Welcome, Guest |
You have to register before you can post on our site.
|
Forum Statistics |
» Members: 27
» Latest member: Fahriye
» Forum threads: 649
» Forum posts: 926
Full Statistics
|
|
|
Deccal aleyhillanenin Ahirzaman Fitneleri (Kar©glanin 12 Eylül 2016 Vaazi) |
Posted by: RasitTunca - 05-31-2018, 12:01 AM - Forum: 2016 Tasavvuf Sohbetleri Arşivi
- No Replies
|
 |
Deccal aleyhillanenin Ahirzaman Fitneleri
(Kar©glanin 12 Eylül 2016 Vaazi)
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
قَالَ هَلْ آمَنُكُمْ عَلَيْهِ إِلاَّ كَمَا أَمِنتُكُمْ عَلَى أَخِيهِ مِن قَبْلُ فَاللّهُ خَيْرٌ حَافِظًا وَهُوَ أَرْحَمُ الرَّاحِمِينَ
Kâle hel âmenukum aleyhi illâ kemâ emintukum alâ ahîhi min kabl(kablu), fallâhu hayrun hâfizâ(hâfizen) ve huve erhamur râhimîn
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Ya'kub: “Daha önce kardeşiniz Yûsuf'u size nasıl emanet ettiysem, onu da aynı şekilde size emanet edeyim öyle mi? Oysa Allah koruyup gözetici olarak, sizden elbette daha iyi, daha üstündür. Çünkü O, acıyıp merhamet edenlerin en yücesidir.”
Sadakallahul Aziym YUSUF Suresi 64. ayet
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَاللّهُ غَالِبٌ عَلَى أَمْرِهِ وَلَكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لاَ يَعْلَمُونَ
vallâhu gâlibun alâ emrihî ve lâkinne ekseren nâsi lâ ya’lemun.
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
“Ve Allah, emrinde ve işinde (hükmettiginde) kazanan ve gâlip olandır. Ve lâkin insanların çoğu bilmezler.”
(Sadakallahul Aziym YUSUF Suresi 21. ayetten pasaj )
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
كَتَبَ اللَّهُ لَأَغْلِبَنَّ أَنَا وَرُسُلِي إِنَّ اللَّهَ قَوِيٌّ عَزِيزٌ
Keteballâhu le aglibenne ene ve rusulî, innallâhe kaviyyun azîz.
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Allah: “Ben ve elçilerim mutlaka gâlip gelecek.” diye yazdı. Muhakkak ki Allah; Kavî’dir (kuvvetlidir), Azîz’dir.
(Sadakallahul Aziym MÜCADELE Suresi 21. ayet)
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
إِذَا جَاء نَصْرُ اللَّهِ وَالْفَتْحُ وَرَأَيْتَ النَّاسَ يَدْخُلُونَ فِي دِينِ اللَّهِ أَفْوَاجًا فَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ وَاسْتَغْفِرْهُ إِنَّهُ كَانَ تَوَّابًا
izâ câe nasrullâhi vel feth. Ve raeyten nâse yedhulûne fî dînillâhi efvâcân. Fe sebbih bi hamdi rabbike vestagfirhu, innehu kâne tevvâbâ.
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Allah’ın yardımı ile fetih geldiği zaman. Ve insanların grup grup Allah’ın dînine girdiğini gördüğünde, Rabbini hamd ile tespih et. Ve O’ndan mağfiret dile. Muhakkak ki O, tövbeleri kabul edendir.
(Sadakallahul Aziym NASR Suresi 1., 2., 3. Ayetler )
---oOo---
Ahmed b. İdris; Muhammed b. Abdülcabbar, İbn Ebû Umeyr, Hammad b. Osman aracılığıyla Muhammed b. Müslim’den rivayet eder:
Ebû Cafer [Muhammed Bakır aleyhisselâm]’a Allahu Teâlâ’nın “Kararıp ortalığı bürüdüğü zaman geceye and olsun!” “Açılıp ağardığı vakit gündüze and olsun!” ayetini okuyunca
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular ki
“Gündüzden kasıt biz Ehli-beyt’ten olan el-Kâim Mehdi [aleyhisselâm]’dır. Zuhur ettiğinde deccaliyete galip gelecektir. [Allah] Kur’an’da insanlar için meseller vermiş ve nebisine onunla hitap etmiştir. Bizden başka kimse ondan haberdar değil.”
Meclisî, Bihârü’l-Envâr, Beyrut, 1404, c.24, s.71–72.
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
أَمْ يَقُولُونَ افْتَرَى عَلَى اللَّهِ كَذِبًا فَإِن يَشَأِ اللَّهُ يَخْتِمْ عَلَى قَلْبِكَ وَيَمْحُ اللَّهُ الْبَاطِلَ وَيُحِقُّ الْحَقَّ بِكَلِمَاتِهِ إِنَّهُ عَلِيمٌ بِذَاتِ الصُّدُورِx
“Yoksa onlar: "Allah'a karşı yalan düzüp-uydurdu"mu diyorlar? Oysa eğer Allah dilerse senin de kalbini mühürler. Allah, batılı yok edip-ortadan kaldırır ve Kendi kelimeleriyle hakkı hak olarak pekiştirir (gerçekleştirir). Çünkü O, sinelerin özünde olanı bilendir.” [Şura Suresi, 24]
Tefsirü’l-Kummî eserinden:
Babam; İbn Ebû Necrân aracılığıyla Muhammed b. Müslim’den rivayet etti:
Ebû Cafer [Muhammed Bakır aleyhisselâm] buyurdu ki:
Ayette geçen [Şura Suresi, 24] “Allah batılı yok eder” demek ortadan kaldırır demektir. “Hakkı sözleriyle gerçekleştirir” ile kastedilen ise Hz. Muhammed’in soyundan gelen el-Kâim [Mehdi aleyhisselâm]’dır.”
Meclisî, Bihârü’l-Envâr, Beyrut, 1404, c.24, s.176.
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
"Hz. Âdem’in yaratılışından kıyamet kopuncaya kadar deccaldan daha büyük bir fitne yoktur."
(Hadis-i Şerif , Müslim, Fiten, 126)
Mehdiyle ilgili olarak da Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
“Onu gördüğünüzde, buz üzerinde sürünerek de olsa, gidip ona biat edin. Çünkü o, Allah'ın halifesi olan Mehdidir.”
(Hadis-i Şerif , İbnu Mace, Fiten, Hadis No:4084)
yine deccalla ilgili
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
"Sizi ondan sakındırırım. Hiçbir peygamber yoktur ki, kavmini ondan sakındırmış olmasın. Ben size, hiçbir peygamberin onun hakkında demediği bir şeyi söylüyorum: Onun bir gözü kördür.”
(Hadis-i Şerif , Müslim, Fiten, 95)
Bizim bu hadise yorumumuz ise allahu alem burdaki bir gözü kördürden kasdedilen Yani, maddiyatı görür, maneviyatı görmez. Sistemi de sırf dünyaya yöneliktir.
"Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ ibrâhîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
"Allâhumme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârakte alâ ibrahîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
Yolculugumuza başliyoruz :
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَقَالُوا مَا هِيَ إِلَّا حَيَاتُنَا الدُّنْيَا نَمُوتُ وَنَحْيَا وَمَا يُهْلِكُنَا إِلَّا الدَّهْرُ وَمَا لَهُم بِذَلِكَ مِنْ عِلْمٍ إِنْ هُمْ إِلَّا يَظُنُّونَ وَإِذَا تُتْلَى عَلَيْهِمْ آيَاتُنَا بَيِّنَاتٍ مَّا كَانَ حُجَّتَهُمْ إِلَّا أَن قَالُوا ائْتُوا بِآبَائِنَا إِن كُنتُمْ صَادِقِينَ قُلِ اللَّهُ يُحْيِيكُمْ ثُمَّ يُمِيتُكُمْ ثُمَّ يَجْمَعُكُمْ إِلَى يَوْمِ الْقِيَامَةِ لَا رَيبَ فِيهِ وَلَكِنَّ أَكَثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ
Ve kâlû mâ hiye illâ hayâtunâd dunyâ nemûtu ve nahyâ ve mâ yuhlikunâ illâd dehr, ve mâ lehum bi zâlike min ilmin, in hum illâ yezunnûn. Ve izâ tutlâ aleyhim âyâtunâ beyyinâtin mâ kâne huccetehum illâ en kâlû’tû bi âbâinâ in kuntum sâdıkîn. Kulillâhu yuhyîkum summe yumîtukum summe yecmeukum ilâ yevmil kıyâmeti lâ raybe fîhi ve lâkinne ekseran nâsi lâ ya’lemûn.
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Ve: “O (hayat), dünya hayatımızdan başka birşey değildir, ölürüz ve diriliriz. Ve bizi dehrden (zamandan) başka birşey helâk edemez.” dediler. Ve onların bu konuda ilimden (nasipleri) yoktur. Onlar sadece zanda bulunurlar. Onlara âyetlerimiz beyan edilerek okunduğu zaman onların delilleri (iddiaları): “Eğer siz sadıklarsanız (doğru söyleyenlerseniz), babalarımızı getirin!” demekten başka birşey olmadı. De ki: “Allah sizi yaşatır, sonra öldürür. Sonra sizi, hakkında şüphe olmayan kıyâmet günü (biraraya) toplar.” Ve lâkin insanların çoğu bilmezler.
(Sadakallahul Aziym CASİYE Suresi 24. 25. 26. ayetleri )
yukardaki hadisde gecen "Onun bir gözü kördür.” sözünü yorumluyan diyorki : "bir gözü kördürden kasdedilen Yani, maddiyatı görür, maneviyatı görmez. Sistemi de sırf dünyaya yöneliktir." o zaman bu illuminati gözü ile temsil edilmek istenilen göz ne o zaman? onlar dünyayi o tek gözle izlediklerini söylüyorlar zaten. daha deccal aramaya lüzüm varmi, onlar resmen kendilerinin deccaliyat örgütü olduklarini alenen bildirip, onu temsil ediyorlar zaten, o halde o grubun 33 dereceden masonlari, afedesiniz götlerindeki gözleriyle dünyayi görürler ve izlerler. ve bu da nerden cikdi deyince, biz müminler neden namazda, secde ve rukuda kicmizi havaya dikeriz diye, fransiz gavuruda karikatür yapip soruyordu, sebebi işde, Allah insanlarin kicina bir adet dürbün, kainati gözleyici göz koymuş ki, ondan bakinca onun kainati gözüküyor, ve onunla kim ne yapmiş, ve ne yapiyor gözüküyor. işde inanmayan dangillaraaciklama: almancada g ö t e "arschloch" denilir "g ö t de li gi" demek işde. Allahu tealanin yukarlarda semada bir yerdede onun arşu aalasi varmiş deniyor, yani arş ne o zaman bilirmisiniz, işde Allahu Tealanin kainati izledigi, ve ordan yönettigi o dürbüne ve aygita verilen isim, yani diyorki kuranda :
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
إِنَّ رَبَّكُمُ اللّهُ الَّذِي خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ فِي سِتَّةِ أَيَّامٍ ثُمَّ اسْتَوَى عَلَى الْعَرْشِ يُدَبِّرُ الأَمْرَ مَا مِن شَفِيعٍ إِلاَّ مِن بَعْدِ إِذْنِهِ ذَلِكُمُ اللّهُ رَبُّكُمْ فَاعْبُدُوهُ أَفَلاَ تَذَكَّرُونَ
İnne rabbekumullâhullezî halakas semâvâti vel arda fî sitteti eyyâmin summestevâ alâl arşi yudebbirul emr(emre), mâ min şefîin illâ min ba'di iznihî, zâlikumullâhu rabbukum fa'budûhu, e fe lâ tezekkerûn
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Muhakkak ki sizin Rabbiniz Allah, semaları ve yeryüzünü 6 günde yaratandır. Sonra arşa istiva etti. Ordan veya onunla İşleri düzenler, ve O’nun izni olmadıktan sonra (olmadıkça) bir şefaatçi, yani ögretici olmadan, ondan haberdar olmak yoktur. İşte bu Allah, sizin Rabbinizdir. Artık O’na kul olun. Hâlâ tezekkür etmez misiniz?
(Sadakallahul Aziym YUNUS Suresi 3. ayet )
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
الَّذِي خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا فِي سِتَّةِ أَيَّامٍ ثُمَّ اسْتَوَى عَلَى الْعَرْشِ الرَّحْمَنُ فَاسْأَلْ بِهِ خَبِيرًا
Ellezî halakas semâvâti vel arda ve mâ beynehumâ fî sitteti eyyâmin summestevâ alâl arşir rahmânu fes’el bihî habîrâ
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Gökleri ve arzı (yeryüzünü) ve ikisi arasındakileri altı günde yaratan O’dur. Sonra Rahmân arşa istiva etti. Öyleyse onu (arş nedir), bundan haberdar olana sor.
