz, Allah bu 11 milyar insani niye öldürcek, yada öldürcekdi niye yaratti madem, ve biz niye ona yardım edelim diyor, ve mehdiye ve Allaha savaş acmiş oluyorlar, ve sebebleride bariz ve acik, peki ne cevap verelim? evet
Elcevap :
Annen ve baban birlikte olup, seni dünyaya getirdiler, sen yokdun, varlikda bile degildin, ve varliga geldin, ve var olma sevincini yaşadin, ceşitli lokmalarla seni beslediler büyüttüler, ve bir gün, daha cocuk iken, sen yanliş şeyler yapacakken, baban sana bir tokat atip seni durdurdu, yada azarladi seni durdurdu ki yanliş yapmayasin diye, amma o yanliş, ona göre bir yanliş, senin acindan, o yanliş degil olabilir, ama onun kuralina göre onlar yanliş, ve seni durdurur, ve "bu yasak, yapma!" dedi diye, sen anneni veya babani sevmemeyide ögrenirisin, anna ve baba o kadar cok iyi degilmiş demeye başlarsin. Halbuki o ana ve baba, senin, vatana, millete, ve ailesine ve coluk cocguna, iyi bir anne ve baba, ve vatandaş olarak yetişmen için gayret ediyordu, belkide dindardi, yine Allah a kitaba ve dine aykiri hareket etmene engel olmaya calişiyordur, senin bunun için annene kizma hakkin varmi? ve yine başka bir hal evet dünyada böyle bir hak yok, annen sana hayat bahşetti ama, senden onu alma hakki yok, yasalar ile böyle bir hak yok, yani sana kizinca seni öldürme hakki yok degilmi, peki Allah niye öldürüyor o zaman deyince
Dedikya bir gün insanlik cennete varinca, yada cennet olmuş vakte erince, artik ölüm öldürülmüş olacak, ölümsüzlük keşfedilmiş olcak, insani öldüren nasil ana babasi degil de, insanin yaptigi hatalari, yada yanliş beslenmeleri, yada ihtiyarlamasi ise, öyle olunca ölümü öldürmekden öncede, önce gencligin sirri keşfedilmeli dedik, ve muhammedin sünnetleri ve sözlerinde bunuda, cennetlikler 30 veya 33 yaşinda olcaklar dedigini biliyoruz, hatta bir kadin ashaba şaka yollu :
Taberani Hz. Aişe’den naklen konuyla ilgili olayı şöyle aktarmıştır:
“Bir gün Ensar kadınlarından yaşlı bir kadın Resulullah’ın (asm) yanına geldi ve “Ya Resulellah! Allah’ın beni cennete koyması için dua buyur!” dedi.
Hz. Peygamber: “Şu bir gerçek ki yaşlılar cennete gitmezler.” buyurdu ve (namaz vakti olduğu için) namaz kılmak için camiye gitti.
Hz. Aişe’nin yanına (eve) döndüğünde Hz. Aişe: “Ya Resulallah! Senin ö sözünden ötürü gerçekten büyük bir sıkıntı ve dehşet aldım.” dedi. Resulullah:
“O söylediklerim doğrudur. Çünkü Allah kadınları cennete koyduğu zaman onları (yaşlı olarak değil) genç kızlar haline çevirir, buyurdu.”
( Hadis-i Şerif , Taberanî, Evsat, 5/357)
Bu hadisin yorumu ise, biz dünlerin cennetiyiz,yarinlarda bizlerin cenneti tezimize uygun, her yeni dogan fatma, hatice, ali, cocuk dogup, sonra genc kiz ve delikanli olmakda, onlarin dogdugu yer, doguranlarin cenneti olmakda ise, bu hadis de de böyle bir hal olabilir.
ve yine Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
“Cennet halkı kıyamet günü Âdem’in suretinde, otuz üç yaşında, karagözlü bir sima hâlinde haşr edilirler. Sonra cennette bulunan bir ağacın yanına götürülürler ve ondan elbise giyinirler, artık ne elbiseleri eskir ve ne de gençlikleri kaybolur.”
( Hadis-i Şerif ,Kenzu’l-Ummal, H. No: 39383)
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
“(Ruh üflenmiş) bir düşükten bir pirifâniye kadar (cennetlik olan) her kes otuz üç yaşında, Âdem’in suretinde, Yusuf’un güzelliğinde, Eyyub’un ahlakında bıyıklı, bedenleri kılsız ve karagözlü bir simayla haşr edilirler.”(Bu günün genclerinin sixpack görünmek için gögüs killarini felan aldirmalari temsili olabilir)
( Hadis-i Şerif , H. No: 39384)
zaten sen o günlere ersen artik ölmeyeceksin ey Amerikali Vaiz Teyze, ancak bugünlerde ölüm var, ve genclikde bir SIR, öyle olunca, niye musanin cep telefonu yokdu diye, musa rabbina itirazmi etsin gidipde, muhamed niye benim ferrarim yokduda, mehdinin vaktinde ferrari , porshce arablar var ucaklar var diye şikayetmi etsin, zaman ve insanligin gelişmesi ve dünyanin imari bir sürec ve zaman istiyor.
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
“Alametlerin birbiri arkasından gelmesi, aynı ipte dizili incilerin peş peşe dökülmesi gibidir.”
( Hadis-i Şerif , İbni Hibban Sahih 1883, Mecmau’z-Zevaid 7/331, Taberani Mucemu’l-Evsat, Albani Sahihu’l-Cami 3227)
işde yeni alametler, birbir boncuklarin dökülmesi gibi hizla takip ediyor, belki o günlere biz bile erişiriz, yani öyle olunce seni yaratan, seni var ederken, beslerken büyütürken iyide, verdigini geri isteyincemi kötü oldu, evet bizler dünyadayiz, ve mesela evin vardir, kiraya verirsin, ve sonra evin lazim olur, yada daha iyi kira veren biri gelmiştir, eski kiraciya cik deyince, senden kötü ev sahibi olmaz, sen en kötü insansindir artik onu için, yine birine borc para veririsin, ve zaman gecer gelmez, ve seninde paraya ihtiyacin olur, ve geri isteyince parani, senden kötü kimse olmaz, Allah da verdiği cani geri isteyince, bazilarinin aklinda ve fikrinde ondan kötü kimse yokdur, ki o geri alirda seni başka bir yerde başka bir memlekette ve zamanda, yeni bir cocuk, taze, teri taze cocuk olarak yeniden dünyaya getirir, halbuki sen, o eski kaportan olan bedeninde kalsan, yaşamak daha zor olcak, cünkü gencligin sirri cözülmedi, ve Allah insanliga bunun için yardım edip, onu öldürüpde yeniden dogurtuyor ve, öyle ounca, sen yeni ve ahir zamanda, bir başka bedene cikmak durumundasin, belki eskisini hatirliyorsun, belki hatirlamiyorsun, amma bir gün gencligin sirrida cözülcek, bir gün ölümün sirrida cözülcek, işde o günlerde, Allah artik insanlari öldürmeyecek, ve vaiz teyze Allahin kasdi belkide 11 milyonu öldürmek falan degil, amma mesela bir cocuk, oynamak için oyuncaklarini cikarip, oynar oynar sonundan bikar, yemek yemesi lazim, uyumasi lazim, ve o uyuyunca belki annesi oyuncaklarini toplar, ve kutuya koyar, yarin başka gün, ve yine oynamak isterse, kutundan yine cikarip oynar, öyle olunca hayat oyuncaklarla oynamak gibi, artik bikinca, bu dünyadan göc olunuyur, öyle olunca eger insan her eski hayatini hatirlasa idi, bikardi yorulurdu belkide degilmi, cocuk bazi oyuncaklardan bikar, ve oynamak istemez, ve onlar kutunun en dibinde kalir, onlarla oynamaz artik, yeni oyuncaklar ister degilmi, Allah da yeni bedenler ve ve yeni yerler ve yeni buluşlar ile, insanoglunu teri tapteze tutmakda, zaten Allah kulllarini cok sever, diyor ki muhammed :
Kudsî hadiste şöyle bildiriliyor:
– Rabbimiz kulunun işlediği amelleri içinde en çok tövbesini sever.
– Neden?
– Çünkü tövbe eden kul cehennemden kurtulur da ondan. Rabbimiz de kulunu cehennemden kurtaran ameli çok sever. Hatta bir ana, yavrusunu ateşe atmayı nasıl istemezse, Rabbimiz de kulunu cehenneme atmayı ondan çok daha fazla istemez.
Nitekim bir defasında ashabdan biri bir çocukluk hatırasını anlatırken demişti ki:
– Çalılıkta dolaşırken, bulduğum bir kuş yuvasından yavruları alıp koynuma koymuştum. Tam bu sırada yavrunun anası başımda dolaşmaya başladı, acıdım, yavruları bırakmak için ihramımı açmaya çalıştığım sırada kuş hemen koynumdaki yavrusunun yanına daldı, kanatlarını yavruları üzerine gerip kollamaya başladı.
Efendimiz (asm)'in buna sorusu şöyle oldu:
– Bu annenin yavrusuna bu kadar acıması sizi hayrete mi düşürdü?
Efendimiz (sav) şunu ilave etti:
– Hiç şüpheniz olmasın, Allah (cc)'ın kullarına acıması, bu annenin acımasından (kıyas kabul etmeyecek derecede) fazladır.
Bir defasında kadının biri çocuğunu kaybetmiş, deli gibi bir oraya bir buraya koşuyor, yavrusunu arıyor, bulduğu yabancı çocukları da bağrına basıp hemen oracıkta emdiriyordu.
Kadının bu heyecanını gören Efendimiz (asm) yanındakilere sordu:
– Böylesine şefkatli şu kadın hiç yavrusunu ateşe atar mı?
– Atmaz, dediler.
Efendimiz (asm) de tasdik etti;
– Ben de öyle biliyorum, atmaz, dedikten sonra buyurdu ki:
– İşte Allah (cc) da bu kadından çok fazla merhametlidir. Kullarını ateşe atmaz, onlar kendilerini ateşlik amelin içine atmadıkça!
Evet, evet. Allah (cc) kullarını ateşe atmaz, kullar kendilerini ateşlik işin içine atmadıkça!
Bir yolculuktan dönülüyordu. Mola verilmiş, bir kadın da ateş yakarak hazırlık yapmaya başlamıştı. Ateşin alevleri yükselince kadın koşuşturan çocuğunun ateşe düşmesinden korktuğu için hemen onu bağrına bastı ve ateşe düşmesi halindeki dehşeti de tasavvur ederek buna gönlünün dayanamayacağını hayal edip orada bulunan Efendimiz (asm)'e dönerek sordu:
– Sen Allah (cc)'ın peygamberisin değil mi? Efendimiz (asm) de
– Hiç şüphen olmasın, buyurdu.
Bunun üzerine kadın şöyle dedi:
– Allah (cc)'ın kullarına merhameti bir ananın yavrusuna olan merhametinden daha çok değil mi?
Efendimiz (asm):
– Hiç şüphen olmasın öyledir, buyurunca kadın:
– Öyle ise bir ana yavrusunu ateşe atmaz, diye sızlandı.
Efendimiz (asm)'in gözleri yaşardı da buyurdu ki:
– Yüce Allah (cc) ancak kendisine isyan edenleri ateşe atar. Müstahak olmayanları asla!..
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَمَنْ أَحْسَنُ دِينًا مِّمَّنْ أَسْلَمَ وَجْهَهُ لله وَهُوَ مُحْسِنٌ واتَّبَعَ مِلَّةَ إِبْرَاهِيمَ حَنِيفًا وَاتَّخَذَ اللّهُ إِبْرَاهِيمَ خَلِيلاً
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Ve men ahsenu dînen mimmen esleme vechehu lillâhi ve huve muhsinun vettebea millete ibrâhîme hanîfâ(hanîfen). Vettehazallâhu ibrâhîme halîlâ
Meali :
Kimin dini, iyilik yaparak kendini Allah’a teslim eden ve hakka yönelen İbrahim’in dinine tabi olan kimsenin dininden daha güzeldir? Allah, İbrahim’in ümmetini hanif İbrahim’i de onlara Halil eyledi.
Sadakallahul Aziym NİSA Suresi 125. ayet
yani öyle olunca Hz. ibrahimin dini, bizimde hanif dinimiz demekdir, peki biz hanif ne demek diye nasil acikladik, yani Hanif bekci veya korucu ve koruyucu demek demişdik
yani ibrahimin dinini kimler koruyabilir, tabiki ona inen yasaklari yapmayan, sevaplarida yapan kullar, onun dininin koruyuculari ve hanifleri demek olur, halil demek ise hulul etmek demek, ve dedikki muhamed ümmeti için, muhammedin dünyaya dagilmiş olan parcalari olan eti kani cani, yani ümmetinde dagilmis parcalari demek dedik, yani birisi onun misavak tutuşunda kabul olmuş ameli olmuş artik o hep öyle misavak ve firca tutuyor, yine birisi yün takke giymesi olmuş,.... Hz. ibrahim için ise millet kavrami var kuranda, ümmet degil, yani bir büyük boy.
Yani mesela gezegenlerimiz ve güneş bir sistem, güneş sistemimizin üstünde ise galaksimiz var, güneşimiz ise galaksideki bir ana yildiza tabi olarak, galaksi icinde bir harekete sahip yani, yine o galaksi bir nebule icinde belki, yani yine başka bir misal ile tirnak parmaga bagli, parmak ele bagli, el kola bagli gibi, yani öyle olunca muhmmed ümmeti, ibrahim milletinden kasit da budur, ibrahimin icinde, biz sanki galaksinin icndeki güneş sistemiyiz demekdir gibi, öyle olunca, halillik ise hulul eden demek, Allah hulul etmez diyenlere kapi gibi ayet, ve diyorki ibrahimi milletine halil eyledi, yani dost eyledi, veya ibrahim milletinin gözünde hulul etti, ve Allah yeryüzünde Adem ile hulul eyledi ve yeryüzünde gezdi ve yeryüzünü inşa ve imar etti, amma ibrahim vaktinde, ibrahim ile hulul eyledi, adem ile halife eyledi, ibrahim ile hulul eyledi ve muhmmed ile et ve kan eyledi, yani bedenin parcaciklari gibi, hücre, et ,kan, kemik, böbrek, dalak gibi, işde Hz. Ademi Halife eyledi ibrahimi halil eyledi onun ümmetini bu dinin bekcisi olan hanif eyledi, sonra muhammedi rasul eyledi, ona tabi olanlarida ümmet eyledi, ve parca ve bütün ilişkisi sadece yani.
---
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
Mehdi Aleyhisselâm’ın ordusu ve askeri, geceleri kaim, ve gündüzlerie iş ve aşinda dirlar. Allah onun (Hz.Mehdi (as)'ın) muhabbetini insanların kalplerine yerleştirecektir. Böylece onlar, gündüzleri arslan kesilen ve geceleri de ibadetle geçiren bir toplum olacaklar. Gündüz güneş gibidirler gecedede ay gibidirler.
(Ukayli "En-Necmu's-sakıb fi Beyanı Enne'l Mehdi min Evladı Ali b. Ebi Talib Ale't-Temam ve'l kamal")
Yani, hep insanliga yol gösterme derdindedirler. Arilar, ne hergün ayni bal yemekeden, nede her gün cicek cicek bal toplamakdan bikmaz ise, Mehdi ve askerleride, hergün ve her gece insanliga işik olup, yol göstermekden bikmazlar.
insandaki azalarin iki tanesinin bekcisi var, yani agiz ve gözlerin bekcisi var, gözünü yumunca görmezsin, ve agzini kapatinca söylemezsin, bu iki aza ile günaha girmek veya girmemek hakkini, allah bize birakmiş, ve deneme yapiyor, harama bakacakmi? bakmayacakmi, bakabilirde bakmyabilir de, yine kötü söz söyliyecekmi? söylemeyecek mi, yani dilini tuttun mu yine söylemezsin, ve agzini yumdunmu söylemezsin, bunda bir nevi, hatta külli irade sende, amma kulak öyle degil, kulaga bütün sesler gelir, fakat sen ellerinle kulaklarinida tikayabilirsin bütün seslere, yada sen ancak duymak istemezsen, oradan uzaklaşman lazim, yani ayaklarina emredersin haydi buradan gidelim dersin.
Peygamberimiz vaktinde, herşeyi bilen, bir kahin çocuk türedi, ve Hz. Muhammed, Ali, ömer ve Ebu Bekir ile ona gitti, bir kac soru sordu, bildi cocuk, aklindan bir sure tuttu, sordu : aklimdan ne tuttum dedi, cocuk tam cevap verecekdi, peygamberimiz "dur dur" dedi burayi şeytanlar basti, haydi gidelim ömer dedi [2]
yani eger ortamda şeytanlar varsa, ayaklarina dersinki burayi şeytanlar basti, haydi gidelim ayaklarim dersin, senin ayaklarin elbet seni ordan uzaklaştiracakdir, yani öyle olunca, yine irade bizde, günah işlemek yada işlememek, yani yine elin senin kumandanda, yanliş birşeyi calabilirsin yada calmaya bilirisin, brini elinle dövebilirsin dövmeye bilirsin, elinin kumandasi sende degilmi, yani iradeyi rabbbim bize vermiş, sen eline söz geciremiyormusun? yani
Kleptomani Nedir ?
