Thread Rating:
  • 72 Vote(s) - 2.81 Average
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
MÜRİDİN EDEBLERİ
#1
Oku-1 
MÜRİDİN EDEBLERİ

Bir mürid mürşidi kamili mükemmeli bulduğunda onunla beraberken ve ayrıyken edebi
gözeterek ona malı ve canıyla hizmet etmesi gerekir. Eğer mürid edebe uymazsa feyiz kaçar;
nur karanlığa dönüşür ve manevi ayrılık gelir.
Şeyh Taceddin-i Hin-i Nakşibendi’nin (k.s) Naciyetul Kübra isimli eserinde bu konu şöyle
açıklanmıştır: ‘Bazı şeyhlerin hakkın ancak güzel edebe uymakla ödenebilir. Şeyhe saygıyla
davranmak onun hakkını vermek; saygısızlıkta bulunmak ise zarar etmek ve büyük bir
kusurdur. Çünkü mürşide manevi babalık hakkı vardır.’
Ben de diyorum ki: Manevi nispet Allah (c.c) aşıklarının yanında maddi babalıktan daha
şereflidir. Bu yakınlık Bilali Habeşi ve Selmani Farisi (r.a) Hazretlerini Ehli Beyte dahil etti,
amcalık bağı olan Ebu Talip de manevi nispetten uzak kıldı.
Şeyh Şerafettin Ömer İbni Farid (k.s) bu yakınlık için şöyle buyurdu: ‘İlahi aşk yolundaki
manevi nispet anne ve babanın yakınlığından daha fazladır.’
Mürid gayesinden başka her şeyle ilgisini keserek, nefsini tüm yaratıklardan daha aşağı
görmelidir. Kendisi nefsi için hiç kimseden bir hak istememeli, aksine üzerine geçmiş olan
kişilerin haklarını ödemelidir. Hal, makam, keramet, fena ve beka gibi isteklerde
bulunmamalıdır. Böyle amacı olan nefsine uymuş sayılır. Ayrıca makam ve keşiflere ait
kendisinde bir durum oluşursa tek başına karar vermemeli ve buna güvenmemelidir.
Kendisini tembelliğe ve aşağılık duygusuna kaptırmamalıdır.
Tarikatın anası edeptir. İnsan Allah (c.c) ancak edeple erişir. Allah’a kavuşamayan da edebe
uymadığı için kavuşamaz.
Müridin Mürşidiyle İlgili Dikkat Etmesi Gereken Edepler
1- Herhangi bir konuda şeyhini aldatmamalıdır. O’na son derece saygı göstermelidir.
2- O’nun öğrettiği zikir ile kalbini düzeltmeye çalışarak gafletten kurtulmaya çabalamalıdır.
3- Bir konuda haklı bile olsa şeyhin sözünü ve gayesini anlamaya çalışmalı; ona karşı ölü
yıkayıcısının eli altındaki ceset gibi olmalıdır.
4- Şeyhi bir şey sormadan söz söylememelidir.
5- Herhangi bir isteğini şeyhinden başkasına söylememelidir. Eğer mürşidine ulaşamazsa ve
çok gerekliyse salih, eli açık ve takva sahibi kişilerden istekte bulunabilir.
6- Ancak mürşidi aracılığıyla istek ve gayesine ulaşabileceğine inanmalıdır. Sevgisi başka bir
şeyhe yönelirse kendi mürşidinden yarar göremez ve feyz kapısı kapanır.
7- Mürşidinin kendi üzerindeki tasarrufunu kabullenerek emrine uymalı ve her konuda ona
hizmet etmelidir. Çünkü arzu ve sevgi bu yolla oluşur ve ihlasla gönülden bağlılığın ölçüsü bu
yolla anlaşılır.
8- İbadetlerinde adetlerinde ve tüm yaptığı işlerinde mürşidinin isteğini kendi isteğinden üstün
tutmalıdır.
9- Mürşidin iyi ahlakına ve olgunluğuna güvenerek onun hoşlanmadığı şeyleri yapmaktan
kaçınmalıdır.
10- Kendi durumunu mürşidine açıkladıktan sonra bir şey istemeden verilecek karşılığı
beklemelidir. Birisi şeyhine bir şey sorarsa kendisi cevap verme küstahlığında
bulunmamalıdır.
11- Mürşidinin bulunduğu toplulukta yüksek sesle konuşmamalıdır. Çünkü bu çok kötü
edepsizliktir. Bize anlatıldığına göre bir gün İmamı Züfer abdest alıyordu, hocası İmam-ı
Azam Ebu Hanife (r.a) onun yanından geçti. İmam-ı Züfer ayağa kalkmayarak saygıda kusur
etti. Bundan dolayı en üstün öğrenci olacakken derecesi en düşük kaldı.