(Sadakallahul Aziym FURKAN Suresi 59. ayet)
Peygamberimizin arkada gözü mü vardı? Arkasını nasıl görürdü?
ve Hz. Peygamberin ashaba safları düzeltmelerini isterken
“Saflarınızı düzgün tutun, Kuşku yok ki ben arkada olup bitenleri görüyorum” dediği sahih hadisle sabittir.
(bk. Buhari, Ezan, 71-72; Müslim, Salat, 125(434); Nesaî, İmamet, 27)
bu hadis gösteriyorki Muhammed, o insanin kicindaki dürbünü acabiliyordu, ve kicindaki gözü ilede arkasini ve kainati görüyordu.
yani işde o 33 derceden bir mason olan kimseninde, bu örgüt kicindan girip, o kicicndaki dürbünü acmasani ögretiyor, ve kici ile dünyayi görmeye başliyor, ve derece derece yani gözü nereye kadar görcek onun dercesini bagli iş de 33 dereceden demek en yüksek demek, yani "arş a istiva" ve ordan yönetmek demek
işde zamanin kutbuda mesala mekkede otururken, o bilmem, almanyadaki bir sofisine müdahele edip yönetiyor, düşünkü icindeki kaianatin özel dügmeleri var, ve ondan sen bakinca ordaki bir dügmeye dokunman, almanyadaki ahmete dokunman gibi, yine adnan okdar bir dua ögrtiyor diyorki tirnaginin ucundan dünyayi gösteren dua diyor, neymiş o dua, halbuki işde kicindaki gözü acik olmayanin dua etmesi bir işe yaramaz, ancak o kicindaki gözü acilinca görebilir, yani dürbünü acilmasi lazimki görsün, ve neden secde yapariz yani dürbüüüüüün işde azizim. hak o dürbünü görür amma, Allahin senin kicinami ihtiyaci var, kainati görmek için, hayir, Allah Hz Ademi yaratmadan önce secdede yokdu, namazda yokdu, o dürbün denen arşlochda yokdu, götde yokdu, göt sonradan icad oldu. öyle olunca Allahin semada bir yerde Arşu Aala denilen özel bir dürbünü, büyük kocaman bir dürbünü var zaten, ordan bakip görüyor demiyormu o ayette, arşdan bütün işleri emredip yönetir demiyormu yunus suresinde. nedir o Arş, işde insanlarin ve hayvanrinda KICINA onun bir numunesini takmişki, senin kicdan, namazda secde edince bakar, yine senin kainatini görür, sen namaz kilmasan bile, senin sifatin olan cibilliyatin olan bir havan varki, hayvanlarin cogu zaten ruku eder vaziyette, yani dürbüne bakilcak halde duruyor, yani egilmesini gerek yok, zeten egik durumda yani, öyle olunca senden bakmasa bile, senin cibilliyatindan bakar bilir bulur, yine ordan bakmasa yukardaki arşdan bakar görür.
hani derler ya "bu adamin kicinda gözü var herşeyi görüyor" derler, essaf adamin kicinda gözü vardir, ona Arapca dübür veya türkce dürbün derler işde.
bu meseleyi acikladikdan sonra ikinci mesele ise, gecen hafta dedikki, kuranin tamamini hesap ilmi ile yazinca, yani ebced degerleri olarak yazilinca, o surenin ve ayetin, kelimenin frekans degerini veriyor dedik, ve öyle olunca, gavur denen ahmaklar, bunun fiziki aygitini icad edip yapiyorlar. ve bu TV radyo yayinlari havada duruyor, sen onlara baksanda bakmasanda, dinlesende dinlemesende, onlar havada duruyor, bazi yayinlar canli deniyor, ve iki 3 saniyelik bir fark ile, Türkiyeden konuşan bir spiker, aninda mesala amerikadan görülüp duyalabiliyor. bunlar hepsi birer frekans degilmi, yani o gavur, bu senin herhangi bir zmaninin filmini cekip bunu dalga olarak hem yayiyor, hemde birde havadaki o dalgayi görüntüye ceviren bir aygit icad etmişmi? etmiş, sen Türkün müslümanin diyen dangil, daha bu AK parti bu göt parti diye kavga et dur , el anyaya sen konyaya derviş dansi yapmaya git, tam dangil, yani yarim falan degil tam dangil işde. ve öyle olunca yine internet denen bir buluş yaptilar Bilgisayar denen aleti elektrige takiyon birde internete baglanirsan, dünyanin dört bir yanindan herkesi hem görüyon, hem duyuyon, hemde istersen sende onlarla konuşabiliyon, peki bunlarin hepsi ne, yine sadece bir frekans yani dalga boyutu, elektrik dalgasi. yine o frekanslar halinde bir dalganin yayilimi veya yayilmişolan bir dalganin bir alet ile tekrar görüntü veya sese geri dönüşümü halinde. öyle olunca hayatta bir enerji, ve ölümde : bir enerji biriminden, diger enerji birimine dogru bir akiş. ve Allah dilerse, işde senin o hayatini serüvenini yaşayip öldügündeki son dalgani alip, geri döndürücü bir aygita takinca, aynen mesela havadaki TRT 1 in yayinlarini tev ile alabilmen gibi, Allah da insani yeniden geri döndürür. ve o casiye suresinde gecen : "bizi kim geri döndürcek, hadi dönüyorsa, o zaman babalarimizi diriltte geri döndür." dediler diyorya rabbimiz . halbuki bu mesala Demet Akalinin star tv deki bir yayinda konuk olup, onun söyledgi şarkinin, uzaya ve semaya frekans olarak aktarilmsi, ve o yayinin bizlerinde evindeki anten ve digital aygitlar ve bir de tv ve elekrtikle tekrar, o frekansin geri görüntü ve ses haline dönüştürülmesi, hatta eger o yayin canli ise, ancak iki üc saniye fark ile, aninda dinlemek ve görmek imkanina sahip oldugmuz gibi, ölümden yine tekrar hayata dönmekde, bu kadar basit, ve aynen o dönüştürücünün, sadece insanin yaydigi enerjiyi taniyip onu geri dönüştürmesinden başka birşey degil. ve bu keşfedilebilir nitekim isa, ölüleri diriltirdi deniyor. öyle ise bu mümkiiiin cigerim. mümkiiiin. yani öyle olunca yine senin enerjin beden denen kalipdan cikinca, yukarda berzah denen bir yerde, Demetin yayinin dalgasinin durdugu gibi duruyor, eger o girebilcegi yeni bir kalib bulursa, yeniden can olcak amma, onu bir kaba kuyabilcek bir görevli lazimki : deniyorki ruh denen, cocuk anne karninda bilmem kirk günlük iken icine konuyor .
Hadis-i şeriflerde Peygamberimiz (asv), çocuğun anne karnında oluşumunu anlatırken farklı ifadeler kullanmıştır. Bazı hadisler çocuğun yüz yirmi günlük iken canlandığı imajını verirken, bazı hadisler de kırk günlükken canlandığı açıklamasını yapıyor.
Hadisi yüz yirmi gün olarak yorumlayan alimlerimiz, ilk dört ay dolmadan kürtaj yapmanın haram olmadığını, ancak dört ay dolduktan sonra kürtajın haram olduğunu söylemişlerdir.
Ancak çocuğun kırk günde canlandığını ifade eden hadisleri esas alanlar ise, kırk gün geçtikten sonra kürtajın haram olduğunu ifade ediyorlar.
Biz de ruhun çocuğa kırk günlükken üfeleneceğini belirten rivayetleri esas alıyoruz.
RUH CENİNE NE ZAMAN ÜFLENİR?
Bu araştırma, cenine ruhun nefh edildiği vakti ele almaktadır. Bu konu, mesela çocuk aldırma (kürtaj) gibi mühim meselelerle çok sıkı bağlantısı olan önemli bir mevzudur. Araştırmada ruh ve hayatın şer'î naslardaki anlamını ve ruhla hayatın aynı şey olmadığını, ruhun hayattan başka olduğunu açıkladım. Mesela bitki canlı bir varlıktır. Fakat onda ruh yoktur. Ruh konusunu araştırmada bir sakınca olmayacağını da açıkladım. Bu araştırmada Ruhun cenine nefh ediliş vaktini beyan eden şer'î nasları aktardım. Hadisleri inceledikten ve karşılaştırdıktan sonra, ruhun cenine, yaygın olarak bilindiği şekilde üçüncü kırk günden sonra değil, ilk kırk günden sonra nefh edildiği sonucuna vardım.
Arapçada "Ruh" kelimesi, "Rîh: bir şeye girmek" kelimesinden türemiştir. Nefh edildiği(üflendiği) için ruh adı verilmiş olabilir. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
فَإِذَا سَوَّيْتُهُ وَنَفَخْتُ فِيهِ مِن رُّوحِي فَقَعُوا لَهُ سَاجِدِينَ
Fe izâ sevveytuhu ve nefahtu fîhi min rûhî fe kaû lehu sâcidîn.
“Onu şekillendirip içine ruhumdan üflediğim zaman onun için saygı ile eğilin.”
Sâd suresi, 72
Bir diğer ayette de şöyle buyurmaktadır:
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
ثُمَّ سَوَّاهُ وَنَفَخَ فِيهِ مِن رُّوحِهِ وَجَعَلَ لَكُمُ السَّمْعَ وَالْأَبْصَارَ وَالْأَفْئِدَةَ قَلِيلًا مَّا تَشْكُرُونَ
Summe sevvâhu ve nefeha fîhi min rûhihî ve ceale lekumus sem’a vel ebsâra vel ef’idete, kalîlen mâ teşkurûn
"Sonra ona biçim verip kendisine ruhundan üfledi ve sizleri sem’î (işitme hassası kulakli), basar (görme hassası gözlü ) ve fuad (idrak etme hassası akil ve beyinli) kıldı. Ne kadar az şükrediyorsunuz."
Secde suresi, 9
'Ruh' kelimesi, müzekker(eril)dir. Çoğulu 'ervah'tır. Hem müzekker hem müennes(dişil) olarak kullanıldığını söyleyenler de olmuştur. Müennes olarak kullanımı, muhtemelen ruhun nefs anlamına alınmış olmasından kaynaklanmaktadır. Çünkü bazılarına göre ruh ve nefs aynı şeydir.
Terim anlamına gelince; çoğu Kur'ân-ı Kerim'de olmak üzere çeşitli anlamlarda kullanılmıştır.
Kur'ân-ı Kerim. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَكَذَلِكَ أَوْحَيْنَا إِلَيْكَ رُوحًا مِّنْ أَمْرِنَا مَا كُنتَ تَدْرِي مَا الْكِتَابُ وَلَا الْإِيمَانُ وَلَكِن جَعَلْنَاهُ نُورًا نَّهْدِي بِهِ مَنْ نَّشَاء مِنْ عِبَادِنَا وَإِنَّكَ لَتَهْدِي إِلَى صِرَاطٍ مُّسْتَقِيمٍ
Ve kezâlike evhaynâ ileyke rûhan min emrinâ, mâ kunte tedrî mâl kitâbu ve lâl îmânu ve lâkin cealnâhu nûran nehdî bihî men neşâu min ibâdinâ, ve inneke le tehdî ilâ sırâtın mustakîm
"İşte sana da, emrimizle bir ruh (kalpleri dirilten bir kitap) vahyettik. Sen kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Ve lâkin O'nu “nur” kıldık. Kullarımızdan dilediğimizi O'nunla hidayete erdiririz. Şüphesiz ki sen onlari doğru bir yola iletiyorsun."
Şûrâ suresi, 52
öyle olunca işde bazi melek dedigimiz görevliler bu havadaki veya berzahdaki o insanin enerji boyutlarini toplayip, onlari ocuk denilen ceninin icine koymakla görevlilermiş cancagazim. onlarin yaptigi bu ilmi sen keşfet, sende ayni sistemi yapabilirsin. nitekim isa ve mehdi bu sistemin babasi ise, o zaman, zaman mehdi zamani ise, bunu keşfetmemek abes ve dangillik olur zaten. öyle olunca insaninda bütün hayati bir kitap halinde toplaninca, onunda sayisal bir degeri var, yani freknsi, yani hangi dalga boyut araligini kapsiyor o insan, yaptikjlari ile belli. ve deniyorki, insanin yaninda iki görevli melek var ve onlar insan ne yaptigini yazip kaydediyor ve onlara "Kiramen Katibin" melekleri deniyor.