İhtiyacı olmadığı, hemen kullanmayacağı halde ve maddi değeri nedeniyle satma düşüncesi olmadan bir takım nesneleri izinsiz olarak alarak, onlara sahip olma şeklinde bir dürtü kontrol bozukluğudur.
Nedeni ?
Kişinin aslında o malı satın alabilecek yeterli maddi birikime sahip olduğu, ancak buna rağmen bu davranışı gerçekleştirdiği gözlenmiştir. Bu davranış daha önceden düşünülmemiş ve planlanmamış olup, aniden gerçekleştirilir. Bu davranış birinden intikam alma amacıyla yapılmamıştır. Birey bu davranışın yanlış ve uygunsuz olduğunun bilincindedir. Kişiler bu davranışı gerçekleştirmek için başkalarından yardım istemezler.
Rahatsızlığın çocukluk yaşlarında başladığı belirlenmiştir. Kişi bu davranışı gerçekleştirmeden önce, yoğun bir gerilim hisseder. Bu davranış akabinde, mutluluk, rahatlama ve büyüklük hissi içine girmektedir.
Rahatsızlık hakkında yapılan çalışmaların azlığı ve bu durumların kişiler tarafından gizlenmesi ve bu durumu gerçekleştiren kişilerin sağlık hizmetlerinden çok, adli makamlara sevk edilmeleri nedeniyle gerçek sıklığı tam olarak bilinemese de bin kişide altı kişide rastlandığı saptanmıştır. Yakalanan dükkan hırsızlarının % 5-25 inde saptanmıştır.[3]
Yani eline söz gecirmekde senin elinde, ancak mesele calmak hastaligi, yapa yapa, sende bu dürtü halini aldiysa, yani ahlak ve meleke halini aldiysa, artik ondan kurtulmak zor, yine icmek, sigara olsun , alkol olsun, ilk başta senin elinde, amma sen bunu yapa yapa dürtü haline döndürdün ve alkolik oldunsa, artik o sende meleke oldu demekdir, artik ondan kurtulamazsin
Yine iyi ve güzel ahlaklarda böyledir, yine zikirde böyledir, sen Allah i zikrederekden, işte Allahi hatirlamak ile, sende bu kötü ahlaklarin dürtü halini almasinin önüne gecersin. cünkü zikireden kalp, Allah iledir, ve Allahin oldugu yerde şeytan barinamaz, ve öyle olunca, Allah i zikirederek, şeytanin sana o kötü ahlaklari, vesvese vererek empoze edip seni hasta etmesinin, onlarin sende alkolik yada sapik halini almasinin önüne gecmiş olursun, cünkü Rabbimiz
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَلَا تَكُونُوا كَالَّذِينَ نَسُوا اللَّهَ فَأَنسَاهُمْ أَنفُسَهُمْ أُوْلَئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Ve lâ tekûnû kellezîne nesûllâhe fe ensâhum enfusehum, ulâike humul fâsikûn
Meali :
Allah’ı unutan ve bu yüzden Allah’ın da kendilerine kendilerini unutturduğu kimseler gibi olmayın. İşte onlar fasık kimselerin ta kendileridir.
Sadakallahul Aziym HAŞR-19 ayet
Eşrefoğlu Rumî Hazretleri Müzekkin Nüfus kitabında "Şeyhi olmayanın şeyhi şeytandır." Sözü işte burda devrede, sen, nefsine ve şeytanin verdiği vesveslere uyarsan, bir gün seni alkolik yapar, diger gün kumarbaz, ve helakini, kendi elinle diline meydana getirirsin, şeytan burda nerde? işde o sana icinden bir dürtü olarak gelir, ve seni fistekleri ile kandirir, ve bir gün büyücü olursun, diger gün zinakar, diger gün,.... yani
Adem (as)’ı cennette kandıran, günahkar eden ve Allah (cc)’a asi eden şeytandır. Adem (as) sonunda tevbe etti de affoldu. Ulul Azim Peygamber olan İbrahim (as) önde, İsmail (as) arkada giderken ikisinin arasına girip, baban seni boğazlamaya götürüyor. Babana asi gel, gitme diye aralarını açmaya çalışan bu şeytan, Peygamberimiz (sav) Ashâba namaz kıldırırken kara koyun suretinde şeytanın aranızda dolaştığını görüyorum. Safları sık tutun şeytan aranızda dolaşmasın. Peygamberimiz (sav)’in camisinde onun Ashâbının arasında dolaşan şeytan:
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
"Şeytan insanın kan damarlarında dolaşır. Oruç ile onun yollarını daraltın"
( Hadis-i Şerif , Buhari, Ahkam, 31)
insanların damarlarının içinde gezmek için, Allah (cc)’dan müsaade alan yine bu şeytandır. Bu şeytan bizlere neler yapmaz. Kur’ân-ı Kerim’de:
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
إِنَّ الْمُنَافِقِينَ يُخَادِعُونَ اللّهَ وَهُوَ خَادِعُهُمْ وَإِذَا قَامُواْ إِلَى الصَّلاَةِ قَامُواْ كُسَالَى يُرَآؤُونَ النَّاسَ وَلاَ يَذْكُرُونَ اللّهَ إِلاَّ قَلِيلاً
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
İnnel munâfikîne yuhâdiûnallahe ve huve hâdiuhum, ve izâ kâmû ilâs salâti kâmû kusâlâ yurâunen nâse ve lâ yezkurûnallâhe illâ kalîlâ
Meali :
Münafıklar, Allah’ı aldatmaya çalışırlar. Allah da onların bu çabalarını başlarına geçirir. Onlar, namaza kalktıkları zaman tembel tembel kalkarlar, insanlara gösteriş yaparlar ve Allah’ı pek az anarlar Ve Allah'ı pek az zikrederler.
Sadakallahul Aziym NİSÂ Suresi 142. ayet
“Vela yezkurunallahe illa galiyla…ila ahir.”
Münafıklar Allah’ı zikretmez değil, illa az zikrederler.
Çok zikretmeyen münafıklıktan kurtulamıyor. Münafıklıktan kurtulamayınca nasıl şeytan müdahale etmesin. İşte şeytan vesvese ve evham ile karıştırıyor. Kur’an okurken, her işimizin başında Euzu Besmele çekiyoruz.
Manâsı: Euzu, sığınırım. Billahi, Allah’a sığınırım. Mineşşeytanirraciym, Allah’ın dergahından kovulmuş olan şeytandan Allah’a sığınırım.
Şeytan bir şey yapamayacaksa bu sığınma neden?
Her sığınan kurtulamaz. Peygamberimiz (sav) zamanında münafıklar hem namaz kılar, hem Kur’an okur, hem Euzu besmele çekerlerdi. O Euzu besmele o sığınma kendini kurtaramıyor, kurtarsa münafık olmazdı.
Hadîs-i Şerîf:
“Men arefe nefsehu fegad arefe rabbehu”
Manâ’sı: Her kim nefsini bildi ise rabbısını bildi.
Nefsini bilme nasıl olur?
Şeytan nefisle birleşip kendini yanılttığını, aldatıldığını bilirse nefsini bildi. Nefsin hilesinin kendini aldattığını bildi. Bunu bilen de Rabbısını bildi. Anlaşılıyor ki, nefsinin, şeytanın kendini aldattığını bilen Rabbısını o zaman bildi. “Beni nefis, şeytan aldatamıyor diye kendine güvenen, aldatıldığını bilemeyen Rabbısını bilemez. Rabbısını bilemeyeninde Şeyhi şeytan olur.[4]
Ve biz Raşidi Tarikati mensublari Günde en az 100 defa istiaze ile yani
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Zikiri ile 100 defa Allaha siginiriz, kimden o azili veseves dürtükleyici şeytan dan, istiaze bunun için önemlidir, işde gece olunca, orada gündüz yokdur artik, yani gündüz oluncada, gece yokdur. Tabi gölgede ve işiksiz kalan kücük bölgeler olabilir, yine gecedede yildizlarin ve aylarin lambalarin aydinlattigi kadar aydinlik olabilir, amma gece gecedir, gündüzde gündüz, öyle olunca, sen Allahi anip zikredip, Allahla olunca Allah dan gafil olmadikca, şeytan senin kulagina kalbine vesves verip, yanliş ve günah işletemez, sen ne zaman rahatladin ve Allahi unuttun, gafil oldun, o hemen yanina gelir, ve sana fisteklemeye başlar, eger sen bir şeyh yada salih kimseyi hatirlarsan, onlardaki hal sende de, ayna neron sistemi ile, sende de, o Allahla olma , allahi zikretme hali meydana gelir, ve onlar Allahla olduklari için, sende Allah la olursun, onlari görünce allah hatra gelir bunun için önemlidir, Allahi hatirlayinca, ve Alllahin oldugu yerde, şeytan barinmaz, melek varsa, yine şeytan yokdur, yok şeytan ve karanlik galipse, ordada melek durmaz, yani öyle olunca, işde ya şeyhin seni dürtükleyip yöneten şeytanindir, yada seni dogru yola ileten bir veli kul, yada peygamber, salih bir kimse, yada Allah dan gafil olmamandir, bu Allahdan gafil olmama raddesine ulaşmak cok zordur, pazarda gezerken dahi Allahla beraber olma sanati, cok büyük faziletli bir deger, amma ona ulaşmak zor, etrafa bakarken kendini kaybettin, ve yanina bir pazar şeytani sokuluverir, yani öyle olunca, daimi zikiri kazanmak için, cooookca Allahi zikretmek lazimdir, tabiki bu zikir sadece dilden zikir olmamali, zikrederken Allahi davet ettigini bilmeli, ve Allah gelincede şeytanin ordan gittiignide bilmeli, yani zaten bizim zikirimizin başindaki istiazeyi cekince belli olur, eger yaninda bir şeytan ve hizbi varsa, ve hatta damarlarinda geziyor ise, o zikir, istiazeyi cekince, seni esnetir ve vücudundan cikip kacmak durumunda kalir, esnedinse onu cekince, bilki damarlarinda geziyormuş o an, ve sen istiazeyi cekince, işde cikdi ve kacdi demek olur bu, ve ardina 100 nromal istiaze ve besmele daha, artik unuttugumuz anlarimizda da besmele cekmiş olmak için 100 istiazeli besmele ne güzel degilmi.
Nitekim hastalik bile, şeytanin azabli dokunmasi olarak yer alir kuranda, Hz Eyub dedi ki
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَاذْكُرْ عَبْدَنَا أَيُّوبَ إِذْ نَادَى رَبَّهُ أَنِّي مَسَّنِيَ الشَّيْطَانُ بِنُصْبٍ وَعَذَابٍ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Vezkur abdenâ eyyûb(eyyûbe), iz nâdâ rabbehû ennî messeniyeş şeytânu bi nusbin ve azâb
Meali :
(Ey Muhammed!) Kulumuz Eyyûb’u da an. Hani o, Rabbine, “Şeytan bana bir yorgunluk dert ve azap dokundurdu” diye seslenmişti.
Sadakallahul Aziym SAD Suresi 41. ayet
ve burada şeytanin bir nevi, mikrop türünden birisi oldugunu anliyoruz, cünkü yorgunluk hormonu salgilanmasi bir hormon, ve o damarlarda, yada vücudun icine salgilanir, yani yorgunluk hormonu denen şey, işde eyyubun kuranda andigi, ve ondan Allah sigindigi bu "bi nusbin ve azâb" dedigi şey yani, ve onun icinde başka bir surede de rabbimize ondan, şöyle sigindigi yer aliyor.
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَقُل رَّبِّ أَعُوذُ بِكَ مِنْ هَمَزَاتِ الشَّيَاطِينِ وَأَعُوذُ بِكَ رَبِّ أَن يَحْضُرُونِ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Ve kul rabbi eûzu bike min hemezâtiş şeyâtîn, Ve eûzu bike rabbi en yahdurûn.
Meali :
De ki: “Ey Rabbim! Şeytanların vesveselerinden ve dürtüklemelerinden sana sığınırım. Ey Rabbim! Onların benim yanımda bulunmalarından da sana sığınırım.”
(Sadakallahul Aziym MU'MİNÛN Suresi 97 ve 98. ayet)
Ve biz Raşidi Tarikati mensublari, Günde en az 1 defa, ve en fazla 10 defa zikirederiz bu duayida, amma bu demek degildir sadece ona defa zikredecgiz, düşmanin onu kuşattigini veya ona yaklaştigini bilen kimse, silahi ve mermisi varsa, ona ateş acip, onu vurmak istemezmi, onu kendisinden uzaklaştirmak istemezmi, o halde baktinizki, o ve hizbi yaklaşti, cokca bu zikiri zikredin, ve rabbimize siginin, istiaze edin.
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
فَفِرُّوا إِلَى اللَّهِ إِنِّي لَكُم مِّنْهُ نَذِيرٌ مُّبِينٌ وَلَا تَجْعَلُوا مَعَ اللَّهِ إِلَهًا آخَرَ إِنِّي لَكُم مِّنْهُ نَذِيرٌ مُّبِينٌ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Fe firrû ilâllâh(ilâllâhi), innî lekum minhu nezîrun mubîn.Ve lâ tec’alû meallâhi ilâhen âhar(âhara), innî lekum minhu nezîrun mubîn.
Meali :
Öyleyse Allah’a firar edin (kaçın ve sığının). Muhakkak ki ben(Allahu Teala), sizin için O’ndan (şeytan ve hizbinden) kurtulmaniz için bir bekci ve bir nezirim. Ve Allah ile beraber başka ilâhlara sığımayın. Muhakkak ki ben, sizin için O’ndan (şeytan ve hizbinden) kurtulmaniz için bir bekci ve nezir olarak yeterim.
Sadakallahul Aziym ZARİYAT Suresi50 ve 51. ayet
yani ondan (şeytan ve hizbinden), Allah dogru kacmak lazimdir, bu da ona istiaze ile ve zikir ve fikir ile siginmak ile olur. yani kalbinizin nur lambasini yakmak ile olur,
Sadakallahul Aziym ENFÂL Suresi 34. ayetten pasaj
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِن تَنصُرُوا اللَّهَ يَنصُرْكُمْ وَيُثَبِّتْ أَقْدَامَكُمْ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Yâ eyyuhâllezîne âmenû in tensurûllâhe yansurkum ve yusebbit akdâmekum.
Meali :
Ey iman edenler! Eğer siz Allah’a yardım ederseniz (emrini tutar, dinini uygularsanız), O da size yardım eder ve ayaklarınızı sağlam bastırır.
Sadakallahul Aziym MUHAMMED Suresi 7. ayet
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
لَهُ مُعَقِّبَاتٌ مِّن بَيْنِ يَدَيْهِ وَمِنْ خَلْفِهِ يَحْفَظُونَهُ مِنْ أَمْرِ اللّهِ إِنَّ اللّهَ لاَ يُغَيِّرُ مَا بِقَوْمٍ حَتَّى يُغَيِّرُواْ مَا بِأَنْفُسِهِمْ وَإِذَا أَرَادَ اللّهُ بِقَوْمٍ سُوءًا فَلاَ مَرَدَّ لَهُ وَمَا لَهُم مِّن دُونِهِ مِن وَالٍ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Lehu muakkibâtun min beyni yedeyhi ve min halfihî yahfezûnehu min emrillâh(emrillâhi), innallâhe lâ yugayyiru mâ bi kavmin hattâ yugayyirû mâ bi enfusihim, ve izâ erâdallâhu bi kavmin sûen fe lâ meredde lehu, ve mâ lehum min dûnihî min vâl
Meali :
İnsanı önünden ve ardından takip eden melekler vardır. Allah’ın emriyle onu korurlar. Şüphesiz ki, bir kavim kendi durumunu değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez. Allah, bir kavme kötülük diledi mi, artık o geri çevrilemez. Onlar için Allah’tan başka hiçbir yardımcı da yoktur.
Sadakallahul Aziym RA'D Suresi 11. ayet
Rabbim Zülcelal ve ikram hazretleri, bizi ve müntesiblerimizi, ve ehli beytimizi, cookca rabbimizi zikrederekden, ondan gafil düşmeyen, daimi zikir ehli zümresine ilhak eylesin, ve O nu ve meleklerini, peygamberlerini, ve salih kullarini, ve onlar görülünce allah akla gelen velilerini, ve dostlarini unutupda, O nunda kendilerini unutturdugu, sonrada onlar için azabi müstehak gördügü, gafil kimselerden olmakdan, muhafaza eyleyip, emaninda ve emniyetinde tutsun bizleri. amin.
