![]() |
Hıra Dağı - Mağarası Nerede - Hz. Muhammed'e ilk vahyin geldiği mağara - Baskı Önizleme +- Rasit Tunca Net (https://www.rasittunca.net) +-- Forum: GENEL KÜLTÜR BİLGİLERİ (https://www.rasittunca.net/forumdisplay.php?fid=10) +--- Forum: GENEL KÜLTÜR BiLGiLERi MAiN (https://www.rasittunca.net/forumdisplay.php?fid=229) +---- Forum: Sanal Dergi (https://www.rasittunca.net/forumdisplay.php?fid=245) +---- Konu Başlığı: Hıra Dağı - Mağarası Nerede - Hz. Muhammed'e ilk vahyin geldiği mağara (/showthread.php?tid=6446) |
Hıra Dağı - Mağarası Nerede - Hz. Muhammed'e ilk vahyin geldiği mağara - RasitTunca - 05-24-2019 Hıra Dağı - Mağarası Nerede - Hz. Muhammed'e ilk vahyin geldiği mağaranın bulunduğu dağ Hıra Dağı - Mağarası Nerede - Hz. Muhammed'e ilk vahyin geldiği mağaranın bulunduğu dağ Hira (Arapça: حراء Ḥirāʾ) veya Hira Mağarası (غار حراء Ġār Ḥirāʾ) İslam peygamberi Muhammed'in inzivaya çekildiği mağara. Ayrıca, Müslümanlarca, Kur'an-ı Kerim'in Muhammed'e bu mağarada indirilmeye başlandığı kabul edilmektedir. Mekke’nin yaklaşık 6 km kuzeyinde bulunan Nur Dağında bulunur. Hıra. Hz. Muhammed'e ilk vahyin geldiği mağaranın bulunduğu dağ. İlk Vahiy İslama göre Muhammed bin Abdullah 40 yaşına yaklaştığında toplumdan uzaklaşarak Nur dağı'ndaki Hira mağarasında inzivaya çekilmeyi ve burada vakit geçirmeyi adet edinmiş, bu durum 1-2 yıl devam etmiştir. 40 yaşındayken 610'da, 26 Ramazan'ı 27’sine bağlayan gece (Kadir gecesi), Muhammed'e geldiğine inanılan ilk vahiy şu şekilde anlatılır: Muhammed, Nur dağı Hira Mağarası'nda tefekkürle meşgulken Cebrail adlı melek geldi ve ona "Oku!" dedi. Muhammed "Ben okuma bilmem." dedi. Bunun üzerine Cebrail, Muhammed’i sıkarak, yine "Oku!" dedi. Muhammed tekrar okuması olmadığını söyleyince, Cebrail onu sararak aynı şekilde sıktı ve geri bırakarak "Oku!" dedi. Muhammed "Ben okuma bilmem, söyle ne okuyayım" diye karşılık verince Cebrail, Alak Suresi'nin ilk ayetlerini okudu: "Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı bir kan pıhtısından yarattı. Oku! Rabbin sonsuz kerem sahibidir. O Rab ki kalemle yazmayı öğretendir. İnsana bilmediği şeyleri öğretendir." Rivayetlere göre Cebrail'in kaybolmasının ardından Muhammed evine dönmek üzere yola çıktı, etraftan binlerce ses: "Ey Muhammed selam olsun! Ya Resulullah, sana selam olsun!" diyordu. Her defasında geriye dönüyor, taş ve ağaçlardan başka bir şey göremiyordu. Evine geldiğinde yatağına yattı ve "Beni örtün dedi. Uyandığında başından geçenleri Hatice'ye anlattı. Ardından Hatice'nin önerisiyle Haice'nin amcası olan Varaka bin Nevfel'e gittiler. Yaşlı bir Hristiyan bilgini olan Varaka bin Nevfel anlatılanları duyunca "Kuddûs... Bu gördüğün Melek yüce Allah'ın Musa peygambere gönderdiği Ruhu'l-Kudüstür. Sen de bu ümmetin peygamberisin. Keşke kavminin seni yurdundan çıkaracağı zaman sağ olup sana yardım edebilsem."