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَإِنَّ عَلَيْكُمْ لَحَافِظِينَ كِرَامًا كَاتِبِينَ يَعْلَمُونَ مَا تَفْعَلُونَ
Ve inne aleykum le hâfızîn. Kirâmen kâtibîn. Ya’lemûne mâ tef’alûn.
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Ve muhakkak ki, sizin üzerinizde mutlaka (hıfzeden) hafaza melekleri vardır. Şerefli yazıcılar Katip Melekler (kaydediciler) olarak. Yaptığınız şeyleri bilirler.
(Sadakallahul Aziym İNFİTAR Suresi 10. 11. 12. Ayetler )
neden peki demek yokmmu dangil insan, işde senin frekans araligin yaziliyor, yani muhammed için "gezen yürüyen kuran" idi demek oluyorda, ben gezen yürüyen eşşekmi oluyon ahmak, bende gezen yürüyen bir kitabin, yani benimde kirman katibince kaydedilen bir kitabim var, ve o kitabida kiramen katibin, her gün düzenli olarak tumakdalar. benim kitabim benim kuranim, muhamedinki muhammed için lazim olan, benimki ise benim yenidne var olmam için lazim olan, ve kitap tamamlanip kapatilinca, işde eger kuranin sayisal ebced degri varsa, benim senin onun kitabininda sayisal bir degeri var. onlar berzah denen kitaplikda duruyor insan ölünce. ve o cocuga ruh koyan melek ordaki bir kitabi alip, o kodu bir cocuga koyunca, o cocuk işde mesala ibahimse, ibrahimin en son kaldigi yerden başliyor ve Ahmet se ölen bilmem falanci ahmetin kaldigi yerden başliyor. ve öyle olunca hali dokunurken, halinin genişligi adedince dügüm yapilir, ve ona bir sira desen dokunur, ikinci sirada ise, başka bir desen gelcekdir, ve toplam siralar dolunca halinin tüm desenini ortaya koyar, öyle olunca, Ahmet tamamlayamdi, mehmet gecdi üste, mhemette tamamlayamadi, bilmem ömer gecdi, ve dokundu dokundu ve toplam dokumaya bir motif diyoruz, ve bu motif bazen Hz ibrahim denen, bir haliyi oluşturmuş,veya halinin bir desenini, bazen musa denen bir haliyi, bazen ise bazende mehdiyi, yani öyle olunca, Ahmetler, Mehmetler bir desen veya sadece bir sirayi temsil ediyor olabilir degilmi, ve bir sira dokununca ikinci bir siraya ihtiyac vardirki onlarin toplamindanda hali denen o Teppich olabilsin. ve Bu hayatin dönüşüm halinde ve Ahmetten kalani, mehmet devam ediyor dememiz ise, işde alt motif, üst motife, üst motifde alt motife baglidir, birbirinden ayri olmaz, hepsi toplam olarak haliyi oluştururken, bütün siralar, o halida, birisi diger siraya ve toplu olarak halinin ana görüntüsüne baglidir, ve öyle olunca Ahmet kitapi kapadi, gonca diye bir kiza takdilar, o dmvam etdi, sonra, rose veya gül diye bir kiza takdilar o devam etdi, bir sirada o motif vurdu demek gibi birşey bu hayat serancami yani.
Ve bizde dünyaya gelmek şerefine erdigimize göre, bu teppichde bir musterde (desen de) biz yapacagiz, amma isterizki bu muster (desen) digerlerine örnek olsun, ve yukarlarda tekrar edilcek bir muster olsun, ve bunun için dedikki :
"River" Nehir ile yarışma, Nehir ile birlikte koşamazsın, o seni hep yener, çünkü sen yorulursun, amma o yorulmaz.
(Karoglan sözü 05.09.2016)
yukardaki söze açıklama : muhammed misyonu, ibrahim misyonu, kominizm misyonu, gibi bir misyon akıp gelen bir nehir gibidir, onlarin binlerce askeri vardır, sen yalnız başına onlarla yarışamazsın, onlar hep yener kazanır, çünkü onlar bir grup, o yüzden bir grup, bir tarikat olmak lazımdır, yalnız asker tek atlı araba gibi, grup 10 askerse 10 atlıaraba gibidir, o yüzden Raşidi tarikatını kuruyorum, seven ardımıza takılsın. dedik
ve Zikri Raşidi Evradiiza bir ayet daha ekliyoruz, ve o da ilk baştaki resimdeki yazili olan ayeti, yani bütün olrak ayet
قَالَ هَلْ آمَنُكُمْ عَلَيْهِ إِلاَّ كَمَا أَمِنتُكُمْ عَلَى أَخِيهِ مِن قَبْلُ فَاللّهُ خَيْرٌ حَافِظًا وَهُوَ أَرْحَمُ الرَّاحِمِينَ
Kâle hel âmenukum aleyhi illâ kemâ emintukum alâ ahîhi min kabl(kablu), fallâhu hayrun hâfizâ(hâfizen) ve huve erhamur râhimîn
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Ya'kub: “Daha önce kardeşiniz Yûsuf'u size nasıl emanet ettiysem, onu da aynı şekilde size emanet edeyim öyle mi? Oysa Allah koruyup gözetici olarak, sizden elbette daha iyi, daha üstündür. Çünkü O, acıyıp merhamet edenlerin en yücesidir.”
Sadakallahul Aziym YUSUF Suresi 64. ayet
Zikir terkibimizin 52_2. babinda o ayewtte her nekdar fallahu gecsede biz onu
"Vallâhu hayrun hâfizen ve huve erhamur râhimîn." olarak ve 10 defa tekar edilmek şartiyla ekliyoruz.
Cünkü Muhammed dediki "iki günü birbirine eş olan zarardadir."
şeytan ve deccal aleyhillane hic boş durmuyorlar, hergün bize karşi yeni bir silah üretiyorla, ve bizimde onlarla savaşacak yeni silahlara ihtiyacimiz var, allah bize, o gün hangi silahi ikram ederse, onu alip zikir corbamiza katmak zorundayiz, yoksa onlarla savaşamayip yenik düşeriz.
ve yine bize varid olduki yine, yeni bir silah kuşanmamiz lazim, cünkü dedikya kafir deccal frekans ile oynuyor, ve bizim yazdigimiz bu dualarinda kehrwertini aliyor, ve mesala duamaizin başinda, "onlar namazlarini muhafaza ederler" diye zikrediyozki, biz de o ayette gecen o nlar zümresini kaitilipda nerde olursak olalim namazimizi kilip kacirmayalim istiyoruz, ve kafir ise, ben bunu zikredip cekdikce, o da onu ters ceviriyor ve oluyormu sana "onlar namzlarini kacirirlar" ve o zaman bir de bakmişin öglen namazi calinmiş, ucmuş bilme ertesi gün sabah gitmiş, veya hakeza hakeza, siz anlyin artik, yine biz "ya halim ya selim" cekiyoz yani sakin olabilmek için, ve o da onu ceviriyor ve bize bir hiddet geliyor, ve yanardag gibi yeri gögü püskürüyoz, yani zor azizim, bu kafirlerle mücadele zor, silah lazim, ve yine varid olan silah ise, tam olarak bende henüz kullanmasini tam bilmiyon amma, o şu ki :
Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselam bir gece Rabbine şöyle dua etmiştir:
"Allahım, azabından affına, gadzabından mağfiretine sığınırım, Senden yine Sana iltica ederim. Sana gereği gibi hamd etmekten âcizim. Sen Kendini sena ettiğin gibi yücesin."
"Allahım, şayet ismimi saîdler defterine yazdıysan, orada sabit kıl. Şayet ismimi şakiler defterine yazdıysan oradan sil. Çünkü Sen buyurdun ki, 'Allah dilediğini siler yok eder, dilediğini de sabit bırakır, Levh-i Mahfuz Onun katındadır."
(Hadis-i Şerif )
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
يَمْحُو اللّهُ مَا يَشَاء وَيُثْبِتُ وَعِندَهُ أُمُّ الْكِتَابِ
Yemhûllâhu mâ yeşâu ve yusbit(yusbitu), ve indehu ummul kitâb.
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Allah, dilediği şeyi siler, yok eder (mahveder) ve (dilediği şeyi) sabit kılar ve ümmülkitap (ana kitap), O'nun indindedir (nezdindedir).
(Sadakallahul Aziym RA'D Suresi 39. ayet )
ve saliklarimiz yol tarikatimiza tabi olan, yol arkadaşlarimiz, bizim yolumuzda, şu an durdugumuz yer olan yere gelince, belalar musibetler etraflarını sarınca, ve atıkları her ok kendinizi vurar olunca, ve hatta elinde tuttugun senin olan bir bicak bile seni kesmeye yeltenince, anlaki buraya ayak bastin, ve Allah bize burada bu silahi gönderdi ki henüz bende tam manasi ila kullanmiyorum, amma kullanim talimatnamesi şu olaki, biz o duanin sadece
"Allahım, azabından affına, gadzabından mağfiretine sığınırım, Senden yine Sana iltica ederim."
kismini tekar edecegiz, amma allahu alem tam sayisina ulaşmadim henüz, ne zaman bu kalkan işe yarar denemem lazim, ve 41 defada karar kilmak istiyorum amma,
henüz belli degil.
işde bu ayeti okurken öyle tefkkür edesin ki ey salik, ey yolcu:
Allahdan gayri bir mevcudat yokdur öyle olunca o sana hişimlanan bicak da allah var ancak o bicak bir sükastci şeytan veya cin veya deccal askerinin eline gecmiş (amma gercekden leinde amma frekansi elinde) ve onunla sana karşi savaşiyorlar, ve sen o bicagi, o esir edilmiş halden kurtarip senin safina gecmesi için de ki işde :
Ey yüce Rab "Allahım, azabından affına, gadzabından mağfiretine sığınırım, Senden yine Sana iltica ederim." ve şu an sen bana hişimlanan bir bicak oldun, cünkü kainatta sendan başka bir mevcudat yok ise, öyleyse o senin hişimlanan bicak oldugun halindende, senden, sana yüce rabbe siginirim, senin o bicagin veya frekansin esir edilmemiş ele gecmemiş, ve galip olan Allah haline iltica edip siginirim diye tefekkür et. ve bu yukardaki duayi günde 41 defa okuamaya devam et. dedimya sayida degişiklik olabilir henüz tam testden gecmedi daha.
Dua bu, ve bu dereceye erenler için 16.SINIF SOFiLER icindir
"Allahım, azabından affına, gadzabından mağfiretine sığınırım, Senden yine Sana iltica ederim." (41 defa Haricen okuncak)
Ve bu Dua ile Bu haftayida hitama erdiriyoruz.
"Allahım, azabından affına, gadzabından mağfiretine sığınırım, Senden yine Sana iltica ederim."
--oOo---
أَللَّهُمَّ أَرِنَا الْحَقَّ حَقاً وَ ارْزُقْنَا اتِّبَاعَهْ وَ أَرِنَا الْبَاطِلَ بَاطِلاً وَ ارْزُقْنَا اجْتِنَابَهْ
وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Ve âhıru da'vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne,
Amiyn.
Elfatiha maassalavat.
سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve
etûbu ileyk.
--OoO--
Kar©glan
Başağaçlı Raşit Tunca
Schrems, 12 Eylül 2016 Pazartesi
Original Kar © glan
|
|
|
Arapca ve Manada Yolculuk - Notalar ve Musiki (Kar©glanin 3 Eylül 2016 Vaazi) |
Posted by: RasitTunca - 05-30-2018, 11:43 PM - Forum: 2016 Tasavvuf Sohbetleri Arşivi
- No Replies
|
 |
Arapca ve Manada Yolculuk - Notalar ve Musiki
(Kar©glanin 3 Eylül 2016 Vaazi)
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
قَدِ افْتَرَيْنَا عَلَى اللّهِ كَذِبًا إِنْ عُدْنَا فِي مِلَّتِكُم بَعْدَ إِذْ نَجَّانَا اللّهُ مِنْهَا وَمَا يَكُونُ لَنَا أَن نَّعُودَ فِيهَا إِلاَّ أَن يَشَاء اللّهُ رَبُّنَا وَسِعَ رَبُّنَا كُلَّ شَيْءٍ عِلْمًا عَلَى اللّهِ تَوَكَّلْنَا رَبَّنَا افْتَحْ بَيْنَنَا وَبَيْنَ قَوْمِنَا بِالْحَقِّ وَأَنتَ خَيْرُ الْفَاتِحِينَ
Sadakallahul Aziym A'RÂF Suresi 89. Aye
Kadiftereynâ alâllâhi keziben in udnâ fî milletikum ba’de iz necceynâllâhu minhâ, ve mâ yekûnu lenâ en neûde fîhâ illâ en yeşâallahu rabbunâ, vesia rabbunâ kulle şey’in ilmen, alâllâhi tevekkelnâ, rabbenâftah beynenâ ve beyne kavminâ bil hakkı ve ente hayrul fâtihîn
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
“Allah’ın, bizi ondan kurtarmasından sonra, sizin milletinize dönersek Allah’a yalanla iftira etmiş oluruz. Ve Rabbimizin dilemesi hariç bizim oraya geri dönmemiz olamaz. Rabbimiz ilmiyle herşeyi kuşatmıştır. Allah’a tevekkül ettik. Rabbimiz, kavmimiz ile bizim aramızı hak ile aç (ayır). Sen fethedenlerin (fatihlerin) en hayırlısısın.”