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
إِن تُبْدُواْ خَيْرًا أَوْ تُخْفُوهُ أَوْ تَعْفُواْ عَن سُوَءٍ فَإِنَّ اللّهَ كَانَ عَفُوًّا قَدِيرًا
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
İn tubdû hayran ev tuhfûhu ev ta’fû an sûin fe innallâhe kâne afuvven kadîrâ.
Meali :
Bir hayr ve kulluk veya bir günah ve kötülük yaparak, ya siz affedilcek bir duruma düşersiniz, yada siz birilerini affedip bağışlarsınız, ki muhakkak ki Allah da çok affedicidir, her şeye hakkıyla gücü yetendir.
Sadakallahul Aziym NİSA Suresi 149. ayet
------------------
DiPNOTLAR :
[1] sorularlaislamiyet com-allahin-veli-kullari-gizliyse-muminler-nasil-evliya-olur
[2] Mustafa islamoglu
[3]saglikbilgisi com -hirsizlik-hastaligi-kleptomani
[4] kadiritarikati com-seyhi-olmayanin-seyhi-seytandir-sozune-itiraz-edenlere-devami
--oOo---
--oOo---
أَأَللَّهُمَّ أَرِنَا الْحَقَّ حَقاً وَ ارْزُقْنَا اتِّبَاعَهْ وَ أَرِنَا الْبَاطِلَ بَاطِلاً وَ ارْزُقْنَا اجْتِنَابَهْ
''Allahım! Bizlere, hakkı Hak gösterip ona tabi olmayı, bâtılı da Bâtıl gösterip ondan yüz çevirmeyi nasib eyle..! '
وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Ve âhıru da'vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne,
Amiyn.
Elfatiha maassalavat.
سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve
etûbu ileyk.
--OoO--
Kar©glan
Başağaçlı Raşit Tunca
Schrems, 28 Nisan 2018 Vaazi Cumartesi
Original Kar © glan
|
|
|
Ölümsüzlüğün Sırrına Doğru (Kar©glanin 14 Nisan 2018 Vaazi) |
Posted by: RasitTunca - 05-24-2018, 07:56 PM - Forum: 2018 Tasavvuf Sohbetleri Arşivi
- No Replies
|
 |
Ölümsüzlüğün Sırrına Doğru
(Kar©glanin 14 Nisan 2018 Vaazi)
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَتَوَكَّلْ عَلَى الْحَيِّ الَّذِي لَا يَمُوتُ وَسَبِّحْ بِحَمْدِهِ وَكَفَى بِهِ بِذُنُوبِ عِبَادِهِ خَبِيرًا
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Ve tevekkel alâl hayyillezî lâ yemûtu ve sebbih bi hamdihî, ve kefâ bihî bi zunûbi ibâdihî habîrâ.
Meali :
Sen, o ölümsüz ve daima diri olana (Allah’a) tevekkül et. O’nu her türlü övgüyle yücelterek tesbih et. Kullarının günahlarından hakkıyla haberdar olarak O yeter!
Sadakallahul Aziym FURKAN Suresi 58. ayet
---oOo---
Ebû Zerr (ra) anlatır ki:
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
“Her kim, sabah namazından sonra diz çökmüş olarak, konuşmadan önce on kere
“Lâ ilâhe illallahü vahdehû lâ şerîke lehü
Lehü’l-mülkü ve lehû’l-hamdü yuhyî ve yümîtü, ve huve hayyun lâ yemût, biyedihil hayr, ve hüve alâ külli şey’in kadîr.” derse...
kendisine onlarca sevap yazılır, on günahı silinir, on derece yükseltilir, o günün tamamında her şerden emin ve emniyette olur, Şeytan’dan korunur ve o gün hiçbir günah ona ulaşarak amelini iptal etmez”
ARAPCASI
لاَ اِلٰهَ اِلاَّ اللهُ وَحْدَهُ لاَ شَرِيكَ لَهُ لَهُ الْمُلْكُ وَلَهُ الْحَمْدُ يُحْيِى وَيُمِيتُ وَهُوَ حَىٌّ لاَ يَمُوتُ بِيَدِهِ الْخَيْرُ وَهُوَ عَلٰى كُلِّ شَىْءٍ قَدِيرٌ
Anlamı:
"Allah’tan başka ibadete lâyık hiçbir ilâh yoktur.
O birdir; Onun hiçbir şeriki yoktur. Mülk Ona ait, hamd Ona mahsustur. Hayatı veren de Odur, ölümü veren de Odur. O, kendisine asla ölüm ârız olmayan Hayy-ı Ezelîdir. Bütün hayır Onun elindedir. O her şeye hakkıyla kàdir"
( Hadis-i Şerif , Buharî, Ezân: 155; Teheccüd: 21; Müslim, Zikir: 28, 30, 74, 75, 76; Tirmizî, Mevâkıt: 108; Hac: 104; Nesâî, )
"Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ ibrâhîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
"Allâhumme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârakte alâ ibrahîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
Yolculugumuza başliyoruz :
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَلَوْ شَاء اللّهُ لَجَعَلَكُمْ أُمَّةً وَاحِدَةً وَلكِن يُضِلُّ مَن يَشَاء وَيَهْدِي مَن يَشَاء وَلَتُسْأَلُنَّ عَمَّا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Ve lev şâallâhu le cealekum ummeten vâhideten ve lâkin yudıllu men yeşâu ve yehdî men yeşâu, ve le tus’elunne ammâ kuntum ta’melûn.
Meali :
Allah dileseydi, sizi tek bir ümmet yapardı. Fakat O, dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. Yapmakta olduğunuz şeylerden mutlaka sorguya çekileceksiniz.
Sadakallahul Aziym NAHL Suresi 93. ayet
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَلَوْ شَاء رَبُّكَ لآمَنَ مَن فِي الأَرْضِ كُلُّهُمْ جَمِيعًا أَفَأَنتَ تُكْرِهُ النَّاسَ حَتَّى يَكُونُواْ مُؤْمِنِينَ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Ve lev şâe rabbuke le âmene men fîl ardı kulluhum cemîâ(cemîân), e fe ente tukrihun nâse hattâ yekûnu mu’minîn.
Meali :
Eğer Rabbin dileseydi, yeryüzünde bulunanların hepsi elbette topyekûn iman ederlerdi. Böyle iken sen mi mü’min olsunlar diye, insanları zorlayacaksın?
Sadakallahul Aziym YUNUS Suresi 99. ayet
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
قُلْ فَلِلّهِ الْحُجَّةُ الْبَالِغَةُ فَلَوْ شَاء لَهَدَاكُمْ أَجْمَعِينَ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Kul fe lillâhil huccetul bâligatu, fe lev şâe le hedâkum ecmaîn.
Meali :
De ki: “En üstün delil yalnızca Allah’ındır. O, dileseydi elbette sizin hepinizi doğru yola iletirdi.”
Sadakallahul Aziym EN'AM Suresi 149. ayet
Bu ayetler : Delil ve hüccetin Allah oldugunu, ve öyle bir milletin, Allah a inanmak konusunda bile zorlanamayacagini, Rabbimiz ilan ederken, sen ey Tr. amca, cok ayip ediyon ki, senin dedigin olsun diye, oraya (Suriye ye) savaş acmak, cok ayip, ayni durumda sen olsaydin, o sana savaş acmiş olsaydi, sen ne diyecekdin, kendini nasil savunacaktin, biraz empati yapalim, ya onun durumunda sen olsan, ne olacakdi? Düşmez kalkmaz bir Allah, sende bir gün, o eziyet ettiklerinden yardım dilenir duruma düşersen, o gün hic aglama sizlanma o zaman, zaman gelir, beyler köle olur, köleler de padişah ki, Züleyha annemiz öyle cigirir oldu, bir vakit geldide :
"Sultanlari köle eden, köleleride Sultan eden Allah a hamd edeirm" der olmuşdu ki, Yusufuna kavuşdu.
Gün gelir, o senin eziyet ettiklerinde, bir gün yusufuna ve sultanliga erişirlerse, sende köle olursan, yada onlarin kapisinda bir köpek olarak halkolursan, yada gecen hafta dedikya : onlarin evindeki tencere olursan, vay haline o zaman, bu saltanat ve tahtta gecici, niceleri Amerikaya başkan oldu, amma ettikleri ile yatiyorlar toprakda şimdi, ve nerede yeniden dogup, ne eziyetler cekiyorlar, Allah biliyordur, amma sen, ya sen, ne oldum deme! ne olacan de! bir gün sende bu Amerika nin başindan ineceksin elbet, amma o ettiklerin unutulmayacak unutma, biz unutsak bile, Allah unutmaz, hani mahkemede savci vardir ya, cumhuriyet savcisi, sen davayi biraksan bile, O (Savci) davayi birakmaz, savci yeni dava acar ya, işde öyle. O davayi (Bu gün bu yaptiklarinin hesabi olan davayi) biz unutsak, sen unutsan, bir gün Allah, o nu senin önüne, ye diye, aş olarak koyacakdir, yapma amca! kötü isim birakma, kötü miras birakma insanliga, yazik! onlarda insan, onlarda bir millet, kendi iclerinde, kendilerine yetiyorlardi, siz onlarin başina dert actiniz, siz yaptiniz bunu, ve birde ellerinde kimyasal silah var, kimyasal silah kullandi falan diye bahane uydurmayin, Elbet Allah hepsini görüyor biliyor haberdar.
----oOo------
Bir Rüya ve Yorumu
Çoktandır Rüya Falan Görmüyordum, geçen haftalarda bir gün Rüya gördüm, D...TV de Program yapan "S. B." amca ile bir evin arka tarafindaki alt kat, hatta bodrum katinin oldgu yerde durmuşuz, aşagisi ucurum gibi birşey, ve ayaklarimizi aşagi sallamişiz oturuyorduk, S.B. amca arkadaki pencere deligine elini uzatti, delikde de penceresi yok, daha ev, sanki yeni inşaat gibi, ve oradan iceri elini uzatti, iceriden bir adet, saydam mike, kapakli, kücücük tencere gibi, sanki şekerlik gbi birşey cikardi, ve üzerinde iki tane arapca yazi var, bir tanesi tam ortada, bir taneside onun kenarini dolancak şekilde yazili, sanki yakarak oyulmuş gibi, ve dedi S.B. amca : " bak bu yaziyi S. N. kendi yazmiş." diyor ve uzatiyor, bende elime aliyorum, ve sonra O tekrar geri almak istiyor, ve bende diyorum, emanete biraz daha dokunmuş olayim diye, vermek istemiyorum, biraz daha dokunayim diyorum, ve diyorum " emanete sahip cikabilirsek, bana verirmisin, benim olabilirmi?" diyorum, o da elimden aliyor, ve tekrar arkaya uzaniyor, oradan bu sefer bir tane, sanki bir cerceve gibi, kare şeklinde paketlenmiş, bir köşesinde saman kagidi renkde paketi gözüküyor, arkasi o kagittan galiba, önü ise acik, iple baglanmiş, onu bana veriyor, Allahu alem bu da B.S.N. nin sakkosuymuş, ve ben yukari cikiyon, ve arka tarafa o eve giriyorum, ve sanki ev mi! dükkan mi desek, ve bakiyorum, dükkan gibi görünce, sahtemi bu! benzerini cogaltmişlarda, hatira diye satiyorlarmi diye bakiyorum, ama eşi veya başka benzeri yok, orda iki tane daha adam var , ve aşagi bakiyorum S. B. hoca kaybolup gidiyor.
Rüya bu kadar uyana geldim.
ve uyandikdan sonra, maneviyatta S.B. Hocaya seslendim , sen bu rüyaya girmeyi nereden ögrendin dedim, ben dedi, senin tarif ettigin gibi 13 estagfirullah cekip yumdum gözümü, sana kalbimden yöneldim, rabita ettim dedi, ve sonra ona dedim,
"Bu cübbe, yada sakko, yada ceket, S. N. nin zillet hirkasi mi? yoksa izzet hirkasi mi? dedim. Eger zillet hirkasi ise, ben istemem dedim, yani onu hapis hapis gezdiren cübbe ise, onu giyecek, ve ona sahip cikacak başka birini bulun, ben onun izzet hirkasini isterim, ve niye (S. N.) kendi gelmedi emaneti vermeyede, sen geldin dedim, ve baglanti koptu sonra.
Hayirlara vesile eyle Allahim.
yani S. N...usinde de bir "u" var, ve onu zindan zindan gezdirmiş ve medreseyi yusufiyeyi kurmuş.
ve YUSUF isminde de iki "u" var, yusuf iki zindan da veya kuyu da u gibi, kuyuda bulunmuş, yani önce birinci u : kardeşlerinin attigi üstü acik kuyu zindani, birde ikinci u : ve züleyhanin attirdigi, ikinci zindan, üstü kapali zindan veya kuyu züleyhadaki ü gibi, ve bu emaneti bize getiren adam S. B... de de iki u var, yani emanet(Yusufluk emaneti) emaneti taşiyabilcek olanda saklanir, yani u u isimlilerde saklanabilir.
ve bizimde ismimizde degilde, soy ismimizde bir u var yani Raşit Tunca nin "U" su,yani soyumuz Hz. Yusufa da dayaniyor, (Raşidi Tarikatının Kurucusu ve Piri Karoglan Hocanin Silsileyi Üla sındaki 21. batumunda Hz. Yusuf Vardir)
Buradan bak Forumumuzdaki
"Raşidi Tarikatının Kurucusu Karoglan Hocanin Silsileyi Üla sı Melaesi"
isimli Konuda
ve deniyor ki mehdi için, mehdi iki defa ortadan kaybolur, ikincisi birinciden daha uzun olur, ve herkes onu aramaya cikarlar, ve onu evinde bulup, alip cikarip ona biat ederler.
Ebi Abdullah Hüseyin bin Ali'den rivayet edildi:
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
“HZ. MEHDİ 2 KEZ İNSANLARIN GÖZÜNDEN KAYBOLACAKTIR.
Bir seferinde o kadar uzun bir zaman görülmeyecek ki, kimisi onun öldüğünü, kimisi de bırakıp gittiğini zannedecek...”
Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman isimli kitabın Süleymaniye Kütüphanesi'nde bulunan el yazılı bir nüshasında mevcut olan bu hadis ile, Hz. Mehdi'nin 2 kez insanlardan ayrı kalacağı bildirilmiştir. Yani Hz. Mehdi insanların gözünden uzak bir konumda olacaktır. Hadislere göre bu kaybolmaların birincisi kısa, ikincisi ise daha uzun olacaktır:
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
AL-İ MUHAMMED'İN KAİM'İNİN (HZ. MEHDİ'NİN) İKİ GAYBETİ VARDIR. BİRİSİ DİĞERİNDEN DAHA UZUNDUR...
(Şeyh Muhammed b. İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani s. 199)
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
"Bu kıyamın sahibinin (Hz. Mehdi'nin) iki gaybeti vardır. BİR GAYBETİ (bu gizli kaldığı dönem) O KADAR UZAYACAK Kİ şöyle diyecekler: "Öldü." Bazıları diyecek ki: "Öldürüldü." Bazıları diyecek ki: "Gitti..."
(Şeyh Muhammed b. İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani s. 198)
Ahir zamanda İslam ahlakının insanlar arasında yaygınlaşması için mücadele eden Hz. Mehdi'nin, böyle bir görev üstlenmişken kendi isteğiyle insanlardan ayrılmayacağı açıktır. Dolayısıyla Hz. Mehdi'nin insanlardan uzak kalmasının, kendi iradesi dışında zorla (Evine hapsedilmesiyle) gerçekleşeceği anlaşılmaktadır. Peygamberimiz, Hz. Mehdi'ye bu yüzden "GAİB", yani "kaybolan hapsedilen, hapsedilmek suretiyle insanların gözünden kaybolan" demiştir. Bu yüzden Hz. Mehdi'nin lakabı ve isimlerinden biri "GAİB"dir.
Kuran'daki Yusuf Suresi'nde de Hz. Mehdi'nin bu kayboluşuna işaret edilmektedir. Hz. Yusuf da Hz. Mehdi gibi, biri kısa diğeri uzun süre iki defa insanların gözünden kaybolmuştur. Birincide, Hz. Yusuf kuyuya bırakılmış, kısa bir süre sonra oradan geçen kafile onu oradan çıkarmış, ikincide ise haksız yere zindana atılmış, uzun bir müddet orada kalmıştır. Fakat sonradan masumluğu anlaşılarak, zindandan da çıkartılmıştır:
“Nitekim onu götürdükleri ve kuyunun derinliklerine atmaya topluca davrandıkları zaman, Biz ona (şöyle) vahyettik:
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
فَلَمَّا ذَهَبُواْ بِهِ وَأَجْمَعُواْ أَن يَجْعَلُوهُ فِي غَيَابَةِ الْجُبِّ وَأَوْحَيْنَآ إِلَيْهِ لَتُنَبِّئَنَّهُم بِأَمْرِهِمْ هَذَا وَهُمْ لاَ يَشْعُرُونَ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Fe lemmâ zehebû bihî ve ecmeû en yec’alûhu fî gayâbetil cubb(cubbi), ve evhaynâ ileyhi le tunebbiennehum bi emrihim hâzâ ve hum lâ yeş’urûn
Meali :
Yûsuf’u götürüp kuyunun dibine bırakmaya karar verdikleri zaman biz de ona, “Andolsun, (senin Yûsuf olduğunun) farkında değillerken onların bu işlerini sen kendilerine (Cübbe bahsi ile) haber vereceksin” diye vahyettik.