12- Mürşidinin hiçbir haline kalben dahi olsa karşı koymamalı ve içinde şüphe belirirse iyiye
yormalı; iyiye yoramazsa kusuru kendinde aramalıdır. Musa (a.s) ile Hızır (a.s) arasına geçen
olayı düşünmelidir. Çünkü mürşide karşılık vermek çok çirkindir ve bundan ortaya çıkacak
perdelenmenin ilacı yoktur. Ayrıca tüm feyiz kapıları kapanır.
13- Mürşidinin çare bulması için iyi veya kötü tüm olayları ona açıklamalıdır. Çünkü mürşit
doktor gibidir; müridin halini öğrendiğinde onun sorununu düzeltmeye ve iyileştirmeye
çalışır. Bu nedenle nasıl olsa şeyhim benim sorunumu biliyor diye sorunu ona iletmemek
doğru değildir. Çünkü bazen mürşit keşfinde yanılabilir. Velilerin keşfinde yanılması
alimlerin içtihatda yanılması gibidir, yanılan da sevap kazanır. Şeriatın kurallarına uymadıkça
keşiflere uyulmaz. Gerçek bile olsa bunlarla karar verilmez.
14- Müridin şeyhine gönülden bağlılığı eziyetli ve sıkıntılı olduğunda bile bozulmamalıdır.
Moral bozacak sözler, dedikodular ümidini kırmamalı; Allah’tan (c.c) istediği feyzi ancak
mürşidinin aracılığıyla elde edebileceğine inanmalıdır. Bunun için şeyhine olan sevgisi be
bağlılığı kendi nefsinden, çoluk çocuğundan ve malında daha fazla olmalıdır.
15- Mürşidinin yaptığı ibadet ve hareketlerin hepsini yapmaya kalkışmamalıdır. Çünkü
mürşidinin bulunduğu hal ve derecesiyle ilgili bazı yaptıkları müride uygun düşmeyebilir.
16- Şeyhinin emirlerini yorumsuz başkasına devretmeden hemen yerine getirmelidir.
Geciktirirse veya yapmasa feyiz kesilir.
17- Mürşidinin verdiği zikir, teveccüh ve murakabe gibi görevleri emrettiği şekilde yerine
getirmelidir.
18- Mürşidi ile birlikte bulunurken hareketlerine, sözlerine, sorduğu soru ve verdiği
cevaplarına dikkat etmeli; ileri- geri konuşmamalıdır. Zira böyle şeyhin büyüklüğünü ve
saygısını müridin kalbinden gider.
19- Mürşidiyle konuşacağı anları iyi ayarlamalı; verdiği cevapları can kulağıyla dinlemeli,
konuşurken edepli ve haddini aşmadan kısa ve öz derdini anlatmalıdır.
20- Mürşidinin kendisine açıklanan sırlarını gizlemelidir.
21- Allah Teala’nın (c.c) mürşidi aracılığıyla kendisine bağışladığı keşif, keramet, hal ve
düşünceleri şeyhinden saklamamalıdır.
22-Uygunsuz kişilerin yanında mürşidinden söz etmemeli ve onun sohbetlerini
anlatmamalıdır. Onlara ancak akılları ve anlayışları derecesinden açıklama yapabilir.
23- Mürşide kapılanmak gerçekleştiğinde size Allah’u Teala’yı (c.c) tanımak ve bilmek için
geldim demelidir. Şeyhi kendisini kabul ettikten sonra bir şey istemez, ancak hizmet eder.
Böylece mürşidinin kendisini kabulü tam olur. Bu süre boyunca şeyhi bir şey emrederse
bildiği şey dahi olsa onunla uğraşmalıdır.
24- Herhangi bir kimse şeyhine selam söylemek isterse, o görevi üzerine almamalıdır.
25- Mürşidi ile beraberken başka şeylerle ilgilenmemeli, tam anlamıyla ona yönelmelidir
26- Mürşidinin karşısında abdest bozmamalı, tükürmemeli, sümkürmemeli, nafile namaz
kılmamalı, tesbih çekmemeli ve bir şeyle oynamamalıdır.
27- Mürşidi emretmedikçe baş köşeye geçmemelidir.
28- Mürşidin seccadesi, yatağı, kap ve kacağı gibi özel eşyaları kullanmamalıdır.
29- Karanlık gibi zorunlu haller olmadıkça mürşidinin önünde yürümemelidir.
30- Mürşidinden uzakta iken ilgiyi kesmemek için mektuplaşmalı, bu mektupları korumaya
özen göstermelidir.
31- Abdestsiz olarak şeyhinin yanında oturmamalıdır.
32- Nehir gibi akarsu kıyısında abdest alırken mürşidinden üst tarafta bulunmamalıdır.
33- Uzakta bulunsa dahi şeyhinin bulunduğu yöne ayağını uzatmamalıdır.