Sadakallahul Aziym A'RÂF Suresi 89. Aye
!!!!!!!!!!!----Dikkkkkkaaaat !!!!!!
Bakin, ayetlerin manasini tam bilmeyen, ve arapcasi galiz, türkce düşünüp, arapca konuşan bir ahmagin, Türk bir i p ne, illimunati ipnesinin uydurmasi olan ayet, yani ayet calinmiş, ve degiştirilmiş, cünkü türkce düşünen ve arapca konuşan, arapcasi galiz bir ipnenin uydurdugu bir uydurma ayet, oynanmiş neden deyince, diyorki ayette: "bizim ile o kavimin arasini ac" demek için " fetaha" kelimesini "rabbeneftah beynana ve beynal kavmi..." diye yazilmiş ve size bir misal ile aciklayayim, ben avusturyaya geldigimde, yeni işe başladim, ve taş ocaginda taş kesiyoz, ve beni benden bir sene kadar önce işci olmuş başka bir türk gencin yanina verdiler, o da almanca tam bilmiyor, bende tam bilmiyon, amma ben hergün birkac kelime ezberliyon, ve kendi kendime ögrenmeye calişiyon, ve ve ben sigara iciyon, o genc yani ismi halilibrahimdi. o, o zamanlar icmiyordu, ve bir gün, işci başimiz Avusturyali ve onun üvey oglunuda bizim yanimiza verdiler, ve o Türk adetini bildigi için, sigarasi mi bitmiş, yada sigara mi istiyordu, yahutta sigara tutup ikram edicekdi tam aklimda degil amma, şu olay dün gibi aklimda, ve almanca icmek: su icmek, kola icmek, bira icmek için "trinken" denilir, amma sigara icmek için "rauchen" kullanilir, ben sigara icdigim için, aldigim verdigim için, bu ilgimi cekdi, ve hemen arasindaki farki ögrenmişdim, ve o halilibrahim kardeşim daha ikisi arasindaki farki ögrenmemişki, maisterin oglu ona sigara ikrammi ediyordu, allahu alem, yoksa sigarami istiyordu, her ne ise ikisindede ayni cevap yani işde, ve "H.i." ona cevap olarak " ben sigara icmiyorum" demek için, normal almancada "rauche ich nicht cigarette" demesi lazimken, o dediki "ich trinke nicht cigarette" yani ben yanliş konuşdugunu anladim, gülsemmi yoksa düzeltsemmi, yani işde bu ayettede ayni böyle, türk akilli, arapcasi zayif olan bir i p ne uydurursa, bu kadar olur. ve fetaha kelimesi hic bir zaman aradaki mesafa manasini gelmez, aramizi ac kelimesindeki "aramizi aç" dmek "fefrug" demekdir , yahuta bu i p ne, alman olup bir türke, arapca bir kelimeyi türkce manada, amma arapca söylemk için, türkce almanca arapca karişimi düşünüp, cümle kullanan alman veya ingilizce ve ingiliz i p ne, veya alamanca konuşan bir ülkeli i p ne demek olur, yani bizi yaniltmaya calişan bir i p ne, sizinle degil, bizimle savaşip, bizi yaniltmak için, bize uyguladigi bir tuzak, ayet olmayan bir cümleyi ayet gibi göstermek için.
o ayetin asli kuranda böyle gecer
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
قَالَ رَبِّ اِنّ۪ي لَٓا اَمْلِكُ اِلَّا نَفْس۪ي وَاَخ۪ي فَافْرُقْ بَيْنَنَا وَبَيْنَ الْقَوْمِ الْفَاسِق۪ينَ
Kâle rabbi innî lâ emliku illâ nefsî ve ahî fefruk beynenâ ve beynel kavmil fâsikîn.
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
(Hz. Mûsa) Dedi ki; “Ey Rabb’im! Muhakkak ki ben, kendimden ve kardeşimden başkasına sahip değilim. Artık fâsık kavimle bizim aramızı ayır.”
MÂİDE Suresi 25. ayet
Bu ayette geciyor
---oOo---
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
“İstanbul mutlaka fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutan, o ordu ne güzel ordudur.”
(Hadîs-i Şerîf, Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 335; Buharî, et-Tarihu’l-Kebir, I, 81; et-Tarihu’s-Sağîr, I, 306; el-Bezzâr, el-Müsned, el-Müsned, c. II, s. 308; Taberani, el-Mu’cemu’l-Kebir, II, 38; Hakim, Müstedrek, IV, 422; Heysemî, Mecmeu’z-Zevâid, VI, 219.)
"Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ ibrâhîme
ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
"Allâhumme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârakte alâ ibrahîme ve
alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
Yolculugumuza başliyoruz :
Kuran arapcadir, ve arapca öyle bir dil ki, her kelimenin onlarca ayri manasi vardir. bu başka dillerde, birkac manali kelimelerin sayisi, birkac kelimeyi gecmezken, arapcanin tamami böyle kelimelerden oluşur.
mesela:1. kelimemiz
Fetaha: Acmak
Miftah: anahtar
Faatih :fetheden
Fettah:kar küreme araci gibi ve grayder gibi yol acici yahut gazoz kapagi acici
Fetih: Fethetmek
Fatiha: aciliş veya giriş önsöz
Fetha :üstün veya türkcede E ve a harfini temsil eden işaret fetha - Hareke
.....
2. kelimemiz
yani
feale : bir iş tutmak, yapmak
fail: fail özne
mef ul: öznenin yaptigi şey nesne
fa`al: calişkan veya calişir vaziyete
yani mastar bir kelimenin harflerinin yerininin, bir veya birkac kac harf degişikligi sonucu onlarca cok farkli bir manaya bakmasi, ve bu yüzden işde, şiir ve notalarda arapcadan türetilir yani edebiyataki aruz vezni denilen failatun failatun kalibi ve ilham melegi hep arapca ilham verir.
yani işde notalar ve müsikide, işde deveniin yürüyüşünü ele alan, bu aruz vezni kalibi, yani yani mesela 9 tane Asli rakami mesala 8 li kombinasyonlar halinde yazmak demek gibi, evir cevir başka bir sayi meydana geldigi gibi, arapcada ana master kelimenin harflerinin yerini degiştirdikce, veya bir kac tamlama harfleri ekledikce, cok degişik manalr oldugu gibi, ayni manayi ses frekansi olarak ele aldigmizda, belli bir frekansi temsil ediyor her kelime. ve öyle olunca, arapcanin eskiden rakamalardan oluşdugu tezide dogru, ve ebced hesabi demek de işde, keilmelerin temsil ettikleri rakami, yani frekans baazinda harfleri yazmak gibi. ve bütün arapca o zaman rakmalardan oluşunca, Rakamalar ise Toplam 9 rakam ve bir de SIFIRDAn oluşduguguna göre diger rakmlar sadece onun katlari ve kombinasyonlari halinde ve sifirla birlikte 10 rakam eder, ve bu, ona rakamin degişik şekildeki kombinaysonlari arapcanin temel yapisi, ve öyle olunca
her kelimenin bir rakamsal degeri olunca, o rakamsal degeri onun frekans araligini temsil ediyor, ve öylce olunca, mesala "2845" yazinca bu bir arapca kelimeyi temsil ediyor olur, gavur bunu elektrik ve fizige uygulayinca, bunun kehrwertini almak için işde 1/xxx saysi ile carpinca onun frekansinin ZIDDINI bulmuş oluyor ve sen allahim ver deyince o kehr wertini ceviriyor ve verme oluyor yani,
Hz Alinin " Ben Allahi, her istedigimi vermemesinde bildim" dedigi rivayet oluyor, halbuki vermeyen Allah mi yahut, o gün bizden daha üstün bir bilgi ve güce sahip olan cin ve şeytan hizbinin onun söylediklerinin kehrwertini alarak, onun duasina engel olmalari mi idi tefekkür etmek lazim. bu gün ise insan şeytanlar, şeytan askeri gavurlar ve deccal askerleride bu işlemi yapiyorlar artik.
ve notalar yükseldigi gibi, birde geri iner, yani notanin kehrwerti onun inişi oluyor, yüksek perdeden bir ses alt tonlara inerken ters gidiyor demek olur, ve böylece senin duandaki veya kurandki ayetin belli bir frekansi yani ürettigi elektrik var, ve bunu sen zikir diye okuyunca beynin elektrik üretip, o frekansi yayiyor, ve o zaman o yayilma ile ses, uzayda elektron yayilimina ugruyor. ve elektrik denen enerjinin oluşumunun temel yapisi ve prensibi, bir maddeden diger maddeye dönüşüm olan eleketronlarin bir maddeden diger madeye dogru akarkenki cikardiklari, yada yaydiklara frekansa biz elekrtik diyoruz, yani "elektron akimina" eleketrik diyoruz. ve öyleki bilim adamlari bunu haala keşfedememişler, yani ses ile elektrik üretilebilcegini bilmiyorlar, halbuki ses frekansida, yine ses denen bir dalganin yani yine elktronlarin yayilimi demek. eger o dalganin yayilimini enerjiye dönüştüren bir aygit icad olursa, şarki söyleyen bir kadin, veya zikir ceken bir adam ve öten bir kuş da elektrik üretecekdir . ve hatta öyleki ebced degerleri kullanilarak istenilen bir rakamdaki bir kelimenin tekrari, yani cokca zikir edilmesi ile, o vollttaki elektrik üretilebilir, yani Allahin ismlerinin ebced degeri bu yüzdendir, amma bu mehdi sayesinde keşfedilcek, ve esmanin ve kuranin zikir olma sebebi keşfedilmiş olcak,
Sözlük anlamı itibariyle ZiKiR: bir şeyi telaffuz etme, istenilen şeyin zihne döndürülmesi, hatırlama, anma, hatırlatma, bildiğimiz şeyleri akılda sürekli tutmaya zikir denir. Bir başka ifadeyle, unutulmuş bir şeyin yeniden hatırlanması ya da hâfızadakinin unutulmamak üzere sürekli canlı tutulmasına zikir denilir.
islami literatürde ise Kavram olarak ‘zikir’: Allah’ı anmak üzere söylenmesi ve yapılması tavsiye edilen, sözlü ve ameli eylemleri kapsayan davranışların tümüdür.
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
كِتَابٌ أَنزَلْنَاهُ إِلَيْكَ مُبَارَكٌ لِّيَدَّبَّرُوا آيَاتِهِ وَلِيَتَذَكَّرَ أُوْلُوا الْأَلْبَابِ
Kitâbun enzelnâhu ileyke mubârakun li yeddebberû âyâtihî ve li yetezekkere ulûl elbâb.
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
"Bu Mübarek Kitabı sana indirdik, onun âyetlerini ulûl’elbab (Yani bu ilmi bilenler) onu tezekkür ederek (zikrederek) kafirlere veya düşmanlarina karşi tedbir alsınlar diye. "
SAD Suresi 29. ayet
Esteuzubillah
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَمَا أَرْسَلْنَا مِن قَبْلِكَ إِلاَّ رِجَالاً نُّوحِي إِلَيْهِمْ فَاسْأَلُواْ أَهْلَ الذِّكْرِ إِن كُنتُمْ لاَ تَعْلَمُونَ
بِالْبَيِّنَاتِ وَالزُّبُرِ وَأَنزَلْنَا إِلَيْكَ الذِّكْرَ لِتُبَيِّنَ لِلنَّاسِ مَا نُزِّلَ إِلَيْهِمْ وَلَعَلَّهُمْ يَتَفَكَّرُونَ
Bil beyyinâti vez zuburi, ve enzelnâ ileykez zikre li tubeyyine lin nâsi mâ nuzzile ileyhim ve leallehum yetefekkerûn.