Sadakallahul Aziym YUSUF Suresi 15. ayet
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
ثُمَّ بَدَا لَهُم مِّن بَعْدِ مَا رَأَوُاْ الآيَاتِ لَيَسْجُنُنَّهُ حَتَّى حِينٍ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Summe bedâlehum min ba’di mâ raevul âyâti le yescununnehu hattâ hîn
Meali :
Sonra onlar, Yûsuf’un suçsuzluğunu ortaya koyan delilleri gördükten sonra yine de mutlaka onu bir süre zindanda tutmayı uygun buldular.
Sadakallahul Aziym YUSUF Suresi 35. ayet
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
Mümin şahıs (Hz. Mehdi) Deccal'i görünce:
"Ey insanlar! Resulullah'ın zikrettiği Deccal işte budur" der.
Deccal hemen onunla ilgili emrini verir de o zat karnı üzerine uzatılır ve arkasından:
"Onu alın da yaralayın" der.
Artık O ZATIN SIRTI VE KARNI DÖVE DÖVE GENİŞLETİLİR. Bu sefer onu iki eli ve iki ayağı ile yakalar da fırlatır atar. İnsanlar Deccal'in onu bir ateş içine attığını sanırlar. Halbuki o bir cennet içine atılmıştır.
(Hz. Mehdilik ve İmamiye, İbrahim Süleymanoğlu, s. 40)
Peygamber Efendimiz hadisinde tüm baskı ve saldırıların Hz. Mehdi'yi daha da güçlendireceğine böyle işaret etmiştir. Hadiste mecazi anlamda kullanılan, Hz. Mehdi'nin "sırtı ve karnından dövüle dövüle genişletilmesi" ifadesi, aleyhinde kurulan tüm tuzakların Hz. Mehdi'yi daha da güçlendireceğine, tebliğinin etkisini daha da artıracağına işaret etmektedir.
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَإِذْ يَمْكُرُ بِكَ الَّذِينَ كَفَرُواْ لِيُثْبِتُوكَ أَوْ يَقْتُلُوكَ أَوْ يُخْرِجُوكَ وَيَمْكُرُونَ وَيَمْكُرُ اللّهُ وَاللّهُ خَيْرُ الْمَاكِرِينَ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Ve iz yemkuru bikellezîne keferû li yusbitûke ev yaktulûke ev yuhricûke ve yemkurûne ve yemkurullâh(yemkurullâhu), vallâhu hayrul mâkirîn.
Meali :
Hani kâfirler seni tutuklamak veya öldürmek, ya da (Şehrin’den) çıkarmak için tuzak kuruyorlardı ya. Onlar tuzak kuruyorlar. Allah da onlara tuzak kuruyordu. Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır.
Sadakallahul Aziym ENFÂL Suresi 30. ayet
Kan dolu ortamdan kurtulmak için Hz. Mehdi’ye sarılacaklar ve tek kurtuluşun onda olduğunu bilecekler. Peygamberimiz hadislerinde Hz. Mehdi’ye biatın kendisi istemediği halde yapılacağı bildirmiştir. Bu da gösteriyor ki Hz. Mehdi, kendisini hiçbir zaman Hz. Mehdi olarak ilan etmeyecektir. Hatta insanlar ona gelip "alametler sende mevcut, sen Hz. Mehdi'sin" dedikleri halde o yine reddedecektir. Hz. Mehdi’ye sık sık "Alametler sende mevcut " diyerek Hz. Mehdi olduğu iddiası getirilecektir, fakat o, ısrarla söylenen bu iddiayı kabul etmeyecektir. Ancak "ölümle tehdit" edildikten sonra, insanların kendisine biat etmesini kabul edecektir. Hz. Mehdi’ye nasıl biat edileceği konusunda peygamberimizin hadisleri şöyle;
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
İnsanlar nihayet Hz. Mehdi (as)'a gelirler ve Rükun ile Makam arasında, kendisi istemediği halde ona biat edeler. "Eğer kabul etmezsen, boynunu vururuz" derler. Yer ve gök ehli ondan razı olur.
(Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, Celaleddin Suyuti'nin Tasnifinden Hadisler, Kahraman Neşriyat, s. 31)
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
Hz. Mehdi (as) ancak baskı ile başa geçmeye razı olacaktır.
(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 48)
Halifenin ölümü anında ihtilaf olur. şehri halkından bir kişi koşarak ortaya çıkar. şehri halkından bir grup onu (Hz.Mehdi (as)'ı), istememesine rağmen (bulunduğu yerden) çıkarırlar. Güneş Hacer-i Esved'le Makamı İbrahim arasında iken şehrinde ona (Hz. Mehdi (as)'a) biat ederler. (Kara ile ak arasinda, ya seher vakti, yada grub vakti yani ikindi den sonra manasindadir bu )
(Sünen-i Ebu Davud, 5/94; El-Kavlu'l Muhtasa Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 20)
... Ve sonra istemediği halde biatlarını kabul eder. Eğer siz ona yetişirseniz, ona biat ediniz. Çünkü o yerde de gökte de Hz. Mehdi (as)'dır.
(Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, Celaleddin Suyuti'nin Tasnifinden Hadisler, Kahraman Neşriyat, s. 35)
... Onu tekrar şehrin'de bularak yine, "Sen falan oğlu falansın, annen de filan kızı filanedir, sende şu şu alametler vardır, birinci defa bizden kurtuldun uzat elini sana biat edelim" derler. Bunun üzerine o "Ben aradığınız değilim" der ve tekrar şehrine gider.(Bu olay O yani Mehdi Misirdaki Dusukiye tarikatina intisab ettiginde, şeyhini ziyaret esnasinda olmuş ve yaşanmiştir) şehrin'de yine aranınca tekrar MISIRDAN şehrine döner. şehrinde de kendisini Rükunda ( yani geri döndügü yerde) bularak şöyle derler: "Eğer biatlarımızı kabul etmezsen, bizi aramakta olan ve başında Haddam'dan birisinin bulunduğu Süfyani ordusuna karşı korumazsan, günahlarımız senin üzerine ve kanlarımız da boynuna olsun" derler. Bunun üzerine Hz. Mehdi (as), Rükun ile Makam arasına oturur (yani onun evi Kabenin rüknu yemanisi ile, ters istikametteki makami ibrahim arasina denk gelir) ve evinden elini uzatarak biatları kabul eder.
(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 39-40)
Fitne içindeki insanlar kan akıtıldığı bir zamanda evinde oturmakta olan Hz. Mehdi (as)'a gelir ve "Bizim için kalk artık"der. O ise kabul etmez, ancak ölümle tehdit edildikten sonra onlar için kalkar. Ondan sonra artık kan dökülmez.
(İbn Ebi Şeybe, c. VII, s. 531; Abdurrezzak H. 20771, c. XI, s. 372; Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 52,53)
Hz. Fatima'nın soyundan gelen Hz. Mehdi (as), şehrinde meydana çıkarılır ve istemediği halde kendisine biat edilir.
(Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 52, 53)
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
مَا أَصَابَ مِن مُّصِيبَةٍ إِلَّا بِإِذْنِ اللَّهِ وَمَن يُؤْمِن بِاللَّهِ يَهْدِ قَلْبَهُ وَاللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Mâ esâbe min musîbetin illâ bi iznillâhi, ve men yu'min billâhi yehdi kalbehu, vallâhu bikulli şey'in alîm
Meali :
Allah’ın izni olmaksızın hiçbir musibet başa gelmez. Kim Allah’a inanırsa, Allah onun kalbini doğruya iletir. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir.
Sadakallahul Aziym TEGABUN Suresi 11. ayet
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَقُلِ الْحَقُّ مِن رَّبِّكُمْ فَمَن شَاء فَلْيُؤْمِن وَمَن شَاء فَلْيَكْفُرْ إِنَّا أَعْتَدْنَا لِلظَّالِمِينَ نَارًا أَحَاطَ بِهِمْ سُرَادِقُهَا وَإِن يَسْتَغِيثُوا يُغَاثُوا بِمَاء كَالْمُهْلِ يَشْوِي الْوُجُوهَ بِئْسَ الشَّرَابُ وَسَاءتْ مُرْتَفَقًا
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Ve kulil hakku min rabbikum fe men şâe felyu'min ve men şâe felyekfur innâ a'tednâ liz zâlimîne nâran ehâta bihim surâdikuhâ, ve in yestegîsû yugâsû bi mâin kel muhli yeşvîl vucûhe, bi'seş şerâb(şerâbu) ve sâet murtefekâ
Meali :
De ki: “Hak, Rabbinizdendir. Artık dileyen iman etsin, dileyen inkâr etsin.” Biz zalimlere öyle bir ateş hazırladık ki, onun alevden duvarları kendilerini çepeçevre kuşatmıştır. (Susuzluktan) feryat edip yardım dilediklerinde, maden eriyiği gibi, yüzleri yakıp kavuran bir su ile kendilerine yardım edilir. O ne kötü bir içecektir! Cehennem ne korkunç bir yaslanacak yerdir.
Sadakallahul Aziym KEHF Suresi 29. ayet
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
هُوَ الَّذِي خَلَقَكُمْ فَمِنكُمْ كَافِرٌ وَمِنكُم مُّؤْمِنٌ وَاللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Huvellezî halakakum fe minkum kâfiru ve minkum mu'min(mu'minun), vallâhu bimâ ta’melûne basîr.
Meali :
O, sizi yaratandır. Böyle iken kiminiz kâfir, kiminiz mü’mindir. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görendir.
Sadakallahul Aziym TEGABUN Suresi 2. ayet
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَلاَ تَأْكُلُواْ مِمَّا لَمْ يُذْكَرِ اسْمُ اللّهِ عَلَيْهِ وَإِنَّهُ لَفِسْقٌ وَإِنَّ الشَّيَاطِينَ لَيُوحُونَ إِلَى أَوْلِيَآئِهِمْ لِيُجَادِلُوكُمْ وَإِنْ أَطَعْتُمُوهُمْ إِنَّكُمْ لَمُشْرِكُونَ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Ve lâ te’kulû mimmâ lem yuzkerismullâhî aleyhi ve innehu le fısk(fıskun), ve inneş şeyâtîne le yûhûne ilâ evliyâihim li yucâdilûkum ve in eta’tumûhum innekum le muşrikûn.
Meali :
Üzerine Allah adı anılmayan (hayvan) lardan yemeyin. (Yani Allahin izni müsadesi olmadan yaratilan geni bozuk hayvanlardan) Çünkü bu şekilde davranış fasıklıktır. Bir de şeytanlar kendi dostlarına sizinle mücadele etmeleri için mutlaka fısıldarlar. Onlara boyun eğerseniz şüphesiz siz de Allah’a ortak koşmuş olursunuz.
Sadakallahul Aziym EN'AM Suresi 121. ayet
Bundan çoook önce bir vaazimizda anlattik ki : koyunlar zehirli ile zehirsiz otu ayirt edebilirmiş ki , zehirli ot da yemezlermiş ki, ve sütüne zehir karişmasin diye, diyerek anlatmiştik, ve yine ineklerde ayni şekilde, yedikleri otun zehirlimi, zehirsizmi oldugunu bilirler diye anlatmaya devamediyoruz, ve süt en önemli ürün, ve bu gün herkesde barsak hastalagi ortaya cikdi, ve insanligi öldürmenin yolunun bu oldugunu karar verdiler, ve barsaklarina onmaz yaralar acip, öldürüyorlar, ve insan bedeni onlari iyi edemeyince, coklu organ yetmezliginden ölüyor, ve biz bunun tedavisinin yogurta ve yogurtu oluşturan iyi bakterilerde oldugunu, bir nevi tatbikat ile anlattik, ve bizi gören duyanlar, artik yogurtun ne kadar önemli oldugunu bildiler, amma işde şeytan bunun haberini daha coktan almişki hayvnlardaki mideya acilan piercing deligi icad ettirdi, ve benim bu hastaliga ve belaya karşi kullandigim silahimi bozmayi dünden kararlaştirmiş, ve şeytanin hocalik ettigi şeytan enikleri, bu ineklerin sütünü ona zehirli otlar yedirerek bozamayacaklarini anlayinca, sirtina ve midesine dogru delik acmakda buldular, ve artik süt, inek fabrikasinda üretilirken, zehiri direk mideye zerkedebiliyorlar, yani öyle olunca, artik bazi memleketlerde (Avusturya bunlarin başinda) sütlerde yogurta dönmüyor yada bozduklari için dönemiyor ve o yogurtlar kimyasal olarak üretiliyor, cünkü sütü bozdular, ve bozmanin yolunu ögrendiler, ve yine eti bozdular, ve et Allahsiz et oldu, yani geni bozuk hayvanlar türedi, ha domuz eti, ha inek eti halini aldi, ve bizim ahmaklarda ucuz et yemek hikayesi ile, Avrupadan inek dana ve etini alip ithal ediyor, bu üzerine Allah isimi okunmamiş diye gecen inekleri danalari alip ithal ediyorlar
"Ve lâ te’kulû mimmâ lem yuzkerismullâhî" dmek işte Allahin zikretmedigi veya Allahi zikretmeyen, yada edemeyen hayvanlar demek, yani listede olmayan yaratiklar, bir nevi yani, geni bozuk hayvanlar.
ve onlari yiyenlerde de artik ne yapmadiklari vahşilik, ne edebsizlik, ne şeytnaliklar meydan cikiyor, ortada görünüyor, bütün insanlik, dünyanin dört bir yaninda burhan geciriyor, kimin sebebine? bu şeytan ve hizbi olan deccal ve avaaanesi sebebine, neden? Bu taa Hitlerden bu yana sürdürlen dava yani dünyada TEK IRK birakmak ugruna, oda israil ogullari olackakmiş, ey zenciler, ey araplar, ey acemler ve farisiler, ey Türkler, ey Ruslar ve pitbol soyu, siz nerdesiniz, bu ipneler dünyda tek IRK birakmak istiyorlar, yani bunu öyle yada böyle yapmak istiyorlar, bugün suriye, yarin rusya, bürgün iran, daha bürgün belkide Türkiye, yani,
Ey insanlik!
akilli olun, bunlarin hocasi şeytan varken, cok dikkatli olmak lazim, dedik ya, ne dersek, ne zikredip ne dua edersek tersini caviriveriyor (Kehrwert), ne yaparsan, onun ziddini kehwertini aliyor, iyi ne var bozmak derdinde, ve öyle olunca, et de bozuldu süt de bozuldu, bu ip.. bilim adamlarida buna hizmet ediyor, ve inege o delikden direk zehir zerkettiler ve kimlerin sütü artik faydasiz ve zehirli olur allahu alem, ve Mehdinin bunlarla mücadelesi ve cilesini siz düşünün artik,ve artik ögrendiler ki inegin ve koyunlarin zehiri ayirt eden nasil bir sistemi var, nasil ayrit ediyor zehirli ile zehirsizi bildiler ve buldular, ve artik o deligede ihtiyac kalmadan, artik inege zehir ve zararli şeyleri verebiliyorlar, halbuki Allahin yasasinda, hicbir inek, hicbir koyun, hicbir geyik, ve hicbir memeli, sütüne zehir kariştirmazdi, amma ne oldu şimdi bir bakin, yarin bu yogurt silahimizida elimizden alacaklar bu ip.., dikkatli olun, birlik olun, yoksa onlar galip gelirse, vay halimize, amma Allah in yani yüce Rabbimizin vaadi var :
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَلَقَدْ كَتَبْنَا فِي الزَّبُورِ مِن بَعْدِ الذِّكْرِ أَنَّ الْأَرْضَ يَرِثُهَا عِبَادِيَ الصَّالِحُونَ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Ve lekad ketebnâ fîz zebûri min ba’diz zikri ennel arda yerisuhâ ıbâdiyes sâlihûn
Meali :
Andolsun, Zikir’den (Tevrat’tan) sonra Zebûr’da da, “Yere muhakkak benim iyi kullarım varis olacaktır” diye yazmıştık.