[1] Muhammed'in bu olaydan başlayarak, vefat ettiği yıl olan 632'ye kadar aldığına inanılan vahiyler Kur'an'ı oluşturur. Konum Merkez'den 5 kilometre uzaklıktadır. Taksi ile ulaşım mümkündür. Mağaraya çıkış merdivenler aracılığıyla sağlanır. Mekke'nin kuzeydoğusunda Kabe'ye yaklaşık 5 km. uzaklıktadır. Cebelinûr adıyla da bilinir. İnsanlara en doğru yolu gösteren vahiy nurunun bu dağdaki bir mağaraya inmiş olmasından dolayı bu adı aldığı sanılmaktadır. Muhammed Hamîdullah ise geceleyin yollarını kaybedenlere yardım etmek amacıyla üzerinde ateş yakılmış olabileceği ihtimalini ileri sürmekte ve ismi "yollarını kaybedenlere doğru yolu gösteren" anlamında yorumlamaktadır. Kaynaklarda Hıra dağı genellikle yakınındaki Sebîr dağı ile birlikte zikredilir. Deniz dalgasına benzetilen bu iki dağın bitki örtüsü yer yer görülen dikenli çalılardan ibarettir. Hıra dağı, çevresindeki diğer dağlardan daha dik ve yüksek olup çıkılması zor çıplak ve kaygan kayalardan meydana gelen sivri tepesiyle uzak mesafelerden dahi kolaylıkla farkedilir. Hz. Peygamberin hayatında çok önemli bir yeri bulunan ünlü mağara zirvenin 20 m. kadar aşağısındadır. Bu mekân mağara olarak anılmakla birlikte aslında üst üste yığılan kaya blokları arasında kalmış iki tarafı açık, sivri tonozlu tünele benzer şekilde gayri muntazam bir boşluktan ibarettir. Son zamanlarda düşme tehlikesi göz önüne alınarak girişin karşısındaki (Kabe yönünde) açıklık taşlarla kapatılmış, sadece hava akımı sağlamak için üst kısmında küçük bir aralık bırakılmıştır. İçerideki boşluk, bir kişinin başı tavana değmeyecek şekilde ayakta durabileceği kadar yükseklikte ve yere uzanabileceği kadar genişlik ve uzunluktadır. Tabana yine son zamanlarda beton karo döşenmiştir, burada ziyaretçiler teberrüken iki rek'at namaz kılmaktadır. Mağaraya tabii kayalardan oluşan yüksek basamaklarla çıkılır ve dar bir düzlükten geçerek girilir. Mekkeliler arasında, receb ve ramazan gibi senenin belirli aylarında İnzivaya çekilen bazı hanîfler bulunuyordu. Hz. Muhammed'in dedesi Abdülmuttalib de bunlardan biriydi ve Allah'ın varlığına, ceza ve mükâfat yeri olarak âhiretin mevcudiyetine inanmış, zaman zaman Hıra dağındaki mağaraya çekilip kendini ibadete vermişti. Zeyd b. Amr b. Nüfeyl'in de Hıra'da belirli bir yeri vardı. Hz. Muhammed de muhtemelen otuz beş yaşlarında iken ramazan aylarında dedesinin inzivaya çekildiği Hıra'daki mağaraya kapanmaya başladı. Özellikle nübüvvetin ilk müjdeleri olarak kabul edilen sadık rüyalar gördüğü altı ay içerisinde yalnız kalmak istiyor ve bu mağarada tefekküre dalıyordu. Dağdan her inişinde evinden önce Kabe'ye gidip tavafta bulunmayı âdet edinmişti, zaman zaman hanımı Hz. Hatice'yi de beraberinde Hi-ra'ya götürüyordu. Azık olarak yanına çok az miktarda süt, kurutulmuş et veya zeytinyağı ile kuru ekmek alır, bunlar tükenince evinden yenisini tedarik edip tekrar mağaraya dönerdi. Nihayet kırk yaşına basıp olgunluk çağına ulaştığı 610 yılı Ramazan ayının son on günü içerisindeki -sonradan Allah'ın Kadir adını