" Ey Mehdi Senden önce kendisine vahyettiğimiz bir Rical Adam yokdu (insanlar huzurunda Peygamber statüsü olmayan, racul olan, normal bir adam gibi olan bir kimse). Bilmiyorsanız ‘zikir ehli’nden sorun”. zeburuda indirdikki ondaki nazmi yani zikiri yani (Zebur şarki halindedir) ki onunda nasil bir zikir oldugunu, ve neden öyle oldgunu anlayan insanlara aciklayasin diye.
NAHL Suresi 43. 44. ayet
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
طه مَا أَنزَلْنَا عَلَيْكَ الْقُرْآنَ لِتَشْقَى إِلَّا تَذْكِرَةً لِّمَن يَخْشَى
Tâ, Hâ. Mâ enzelnâ aleykel kur’âne li teşkâ. İllâ tezkiraten li men yahşâ.
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Ey Ta Ha biz kurani sana, sebeblerden birde hangi sebeble indirdik bilirimisin ki, o nu Korkanlarin (düşmanlarindan ve ya kafirlerden) korkanlarin yardimcisi olcak bir zikir (silah) olsun diye.
Sadakallahul Aziym TAHA Suresinin 1. 2. ve 3. ayetleri
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَمَا عَلَى الَّذِينَ يَتَّقُونَ مِنْ حِسَابِهِم مِّن شَيْءٍ وَلَكِن ذِكْرَى لَعَلَّهُمْ يَتَّقُونَ
Ve mâ alâllezîne yettekûne min hısâbihim min (külli) şey’in ve lâkiniz zikrâ leallehum yettekûn.
Meali:
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Bu konuda yakin bir bilgiye sahip olanlar için o ( yani Kuranin ayetleri) (her) şeyin hesap ilmindeki degeridir yani frekans bilgisi (dalga boyutu degeri) oldugudur.
Sadakallahul Aziym EN'ÂM Suresi 69. ayeti
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَأَقِمِ الصَّلاَةَ طَرَفَيِ النَّهَارِ وَزُلَفًا مِّنَ اللَّيْلِ إِنَّ الْحَسَنَاتِ يُذْهِبْنَ السَّيِّئَاتِ ذَلِكَ ذِكْرَى لِلذَّاكِرِينَ
Ve ekımis salâte tarafeyin nehâri ve zulefen minel leyli, innel hasenâti yuzhibnes seyyiât, zâlike zikre liz zâkirîn.
Meali:
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Gündüzün iki tarafında ve gecenin gündüze yakın vakitlerinde namaz kıl. Çünkü iyilikler kötülükleri giderir. Bu da Zikri bilen, ve bazi Zikir edenlerin, başka bir türlü zikiridir.
Sadakallahul Aziym HUD Suresi 114. ayet
Dipnot:Bu ayette söylenilen Bir zati muhtereme söyledigimiz karanlik ve geceyi ileri kaktirmak, veya gündüz veya aydinligi ileri kakdirmak, ve gündüzlerin uzamasini saglamak, veya gecenin uzamasini saglamak hakkindaki bizzat yaşanmiş bir hadis ve hadisemiz için yapilan bir zikir ve ilim, ve erbabina münhasirdir sadece, bu hediyem sadece o zati muterem ve eşine verilmiş ikramimizdir, daha o seviyeye başka sofilerim ulaşmadi cünkü.
![[Image: 5703ee52a7130.png]](https://images.karoglan.com/upload/big/2016/04/05/5703ee52a7130.png)
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
الَّذِينَ آمَنُواْ وَتَطْمَئِنُّ قُلُوبُهُم بِذِكْرِ اللّهِ أَلاَ بِذِكْرِ اللّهِ تَطْمَئِنُّ الْقُلُوبُ
Ellezîne âmenû ve tatmainnu kulûbuhum bi zikrillâh(zikrillâhi) e lâ bi zikrillâhi tatmainnul kulûb.
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Onlar öyleki , iman edenler ve gönülleri Allah'ın zikriyle sükûnete erenlerdir ki, kalpler ancak Allah'ı anmakla huzur bulur, Allah’ı zikretmekle mutmain olur, gıdalanıp doyuma ulaşır, erginliğe ulaşır.
Sadakallahul Aziym RA'D Suresi 28. ayet
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
"Size amellerinizin en hayırlısı ve sevap bakımından en temiz olan mertebelerinizi yükselten altın pırlanta infak etmekten ve harp meydanında düşmanlarınızla çarpışmaktan daha hayırlı bir ameli haber vereyim mi: diye sordu. Ashab, Evet ya Rasulallah dediler. Rasulümüz Allah (c.c) Hz.’lerini zikretmektir." Buyurdular
(Hadîs-i Şerîf)
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
Mü’minin üç kalesi vardır. Birisi zikrullah birisi Kur’an okumak, diğeri de namaz dır. Buyurmuşlardır.
( Hadîs-i Şerîf )
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
Kalpler demirin paslandığı gibi paslanır, onun cilası Kur’an okumak ve Allah’ı çok zikir etmektir.
(Hadîs-i Şerîf)
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
“Gafiller arasında Allah’ı zikreden kimsenin hali kurumuş otlar arasında yeşil bir ağacın haline benzer.
(Hadîs-i Şerîf )
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
Aziz ve celil olan Allah (c.c) buyurdu ki, “Ben kulumun zannı üzereyim Beni zikrettiğinde ben onunlayım. Beni yalnız zikrederse bende onu bu suretle anarım. Beni bir cemaat içinde zikrederse bende kulumu daha hayırlı bir cemaat içinde rahmetimle anarım”
(Hadîs-i Şerîf )
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
Allah ( C.C ) Hz. kıyamet gününde hiç bir gölgenin olmadığı ve ancak kendi gölgesinin bulunduğu günde yedi zümreyi kendi gölgesinde gölgelendirir. Bunlardan biride tenhada ALLAH’ı zikreden ve Allah korkusundan göz yaşı akıtandır."
(Hadîs-i Şerîf )
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
“Cennet te her şey var. Dünyada ki, hiçbirşeye hasret çekilmez ancak dünya da zikirsiz geçen saatlere acıyıp ne olaydı o boş geçirdiğimiz saatleri de zikir ile geçirse idik, diye hasret çekecekler” Buyurmuşlardır.
(Hadîs-i Şerîf )
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
فَاذْكُرُونِي أَذْكُرْكُمْ وَاشْكُرُواْ لِي وَلاَ تَكْفُرُونِ
Fezkurûnî ezkurkum veşkurû lî ve lâ tekfurûn.
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Öyle ise Siz Beni Hatırlayın zikredin anın ki, Ben de sizi Hatırlayıp zikredip anayım. (Ayna nöranlar fonksiyonu) Ve Bana şükredin ve Beni inkâr etmeyin.
Sadakallahul Aziym BAKARA Suresi 152. ayet
"insan, sevdiği kadar sevilir - Hatırlayıp andığı kadar, hatırlanıp anılır." (Ayna Nöron Terkibi)
(Karoglan Hoca sözü 3 Eylül 2016)
Dün bir sohbette adamin birisi diyorki " Mehdi oldugunu iddia edenlerin hepsi, Ruh hastasidir." diyor.
dah dün mehdi falan vakit gelcek daha şimdi vakti degil diye sohbetler edenler sizlerdiniz, ne oldu birden degiştiniz, Ta y yi p amcanin yamultmadigi kimse yok, sizin mehdi sandiginiz adam deccal askeri cikinca, ve diger adaminda mehdi olmasi sizin işinize gelmiyor, öyleyse erişemedigi cigere "mundar, mundar" diyen kedi misali ile, mundar diyelim gitsin degilmi.
ve Bazen bu alimin diye gecinenlerin, ve insanlarin adam olacagindan ümidi kesiyorum, ayni Hz yunus baba gibi, ne vaaz edesim geliyor, ne zikredesim, hatta namazdan bile sogur oluyorum. cünkü emeklerimin ve gayretlerimin, hastalara fayda vermeyen ilac gibi, heder oldugunu görmek, beni yikiyor mahvediyor, ümitsiz birakiyor.
Halbuki Kuranda
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا مِنكُمْ وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَيَسْتَخْلِفَنَّهُم فِي الْأَرْضِ كَمَا اسْتَخْلَفَ الَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ وَلَيُمَكِّنَنَّ لَهُمْ دِينَهُمُ الَّذِي ارْتَضَى لَهُمْ وَلَيُبَدِّلَنَّهُم مِّن بَعْدِ خَوْفِهِمْ أَمْنًا يَعْبُدُونَنِي لَا يُشْرِكُونَ بِي شَيْئًا وَمَن كَفَرَ بَعْدَ ذَلِكَ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ
Vaadallâhullezîne âmenû minkum ve amilûs sâlihâti le yestahlifennehum fîl ardı kemâstahlefellezîne min kablihim, ve le yumekkinenne lehum dînehumullezîrtedâ lehum ve le yubeddilennehum min ba’di havfihim emnen, ya’budûnenî lâ yuşrikûne bî şey’en, ve men kefere ba’de zâlike fe ulâike humul fâsikûn.
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Allah, içinizden, iman edip de salih ameller işleyenlere, kendilerinden önce geçenleri yeryüzüne halife kıldığı gibi onları da yeryüzünde halife kılacağına, onlar için hoşnut ve razı olduğu dinlerini iyice yerleştireceğine, yaşadıkları korkularının ardından kendilerini mutlaka emniyete kavuşturacağına dair vaadde bulunmuştur. Onlar bana kulluk eder ve bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Artık bundan sonra kimler inkâr ederse, işte onlar fasıkların ta kendileridir.
Sadakallahul Aziym NÛR Suresi 55. ayet
Yine cenabi meval buyuruyorki :
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَلَقَدْ كَتَبْنَا فِي الزَّبُورِ مِن بَعْدِ الذِّكْرِ أَنَّ الْأَرْضَ يَرِثُهَا عِبَادِيَ الصَّالِحُونَ
Ve lekad ketebnâ fîz zebûri min ba’diz zikri ennel arda yerisuhâ ıbâdiyes sâlihûn.
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Andolsun ki; zikirden (Kurandan) başka Tevrat ta Zebur’da da, arza salih kullarımızın varis olacağı kuralını, yazdık.
Sadakallahul Aziym ENBİYA Suresi 105. ayet
ve hal böyle olunca yeryüzüne hakim olcak bir grup varmiş ve onlar salihmiş ve salihler muhammed ne dedi bilir ki, Muhammed yani
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
“Üç kişi bir arada olduğunuzda biriniz imam olsun."
(Hadîs-i Şerîf )
öylese o kullarin, yani yeryüzne halife ve varis olcak, o salih kullarin hepsine, onlardan birinin imam olmasi, islam dinine ve muhammed sünnetine göre şart, yani karişiklik olmamasi için şart, öyle olunca, işde o başkan veya imami muhammed "Mehdi" diye tanimliyor. Buna itiraz ne olaki, hangi sebebdeb itiraz ediyorsunuz ki, varmi itiraz edilebilcek bir hak ve hukuk ve durum? yani o zatin imamligi, dogal seleksiyonda gelişen bir durum, yok spekilatüf bir durum yani.
ve O adamin mehdi olmasinin alametide, ne öyle Şamda namaz kilmakla olur, ne öyle bilmem kicindaki bir ben bulunmasi ile olur, nede sirtinda bu mehdidir yazcak bir dövmesi olmakla olur, o dogal selksiyonda gelişen, insanlari dogru ve güzellige sevkeden bir adamdir, o ne öyle yahudilerin dedigi gibi bir KRAL, ne hiristiynlarin bekledigii gibi mesih, oysaki kuranda NAHL Suresi 43. 44. ayette gecdigi gibi adamlardan bir admadir, peygamber statüsü olmsina ragmen, onu kimse ne peygamber diye bilir, nede yüksek bir siyasi partinin başkani diye, o kuranda gecen raculdür, yani adamin birisidir, ve baştaki yazdigimiz ayete gecenNAHL Suresi 43. 44. ayetteki "rical" adamlardan bir adam demek yine kuranda kehf suresinde o bir raculdür diyor sadece bir adamdir, veya hatta sadece "jony wolkerin biri" yani yürüyen canlilardan birisi, yani o, şu, bu, gibi birisi.