Sadakallahul Aziym ENBİYA Suresi 105. ayet
ve siz mehdiyi bulup, onunla bir olup, dünyaya sahip cikmazsaniz, ne o altincag kurulur, nede ölüm öldürülür, bir an önce gönlünüzdeki size kim oldgu vahyolunan mehdiyi arayip bulup, ona tabi olun, biat edin, yoksa bu ip.. dünyanin ... koyacaklar.
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
من صبر ظفر
Men sabera zafera.
Zafer sabredenindir.
( Hadis-i Şerif )
Sır saklamak, Mehdi aleyhislemin ne üzere oldugunu, kim oldugunu, Ne yapacağını, ne okuduğunu, veya ne iş üzerinde çalıştığını bilseniz dahi, hiç kimseye söylemeyiniz, Bildiginiz SIRRI yüreginizde saklayin ve, O nun düşmanlarina ve sizin düşmanlariniza dahi sezdirmemek lazımdır.
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
İsteînû alâ kadâi havâyiciküm bil kitmân.
(Hacetlerinizin husule gelmesi için, sırrınızı saklamakla yardımcı olunuz).
( Hadis-i Şerif )
Sırrını saklarsan ona hâkim olursun. Saklamazsan, o sana hâkim olur.
(Hz.Ömer ra)
Rabbim , Cemaatinin ve ittiba edenlerinin, ve edecek olanlarinin, bu ittiba o na, o evinde iken, o na maneviyatta, aynen S.. hocanin yaptigi gibi, gözler yumulur ve, 13 estagfirullahi cekerek yapilir, Onu aşk ile arayanlarin, O nu mehdiyi bulup ona tabi olmalarini nasip eyle ,Onlari Müyesser ve Muzaffer eyle ki, bu zulumetle dolan dünya, yeniden rahmet ve magfiretle dolsun taşsin.
--oOo---
أَأَللَّهُمَّ أَرِنَا الْحَقَّ حَقاً وَ ارْزُقْنَا اتِّبَاعَهْ وَ أَرِنَا الْبَاطِلَ بَاطِلاً وَ ارْزُقْنَا اجْتِنَابَهْ
''Allahım! Bizlere, hakkı Hak gösterip ona tabi olmayı, bâtılı da Bâtıl gösterip ondan yüz çevirmeyi nasib eyle..! '
وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Ve âhıru da'vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne,
Amiyn.
Elfatiha maassalavat.
سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve
etûbu ileyk.
--OoO--
Kar©glan
Başağaçlı Raşit Tunca
Schrems, 14 Nisan 2018 Cumartesi
Original Kar © glan
|
|
|
Acbül Zenb Nedir? Nerededir? (Kar©glanin 02 Nisan 2018 Vaazi) |
Posted by: RasitTunca - 05-24-2018, 07:51 PM - Forum: 2018 Tasavvuf Sohbetleri Arşivi
- No Replies
|
 |
Acbül Zenb Nedir? Nerededir? Insan da Senede erdigi Kemalatinin iki defa Tohumunu Verir
(Kar©glanin 02 Nisan 2018 Vaazi)
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
يُخْرِجُ الْحَيَّ مِنَ الْمَيِّتِ وَيُخْرِجُ الْمَيِّتَ مِنَ الْحَيِّ وَيُحْيِي الْأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا وَكَذَلِكَ تُخْرَجُونَ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Yuhricul hayye minel meyyiti ve yuhricul meyyite minel hayyi ve yuhyil arda ba’de mevtihâ, ve kezâlike tuhracûn
Meali :
Allah, diriyi ölüden çıkarır, ölüyü de diriden çıkarır. Ölümünden sonra yeryüzünü diriltir. Siz de (mezarlarınızdan) işte böyle çıkarılacaksınız.
Sadakallahul Aziym RUM Suresi 19. ayet
---oOo---
Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
“Sûra iki üfleme arasında kırk vardır.” Ashâb-ı kirâm:
– Ebû Hüreyre! Kırk gün mü? diye sordular.
– Bir şey diyemem, dedi. Sahâbîler:
– Kırk yıl mı? diye sordular.
– Bir şey diyemem, dedi.
– Kırk ay mı? diye sordular.
– Bir şey diyemem, dedi. (Sonra hadisi şöyle tamamladı) “Acbü’z Zenb dışında insanın bütün bedeni çürüyüp yok olur. Yeniden yaratılma işi kuyruk sokumundan başlar. Sonra Allah Teâlâ gökten bir su indirir, herkes bitkiler gibi yeniden canlanır.”
( Hadis-i Şerif , Buhârî, Tefsîru sûre (39), 3, (78), 1; Müslim, Fiten 28)
--ALINTI--
Hadisimizde yeniden diriliş konusunda çok önemli bir bilgi verilmektedir. Toprak, insanın bütün cesedini yiyip tüketecek, ama Efendimiz’in teşbihiyle, bir hardal tanesi gibi olan (Ahmed İbni Hanbel, Müsned, III, 28) ve dolayısıyla insan bedeninin çekirdeği sayılan acbü’z-zeneb denen kuyruk sokumu çürümeyecektir. Bazı hadislerden öğrendiğimize göre insan acbü’z-zenebden yaratılmıştır; tekrar ondan diriltilip hayat bulacaktır (Müslim, Fiten 142). Kâinattaki her şeyin çürüyüp tükeneceğini, bu sebeple acbü’z-zenebin de çürüyüp yok olacağını söyleyen âlimler vardır. Onlara göre acbü’z-zeneb, uzun süre çürümeden durduğu ve en son çürüyen uzuv olduğu için hiç çürümeyeceğinden bahsedilmiştir.
Acbü’z-zenebin hiç çürümeyeceğinden bahseden hadisler son derece güvenilir ve sağlamdır. Bu hadisleri zâhirî mânalarıyla kabul etmek istemeyenlerin ise hiçbir geçerli delili yoktur. Demek oluyor ki, İsrâfil aleyhisselâm’ın sûra üflemesiyle bu kâinatta var olan her şey yok olup gidecek, bazı rivayetlerde daha açık olarak belirtildiği üzere, kırk yıl sonra gökten bir nevi hayat suyu yağacak ve sûra ikinci defa üflenecek, bu sesi duyan bütün insanlar, bir hardal tanesini andıran kuyruk sokumu kemiğinden bitkiler gibi yeniden diriltileceklerdir.[1]
--ALINTI SONU--
"Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ ibrâhîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
"Allâhumme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârakte alâ ibrahîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
Yolculugumuza başliyoruz :
acbul_zenb.png (Size: 253.31 KB / Downloads: 45)
“Toprak, insanoğlunun "acb" dışındaki bütün cesedini yiyip tüketir. İnsan acb den yaratılmıştır, tekrar ondan meydana getirilecektir.”
( Hadis-i Şerif )
insanda bazi bitkiler gibi, senede iki defa, günahlari ve sevablari ile kazandigi kemalat derecesinin meyvasi olan "Acbül Zenb" denilen, yani "Kara Hardal Tanesi" (yada "Günah Tanesi" ) gibi amma bu ondan biraz büyük, cocuklarin oynadigi bir misket büyüklügünde, siyah ve canli, herşeyi duyan, herşeyi görebilen, konuşabilen, ve sana haberler verebilen canli bir hardal tanesi olan tohumunu, senenin iki baharinda, kuyruk sokumundan tohum olarak verir. Gecen haftaki Tefekkür sorumuzun cevabi budur neydi o sorumuz :
###################################
GEÇEN HAFTANIN TEFEKKÜR SORUSU NEYDi?
Biz öyle bir Allah a iman ediyoruz ki, Herşeyi işiten, ve herşeyi gören, ve herşeydan haberdar olan bir Allah a iman ediyoruz. öyle olunca Allah Türkiye Ankarada ki Ahmet amcanin her halini ve yaptıklarını ve yapacaklarini söylediklerini, ve söyleyeceklerini, duyan, gören, bilen, ve hisseden Allah, Almanyadaki Franz in da yaptıklarını yapacaklarini ve söyledklerini, ayni anda duyup görüp bilip hissdiyor, öyle olunca, peki dünyada herşeyi ayni anda, gören, duyan, bilen, ve hisseden ne var ki, biz ona diyelim ki, Allahin o üc sifati veya ismi, bu tek kimsede toplu tecelli ediyor dilyebilelim. kimdir bu halife? hangi halifesinde, bu üc veya dört isim, ayni anda tecelli ediyor?
###################################
Ve bu tohum büyük hacetin ile tuvaletine karişip topraga gider, ve dogacagi yeni yerindeki cibiliyati olacak olan hayvan ve insana dogru gider, ve bazilari bunu görüp alir, ve 3. gözüm acildi derler, hani afedesiniz "Bu Adam götü ile herkesi görüyor, duyuyor" denir ya işde budur, götündeki gözü, yani "acbül zenb" manasi "Günah Tohumu" insan tohumu, yani bazilari onu ele gecirir ve gitmesine, Topraga karişmasina müsade etmez, ve artik onu esir edip istedigini yaptirtir" Benim cinim var cünüm var diyenler" ve ücüncü gözüm acildi diyenler. Halbuki kicindakinin gözü ile görüyorda, o onun gözü degil, meyva verdiği cibilliyati olan, yeni halinde cezami cekecek, yoksa, sefa mi sürecek ise, gidecegi yerdeki yeni versionu olcak olan insanin tohumu olcak olan, hardal tenesi, siyah gögcür, yani muhammedin agzi ile yada arap agzi ile günahlarin tohumu (Hardal Tanesi), yani işde Avrupalilarin keşfettgi Alafranga oturmali tuvalet, bizim o kabul edemedigimiz oturakli tuvaleti yapinca onlar, ilk yaptiklarindaki hastane tuvaletlerinde, düşen hacetin, hemen delige düşmez, ve tuvaletin üst katindaki haznede bekler, sonra kalktiktan sonra, onu hemişire inceler, sonra tuvalet deligine su ile yollarsin,
alafranga-ve-allaturka-tuvalet.jpg (Size: 130.47 KB / Downloads: 45)
bu gün caminin ana kavramini yitirdigi gibi, o tuvalette anlamini ve gayesini yitirmiş, ve sanki o sadece oturmak gayesi ile icad oldu zanni ile, tuvalete yani kanala akan delik, hacetin hemen kicindan düşünce, suyun icine düşcek vaziyette ki hali ile yeni hale dönüştürülmüş degiştirilmiş, ve gayesine hizmet etmemekde. amma işde halen Avusturyadaki hastanelerde dişki kültürü analizi yapailabilmesi için hastanenin her katinda, bir adet bu işi bilen bir hemşirenin bildigi, ve ona bakip anlayabilcek egitimdeki bir hemşirenin bildigi, bir adet WC bu orjinal old versiondadir. Bu orjinal alafranga tuvaletler kullanilip, hasta hacetini yapar, ve o hacet suya aldirlmamiş vaziyette durur, ve sonra önemli bakilmasi gereken hastalarin o hacetine, yetkili hemşire gider bakar, sonra suya aldirilir. yoksa bu alfranga tuvalette gaye oturmak degildir ilk keşfedilme amaci. Bunu keşefeden ecnebileri görünce, ve gaye ve amaci da bilinmeyince, bizimkiler afedisin "sictigin hacete "Büyük Hacetine" bakilmaz fetvasi verirken, bunu yani Acbül Zenbi farkeden gavur dediklerin, işde o tohumun tuvalete karişmasini önlemek için, oturakli tuvalet ile ve hacetin daha kanalizasyona karişmadan, onun icinden, o tohumu alabilmek için, yada neye ermiş, yada ne hastasi olmuş bakabilmek için, atmi eşekmi ne bu adam bakabilmek için, işde alafranga tuvaleti icad etmiş, o aslinda oturmak için degil ,asli ise acbül zenbi ele gecirmek icindir, yoksa o topraga yani bugünün kanalizasyonuna karişir gider, amma hakmi bu, onu "Acbül Zenbi" mahpus etmek, esire etmek, topraga karişmasina müsade etmemek, hakmidir, adaletmidir? hayir degil, amma bazilari işde bunu, aynen kuran ayetlerini kötü yol olan, sihir büyü için kullandiklari gibi, bu tohumuda mahpus ve esir edip "benim cinim var" diyenler, ananin ... a var, ne cini mini, işde o hardali mahpus ve esir edip, onunla görür, duyar, ve ondan haber alir. ve dünyada hersene iki defa ilkbahar vardir bizde ilkbahar olur, aşagida, Afrika ve Brezilya ve Avustralya gibi alttakilerde sonbahar olur, ve bizde sonbahar oluncada, onlarda ilk bahar olur, böylece dünyada senede iki defa ilk bahar, iki defa sonbahar,.... olur, öyle olunca, Allah bu dünyaya koydugu bu kurali, kuşlara koymuş ve göcmen kuşlar, senede iki baharda, iki defa yavru cikarir, ve iki döl verir, insanda işde günahlari ve sevablari sebebiyle erdigi cibilliyatin mevsimi olan tohumu, mevsiminde, o kara hardal tohumu olarak kuyruk sokumundan, kopup hacetine karişmiş olarak tohum verir, amma siz siz olun, onu ve onlari mahpus edip, esir edip kullanmayin, bu sizin sonraniz için, cok kötü sonuclar meydana getirir, amma, inceleyecek bilim adamlari için, bazilarina bakmak, incelemek, ve bunun hak ve gercek odugunu, Allah in yeniden yaratma işleminide bu tohumdan yaptigini bilmesi, ve herkesin ögremesi için yegdir. amma dedimya onlari esir etmeyiniz. " Dikat matrix filimindeki insan tarlalarini hatirlayiverin, neydi o tarlalar, ve insan tohumlari, bilirmisiniz, ve sonunda kanala karişan tohumlar, gavurun bulupda, amma hikmetini bilemedigi yer."
---------oOo-------------------
onlar yatak elbisleri ile namaza durarlar
10 - Kılıksız bir halde, kirli iş elbisesi içinde veya başkasının yanına çıkamayacağı bir kıyafetle namaza durmak. Hz. Ömer (ra) kirden sakınılmayan hizmet elbisesi ile namaz kılmakta olan bir kimseyi görünce ona hitaben: "Seni bâzı kimselere göndersem bu elbise ile gider misin?" diye sormuş; o da, "Hayır" deyince: "Cenâb-ı Hak, kendisi için süslenilmeğe en lâyık olandır" buyurmuştur.
Namazda müstehab olan mu'tad elbisedir. Yani başkasının yanına da giyilerek çıkılabilen elbisedir. Gecelik ve pijamalar, evde giyilen mu'tad elbiseler olduğuna göre, onunla namaz câiz olur. Fakat evlâ olan pijama ve geceliklerle namaz kılmamaktır. Çünkü temiz olmama ihtimali mevcuttur.
11 - Kısa kollu elbise ile namaza durmak. Kolları dirseklere kadar sıvalı, lâubali bir vaziyette namaza durmak da mekruhtur.
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
يَا بَنِي آدَمَ خُذُواْ زِينَتَكُمْ عِندَ كُلِّ مَسْجِدٍ وكُلُواْ وَاشْرَبُواْ وَلاَ تُسْرِفُواْ إِنَّهُ لاَ يُحِبُّ الْمُسْرِفِينَ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Yâ benî âdeme huzû zînetekum inde kulli mescidin ve kulû veşrebû ve lâ tusrifû, innehu lâ yuhıbbul musrifîn
Meali :
Ey Âdemoğulları! Her secde ettiğinizde (Namaz Kildiğinizda) ziynetinizi takının (güzel ve temiz giyinin). Yiyin için fakat israf etmeyin. Çünkü O, israf edenleri sevmez.
(Sadakallahul Aziym A'RAF Suresi 31. ayet)
Bir hadis-i şerifte de buyuruluyor ki:
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
(Namaz kılarken en iyi elbisenizi giyinin. Allahü teâlâ, kendisi için ziynetlenmeye, süslenmeye en layık olandır.)
( Hadis-i Şerif ,Beyheki)
Gecen haftadan kalan vaazin devami
"Cehennemliker demir olma makamina ererler" , den kasit yani mesele senin evinin tenceresi olma şerefine ermiş amma, haala azabi bitmemiş, günde iki defa, üc defa ocagin üstüne sürülüp, cehhennem azabi tatdirilmakda.
yine senin evin caydanligi olmuş günde 5 defa ocagin üstüne sürülüp, cehhennem azabi tatdirilmakda.
ya bir de mahellnin kahvehanesinin cay semaveri olduysa, günde kac defa ateşe sürülüyor yada ateşden hic inmiyor.