verdiği (Kadr 97/1-5) bir gece (Hz. Âişe'nin rivayetine göre 27. Pazartesi) sabaha karşı, daha önce hiç karşılaşmadığı Cebrail vasıtasıyla Alak sûresinin "ikra" (oku) emriyle başlayan ilk beş âyeti indirildi. Cebrail ilk defa Hıra dağında, bütün ufku kaplamış ve bir taht üzerinde oturmuş halde Resûl-i Ekrem'e gelip aslî suretinde görünmüş ve onu kuvvetle sıkıp okumasını isteyerek ilk vahyi getirmiştir. Bu olay üzerine aşırı bir heyecan ve korkuya kapılan Hz. Muhammed süratle Hi-ra'dan inerek evine gelmiş ve Hz. Hatice'den üstünü örtmesini istemiştir. Daha sonra Hz. Hatice onu Hıristiyanlığı kabul etmiş olan amcası Varaka b. Nevfel'e götürmüş, böylece Hz. Peygamber kendisine gelenin vahiy meleği Cebrail olduğunu öğrenerek sükûn bulmuştur. Rivayete göre ilk vahyin indirilmesinden önce, hatta Hz. Muhammed henüz çocukken Cebrail tarafından göğsü yarılıp kalbi yıkanarak (veya genişletilerek) vahiy kabul etmeye uygun hale getirilmiş ve bu olay da yine Hıra dağı üzerinde vuku bulmuştur. Sonradan bu olayın meydana geldiği nokta olarak kabul edilen yerde kubbesi uzaktan görülebilen büyükçe bir mescid yapılmıştır. Mescidin içinde bulunan kayaya Hz. Peygamber'in göğsünün yarılması esnasında yaslandığı rivayet edilir. İnşikâku'l-kamer hadisesinde ayın bir parçası Hıra'nın bir tarafında, diğeri Öbür tarafında görülmüştü. Rivayete göre Hz. Peygamber, bir gün yanında ashaptan bir grup olduğu halde Hıra dağının üstüne çıkmış, o sırada dağ sallanınca, "Ey Hıra. sakin ol! Zira üzerinde bir nebî, bir sıddîk ya da bir şehidden başkası bulunmamaktadır demiştir; Uhud dağı için de buna benzer bir rivayet nakledilir. Hicretten önceki Tâif yolculuğundan dönüşünde Resûl-i Ekrem, Mekke'ye girebilmek için himayesine sığınabileceği bir kimse bulmak amacıyla araştırma yaptırırken Hıra mağarasında beklemiş, müşriklerin ileri gelenlerinden olan akrabası Mut'im b. Adfnin teklifini kabul ettiğini öğrenince buradan ayrılmıştır. Bir defasında yine Hz. Peygamber Hıra"da iken Cebrail gelerek Hz. Hatice'ye hem Cenâb-ı Hakk'ın hem de kendisinin selâmını söylemesini ve cennette ona içinde çalışıp yorulmanın bulunmadığı, inciden oyulmuş sakin bir köşkün verileceğini müjdelemesini istemiştir. Resûl-i Ekrem'in bu dağda geçirdiği inziva hayatının ve peygamberlik görevinin burada başlamasının hem şahsı, hem de müslümanlar için Önemi büyüktür. Mutasavvıflar, onun Nur dağındaki itikâfını Hz. Musa'nın Tûr dağındaki halvetiyle kıyaslayarak hâtıralarını birlikte yaşatmışlar ve dinî hayat açısından inziva ve itikâfin önemini vurgulamak için Hz. Peygamber'in Hıra mağarasındaki zâhidâne yaşayışını örnek kabul etmişlerdir. Vaktiyle dağın tepesinde bulunan bir kubbe daha sonra yıkılmış, mağaranın biraz yukarısında Osmanlılar zamanında yaptırılan su sarnıcının kalıntıları ise günümüze ulaşmıştır. Hıra dağının etekleri bugün büyük bir yerleşim merkezi halini almıştır. Mekke'den Taife giden ikinci yol da bu dağın önünden geçer. |