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَقَالُوا مَالِ هَذَا الرَّسُولِ يَأْكُلُ الطَّعَامَ وَيَمْشِي فِي الْأَسْوَاقِ لَوْلَا أُنزِلَ إِلَيْهِ مَلَكٌ فَيَكُونَ مَعَهُ نَذِيرًا
Ve kâlû mâli hâzâr resûli ye’kulit taâme ve yemşî fîl esvâki, lev lâ unzile ileyhi melekun fe yekûne meahu nezîrâ.
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Ve dediler ki: “Bu nasıl resûl ki, yemek yiyor ve çarşılarda dolaşıyor. Ona bir melek indirilseydi olmaz mıydı? Böylece onunla beraber uyarıcı olurdu.”
Sadakallahul Aziym FURKÂN Suresi 7. ayet
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَما أَرْسَلْنَا قَبْلَكَ مِنَ الْمُرْسَلِينَ إِلَّا إِنَّهُمْ لَيَأْكُلُونَ الطَّعَامَ وَيَمْشُونَ فِي الْأَسْوَاقِ وَجَعَلْنَا بَعْضَكُمْ لِبَعْضٍ فِتْنَةً أَتَصْبِرُونَ وَكَانَ رَبُّكَ بَصِيرًا
Ve mâ erselnâ kableke minel murselîne illâ innehum le ye’kulûnet taâme ve yemşûne fîl esvâkı ve cealnâ ba’dakum li ba’dın fitneten, e tasbirûn(tasbirûne), ve kâne rabbuke basîrâ
Ve senden önce (de), gerçekten yemek yiyen ve gezen dolaşan resûllerden başka (farklı bir) resûl göndermedik. Ve sizin bir kısmınızı bir kısmınıza “sabrediyor musunuz” diye fitne (imtihan) kıldık. Ve Rabbin, en iyi görendir.
Sadakallahul Aziym FURKÂN Suresi 20. ayet
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَلَوْ جَعَلْنَاهُ مَلَكًا لَّجَعَلْنَاهُ رَجُلاً وَلَلَبَسْنَا عَلَيْهِم مَّا يَلْبِسُونَ
Ve lev cealnâhu meleken le cealnâhu raculen ve le lebesnâ aleyhim mâ yelbisûn.
Meali :
Ve onu melek yapmadık,ve onu adamin biri yaptık, Üzerinede size giydirdigimiz elbiselerden farkli olmayan bir elbise giydirdik.
Sadakallahul Aziym EN'AM Suresi 9. ayet
---oOo---
Hocanin birisi diyorki imanin esaslarina birde zan eklediler ve büyük kopuş oldu, yani insan iki ayakli iken, birde protez bacak takdilar diyor.
ey hoca seni, senin cevabinla cevapliyalim o zaman, sen bilmezsmisin dünyada örnekleri var bunun, ve evet insanin iki ayagi var amma, ayaklardan birisi veya ikisi sakatlandimiydi, insan yanina ya bir degnek ve baston alir, ona dayana dayana yürür, yada ikisida sakat veya yaralandiysa iki tane koltuk degnegi alirda yürür, ve böyle oluyorda niye zan kültürü olmuyormuş.
sen bizim tezimizi böyle bir spekülatif cevapla cevap vemekle cürütemezsin, madem o tezi cürütcen, bana imanin bütün esaslarinin zahiri ve fiziki delillerini getirde ben sana inanip, pes tamam diyen o zaman, varmi öyle bir delil, daha aldığı nefesin rengini kokusnu duymayan adamin, delili ne olaki, bir nefes aliyoz, ve adina temiz hava veya oksijen diyoruz, sen aldigin oksijeni görüyonmu? hayir, amma alip verdigini biliyon degilmi? peki ne alip veriyon, nefes. nefes ne o zaman? oksijen. oksiijen ne? hava. hava ne,...... hava elle tutulur gözle görülür birşeymi? belli deercelerde hayir. dumanda hava ve yine o vaaazdaki cehennemlikler konusundaki, yanan bir odun duman olur, yahut sigara duman olur, ve duman artik insanin icine girsede ancak kanser yapar, yani sigara gibi. can olamaz hatta can alan bir virus olur degilmi?o zman neden cehhennem teztmizi inkar ediyon hoca, yine petrol ayni, yine cinler dumani severler ve sigara ile beslendikleri söyleniyor, ve öyle olunca cinler bedensiz varliklar, ve onlari besini olunca, ya şeytani br ruh kazanip müminlere tasallut ediyorlar, ve yahutda cinlerin lokmasi olup geister oluyorlar yani hayalet casper oluyorlar, yani ve bedenleri yok, birdaha can olamiyor, insan olamiyorlar artik onlar, amma cennetlik bir insanin parcasi yndien bir bitki olup yeşerince onu insan yiyip tekrar insan haline dönebiliyor degilmi, herkes öyle uzkalrda bir cennet hayl edioyr tamma belki oda vardir amma olan bütün aktivertler burdayken ordaki cennete füzeye binipdemi gitmeyi düşünüyorsun ey ahmak insan.
amma birşey varki eger bütün herşey insan bedeninde var, ve sen rahman ve rahim gibi bütün isimlerin tecelliyatgahi isen, cennette sensin cehennemde sen, Allahda sensin kainatta sen, kainat büyük kuran ise, sen kainatin prototipi isen, kuranda sensin kitapda sen, ve senden ahmet mehmet muhammed ibrahim oluyorsa peygamberde sensin nebi de ÖYLE DEYIPDE O KADAR IFRRAT ve TEFRITE GITMIYOZ VE DIYORUZ KI.
muhammedden aldigimiz rivayetlere göre, insanin sag omzu ile sol omzunda, insani gözetleyici kameraman " kiramen katibin" yazici melekler var deniyor, ve onlarin günde iki defa nöbetleşdikleri, ve her insanin böyle dört meleginin oldugu, ve ikisinin sabah namazi ile gelip, taa ikindiye kadar nöbet tuttuklari, diger grubunda ikindileyin gelip, ta sabah fecr atana kadar nöbbet tuttuklari rivayeti var, öyle olunca dünyanin neresinde her zaman sabah veya ikindi, öyle bir durum yok, her iki dakikada bir başka yerde ikindi giriyor, yine her iki dakikda bir dünyanin bir yerinde güneş doguyor, o zaman, amerikadaki insanlarin kiramen katipleri bir ordu, türkiyedeklilerinki bir ordu ve bunlar her nöbet degişiminde insanin yaptigi amelleri alip Allah a sunmya giderlemiş diye o rivayet, öyle olunca, semadaki trafigi düşünebilen varmi, yani her iki dakikada inen, her iki dakida cikan melekler ordusu, ve bunlari cikaran bir asansör olmasi lazim degilmi, ve yine ufo denilenler ve uzayli denilenlerin bazilari bunlar olmasin sakin haa? yani işde kainatin diş yüzü kainat kitabini okumak için lazim, ve ic yüzü yani insain ici ise, ice dogru yolculuk ise rahimligi ögrenmek için, yani dişa dogru yolcuk ile rahmanlik babalik ögrenilir, ice dogru ise annelik ögrenilir, ve öyle olunca cennet hem icde var, hem dişda var, ve semanin katmanlari ise, sen annene göbek bagi ile baglisin, ve annene ise, babanda zeker yolu ile intikal ettin, öyleyse bu asansösrün bulndugu yer için, bir rivayet varki semaya cikilan kapi mescidi aksanin üstünde, yani muhammedin mirac ettigi yer, oysaki zemzem ise aşagi inilen kuyu, ve ice dogru ise kabe ve mekkeden iniliyor ic anne yani yer arz baba rahman sie senin gezegen veya yildizinin atmosferi demek, ve güneşimiz kainatin merkezi ve SIFIR nokrtasi oldgunu daha önce söyledik, öyle olunca dünyadan ice inince semavi bakinca ne varmiş, yani önce venüs, sonra ise, merkür var, ve yani sonrada güneş ve ateş, ve öyle olunca muhammed medinede ise, güneşe gidiş ise medineden oluyor demek olur, bu konuyu bir dahaki vaaza kadar biraz tefekür edip geliştirin sizde.
son bir konu ise rahman demek baba demek amma, rahman var bir cümle, her surtenin başindaki besmelede gecen rahman ile bir cümle ve her surenin başinda olunca herkesin babasi var demek oluyor, tek bir sure besmelesiz, annesiz ve babasiz adem ve havva gibi, ve yine rahman var, sadece bir kelime, yani rahman suresinin ilk ayeti, yine rahman var koskoca bir sure ve yine rahman sadece elif lam ra diye bir surenin başindaki harflerden sadece birisi, peki rahmani bize bu harfmi tarif ediyor, yoksa koskoca bir suremi, birkac cümlemi, bir kelimemi, ve ilk baba Hz adem baba var, 33 metre, yani koskoca rahman suresi, yine baba var, rahman var, muhammedin babasi abdullah gibi, sadece rahman kelimesi, yine baba var, baba peygamberlerden olan ibrahimmi, nuhmu ve hangisi ,yani birkac cümlecik, yine rahman var sadece bir harf, ve yani tohum ve sperma, senin dogmana sebeb olan o cekirdek, yine onuda acinca, icinde bir DNA zinciri, yine ice dogru yolculuk ,bu sefer rahman icinde rahim, rahim icinde rahman sakli degilmi?......
Rabbim askerimi neden nicinleri coglatipda imansiz düşmekden muahfaza etsin ki, ve insan azizdir, ve islam ahlakinda bir kural vardir ki, şeyhine, anana, babana veya bir büyüge abdest suyu döksen bile, amma bugün bunu musluklar yapiyor zaten, amma o kural ile, sira ayaklara su dökmeye gelince o dökdügün kimse san döktürmez ki, ibrigi elinden alip kendisi döker. senin şerefin ve izzeti nefsin rencide olmasin diye. cünkü demesinki birisi, bu falancinin ayaklarini yikiyordu bir zamanlar lan demesinler diye, onun izzeti yerle bir edilmez, ve onun izzeti korunur. ve bu kural her hususda gözlenir, ve bir allah dostu her ne kadar iyilk seven biriside olsa, onun böyle bir duruma düşüp, madur edilmesi islam ahlakina aykiridir. ve öyle olunca düşün senin şeyh, şeyh olmdan falanci şeyhin müridiydi, öyle olunca, olurda olur, o onun abdest suyunu döküyordu veya bugün onun kapisinin önünü süpürüyordu, veya herhangi bir kücültücü bir haldeydi diyelim, sonra o kemale erdi şeyh oldu, amma bir gün şeyhiyle ters düşdü, ve şeyhi dedi lan daha dün ayagimiza su döken cömezdin, ne oldu tikinmi kakdi şimdi dedi, ve onu yerle yeksan etdi, halbuki, o da artik erdi şeyhlik makamina yükseldi, amma şeytan araya fitne sokarsa, ikiside şeyh bile olsa, böyle bir durum meydana gelebilir, ve öyle olunca, insan hizmetlisi bile olsa, onu böyle bir rencide edici duruma düşürcek durumda, maruz birakmaz. Kuddus olan Allah demek budur, ve Allah kuddusdür ve kuddüsleri sever, yani el meana: O Kuddüsdür veya kutsaldir, ve kutsal olan,dinini, Vatanini,bayragini,IRZ ve namusunu, izzeti nefsini,ve şerefini şanini koruyanlari sever, yani velhasil kutsallarini koruyanlari sever.
Rabbim ,mehdi askerini, Kuddüs olan Allah hakki için, kutsallarinin bekcisi eylesin
--oOo---
أَللَّهُمَّ أَرِنَا الْحَقَّ حَقاً وَ ارْزُقْنَا اتِّبَاعَهْ وَ أَرِنَا الْبَاطِلَ بَاطِلاً وَ ارْزُقْنَا اجْتِنَابَهْ
وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Ve âhıru da'vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne,
Amiyn.
Elfatiha maassalavat.
سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve
etûbu ileyk.