-----------oOo----------------
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
إِنَّ الَّذِينَ كَذَّبُواْ بِآيَاتِنَا وَاسْتَكْبَرُواْ عَنْهَا لاَ تُفَتَّحُ لَهُمْ أَبْوَابُ السَّمَاء وَلاَ يَدْخُلُونَ الْجَنَّةَ حَتَّى يَلِجَ الْجَمَلُ فِي سَمِّ الْخِيَاطِ وَكَذَلِكَ نَجْزِي الْمُجْرِمِينَ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
İnnellezîne kezzebû bi âyâtinâ vestekberû anhâ lâ tufettehu lehum ebvâbus semâi ve lâ yedhulûnel cennete hattâ yelicel cemelu fî semmil hiyât(hiyâti) ve kezâlike neczîl mucrimîn
Meali :
Âyetlerimizi yalanlayanlar ve o âyetlere uymayı kibirlerine yediremeyenler var ya, onlara göklerin kapıları açılmaz. Onlar, deve iğne deliğinden geçinceye kadar cennete de giremezler! Biz suçluları işte böyle cezalandırırız.
(Sadakallahul Aziym A'RAF Suresi 40. ayet)
"deve igneinin deliginden gecesiye kadar yancaksaniz" ayeti ile yani deve ignenin deliginden nasil gecer, yine deve yünü olupda, devenin yününün igneden gecip örüldügü cübbe oldugu kazak oldugu döneme kadar yanacaksiniz demekdir, ne zamani biliyoruz diyorki muhammedin veysel verdiği cübbe deve yünündendi yani en yakin dönem taa yaklaşik muhammed vaktine kadar yancaksiniz demek gibi yada ondan daha önce igne ile ve örmenin keşfoldugu yada dokumanin keşfoldugu zamana kadar yanacaklar, yani cennete giremeyecekler, cezalari o kadar uzun zaman sürecek.
sonra toprakdan cikip deve olrak dogmak yani devenin yedigi ot olup, yada annesidnen icdigi süt olcaksiniz, sonra o süt ile deve yünü olcaksiniz, sonrada örülüp kazak olcaksiniz cübbe olcaksiniz, yani öyle olunca, igne ile örgününün keşfedildgi zamana kadar yanmak vay Allahim vay yani.
Kadının Kalktığı Yere, O Yer Soğumadan, hemen Oturmak Caiz Midir?
"Kadının Kalktığı Yere, O Yer Soğumadan hemen Oturmayın, oraya şeytan oturur."
( Hadis-i Şerif )
Eger oturursan, vesvese ehli kimse olur cikarsin, artik senin kulagina o gün, şeytan fisildar durur, sende onun sözünü tutan cocugu olursun.
bu hadisdir, itiraz edeni rabbim o hastaliga dücar etsinde, o hadisin hak oldugunu bizatihi hakkal yakin tadarak bilsin ögrensin.
ve yine "yabanci bir kadinla,evlenmek helal olan yabanci bir kadinla, tenhalaşmayin."
( Hadis-i Şerif )
Bu bir Hadisi şeriftir, bunun hadis oldugunu itaraz edeni, rabbim onun zararina dücar etsinde, hakkal yakin bizatihi tadarak anlasin, amma cok gec olacak bu ikisinin hak oldugunu anladigi zaman, o hastalliga veya belaya dücar olmuş olcak.
----oOo-------------
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
“Cennet halkı kıyamet günü Âdem’in suretinde, otuz üç yaşında, bıyıklı, bedenleri kılsız ve karagözlü bir sima hâlinde haşr edilirler. Sonra cennette bulunan bir ağacın yanına götürülürler ve ondan elbise giyinirler, artık ne elbiseleri eskir ve ne de gençlikleri kaybolur.”
( Hadis-i Şerif ,Kenzu’l-Ummal, H. No: 39383)
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
“(Ruh üflenmiş) bir düşükten bir pirifâniye kadar (cennetlik olan) her kes otuz üç yaşında, Âdem’in suretinde, Yusuf’un güzelliğinde, Eyyub’un ahlakında bıyıklı, bedenleri kılsız ve karagözlü bir simayla haşr edilirler.”
( Hadis-i Şerif , H. No: 39384)
####ALINTI#####
“Âlimler, dünya kadınlarının cennette bir yaşta olacaklarını, Hurilerin ise büyük-küçük (nefislerin arzu ettiği şekilde) çeşitli yaşlarda olacaklarını söylemişlerdir."
"Nebe sûresinde cennetliklere ihsan edilen nimetlerden bahsedilirken de cennet hurilerine atıfta bulunularak “ve kevâibe etrâbâ” buyrulmaktadır. Bu âyetteki “kevâib” gençliğin en ilk ve en güzel dönemini ifade etmekte olup, ergenliğinin ilk demlerindeki genç kızlar demektir. “Etrâben” ifadesi ise aynı yaşta (yaşıt) manasındadır.” (Muhtasaru Tezkireti’l-Kurtubî, s. 101)[2]
Peygamberimiz (s.a.v.) hadislerinde hicri yüzyıl başı olan Hicri 1400’de zuhur edecek olan; en büyük müceddid, kutb-u azam ve en büyük veli olan Hz. Mehdi (a.s.)’ın gelişini haber veren çok belirgin olayların varlığından bahsetmiştir. Peygamberimiz (s.a.v.)’den rivayet edilen tüm bu alametlerin, içinde yaşadığımız Hicri 1400’lerde ardı ardına gerçekleşiyor olması, Hz. Mehdi (as)'ın çıkış döneminde olduğumuzu göstermesi açısından son derece önemlidir.
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
Kıyamet alametleri birbirini takiben meydana gelir. Bir dizideki boncukların artarda kopması gibi.
( Hadis-i Şerif , Ramuz-El Ehadis, 277/6; Camiü's-Sagir, 3/167)
Peygamberimiz (s.a.v.)’in hadislerle bildirdiği ahir zamanda gerçekleşecek bu olaylar adeta birer zaman belirleyicisidirler ve aşamalı zamanları temsil etmektedirler. Bu yönleriyle; ahir zaman olaylarının bütünü bir saat gibidir ve Hz. Mehdi (a.s.)’ın zuhurunu müjdeleyen olaylar, tüm safhalarıyla bu saat üzerinde aşama aşama mevcuttur. Öyle ki, bizim bu saate yani olayların akış sırasına bakarak ahir zamanın neresinde olduğumuzu tesbit etmemiz de söz konusu olmaktadır. Hatta yine Peygamberimiz (s.a.v.)’in ahir zaman ile ilgili bu hadislerine bakarak gelecekte olacak olaylar hakkında fikir sahibi olmamız da Allah'ın izniyle mümkündür. [3]
####ALINTI SONU #####
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
“Alametlerin birbiri arkasından gelmesi, aynı ipte dizili incilerin peş peşe dökülmesi gibidir.”
( Hadis-i Şerif , İbni Hibban Sahih 1883, Mecmau’z-Zevaid 7/331, Taberani Mucemu’l-Evsat, Albani Sahihu’l-Cami 3227)
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
“Alametler ipte dizili inci gibidir. Eğer ip koparsa (ilk alamet görülürse) hepsi tek tek dökülür.”
( Hadis-i Şerif ,Ahmed 2/220 No 7040, Mecmau’z-Zevaid 7/321)
Cennetlikler 30 yaşinda yada 33 yaşinda olacaklar, yani önce genciligin sirri cözülmeli cünkü : Kiyamet alametleri tesbihin taneleri gibi, ardi ardinca gelecek hadisi ve mesela eger kazak örmeye yada, bir işe başlanmasi gereken yerden başlanirsa sonuca varilir, kazak ortadan örülmeye başlanmayacagi gibi,
ölümün caresini bulmak icinde, önce genciligin sirrini cözmekden başlamak gerekiyor, yanliş yerden başlayan, sittin sene bunu bulamaz yanlişdir, labirent yanliş, eger gencilgin sirrindan başlanirsa, ardina ölümün sirrida cözülür, ölüm ödürülür velhasil kelam.
şeytan imani calarmi, ölüm aninda gelirmi?
ve kaderde insanin anne karninda, şakilerden veya saidlerden olmasi yazilir diye bir durum olabilirmi, ve o zaman bütün ömür bir seneryodan ibaret olmazmi? Eger sonunda olacak olan olur demek olur bu.
Böyle bir durumda, peki bir ömür iyi amelleri işleyipde sonra imansiz gitmek diye bir durumda var, Allah böyle bir adaletsizilik yaparmi demek gelir soru olarak?
Cevap
Burada adaletsizligi yapan Allah degil, o kulun bilincsizligi, iyi ile kötüyü ayirt edememesi ve farkinda olmayiş.
ve mesal emekli olmuş bir ihtiyari, yahut normal genc bir insani, tam ayligini avm edeki otamattan cekip evine gidecekken, yolda bütün ayligini (parasini) calan bir HIRSIZ için, burada adaleti Allah dami arayacagiz, haşa Allah adil davranmadi, bu adam bir ay terledi yoruldu, calişdi, "bu revamiydi" diyecegimiz binlerce olay var.
amma burada adaletsizligi yapan şeytan aleyhillane, ve o hirsiza verdgi ve yükledigi misyon ile, o parayi caldirdi, ve o adamin ne zorlukla parayi kazandigi, o hirsizin umurunda degil, burada onun derdi adalette degil, kendi rizkini kazanmak onun derdi, ve bu rizkini kazanmak yöntem ve yolunuda, asalaklik olarak secmiş, hazira konma kazanilmiş paralari calma yolunu kendine benimsemiş.
Peki binler ayni yöntemi kullanan hayvan ve insan var, başkalarinin siritindan gecinmek, ve Allah bazilarinada, bunu cibilliyat olarak vermiş, pire, bit, zecken birinin sacindan yada vücudundan beslenir, onun rizki calişip kazanmak diye bir derdi yokdur ki, biner birinin sacina yada koynuna, onu yer durur ayni böyle inslardan da, zengin bir adama, yada kadina yapişan keneler vardir, ondan otlanir durur, ta öldrülesiye kadar, derdi de adalet falan degildir. onun yaptigi ona göre adildir enayileri soymak yegdir hani adam der ya "Gavurdan yada domuzdan kil koparmak sevapdir" ahlaki yani.
öyleyse Allah akilsizligi kabul etmez,
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
أَفَلاَ تَعْقِلُونَ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
e fe lâ ta’kılûn
Meali :
siz hiç aklınızı kullanmaz mısınız? yada haala akletmezmisiniz.
(Sadakallahul Aziym BAKARA Suresi 44. ayetten pasaj)
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
يُؤتِي الْحِكْمَةَ مَن يَشَاء وَمَن يُؤْتَ الْحِكْمَةَ فَقَدْ أُوتِيَ خَيْرًا كَثِيرًا وَمَا يَذَّكَّرُ إِلاَّ أُوْلُواْ الأَلْبَابِ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Yu’til hikmete men yeşâu, ve men yu’tel hikmete fe kad ûtiye hayran kesîrâ(kesîren), ve mâ yezzekkeru illâ ulûl elbâb
Meali :
Allah, hikmeti dilediğine verir. Kime hikmet verilmişse, şüphesiz ona çokça hayır verilmiş demektir. Bunu ancak akıl sahipleri anlar.
(Sadakallahul Aziym BAKARA Suresi 269. ayet)
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ لاَ تَتَّخِذُواْ بِطَانَةً مِّن دُونِكُمْ لاَ يَأْلُونَكُمْ خَبَالاً وَدُّواْ مَا عَنِتُّمْ قَدْ بَدَتِ الْبَغْضَاء مِنْ أَفْوَاهِهِمْ وَمَا تُخْفِي صُدُورُهُمْ أَكْبَرُ قَدْ بَيَّنَّا لَكُمُ الآيَاتِ إِن كُنتُمْ تَعْقِلُونَ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Yâ eyyuhâllezîne âmenû lâ tettehızû bitâneten min dûnikum lâ ye’lûnekum habâlâ(habâlen), veddû mâ anittum, kad bedetil bagdâu min efvâhihim, ve mâ tuhfî sudûruhum ekber(ekberu), kad beyyennâ lekumul âyâti in kuntum ta’kılûn
Meali :
Ey iman edenler! Sizden olmayanlardan hiçbir sırdaş edinmeyin. Onlar size fenalık etmekten asla geri kalmazlar. Hep sıkıntıya düşmenizi isterler. Onların kinleri konuşmalarından apaçık ortaya çıkmıştır. Kalplerinde gizledikleri ise daha büyüktür. Eğer düşünürseniz size âyetleri açıkladık.
(Sadakallahul Aziym ALİ İMRAN Suresi 118. ayet)
Allah, Aklinizi kullanin, tedbirinizi alin, dostu düşmani, hatta Allahin düşmanin düşman dostunu dost bil der
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ لاَ تَتَّخِذُواْ الَّذِينَ اتَّخَذُواْ دِينَكُمْ هُزُوًا وَلَعِبًا مِّنَ الَّذِينَ أُوتُواْ الْكِتَابَ مِن قَبْلِكُمْ وَالْكُفَّارَ أَوْلِيَاء وَاتَّقُواْ اللّهَ إِن كُنتُم مُّؤْمِنِينَ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Yâ eyyuhâllezîne âmenû lâ tettehızûllezînettehazû dînekum huzuven ve leiben min ellezîne ûtûl kitâbe min kablikum vel kuffâra evliyâe, vettekûllâhe in kuntum mu’minîn
Meali :
Ey iman edenler! Sizden önce kendilerine kitap verilenlerden dininizi alaya alıp oyuncak edinenleri ve öteki kâfirleri dost edinmeyin. Eğer mü’minler iseniz Allah’a karşı gelmekten sakının.
(Sadakallahul Aziym MAİDE Suresi 57. ayet)
Yani Yanliş kimselerle dost olursan senin, fabrikandan aşirir calar, yine senin malindan calar, senin devletinden vergi kacirir calar cirpar haksiz yere kullanir devlet malini, yani sen ekle bunun devamini da, o olayda Allah adaletsizlik etmiyor amma.
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اتَّقُواْ اللّهَ وَكُونُواْ مَعَ الصَّادِقِينَ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Yâ eyyuhâllezîne âmenûttekûllâhe ve kûnû meas sâdikîn.
Meali :
Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve doğrularla beraber olun.
(Sadakallahul Aziym TEVBE Suresi 119. ayet)
Bir nehire, bir yerden bir pislik karişirsa, bu nehiri pislese, yani mesela zehirli fabrika atigi aksa, bu nehirin tamami kirli olur, o zaman o nehirdeki balikda zehirli olur su da icme suyu haline geciyorsa, o icmeyi suyuda zehirli olur, o yüzden bu nehirin temizlenebilimesi için, ancak bu zehirin kariştigi yeri bulup, o zehirli atik karişmamasi için önlem almak gerekir.
ve öyle olunca peki o zehir karişmiş su ne olacak, biz önünü gerdik, önlem aldikda, amma bin ler metreküp su, şifa yerine zehirli oldu,
onuda ancak yeniden arindirmak ile temiz hale getirebiliriz, işde burada arindirma işlemi için iyi ile kötüyü ayiran bir elek lazim, ve senin yada, o amcanin ayligina bir yerden haram mal karişdi ise, o parayla o adamin evindeki mümin bir kadinin, veya cocugun bogazina girmemsi, zehir olmamasi için, belkide bu paranin o eve girmemesi lazim degilmi, o yüzden, belki Allah, daha bu parayi, o cocuga kadina zehir olmadan, günah haline almadan, önlemini aldi ve bir tilkisini gönderdi ve o hirsiza o parayi caldirdiki, o zehirli su, yada para o eve varamadi degilmi, yani cooook uzun HIZIR meselesidir bunlar, ve Nisan ayina girdik nisandan sonra MAYIS hedefde MAYIS ve HIZIRA dogru yelkan acitik, hadra yani HIZIR, yeşil ve yeşillik mevsimi, Rabbim Dogamizi ve dünyamizi öldükden sonra yeniden velbeas eden Allah, HIZIRI ve nisan yagmurlari ile diriltsin inşallah, o yüzden bu vaazimizin konu resimi yeşil renkli hadzra yani yeşil ve HIZIRI cagirmak için ki, yürüyeversinde heryer yemyeşil olsun inşallah.
acbül zenb meselesinde işde meyva veren insanin, demiri agir gelince kazandigi yeni cibilliyatinindaki cani ve ruhu olcak can, onun derine gidecegi, yoksa dişa cikip rahatmi kazanacagi ondaki yazilim ile belli, günah insani cehenneme sokacak ise, o zaman günah bedende nerede toplanir, ve nedir nasil bir haldedir, fiziki boyutu nedir, acbül zenb yani günahlarinin meyvasi demek o mudur. iman nedir, cok agirmiş dünyayi bir kefeye koysan, imani diger kefeye koysan yada kelimei tevihid koysan, kelimei tevhid daha agir, yani iman daha agir, amma iman dibe degil agriligi ile yukari cikariyor insani, oysa günah da agir o ise dibe cöktürüyor insani ve magmaya ateşe maruz birakiyor.
#####ALINTI####
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
(La ilahe illallah Muhammedün Resulullah) demek pek kolay, değeri ise çok yüksektir. İmam-ı Rabbani hazretleri, (Bu öyle bir kelime ki, bunu terazinin bir kefesine koysalar, öteki kefesine de yedi kat yerler, yedi kat gökler dolusu günah koysalar, bu kefe ağır gelir) buyuruyor.