34- Mürşidi bir şeyle uğraşırken veya elini tutup yakalayarak, çekerek öpmeye
çalışmamalıdır.
35- İzin almadan günlük tutma bile olsa karşısında bir şey yazmamalıdır.
36- Şeyhinden olağanüstü halde ve keramet beklememeli ve istememelidir.
37- Mürşidinin kendisine verdiği armağanlara özen göstererek ömrü boyunca saklamalı; hiç
kimseye vermemeli ve satmamalıdır.
38- Mürşidinin ahlakıyla ahlaklanmaya çalışmalıdır.
39- Mürşidinin sevdiklerini sevmeli, hoşlanmadıklarından hoşlanmamalıdır.
40- Mürşidi ayakta dururken kendisi oturmamalıdır. Sırtını şeyhine dönmemeli ve kapıyı
vurarak sertçe örtmemelidir.
41- Bir mürşit müridini tarikattan çıkarırsa tamamıyla ondan ayrılmaz. Çünkü böyle bir
müridin başkasının aracılığıyla kurtulması imkansızdır.
42- Benim mürşidim Peygamberden, sahabelerden, tabiin hazretlerinden daha büyüktür gibi
düşüncelere sapmamalı ve konuşmamalıdır.
43- Mürşidine gözünü dikip bakmamalı; o başka tarafa bakarken rabıta amacıyla göz ucuyla
bakmalıdır.
44- Mürşidiyle birlikte otururken manevi yarar sağlamak için kalbini onun kalbine bağlı
bulundurmak gerekir. Çünkü, nispet ve feyiz şeyhinin sohbetiyle oluşur ve gafil olanlardan
geriye döner, uyanık olanların kalbine girer. Manevi nispet dumanın yayılması veya
yağmurun yapması gibi yayılır ve onu ancak ihlas ve ilahi sevgisi tam olanlar hisseder.
45- Mürşidiyle birlikte otururken gönlü engin ve iç huzuruyla olmalıdır. Bunu sağlamak için
gözleri kapayıp sanki başının üzerinde duran kuşu ürkütmeyecek şekilde kıpırdamadan
durmalıdır.
46- Zamanı öğrenmek için iki de bir saatine bakmamalı; içine sıkıntı gelince şeyhin yanında
çıkıp gitmelidir.
47- Mürid, şeyhinin çocukları, akrabalar ve komşuları yanında da edepli, saygılı ve vefalı
olmalıdır.
48- Mürşid kendisini yemeğe çağırdığında, mürid güzel yemekler ve içecekler, rahat yataklar
isteğinde bulunmamalıdır. Hazırlananı yemeli; bulunduğu yerde yatmalı ve bu durumu nispet
alması için büyük bir devlet ve nimet saymalıdır. Bu sırada bir kusur işlerse Cenab-ı Hakk’a
(c.c) istiğfar etmelidir.
49- Hizmet ederken gerek mürşit, gerek diğer müridler, gerekse de misafirler için yaptığı
hizmetin nispet bakımından eşit olduğuna inanmamalıdır.
50- Mürşidiyle herhangi bir konuda görüşmek isteyen onun boş ve uygun zamanı kollamalı;
51- Mürid mürşidinden herhangi bir şey veya hizmet istememelidir. Sadece hastalık, sıkıntı
gibi durumlarda bilgi verilir. Mürşit ister dua eder, isterse etmeyebilir.
52- Mürşidi başkalarıyla konuşurken, yanına sokulmamalıdır. İzin isteyeceği zaman evinden
çıkmasını istememeli; çok acil işi varsa uygun bir şekilde haber göndermelidir.
53- Sabah namazından güneş doğuncaya kadar ve akşam yatsı namazları arasında özel
görevleri olduğundan mürşidiyle konuşmamalıdır.
54- Mürid herhangi bir yerde sohbet etmesi gerekirse mürşidiyle ilgili konuşma yapmalıdır.
55- Mürşidini ziyaret geldiğinde kendi başına ne kadar kalacağına karar vermemelidir. İstek
ve arzusu olduğu sürece orada kalmalı ve gitme kararını mürşidine bırakmalıdır.
56- Mürşidini kabul etmeyen kişilerle bir arada bulunmamalıdır.
57- Mürşit herhangi bir konuda yasaklama getirirse (bir yere gitmeyi, bir şeyi yemeği, bir şey
yapmayı yasaklarsa) üzülmemeli, aksine benim yararım içindi diye sevinmelidir.
58- Gördüğü rüyaları kendi yorumunu önemsemeden mürşidine anlatmalı, onun yorumuna
göre davranmalıdır.

Kar©glan Başağaçlı Raşit Tunca
Smileys-2
Reply


Forum Jump:


Users browsing this thread: 1 Guest(s)