--OoO--
Kar©glan
Başağaçlı Raşit Tunca
Schrems, 3 Eylül 2016 Cumartesi
Original Kar © glan
Etiketler :
__________
islami-Resimler, islami Levhalar ,V220220160440,arapca yazili,duvar süsleri,Kuran-i Kerim,kuran,tesbih,tasavvuf,peygamber,din,Allah,kitap,sünnet,ahirzaman,mehdi,karo glan,hoca,müftü,diynet,mustafa islamaoglu,cübbeli ahmet,naksibendi,menzil,gavs,seyyid,Abdülbaki,seyyid saki,erol,seyyid fevzettin,semrerkand tv,ahiret rehberi,dinimiz islma,enever ören,ihlas,osman ünlü,osman nuri toppas,arif arslan,fetullah gülen,saidi nursi,nurcu,nur talebesi,nur,ziya, muhammed,mehdi,mehdi hazretleri,mehdi aleyhisselam,ya hadi,ya mehdi, mustafa,S.A.V,efendimiz,hadisi serif ,Hz.,alehiselam,bismillah,la ilahe illallah,Nihat,hatipoglu,hatiboglu,nihat hatipoglu,nihat hoca,abdurahman önül,ilahiler,ilahi dinle,indir,free downloaden,bedava indir,Dursun Ali Erzincanlı,Dursun Ali, Erzincanlı,Dursun, Ali, Erzincanlı,muhyiddini arabi,vahdeti vücud,nefsi raziye,nefsi mutmainne,mümine,hanim bacim,nefsi mülhime,satiyorum,ariyorum,arkadas ariyorum,aliyorum,satilik,ilanlar,web,hosting,doamin,webmaster,webdizaynir,grafik er,microsoft,mustafa karatas hoca,karatas hoca,mustafa hoca,elmalili,mehmet akif,erbakan,necmettin,milli görüs,fatih erbaka,demet akalin,Hira,HIRA,sevr,kabe,mekke,medine,zemzem,tesbih,kuran,hurma,FUIKIH,namaz,na mazduasi,büyü,sihir,sihir nasil yapilir,sihir nasil bozulur,büyücü hoca,yildizname,falci,memis hoca,Caner Taslaman,serat Ahmet tan,hamza,Caner hoca,Muhammed Rasid Erol,Abdülhekim el hüseyni,yarbay mehmet,almanya vekili,yarbay hoca,seyyid mübarek,haznevi,mehdi,ahirzaman,kiyamet,kiyamet alametleri,Basagacli,Sandikli,Afyon,afyonlu,Türkiye,Türkiye bayraklari,bayrak butonlari,flatcast,radyo,radyo temalar,TC,23 Nisan,19 Mayis,Cumhuriyet bayrami,Genclik ve spor bayrami,30 Agustos,10 Kasim,atatürk,mustafa kemal,Türk,Turk,Turkey,kirmizi,yesil,sari,mavi,turuncu,siyah,pembe,mor,beyaz,whit e,black,green,red,orange,blue,violet,yellow,grau,braun,Mr,Matrix,Hz.Nuh,Hz. ibrahim,Hz, isa,Hz. meryem, Hz. Musa,hiristiyan,müslüman,yahudi,cami,mescid,namz,oruc,hac,zekat,sadaka,nafile,dua ,dualar,esmaülhüsna,havas,havas hoca,vefk,arapca,türkce,deutsch,english,button,radyo kur,sayfa,ac,forum kur,domain satin al,forum satin al,ibrahim Tatlises,Orhan Gencebay,Merve Özbey,Niran ünsal,Ferdi Tayfur,Rihanna,Beyonce,mily cyrus,kate linn,biranna,INNA,inna,indila,Gülben Ergen,Aynur Aydin,Okan bayülgen,Zaga,beyaz,beyazit,komik,ilginc,kedi,köpek,irem derici,Hande Yener,Kadir inanir,cüneyt Arkin,baris manco,Kurtlar Vadisi,muhtesem yüzyil,osmanli,pelin cit,özge,zahide,Tarkan,murat boz,acun,hadise,Ebru gündes,deccal,shte mesih,mesih deccal,
|
|
|
Allahin Ögrettigi Esma Terkipleri (Kar©glanin 19 Ağustos 2016 Vaazi) |
Posted by: RasitTunca - 05-30-2018, 11:29 PM - Forum: 2016 Tasavvuf Sohbetleri Arşivi
- No Replies
|
 |
Allahin Ögrettigi Esma Terkipleri ve Allahin Yeryüzündeki Tecelli Modelleri
(Kar©glanin 19 Ağustos 2016 Vaazi)
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
لَقَدْ اَرْسَلْنَا رُسُلَنَا بِالْبَيِّنَاتِ وَاَنْزَلْنَا مَعَهُمُ الْكِتَابَ وَالْم۪يزَانَ لِيَقُومَ النَّاسُ بِالْقِسْطِۚ وَاَنْزَلْنَا الْحَد۪يدَ ف۪يهِ بَأْسٌ شَد۪يدٌ وَمَنَافِعُ لِلنَّاسِ وَلِيَعْلَمَ اللّٰهُ مَنْ يَنْصُرُهُ وَرُسُلَهُ بِالْغَيْبِۜ اِنَّ اللّٰهَ قَوِيٌّ عَز۪يزٌ۟
Sadakallahul Aziym Hadid Suresi 25. ayet
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Lekad erselnâ rusulenâ bil beyyinâti ve enzelnâ meahumul kitâbe vel mîzâne li yekûmen nâsu bil kıst(kıstı), ve enzelnâl hadîde fîhi be’sun şedîdun ve menâfiu lin nâsi ve li ya’lemallâhu men yansuruhu ve rusulehu bil gayb(gaybi), innallâhe kavîyyun azîz.
Meali :
Andolsun, biz elçilerimizi açık mucizelerle gönderdik ve beraberlerinde kitabı ve mizanı (ölçüyü) indirdik ki, insanlar adaleti yerine getirsinler. Kendisinde müthiş bir güç ve insanlar için birçok faydalar bulunan demiri yarattık (ki insanlar ondan yararlansınlar). Allah Resüllerine gaybi(Gizliyi) bildirirki gizli yardimcilari kimlerdir bilesiniz. Şüphesiz Allah (O halinde) cok kuvvetlidir, (Yani Demir hali) mutlak güç sahibidir ki onun o gücü herkesece bilinir yani medholmuşdur azizdir. (yani demirin gücü herkesce bilnir.)
Sadakallahul Aziym Hadid Suresi 25. ayet
وَمَا خَلَقْتُ الْجِنَّ وَالْإِنسَ إِلَّا لِيَعْبُدُونِ مَا أُرِيدُ مِنْهُم مِّن رِّزْقٍ وَمَا أُرِيدُ أَن يُطْعِمُونِ إِنَّ اللَّهَ هُوَ الرَّزَّاقُ ذُو الْقُوَّةِ الْمَتِينُ
(Sadakallahul Aziym ZARİYAT Suresi 56. 57. 58. Ayet )
Ve mâ halaktul cinne vel inse illâ li ya'budûn. Mâ urîdu minhum min rızkın ve mâ urîdu en yut’imûn. İnnallâhe huver razzâku zul kuvvetil metîn
Meali :
Allah cinleri ve insanları, ancak o na (Allah a) kulluk etsinler diye yarattı. Onlarin Rizki ve doyurulmasi onun iradesinde veya idaresindedir. şüphesiz buna ancak Allah gücü yeter (o ki yilmadan usanmadan Metenet ile onlari doyurur giydirir yedirir.)
(Sadakallahul Aziym ZARİYAT Suresi 56. 57. 58. Ayet )
إِنَّا فَتَحْنَا لَكَ فَتْحًا مُّبِينًا لِيَغْفِرَ لَكَ اللَّهُ مَا تَقَدَّمَ مِن ذَنبِكَ وَمَا تَأَخَّرَ وَيُتِمَّ نِعْمَتَهُ عَلَيْكَ وَيَهْدِيَكَ صِرَاطًا مُّسْتَقِيمًا وَيَنصُرَكَ اللَّهُ نَصْرًا عَزِيزًا
İnnâ fetahnâ leke fethan mubînâ Li yagfira lekallâhu mâ tekaddeme min zenbike ve mâ teahhara ve yutimme ni’metehu aleyke ve yehdiyeke sırâtan mustekîmâ. Ve yansurakallâhu nasran azîzâ.
(Sadakallahul Aziym FETİH Suresi 1. 2. 3. Ayet )
Meali :
Muhakkak ki Biz, sana açıcıyı yani fatihayı verdik. Kainatin anahtarini verdik. Allahin size magfireti olan mehdiyi verdiki, size dogru yolu dogrulayiciyi ki, yoksa kimse günahindan ahiretini kazanmaya takad getiremezdi. ve Alah sizi Aziz bir yardimci (Mehdi) ile destekledi size yardım ediyor.
(Sadakallahul Aziym FETİH Suresi 1. 2. 3. Ayet )
---oOo---
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
Ebû Bekir Cennettedir, Ömer Cennettedir, Osman Cennettedir, Ali Cennettedir, Talhâ Cennettedir, Zübeyr Cennettedir, Abdurrahman bin Avf Cennettedir, Sa’d bin Ebî Vakkâs Cennettedir, Sa’îd bin Zeyd Cennettedir, Ebû Ubeyde bin Cerrâh Cennettedir.
( Hadis-i Şerif )
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
( Hadis-i Şerif )
Sa’d bin Ebî Vakkâs hazretleri, ayrıca "Allah yolunda ilk ok atan sahâbî"dir. Okçuların ya’nî kemankeşlerin reisidir. Uhud harbinde, 1000’den fazla ok attı. Peygamber efendimizin büyük iltifatlarına mazhar oldu. O ok atarken, Peygamber efendimiz buyururdu ki:
- At yâ Sa’d!
Ayrıca onun için şöyle duâ buyurmuştur:
- İlâhî, bu senin okundur. Onun atışını doğrult! Allahım, sana duâ ettiğinde de, Sa’d’ın duâsını kabûl eyle!
Bizden geri kalmazsın!
Sa’d bin Ebî Vakkâs hazretleri, Vedâ haccından sonra, Mekke’de hastalandı. Kendisini ziyârete gelen Peygamber efendimize dedi ki:
- Yâ Resûlallah, siz Medîne’ye döneceksiniz. Ben burada ölürsem, dostlarımdan ayrı kalacağım.
Peygamber efendimiz, Medîne’ye beraber döneceklerini işâret ederek buyurdu ki:
- Hayır, sen bizden geri kalmazsın! Umarım, sen uzun zaman yaşayacaksın. Öyle ki, senden birtakım kavimler faydalanacak, birtakımı da mahrûm kalacaktır.
Peygamber efendimiz sonra da şöyle duâ ettiler:
- Yâ Rabbî, Eshâbımın Mekke’den Medîne’ye dönüşünü tamamla!
Bunun üzerine, Hazret-i Sa’d şifâ bulup, Medîne’ye döndü.
---oOo---
Sübhaneke Ente ilahe Gaviyyun Aziz.
Sübhaneke Ente ilahe Zül Kuvvetil Metin.
Sübhaneke Ente ilahe Fetthan Mübinen.
Sübhaneke Ente ilahe sırâtan mustekîmâ.
Sübhaneke Ente ilahe Nasran Azize.
Yolculugumuza başliyoruz :
Bir Damarda hem tatli hem aci su olabilirmi?
Gecen haftaki sohbette dedikki
Allah, Muhammedi yaratmişda, birde halid bin velid diye birini yaratmiş, ve onada müsade vermis, git muhammedin agzini burnunu veya dişini KIR gel demiş.
ve yine gecen haftaki sesli sohbeete anlattigimiz, yüzeysel bakişla karar vermeyin dememize ragmen, hemen baktilar ve dediler, muhammedin dişini halid bin velid kirmadiki,
evet öyle amma, dikkat! şimdi ne demek istedik anlamayan ahmk insanlar yine itiraz etdi, bizede aciklama yapmak düşdü yine:
ben gercekde halidin kirmadgini biliyorum amma, kimin kirdiginida bilmiyordum, google amcaya yazdim, mumsema foruma yazmişlar, Allah razi olsun, şunu buldum:
Uhud Harbi'nde Peygamber Efendimiz (sav)'in yüzünü yaralayan ve iki tane dişini kıran bedbaht müşrikin adını yazar mısınız?
Cevap: İbni Kaime'dir.
Ebu Hüreyre (r.a) 'den :
Peygamber (sav) uhud savaşında kırılan mübarek Rabiyesine -arapçada insanda sa , sol , alt , üst olmak üzere bulunan di lere rebaiyye denilir- işaretle : ''Peygamberine bu işlemi yapan kavme Allah'ın kızgınlığı ezici oldu.
Züvdetül B uhari hadis no : 1061)
Peygamberimizin mübarek dişini kırıp alt dudağını yaralayan Utbe b. Ebi Vakkas'tı.
Utbe b. Vakkas çok geçmeden helak olmuştur ve mucize olarak bunun neslinden gelenlerin hepsi doğuştan ön dişleri kırık yada gedik olmuşlar.