İmanı olanı ateş yakmaz. Çünkü Kelime-i tevhid onu korur. Asırlarca, imansızlar bu kelimeyi söylememek için öldüler, Cehenneme gittiler. Müslümanlar da bu kelimeyi söyletmek için şehit oldular, Cennete gittiler. Fark sadece budur, yani bir Kelime-i şehadet hakkı bâtıldan ayırıyor. Asırlardır Müslümanlarla kâfirler arasındaki savaşların sebebi sadece budur.
Bu Kelime-i tevhidi ihlasla söylemeyi yani buna iman etmeyi Allahü teâlâ kime nasip etmişse, bu dünyada ondan daha zengin, daha mutlu, daha bahtiyar hiç kimse olamaz. Onun için bunu söylemeyi Cenab-ı Hak kime nasip etmişse, kul bundan daha iyi ne ister ki? Çünkü Allahü teâlâ en kıymetlisini verdi. Bundan daha kıymetlisi yoktur.
Allahü teâlâya hamd olsun ki, bu Kelime-i tevhide inanmayı ve onu söylemeyi bize nasip etmiş. Mesela Peygamber efendimizi gördükleri hâlde, Ebu Cehil, Ebu Leheb, Kelime-i tevhidi söylemedi. Ama Hazret-i Ebu Bekir ve diğer Eshab-ı kiram söyledi. Bu iş şaka değildir. Cennet ve Cehennem söz konusudur. Söyleyen Cennete, söylemeyen Cehenneme gider. Onun için her fırsatta Kelime-i tevhid söylemelidir.[4]
#########ALINTI SONU ##########
Biz diyoruz ki bu beden bu dünyada ceza cekiyor ve yaniyor dedik, öyle deyince birileri dediki firavunun cesedi "British Museum" da duruyor ve her gün öyle ateşe falanda sürülmüyor diyor, işde burada o onun meyva verdiği acbül zenblerini, günahinin meyvalarini hesaba katmiyor, o kazandiklari hali ile nerde meyva verdi, insanmi oldun hayvanmi oldun demir mi oldu, tenekemi oldu demiyor, o onun son halini ele aliyor sadece.
o zaman ceza cekecek olan firavnun cesedinin müzede olmasi onun cehenneme girmeycegini göstermez,
aynen "köpek ve resimi giren eve, melek girmez." hadisi ile amel eden bir kafir, alir evine bir köpek, yada asar duvarina bir köpek resimi, ve o evdede her halti gever, her günahi işler, yani artik onu kaydetcek melek yok ya o evde, günahda yazilmaz ona degilmi o zaman, yani bu din ahmaklik degil kardeşim bazi olaylarin youmuda yine bir bir hadisin sihhati de akla ve mantiga aykiri oluşu ilede yanliş oldugu anlaşilabilir, cok kurnaz bir insanda uydurmuş olsa, bir yerinden, ya akla, ya mantiga, ya dine kurana uymaz ki, yanliş oldugu belli oluverir yani.
Bir agac senede iki defa meyva verirmi, insan iki meyva verir, yani kuşlar, göcmen kuşlar, bu bahar bizde yavru veirir, sonra gider bizde sonbahar iken, afirikada bahar olur, bir yavurda afirkda verir.
öyle olunca o kuşlarin ciblilyati olan bu hal insanda sene de iki defa meyva yani acbül zenb dogurur, ve onun kazndigi hali, ameli, onun icindedir, ve o hali ile, yani can bulup ceza yada, cennetlik olacagi o hali iledir, sen görmedin mi agaclar her sene meya verirken, bir meya yendi can oldu, diger meyva damizlik tohumluga ayrildi, biride dalinda cürüdü yada vardigi evde cürüdü, peki sen hangi meyva ve can olacaksin, nerede biteceksin biliyormusun, o firavunda elbet canli iken kazandigi ameli ile meyva oldu , acbül zenb verdi, agac hersene aldığı yeni su ile yeni meyva vermiyormu, insan da yedigi gidalar, icitigi su, ve birde onlarla ettigi fiil ve ameli ile, nasil olurda her sene yaptigi amelinin hasatini almasin, yani öyle olunca, haşr ve hesap her sene bir mevsim hasat oldugu gibi, ve dünyada dört mevsim var ve, hersene dört mevsim, yeniden yeniden yaşaniyor, o zaman, her senenin ramazini müslüman ve müminlerin hasat mevsimi demedimi muhammed
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
Ey insanlar! Size büyük bir ay belirmiştir. Bu ay, mübarek bir aydır. İçinde bin aydan daha hayırlı olan bir gecenin bulunduğu bir aydır. Allah ayda oruç tutmayı farz kıldı ve gecesini de nafile ibadetlerle değerlendirmenizi istemiştir.
Kim bu ayda hayırlı bir hasletle/özellikle Allah’a yaklaşırsa (o hasleti vesile kılarsa), bu ayın dışında farzı yerine getiren kişi gibi olur. Kim bu ayda bir farzı yerine getirirse, bu ayın dışında yetmiş farzı yerine getirmiş kimse gibi olur.
Bu ay, sabır ayıdır. Sabrın sevabı ise, cennettir. Bu ay, hayır ve iyilik ayıdır, müminin rızkının arttığı bir aydır.
Kim bu ayda bir oruçluyu iftar ettirirse, bu onun günahlarının affına, cehennem ateşinden kurtuluşuna vesile olur ve oruçlunun sevabında hiçbir azalma olmaksızın aynısı onun için de olur.
(Sahabiler) dediler ki:
- Hepimiz oruçluya iftar ettirecek bir şeyler bulamayabiliriz?
Aleyhissalatü vesselam Efendimiz buyurdu ki:
- Allah, bu sevabı, oruçluyu bir hurma ile veya bir yudum su ile ya da bir yudum süt ile iftar ettiren kimse için de verecektir.
Bu ayın başı rahmet, ortası mağfiret, sonu da cehennemden kurtuluştur.
Kim kölesinin/hizmetçisinin yükünü hafifletirse Allah da onu cehennemden azat eder.
Bu ayda dört hasleti çoğaltın: Bunlardan iki tanesiyle Rabbinizi razı edersiniz, iki tanesine de ihtiyacınız vardır.
Rabbinizi razı edeceğiniz iki haslet: Allah’tan başka ilah olmadığına şahitlik etmeniz ve ondan af dilemeniz (istiğfar etmeniz)dir.
Hep muhtaç olduğunuz iki haslet ise, Allah’tan cenneti istersiniz ve cehennemden O’na sığınırsınız.
Kim bu ayda bir oruçluyu doyurursa, Allah da ona benim havzımdan bir yudum içirir ki, artık o, cennete girinceye kadar bir daha susamaz.
( Hadis-i Şerif , İbn-i Huzeyme, Sahih; Beyhaki, Şuabu’l-İman, 5/223; es-Saati, el-Fethu'r-Rabbânî, 9/233; el-Hindi, Kenzu'l-Ummal, 8/477)
Peki Raamazan ayi insanin ömründe bir defami, hayir her sen yeni ramazan geliyor yeni hasat mevsimi, peki o zaman senin meyvanda hersene ramazanda hasat olabilir olmayabilir, amma, mesele portakalliga eren birinin hasat mevsimi kişa yakinken, amma kirazin hasat mevsimi ilkbahar degilmi, kirazliga eren biri ile, ayvaliga eren birinin acbül zenb verme mevsimi farkli zaman araligindadir, senin kazandigin yeni halin demirlik ise demirlige erdin ise cezayaa müstehak oldun demekdir, sanki bugday olunca hemen cennetmi var? degmen, var firin var, varda var,..... yok elma ise bugday isen nimet oldun cana erdin, demir celik isen cehenneme erdin.
Yeni ölen birinin ilk gecesinde, onu sorgu sual etmek için gelen "Münker Nekir" denen Melekler, dört beş soru ile, o insanin, cennete cehenneme gidecegine karar veriyor olurmu, bu sorularda.....o zaman degil mahşerde sorulcak deniyor?
Adam öldü ve beyin ölümü henüz gercekleşmedi daha, adam bedeninde yaşiyor ama, rüyada görüyor gibi görüyor duyuyor hala, ama kolunu hareket ettiremiyor, artik yine cevap veremiyor, dudagini dilini kaynaştiramaiyor artik, amma beyin öllmedi henüz, amma adam öldü, yani öldükden sonra kabire girip, münker nekirin sorgusuna kadar gecen meseleside, beyin ölümü olmasi için, adamin fişini artik münker nekir tamamen bedenden cekmesi demek yani, bedeninden artik onu tamamen koparmasi demek, ama işde iyi ruh, ve habis ruh burada devrede , cennet cehennem burda devrede.
amma münker nekirin sualine gelince : gümrükden gecerken, seni iki saat mülakatta tutmazlar, arananlar listesinde varmisin, yokmusun, bir ona bakilir, birde vizen varmi, ismin ne, resimine bakilir, sen o musun, milletin nedir ona bakilir, Türkmüsün almanmisin, vatandaşmisin yani o devletin vatandaşimisin, yoksa yabancimisin degilmisin, yani kac tane soru ve sorun var ona göre, o devlete gececegine veya gecemeyecegine karar verilir, öyleyse, münker Nekir de bu önemli sorular ile işde, o kimsenin cehemen yada cennete gececegi belli olur, önce namazdan sorulur cevap verebilirse namazdan gecerse diger sorularida cevaplar deniyor.
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
“Kıyâmette kulun ilk sorguya çekileceği ibâdet namazdır. Namaz düzgün ise, diğer ameller kabûl edilir. Namaz düzgün değilse, hiçbir amel kabûl edilmez”
( Hadis-i Şerif ,Taberani)
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
"Ölü mezara konulur. Salih kişi kabrinde endişesiz ve korkusuz oturtulur. Sonra ona;
“Rabbin kim?” diye sorarlar. O:
“Rabbim Allah’tır.” diye cevap verir. Melekler:
“Dinin nedir?” diye sorarlar. O:
“Dinim İslam’dır” diye cevap verir. Melekler:
“Size gönderilen şu kimse (Muhammed (s.a.v) kimdir, onun hakkında ne diyorsun?” diye sorarlar. O:
“O, Allah’ın peygamberidir.” diye cevap verir. Melekler:
“Amelin nedir?” diye sorarlar. O:
“Allah’ın kitabını okudum, ona inandım, içindekileri tasdik ettim.” diye cevap verir. Bunun üzerine, gökten bir münadi şöyle seslenir:
“Kulum doğru söyledi. Ona Cennet’ten güzel düşekler hazırlayan, rahat ettirin, kendisine Cennet elbiseleri giydirin. Onun için Cennet’e bakan bir kapı açın.” denir.
“Kulumun kitabını (ismini ve amelini) “illiyyin”e yazın ve sonra onu bedeninin olduğu yeryüzüne götürün.” buyurur. Ruh bedenle kabirde buluşur.
“Ayetlerimizi yalanlayıp da onlara karşı kibirlenen ve imana yanaşmayanlar var ya, onlara gök kapıları açılmayacak ve onlar, deve iğnenin deliğinden geçmedikçe Cennet’e giremeyeceklerdir. Biz suçluları işte böyle cezalandırırız.”( A’raf, 40.) Efendimiz (s.a.v) bu ölünün halini anlatmaya şöyle devam etti:
“Yüce Allah meleklerine: “Onun kitabını yerin en alt tabakasındaki “Siccîn”e=Cehennem’liklerin isim ve amellerinin yazıldığı deftere yazın.” emrini verir. Ruhu şiddetli bir şekilde atılır. Ruh bedenle kabirde buluşur. Yanına iki melek gelir, onu oturturlar. Kendisine:
“Rabbin kimdir?” diye sorarlar. O:
“Ne! Ne! Bilmiyorum!” diye cevap verir. Melekler:
“Dinin nedir?” diye sorarlar. O:
“Ne! Ne! Bilmiyorum!” diye cevap verir. Melekler:
“(Hz. Muhammed’i (a.s) kasdederek): Şu size gönderilen şahıs hakkında ne diyorsun? diye sorarlar: O:
“Ha, ha! Bilmiyorum” diye cevap verir. Bu arada semadan bir münadi şöyle seslenir:
“Hep yalanladı. Ona ateşten bir döşek serin. Kendisi için Cehennem’e açılan bir kapı açın.” denir. Hepsi yapılır, Açılan kapıdan kabrine Cehennemin sıcaklığı ve zehirli alevleri ulaşır. Kabir onu öyle bir sıkar ki, kaburga kemikleri biribirine geçer
( Hadis-i Şerif ,Ahmed, Müsned, III, 3; IV, 287; Ebu Davud, No: 4753; Hakim, Müstedrek, l, 37-40; Acurri, eş-Şeriatu, No: 879)
Öyle olunca artik onun cennete gecmesi demek, artik iyilerin diyarina gececegini gösterir, ama sıkıntı varsa meselee gümrükten gecmek isteyen kacakcı ise, ve o listede ismi varsa, tutuklarlar, bunu hapse atarlar degilmi, yani burda münker nekir ne diye inkar ediliyor ki?
Eger cennet cehennem halen hazirda mevcut degilse, Alllah nerden biliyorda cennetlikler derki, cennetlikler, icerki, yerki, diyor, bunlar masalmi be azizim. yine muhammede miracda cennet diye neresi gösterildi o zaman, cehennemlikler, hangi olmayan cehennemde gösterildi degilmi?
Bunlar onlar için varsayimlar mi azizim, yoksa halen hazir vaziyette var mi onlar ve cehennemlikler ceza, berikilerda sefami sürüyor?
Bir insanin bilgileri DNA si ile, anasindan babasindan cocuga gefühl olarak yani duygu olarak beynini oluştururken geciyormu? geciyor annenin babanin ruh hali, o cocugun ruhunu yada duygularini yani ahfa cakrasini oluşturuyor, psikopatmi olacak, mutlu ve imanlimi olacak, onlari oluşturuyor diyor bilim adamlari, o zaman, sen annenden babandan, senin bedenine gecerek, annen baban iki alem sen başka alemsin, seni onlar dogurdu , dogurttu ise, onlarin aleminden senin alemine yani bedenine yani, alemden aleme geciş var, senin bedenin başka bir Alemse, yukarda senden başkalari var, yani hz muhammed mirac ettiginde
"her gök semasinda , yani her katta,hz Osmani gördügünü söyledi,"
( Hadis-i Şerif )
Yani benim dünyam bir beden ise, kaş göz kulak,.. annem ise aynisina sahip kaş göz kulak, ve benim üstümdeki kattada benim bir benzerim var, amma o benden biraz büyük annem babam, ayni mamuşka bebekleri gibi, ici ice dünyalar, ve icdeki biraz kücük, ve öyle olunca, bu alemden bir tande üstte varsa, orda da bir dünya var, dünyanin üstünde ay var, yani osman zinnureyn iki nurlu, yani nur diye ay kastedilir, ve iki nurlu ay, ve muhammed dedi Ay veya kamer Osmanin simasidir yani yüzüdür dedi. öyle olunca baştaki hadise dönersek toparlarsak
"her gök semasinda , yani her katta, hz Osmani gördügünü söyledi," dedigimiz hadisde demek olur, her kattaki semada bir dünya var, o dünyanin üstünde de bir tane osman veya kameri ayi var demek olur.
-----oOo-------
Senden sonra senin cocugun, ondan sonra torununda, ondan torununda torununda olmasi, yani din ashabdan tabiine (ashabi takip edeneler zümresi yani onlara erişen nesil) e ietildi, tabiin den tebaüttabiine iletildi, ondanda etbaüttabiine iletildi... o zaman nasil o din bilgisi ashabdan bizlere kadar binlerce bedende sakli idi, ve bize kadar aktarildi, bu din bizden önce başka alemerde sakli idi, bize kadar intihal etdimi etti .... nasil etti işde, alemden aleme intikal ile ve ya buna tevatür deniyor, veyada insandan insana annene babana sana hocana gibi ve, sana bir ayetin inzal olmasi, onu ilk duydugun an, diger alemden senin alemine, o ayet yada hadis inzal oldu demek olmazmi?
Sonuc olarak :
Alemden aleme geciş var yani.
Soru:
Kabir azabi bizim encok korktugumuz şeydir, bugune kadar din derslerinde bile bunu görduk. Fakat bu kadar korktugumuz birşeyi Allah bilmiyor mu ki tövbe haşa bize Kuran da hic bildirmemiş. dedikleri gibi baktim 1 tane bile kabir azabiyla ilgili ayet yok. Eee bizler hadislere göre buna inandik, peki ama hadislerinde gecerli olani Kurana uygun olani degil mi. Bu sadece bir örnek ...Demekki cogu şeyi bizler yanliş ögrendik hadis dedik inandik, ama Kuran da bununla ilgili tekbir söz yok. Bu M O i tum videolarini konuşmalarini izliyecem yarin Rabbim nasip ederse. Çünku gercekten elle tutulur gozle görülür şeylerle Kuran dan aciklama yapiyor, ve cogumuz bildigimizi sandigimiz pek cok şeyin aslinda yanliş bilgi oldugunu düşünmeye başladim. Belki seninde ilgini ceker diye paylaştim videoyu. Hayirli geceler Rabbime emanetsin.
cevap:
güzel insan kahvaltida bile ceşit arayip, peynir, zeytin, dometes, recel, bal, cay, kahve yiyip iciyorken, bir hocadan beslenmek ne kadar yanliş sen anla, bir hocayi dinlemek sade ekmek ile doymak gibi, insan nasil katik ariyorsa, sende ayni meseleyi bir cok hocadan dinle, arada birde bizdende dinle, sonra karar ver, recelmi sevdin balmi sevdin, yoksa hem recel, hem bal, hem peynir mi, sonra karar ver, yarinki kahvaltida da sevdiklerini sofraya koyar yersin, bu bir misal inşallah, bende bana ilettigin videoyu dinliyor izliyorum, inşallah bu haftaki vaazimda bunlara biraz daha cevap yazacagim, notlarimi alip videoyu seyrediyon, teşekkür, iyi geceler, sende Allah a emanet ol.
----oOo---
Ucagi ucak icad oldukdan sonra tam manasi ile anlamamiz mümkün oldugu gibi, kuranda cennetlikler için tatmadiginiz icecek ve yiyecekler vardirda aynidir, yani adem zamaninda yada hz ibrahim zamanidna pekmez mi vardi, yahut fantami vardi, yahut cola, cay kahvemi vardi, adem yada ibrahim diyelim yada ... kahve icecegini nasil tarif ederiz, fantayi nasil tarif edebiliriz, viskiyi nasil tarif ederiz bu gün viski iciliyorsa icenler varsa viskiyi yada rakiyi nasil tarif ederiz onlarda birer icecek şarap cinsi veya şerib, hic icmediginiz duymadiginiz icicek diye tarif edilir degilmi?
----oOo------
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
يَوْمَ تُبَدَّلُ الأَرْضُ غَيْرَ الأَرْضِ وَالسَّمَاوَاتُ وَبَرَزُواْ للّهِ الْوَاحِدِ الْقَهَّارِ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Yevme tubeddelul ardu gayral ardı ves semâvâtu ve berazû lillâhil vâhıdil kahhâr.
Meali :
O gün yer, başka bir yere, gökler de başka göklere dönüştürülür ve insanlar bir ve vahidul kahhar olan Allah’ın huzuruna çıkarlar.
(Sadakallahul Aziym İBRÂHÎM Suresi 48. ayet)
Sen, annenin babanin cocugusun ama, anenin aynisi degilsin yine ne de babanin aynisi degilsin, sen ayri bir alemsin, başka bir aleme döndünmü? döndün, sacin farkli, sözün farkli, anlayişin farkli, sanma yer gök ayri yer, gök mesela belki annenden dogmadan annen baban Ankarda iken sen ise istanbul da okuyup istanbulda yaşayacaksin diyebiliriz belkide degilmi yani......
----oOo------
Akrabalarimizla ahirette nasil birlikte olacagiz meselesi :
Mesela Ayşe annemiz bizle nasil birlikte olacak, bak benim kardeşim ayşe olmuş, ninem yine ayşe olmuş, bak yine ayşe benimle, babam, mustafa ve bak muhammed benimle degilmi? daha ne? sonra Hasan ve Hüseyin amcam olmuş ve Hasan efendimiz Hüseyin efendimiz benimle ....
insan ahirette kimler ile olur? kurtulmuşlar zümresi ve salilhlerle birlikte olabilir, bakkal Kenan amca kurtulmadiysa onu bir daha nerede bulcan degilmi?
.... bak salihlere birlkte olmak nasil manada.....
-----oOo------
Bu dünyada sen Kimlerin Vildanisin? kimlerin Hurisisin? kimlerin zebanisisin bak bir ögren:
Vildan : Cenneteki hizmetli demek, bizler dünün cennetiyiz, yarinlarda bizim cennetimiz dedik, yada cehhenem hakeza, mesala bakkala gittin bakkaldaki kasaci amca sana hizmet eden bir vildanmi vildan, senin işini hesabini görüyor, yine o dükkandaki mallari raflara dizen, bir vildanmi senin için, raflara ne güzel dizmiş degilmi? işde vildan, ama Huri meselesi yani sana zevc olacak eşin, sevgilin, ex sevgilinde olabilir, veya vardir degilmi, ortaokul sevgilin, lise sevgilin, üniversite sevgilin, sonra karin, sonra cocukalarin.... işde huriler. Varsa Teyzen, Amcan, Dayin, anne Baban, kardeşin, hepsi senin etrafindakiler, yeni dogan bir cocugun dayisi ondan önce vardi, cennette seni bekliyordu, orda onu bekliyen, yine sevdigi ve sevgilisi olcak bir kizda senden üc beş gün önce, yada sonra sana dogdu, veya dogmak için hazirlik yapiliyordu, onun amcasi da hazirda vardi teyzesi de ,......
Ben bundan uzun seneler önce, oturduğum yerden uzak bir yerde, bir kasapda, büyük kasapda calişdim sucuk, sosis, knacker, frankfurter ,.......... herşey üretiyorlardi, ve mesela HINZIR etinden olan grillik etleri paketliyorduk, sonra onlari gectigi yerde donduran, rayli bir bir soguk buzlukdan geciriyorduk, eksi 22 derece gibi donuyordu, sonra ben bir önde paketliyor, birde arkada kasaliyordum, ve kasaladigim zaman, peletlere yigiyor, sonra palet dolunca, onu hub wagel ile cekip, soguk buzluga koyuyurdum, yani
Kudsi Hadisde Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
Cenâb-ı Hak nefse demiş ki: Ben kimim, sen kimsin?
Nefis demiş: Ben benim, Sen sensin.
Azab vermiş, soguk Cehenneme atmış, yine sormuş.
Ben kimim, sen kimsin? diye
Azab vermiş, ateş Cehennemine atmış, yine sormuş.
Nefis demiş: Ben benim, Sen sensin.
Yine demiş: Ene ene, ente ente. (Ben benim, sen sensin.)
Hangi nevî azâbı vermiş, enâniyetten vazgeçmemiş. Sonra açlıkla azap vermiş. Yani aç bırakmış.
Yine sormuş: Men ene? Ve mâ ente?
Nefis demiş: Ente Rabbiye r-Rahîm, ve ene abdüke l-âciz. Yani, Sen benim Rabb-i Rahîmimsin. Ben senin âciz bir abdinim
( Hadis-i Şerif , oruc bahsinde,Mektûbât, 29. Mektub, 2. Kısım, sf: 393; Ahmed Bican, Envâr’ul Âşıkîn, sf: 27; Osman bin Hasan el-Havbevi, Durretu'l vaizin, sf: 25)
Yani, o işde Allah i Rab kabul etmeyen, HINZIRLARI alip gidip soguk cehenneme sokan bir zebani oluyordum, sonra vakit geliyor bir ştablaci onlari TIRA yüklüyordu, ordan satilcagi merkete gidiyor, ordanda birsi aliyor, gril edip ateşe sokuyor, sicak cehennme sokan zebanisi oluyordu degilmi, peki akillanacakmi, HINZIRILIKDAN vazgececekmi? hayir, yani bu sefer onu işde, birisi yiyor, o adam imanli olabilirmi, yani domuz bize haram, yine ona cehennem tatdirilcak bir başka bedenin parcasi oluyor, ondanda cikacak yine ayni azabi tadacak.
Yine daha sonra bir ekmek fabrikasinda calişdim, orada bugdaylar ekmek olmuş, o bugdaylar kimlerin ciblliyati idi, geldi un idi hamur oldu, sonra onlari fabrikada firina gönderiyorduk, yani sicak cehenneme yolcu ediyoruz, sonra ordan cikiyor soguyor, bu seferde şok buzluga gönderiyoruz, şoklanip, eksi 22 derece buz oluyor, donuyor, yani soguk cehenneme, zemherire cehennemine atiyoruz, sonra ordan cikdimi, peketleniyor, ve yine bende kartonluyorum ve palete yigiyor, yine onun donuyon, yaniyon diye bagirmalarini duymayan bir zebanisi olarak, alip gidip, eksi 22 yada 27 derece soguk olan, buzhaneye koyuyordum, yani onu zemherire cehennemine sokan zebanisi oluyordum, kim bunlar, bak bunlar bugday olmuş, haram madde degil bugday, amma belki müslüman, ama günahkar Allah i kabul edemeyen nefis leri olan günahkar, yada rabim demeye dili varmayan birer ahmak adamlardi kadinlardi onlar, bak işde hem soguk cehennemi tatdilar mi? hem sicak cehennimi, bende onlarin bagirmasini donuyoruz, yaniyoruz demesini duymayan zebanisi oldum, onlar istedikleri kadar bagirsin, alip gidip zemheriyreye sokuyordum sen anla artik.
----oOo------
Amel defteri sagdan verilen, soldan verilen ne demek bak :
saga taraf sol taraf, -9 -8 -7 -6 -5 -4 -3 -2 -1 0000 +1 +2 +3 +4 +5 +6 +7 +8 +9 hangi taraf sag hangi taraf sol
Allahin cemalini görmek yorumumuz
Allahin cemalini görmek, yaratan rabbini görmek, yani babasinin yüzünü görmesi mümkün olan cocuk, ve babasini göremeyen cocuk, muhammed babasini göremedi kl halinde unutma, amma fatma oldu, o babasini gördü unutma......
...
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
"Çocuk isyankar, yağmur sıcak olmadıkça, kötüler yaygın hale gelmedikçe, iyilere kızılmadıkça, küçük büyüğe saygısız olmadıkça, kötü kişi namuslu kişiye karşı cüretkar olmadıkça kıyâmet kopmaz."
( Hadis-i Şerif , İmam-ı Şa'rânî, "Ölüm-Kıyâmet-Âhiret", Hadîs No: 862, Sayfa No: 466)
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
"Kıyâmetten önce bir takım kıtlık yılları vardır. O yıllarda, emin (doğru) olan kişi itham edilecek, hain kişi emin kabul edilecek, yalancı kişi doğrulanacak, doğru söyleyen yalanlanacak, o devirde Ruveybiye söz sahibi olacak. O taraftakilerden biri tarafından:
– Ey Allah'ın Resûlü, Ruveybiye nedir? diye soruldu. Allah'ın Resûlü:
– Âmmenin üzerinde (yani devlet) işinde konuşma yetkisi olan yani rey ile başa gecen birisi , beyinsiz (Ahmak) kişidir, buyurdular."
( Hadis-i Şerif , Ramuz’ul Ehadis, Hadîs-i Şerif, No: 1577, İmam-ı Şa'râni, "Ölüm-Kıyâmet-Âhiret", Hadîs No: 669 Sayfa No: 367)
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
"İblis, âlimlerin kılığına girerek; falanoğlu falan bana Allah'ın Resûlünden şöyle şöyle nakletti, deyip yolda dolaşıncaya kadar kıyâmet kopmaz."
( Hadis-i Şerif ,Ramuz’ul Ehadis, Hadîs-i Şerîf, No: 751)
Rabbim, Ahirzaman Muhammed ümmetini ve, Mehdi ve Cemaatini, Kiyamet alameti olan Fitnelerden Muhafaza Buyursun.
DiPNOTLAR :
---------------------
[1] islamveihsan com/acbuz-zeneb-nedir
[2] sorularlaislamiyet com/insanlar-cennette-kac-yasinda-olacaklardir
[3] harunyahya org/tr/Ahir-Zamana-ait-Yeni-Bilgiler/17123/ahir-zaman-alametlerinin-akis-sekli
[4]dinimizislam com/Bir kelime-i tevhid
--oOo---
أَأَللَّهُمَّ أَرِنَا الْحَقَّ حَقاً وَ ارْزُقْنَا اتِّبَاعَهْ وَ أَرِنَا الْبَاطِلَ بَاطِلاً وَ ارْزُقْنَا اجْتِنَابَهْ
''Allahım! Bizlere, hakkı Hak gösterip ona tabi olmayı, bâtılı da Bâtıl gösterip ondan yüz çevirmeyi nasib eyle..! '
وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Ve âhıru da'vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne,
Amiyn.
Elfatiha maassalavat.
سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve
etûbu ileyk.
--OoO--
Kar©glan
Başağaçlı Raşit Tunca
Schrems, 02 Nisan 2018 Pazartesi
Original Kar © glan
------------------
Etiketler : (Kar©glanin 02 Nisan 2018 Vaazi), Acbül Zenb Nedir?, Acbül Zenb Nerededir?, bahar, büyük hacet, cibilliyat, cibilliyat tohumu, erdigi Kemalatinin, hasat, iki defa Tohumunu Verir, ilkbahar, insan da, kuyruk sokumu, Senede, yeniden dogma, yeniden yaratilma,wc,old wc,old alafranga wc,new wc,new alafrange wc,turkis wc,türk tuvaleti,Kara Hardal Tanesi,Günah Tanesi,matrix filimi,onlar yatak elbisleri ile namaza durarlar,pijama ve geceliklerle namaz kılmamak,Her secde ettiğinizde,Namaz Kildiğinizda,ziynetinizi takının,güzel ve temiz giyinin,demir olma makamina ererler,senin evinin tenceresi olma şerefi,cehhennem azabi,cay semaveri,deve igneinin deliginden gecesiye,deve yününden cübbe,veysel karani,Kadının Kalktığı Yere Oturmayın,yabanci bir kadinla tenhalaşmayin,Cennet halkı kıyamet günü otuz üç yaşında olacak,otuz üç yaşında,Kıyamet alametleri birbirini takiben meydana gelir,Bir dizideki boncukların artarda kopması,Hz. Mehdi,Hz. ,Mehdi,ahir zaman,Alametler,dizili incilerin peş peşe dökülmesi,lülü,inci,şeytan imani calarmi,şeytan ölüm aninda gelirmi,adaletsizlik,pire, bit, zecken,ondan otlanir durur,domuzdan kil koparmak,hiç aklınızı kullanmaz mısınız,haala akletmezmisiniz,Allah, hikmeti dilediğine verir,Kime hikmet verilmişse, şüphesiz ona çokça hayır verilmiş,Aklinizi kullanin, tedbirinizi alin, dostu düşmani, Allahin düşmanini düşman bil, Allahin dostunu dost bil,British Museum,firavun,göcmen kuşlar,ilkbahar,dört mevsim,Bu ayın başı rahmet, ortası mağfiret, sonu da cehennemden kurtuluştur,üc aylar,receb,şaban,ramazan,Münker Nekir,Peygamber Efendimiz,Peygamber Efendimiz Buyurdular,Münker Nekir Sualleri,Rabbin kim,kabir, kabir azabi varmi,kabir sualleri,gümrük,gümrükten gecmek,namaz,kabirde ilk soru namazdan sorulur,Mehmet Okuyan,cennetlikler için, tatmadiginiz, icecek ve yiyecekler, cennet icecekleri,şerib,şarap,O gün yer, başka bir yere, gökler de başka göklere dönüştürülür,vahidul kahhar,Allah,Akrabalarimizla ahirette nasıl birlikte olacagiz,salihlerle birlikte olmak,Vildan nedir,cennetteki hizmetliler,Huri nedir,gilman nedir,zebani, zebani nedir,cehennem zebanisi,Ben benim, Sen sensin,Nefis demiş,soguk Cehenneme atmış,ateş Cehennemine atmış,Ene ene, ente ente,aç bırakmış,HINZIR,domuz,HINZIRILIKDAN vazgececekmi,eksi 22 yada 27 derece soguk ,zemheriyre,zemheri,zehmeri,soguk cehennem,şok buzlama,ekmek fabrikasi,kasap,Amel defteri sagdan verilen, Amel defteri soldan verilen,Allahin cemalini görmek,karoglan,(Kar©glanin 02 Nisan 2018 Vaazi),Kar©glan,Başağaçlı Raşit Tunca,Başağaçlı, Raşit Tunca,Başağaçlı Raşit, Tunca,Tasavvuf,tasavvuf bilgisi,tasavvufi vaaz,tasavvuf sohbeti,sohbet dinle,dini sohbet dinle,dini vaaz dinle, dini vaaz oku,dinbi sohbet oku,dini makale,islmaic,islmi resimcalligraphy,muhammed yazili resim,hat yazili resim,yesil dini resim,wc resimi,acbül zenb resimi,hardal tanesi resimi,kara gögcür,siyah boncuk,siyah bilya,Schrems,Nisan 2018,Original Kar©glan,Sessiz Zehirin, internetin Sesi, Onun Şifası Olan ,Radyo Karoglan,Radyo-K,
|
|
|
|