Fahr-ı Kâinatın (Aleyhissalatu vesselam) Uhud günü önünde düşmana ok yağdıran Sa'd bin Ebu Vakkas'ı teşvik sadedinde; "At, ey Sa'd. Anam babam sana feda olsun. At, ey kısa boylu, kuvvetli delikanlı" buyurduğunu...15
Uhud’da Rasulullah’ın (Sallallahu aleyhi ve sellem) sebep olan Utbe bin Ebu Vakkas’ın aynı gün Hatib bin Ebi Beltaa tarafından öldürüldüğünü...16
Azılı müşriklerden Abdullah b. Şihab-ı Zühri, Utbe bin Ebi Vakkas, Abdullah bin Kamie ve Übeyy bin Halef'in Uhud günü ne pahasına olursa olsun Rasulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve sellem) hayatına son vermek üzerine and içtiklerini… Efendimizin (Sallallahu aleyhi ve sellem) de buna karşılık "Allahım! Onların hiçbiri seneye ulaşmasın" dediğini… Ubeyy ile Utbe'nin Uhud da cehenneme gittiklerini. İbn-i Şihab'ı Mekke yolunda ak benekli dişi bir yılan'ın sokup öldürdüğünü… Allah Rasulunun (Sallallahu aleyhi ve sellem) yüzünü yaralayan İbn-i Kamie melunun da o günlerde Mekke'de bir dağda, bir koyun veya yaban keçisinin süsmesiyle didik didik olup parçalanarak can verdiğini...17
ve iki insan ve biri UTBE BiN EBIVAKKAS
digeri Sa’d bin Ebî Vakkâs
yani ikiside VAKKASDAN olmaymiş, yani savaş o zaman kardeş savaşiymiş, biri muhammedi öldürmeye niyet etmiş, digeri kurtarmaya. bir damarda, aci su tatli su birlikte olurmu? ve olmuş, vakkasdan bir melek, birde şeytan cikmiş herhalde, Hz. Adem dende habil ve kabil suyu cikmişdiya, yani hem aci su, kafirler ve katiller o soydan geldi, ve birde tatli su, habiller ve mazlumlar o soydan geldi, ve o sudan akti geldi degilmi. ve ben yine tarihci degilim, ve bu konuda kesin bilgim yok, amma ikiside bin vakkas ise, o zaman bunlar kardeş demek olur, ve uhud da kardeş kardeşe, evlat ana babasin karşi savaşmiş demek olur bu. ve biz dmek istedikki onlari kumanda eden baş Halid bin Velid di, ve öyle olunca ayni şimdiki kalkişmayi yapan feto denmiyormu, halbuki feto amerikadan kicini kaldirmadi bile, amma yapan o deniyor, ve suclu o, öyle olunca, dişi kiran utbede olsa, komutan eger halid ise bunuda kesin bilmiyon ben bunu makswede binaen kullandim, o zaman suc fetonun oldgu gibi, yapan halid demek de de bir beis yokdur degilmi yani. ve şeytan ayrinitida gizlidir derler ya , ve sizi ayrintilarla yoldan alikoymak ister, halbuki burdaki konunun maksadi önemli ,ve ve eger sen istanbula gideceksen, ve yolunda istanbuldan hemen önce izmite varinca, orlari güzel görüp izmitte otobüsden inersen, ve yola devam etmezsen, istanbula yani menziline varamaz yolda kalirsin degilmi, yani ve biz demek istedikki
"Allah kimsenin tekelinde degildir, velevki bu muhammed bile olsa"
ve ona habibullah lakabini takan bizleriz, kuranda "habibim" kelimesi varmi denince
Kur’an’da, Efendimiz (asm) için doğrudan "habib" kelimesi kullanılmamıştır. Ancak, onun Allah’ın sevgili kulu olduğunu gösteren ifadeler vardır. Mesela:
“Şüphesiz sen çok büyük bir ahlak üzeresin.”(Kalem, 68/4)
mealindeki âyette bu husus açıkça vurgulanmıştır. Çünkü, bir şeyi beğenmek onu sevmek anlamına gelir. Ahlakını sevip beğendiğiniz bir kimsenin kendisini seviyorsunuz demektir. Buna göre, bu âyetten Allah’ın Efendimizi (asm) sevdiğini anlamak gerekir.
“De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız, bana uyun ki, Allah da sizi sevsin.”(Al-i İmran, 3/31)
mealindeki âyette, Allah’ın sevgisini kazanmak için Hz. Muhammed (asm)’e uymanın zorunlu olduğuna vurgu yapılmıştır. Bundan anlaşılıyor ki, Allah Hz. Muhammed (asm)’in ahlakını, gidişatını, tarzını seviyor ve insanları ona uymaya davet ediyor.
“Sizin için Allah’ın elçisinde alınması gereken güzel bir örnek vardır.”(Ahzab, 33/21)
mealindeki âyette, Hz. Muhammed (asm) uyulması gereken bir örnek olarak sunulmuştur. Efendimiz (asm)'in ahlakını özellikle bir örnek olarak sunan Allah, elbette onu özellikle seviyor.
Nitekim Hz. Peygamber (asm) şöyle burmuştur:
“İbrahim halilulah, Allah’ın dostu; Musa, safiyullah, Allah’ın seçkin kulu; ben ise -Allah’ın bana bir ihsanı ve bir ikramı olarak- habibullahım, Allah'ın sevgili kuluyum.” (bk. Darimî, Mukaddime, 8; Tirmizî, Menakıb, 1)
Allah kendi isimlerine en kapsamlı ayna olan Peygamberimiz (asm)'e böyle bir ünvan vermiştir. İnsanın yaratılış itibariyle kâinat ağacının en mükemmel meyvesi olması, Peygamberimiz (asm)'inde insanlar içinde en mükemmel insan olması onu bu ünvana ve makama mazhar etmiştir.
Bir sanatkârın, yaptığı bir eseri sevmesi ve ona iltifat etmesi, ona değer vermesi gâyet münasiptir. Allah (cc) da insan olan bu varlığı bütün mahlukat içeriinde en güzel ve en üstün bir şekilde yaratmıştır. Elbetteki bu nitelikteki bir sanatını sevmesi abes olamaz.
Hz. Peygamber (asm) bir beşerdir. O da diğer insanlar gibi yer, içer hüzünlenir ve sevinirdi. Ancak Allah'a olan ubudiyyeti ve kulluğu yönüyle eşsiz bir insandır. Onun kulluğunda bir kusur ve noksanlık yoktur. Her türlü günahtan arınmış ve her şeyi ile Rabbine müteveccih olan böyle bir kuluna Rabbimizin iltifat etmesi, onu sevmesi gâyet tabidir.
Bu âlem yaratılmazdan önce her şey yokluk karanlığında idi. Cenâb-ı Hak lütuf ve ihsanıyla bu karanlığa son verdi ve bütün varlıklara çekirdek olacak ilk mahlûkunu yarattı. Bu varlık Nur-u Muhammedî (asm) idi.
“Allah’ın ilk yarattığı şey benim nurumdur.”(bk. Tirmizi, Tefsiru's-sureti 68; Hâkim, II/492)
hâdis-i şerifi üzerinde biraz durmak gerekiyor. Çünkü, bu konuda bir takım yanlış yorumlar yahut yersiz itirazlar eksik olmuyor.
ve hal böyle olunca, o zaman Allah kimsenin tekelline bagli degildir ve muhammed de isa da musa da, Allahi bilimek ve ona kul olmak icindir, ve maksad birakilipda muhammed de isa da musa da takili kalirsan, aynen istanbula gidecekken, izmitte otabüsden inmek gibi olur cancagazim.
Isa, musa ,muhammed,... hepsi Allaha vasil eden birer merdiven gibi, veile yani muhammed yok iken, allahin isa si vardi, isa yokken musa si, musa dan gecdi, isa gönderdi, isa dan gecdi muhammed gönderdi, hepsi yine allahi bilmene bulmana O na varmana yardimcilar , ve sen merdiveni sirtina almayacan, merdivene basip yukari vasil olcan, ve yine arabaya menziline varmak icn binersin, yoksa eşegi sirtina alan nasrettin gibi, arabayi sirtina almak ahmaklikdir, yoksa muhammed Allah vasil olmak için. maksad Allah ve Allahin vazegecilmezi yok, cünkü ademdende gecdi isa danda meryemdende gecdi, ne buyuruor rabbim
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَمَا خَلَقْتُ الْجِنَّ وَالْإِنسَ إِلَّا لِيَعْبُدُونِ
Ve mâ halaktul cinne vel inse illâ li ya'budûn.
Allah cinleri ve insanları, ancak o na (Allah a) kulluk etsinler diye yarattı.
öylyse, isa ya musa ya muhammed e kulluk etsin diye degilmiş, Allaha kulluk etsinler diyeymiş degilmi, muhammed vesile, isa da, musa da.
Allahin Ögrettgi Esma Terkipleri ve Allahin Yeryüzündeki Tecelli Modelleri bnahsine gelince
Yukardaki ayet ya yanliş dizili, yahut deccal bana öyle gösteriyor, yada şeytan ve daccal akillardan ve kitaplardan kurani sildi yenisini yazdi, yani
baştaki ayette, Allah demirden bahsettikden sonra "Allah kaviyyun azizdir" diyor ve yani demir her ne kadar şeytanin maddesi olsada, o ayette deniyorki: Allah demirde tecelli edince, kuvvet ile aziz bir araya gelince demir olur diyor. halbuki bir yanlişlik var dizilimde, yani oynanmiş, yani nasil olcak peki, o da bir başka diger ayette geciyor, ne geciyor deniyorki: Allah rizik vermede "zül kuvvetil metin" dir diyor. hic rizik vermekle metinligin alakasi ne, yani yerini oynamişlar ayetlerin, yani işde metanet demek dik duran egilmeyen demekdir ve bunu kim yapti? secde etmeyrek şeytan aleyhillane yapti, ve demirden sonraki ayette olmasi lazimklen, ve denmesi lazimki orda: Allah demirde tecelli edince, işde Allah "zül kuvvetil metin" olur denmesi lazim degilmi, yani hani formüller vardirya mesala
iş=KuvvetxYol
denirya işde demir demekde Allah demir olarak tecelli gösterince 1)zül yani hata ile yani şeytan hata etdi ve yanildi secde etmedi zül yapti, hata yapti. 2) sonra kuvvet ile 3) metin bir araya gelince
Zül+kuvvetXmetin
o zaman demir halinde tecelli ediyormuş demek olur, amma öyle demiyor ayette demirden sonra diyorki allahdemirden bahsediyor ve o kuvvvetde cok izzetlidir diyor. halbuki şeytanin izzeti yokdur o racimdir kovulmuş yerilmişdir, nasil olurda racim olan izetli olur, allah şeytandaki halinde tecelli edince, yani şeytanida yaratan o, demiride yaratan o, öyle olunca ondaki tecelli ettigi hali, halbuki zül yani hata, sonra kuvet ve sonra metanet
bu ayeteki bu hatali yazilim, işde kuranin deccal veya şeytanca calindigini gösteriyor, bir zamanlar bir haber gelmişdi bize, yakinda kuran yeryüzünde kalkacak, akillardaki kalcak dedilerdi, ve evet öyle olmuş demekki, akli olan bunu anlayabilir, ve artik varin siz cözün diger terkipleride ve tenbel asker olmayin, hani muhammed vedasindan önce hastalandi ve ebu bekir gecsin imamete dedi, ve 3 defa bayildi ve kalksa baksaki ümmeti, ebu bekirin ardinda namaza durmuş, ve bunu görünce gülümsedi, bunlar artik bu işi devam ettiriebilirler diye kanaat edip sevindi. bende sizlere görev veriyon, ve kurani araştrin, diger esma terkiplerinin dogru modellemelerini bulmaya calişin, benide gülümsetin ve bende "benim askerimde bu yolu devam ettirebilir artik" diye sevinen
Rabbim askerime firaset versinki, iyiyi kötüyü bilebilsinler
---oOo---
أَأَللَّهُمَّ أَرِنَا الْحَقَّ حَقاً وَ ارْزُقْنَا اتِّبَاعَهْ وَ أَرِنَا الْبَاطِلَ بَاطِلاً وَ ارْزُقْنَا اجْتِنَابَهْ
''Allahım! Bizlere, hakkı Hak gösterip ona tabi olmayı, bâtılı da Bâtıl gösterip ondan yüz çevirmeyi nasib eyle..! '
وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Ve âhıru da'vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne, Amiyn.
Elfatiha maassalavat.
سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve etûbu ileyk.
--OoO--
Kar©glan
Başağaçlı Raşit Tunca
Schrems, 19 Ağustos 2016 Cuma
Original Kar © glan
|
|
|
|